- Kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle, ayni etkinlik ve aleniyet kazanır. Satış vaadi şerhinden sonra koyulan haciz icra mahkemesine şikayetli yoluyla kaldırılır.
- Bu durumda, satış vaadi şerhinden sonra konulan haciz sonuç doğurmayacağından, mahkemece şikayetin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Yargıtay Kararı
“Tapu Kanunu m. 26 ve TMK m. 1009 uyarınca sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi, 5 yıl süre ile üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.
Borçlunun noterlikçe yapılan satış vaadi sözleşmesi ile S. Ö ye, şikayet konusu taşınmaz hissesinin satışını vaat ettiği ve satış vaadi sözleşmesinin tapu kaydına 5.4.2006 tarihinde şerh edildiği, haczin ise 10.4.2006 tarihinde konulduğu, S. Ö. in satış vaadi sözleşmesinden doğan hakkını, şikayetçi T. T ye 15.1.2008 tarihinde noterde temlik ettiği görülmüştür.
Kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadi sözleşmesine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle, ayni etkinlik ve aleniyet kazanır. Tapu kanunun m. 26 göre bu hak 5 yıl süreyle üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir. Bu satış vaadine dayalı olarak hakkı temlik alan şikayetçi, 5 yıllık süre içerisinde tapu maliki aleyhine tapu iptal ve tescil davası açmış ve ilgili mahkemece 10.6.2008 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiş, karar 29.7.2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Bu durumda, satış vaadi şerhinden sonra konulan haciz sonuç doğurmayacağından, mahkemece şikayetin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz olup, kararın bu sebeple Dairemizce bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, şikayetçinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.” (12. HD. 7.7.2011–11502/14844)