Yargıtay: Tapu Kimlik Bilgilerinde Düzeltme Mümkün Değilse Tespit Kararı Verilebilir

⚡ Tapuda kapalı bulunan bir kayıt hakkında düzeltme kararı verilemez, ancak mirasçıların menfaati bulunuyorsa tespit kararı verilebilir. Bu kabul çoğun içinde az da vardır kuralının bir gereğidir. Tapudaki kaydın düzeltilmesi çokça bir taleptir ve bu mümkün olmadığında alt kademeli bir durum olan tespit kararı verilmesi mümkündür. Dolayısıyla davacının tapudaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi talebi mümkün görülmezse en azından tapudaki şahıs ile kendi miras bırakanının aynı kişi olduğuna dair tespit yapılması mümkündür.

📜 T.C. YARGITAY BİRİNCİ HUKUK DAİRESİ

Esas: 2016/12685
Karar: 2017/2042
Tarih: 19.04.2017

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakan B’nin paydaşı olduğu 560, 691 ve 692 parsel sayılı taşınmazlarda soyadının “ …” olarak yanlış yazıldığını ileri sürerek soyadının nüfus kaydına uygun şekilde “ …” olarak düzeltilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, idari başvuru yolu tüketilmeden dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının tapu kaydındaki yanlışlığın düzeltilmesi amacıyla dava açmadan önce 25.09.2014 tarihinde Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurduğu, tapu müdürlüğünün 01.04.2014 tarihli kararı ile davacının düzeltme isteğinin, çekişme konusu taşınmazlarda izale-i şuyu işlemi yapıldığından tashih işlemi yapılamayacağı gerekçesiyle reddedildiği, davacının itiraz yoluna başvurmaması üzerine ret kararının kesinleştiği ve eldeki davanın açıldığı kayden sabittir.

Hemen belirtmek gerekir ki, Bakanlar Kurulunun 27.07.2013 tarih ve 2013/5150 sayılı kararı ile kabul edilerek 17.08.2013 tarih ve 28738 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni Tapu Sicil Tüzüğünün 75. maddesinde ‘’ (1) Kadastro çalışmalarından kaynaklanan malikin veya hak sahibinin adı, soyadı ve baba adına ilişkin tapu kütüğündeki yazım hataları ilgilisinin başvurusu üzerine;

a) Senetsizden tespitlerde; nüfus kayıt örneği ve taşınmazın bulunduğu belediye veya muhtarlıktan alınacak fotoğraflı ilmühaber,

b) Kayda dayalı tespitlerde; dayanağı kayıt ve belgeler, incelenmek ve gerektiğinde tanık ve varsa tespit bilirkişileri dinlemek ve zeminde inceleme yapmak suretiyle istemin gerçek hak sahibinden geldiği belirlenirse, istem yevmiye defterine kaydedilerek düzeltilir.

(2) Zeminde inceleme, kadastro müdürlüğü teknik personeli ile birlikte yapılır ve inceleme neticesinde teknik rapor düzenlenir. Zeminde incelemede, komşu parsel malikleri, muhtar ve diğer ilgililer dinlenir; vergi kaydı ve diğer her türlü bilgi ve belgeden yararlanılır.

(3) Tapu sicilindeki bilgilerin güncellenmesi ve eksikliklerin giderilmesinde de yukarıdaki fıkralar uygulanır.

(4) Bu madde hükümleri uyarınca kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılması zorunludur. ‘’ düzenlemesine yer verilmiştir.

Yukarıda anılan Tüzüğün 75/4. maddesinde düzenlendiği üzere, tapu kaydında düzeltim istemli bir dava açmadan evvel müdürlüklere başvuru yapılması zorunlu tutulmuş ise de, bu zorunluluğun müdürlüğün verdiği kararlara karşı itiraz yollarının tüketilmesi aşamasını kapsamadığı ortadadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.11.2016 tarih 2015/1-3648 Esas, 2016/1073 Karar sayılı ilamı da bu yönde olup, dosyada mevcut ret kararı bulunmasının yeterli olduğu kanaat edilmiştir.

Somut olaya bakıldığında, davacının tapu müdürlüğüne başvurduğu ve fakat itiraz yoluna başvurmadan dava açtığı anlaşılmakla, davacının başvuru zorunluluğunu yerine getirdiğinden bahisle işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesi hatalıdır.

Öte yandan, dava konusu 560, 691 ve 692 parsel sayılı taşınmazların 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 06.01.2012 tarih 2011/1724 Esas sayılı izaley-i şuyu dosyasında, taşınmazda paydaş olan müdahil İsmail Andız’a satıldığı ve 01.04.2014 tarihinde adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, davacıların mirasbırakanın kaydının terkin edildiği, kapalı kayıt hakkında düzeltme kararı verilemeyeceği, ancak davacılarının menfaatlerinin devam ettiği, tapu kaydında düzeltim istediğinden, çoğun içinde azı da vardır kuralı gereği tespit kararı verilebileceği gözetilerek, davacının talebini tapu kaydında tespit olarak değerlendirilmek suretiyle bu konuda olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

Davacılar vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Avukat Saim İncekaş. Adana'da ikamet etmektedir. Kurucu sıfatıyla kendisine ait Adana İncekaş Hukuk - Avukatlık ve Danışmanlık Bürosunda çalışmalarına devam etmektedir. Ceza Hukuku, Medeni-Boşanma-Aile Hukuku, Bilişim Hukuku avukatlığı ana çalışma dallarıdır. Özellikle aile, boşanma, ceza, ticaret ve yabancılar hukuku dallarında pratik ve deneyim sahibidir. Bu alanlarda 5.000'den fazla yazı ve makalesi bulunmaktadır. Epistemofili teşhisi bulunmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir