İstinat Duvarından Kaynaklı İstinaf Dilekçesi

İstinat Duvarından Kaynaklı İstinaf Dilekçesi

X BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’ NE

(Gönderilmek Üzere)

X TÜKETİCİ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

 

DOSYA NO:

DAVACI:

VEKİLİ:

DAVALI:

VEKİLİ:

KONU: X Tüketici Mahkemesi’nin X Sayılı ilamına karşı istinaf kanun yoluna başvuru talebimiz hakk.

AÇIKLAMALAR:

Yukarıda esas numarası belirtilen dosyada yerel mahkemenin gerekçeli kararını 2020 tarihinde e-tebliğ yoluyla tebellüğ ettik. Yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvuruyoruz. Yerel mahkemece davanın reddi kararı verilmiştir. İşbu karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki;

Müvekkilin maliki olduğu İli, İlçesi, Köyü Mah. Ada  parsel sayılı taşınmaz üzerindeki çiftlik evi X nolu sigorta poliçesi ile davalı şirketce sigortalanmıştır.

Müvekkilin sigorta yaptırmasının amacı davaya konu olayda görüldüğü gibi meydana gelen mücbir sebep nedeniyle uğrayabileceği zararın sigorta şirketi tarafından karşılanmasıdır. Sözleşmenin imzalanmasından önceki aşamada sigorta şirketi basiretli bir tacir gibi hareket etmeli; experler vasıtasıyla sigorta ettirilmek istenen taşınmaz üzerinde bizzat inceleme yaparak, risk oranı ve durumu belirlemeli ve müvekkilimi ayrıntılı olarak bilgilendirerek buna göre sözleşme imzalaması gerekmekteydi. Ancak, sigorta şirketi müvekkilin beyanı dışında bir inceleme yapmaksızın sözleşmeyi hazırlamıştır. İstinat duvarının ayıplı olduğuna dair poliçede herhangi bir şerh ya da ibra bulunmamaktadır. İstinat duvarının ayıplı olması ihtimalinde dahi, bunun sorumluluğu müvekkile yüklenemez.

Sigorta şirket tacir olup,müvekkil ile sigorta şirketi arasında sigorta poliçesi düzenlenirken yan perde (istinat)duvarları hakkında hatalı yapıldığına dair poliçeye herhangi bir şerh düşülmemiştir. Sigorta ettiren olarak müvekkilimizin de bu konuda bir beyan ve bildirimde bulunulması beklenmemektedir. Zira; bu husus teknik bir bilgi birikimi gerektirmektedir ki müvekkilimizin bu vasfa haiz olmasını beklemek hayatın olağan akışına ve aykırı düşmektedir.

Açıklanan nedenlerle sigorta şirketinin herhangi bir keşif yapmadan mevcut olası riskleri tespit etmeden davaya konu istinat duvarları ile ilgili sigorta yapması şirketin iyi niyetli olmadığının açık kanıtıdır. Şayet bu derece yüksek bir risk varsa neden ilgili yeri sigortaladın sorusunu sigorta şirketine özellikle sormak isteriz. Mevcut olay kapsamında bu soru akla gelmekte ve bu sorunun cevaplanması gerekmektedir. Görmediğiniz bir yeri sigortalamak, daha sonra ise, kağıt üzerinde ayıplı bir edimden bahsederek zararı gidermemek ve ilgili yerle ilgili sigortalamadan önce detaylı araştırma yapıp ona göre sigortalama işlemi yapmak gerekirken bu görevi yerine getirmemek açık bir şekilde görevi kötüye kullanmaktır.  Sigorta şirketi görevini yerine getirmemektedir. Bu konuda her türlü hukuki ve cezai haklarımızı kullanacağımızı beyan ederiz.

Müvekkil her insan gibi, ileride uğrayabileceği zararların sigorta tarafından karşılanacağı inancıyla ve buna güvenerek sözleşme yapmış ve primlerini yatırmıştır. Ancak sigorta şirketi, zarar meydana geldikten sonra istinat duvarının yapımında kullanılan malzeme, yapım şekli, toprak yapısı, bölgenin yoğun yağış alıp almaması gibi nedenler ileri sürerek zararın tazmininden kaçınamaz. Aksi halde müvekkil müvekkilin sözleşme imzalandığı esnada esaslı hataya düştüğü ya da sigorta şirketi tarafından yanlış yönlendirilerek aldatma söz konusu olduğu kabul edilmelidir.

Müvekkil, taşınmazın bulunduğu çevrede daimi olarak gerçekleşen sel, toprak kayması gibi durumlara ilişkin kendisini hukuken ve maddi olarak güvence altına almak amacıyla sigorta poliçesi yaptırmıştır. Olay sonucu da müvekkilin haklılığı ortaya çıkmıştır ve taşınmazın bulunduğu mevkide “toprak kayması” meydana gelmiştir.  Müvekkil olayla ilgili zarar görmüş, halen de zarar görmeye devam etmektedir. Özellikle yukarıda sunmuş olduğumuz X Sulh Hukuk Mahkemesi X dosyasında yer alan bilirkişi raporunda da belirtilmiş olduğu gibi yer kayması neticesinde gerçekleşen olayı, sigorta poliçesi kapsamında zararımızın giderilmesi gerekmektedir.

“Dosya kapsamına göre böyle detaylı bir istinat duvarının imal edilmemiş olduğu, normal olarak düz arazilerde yapılacak klasik bahçe duvarı için uygulanan saç kalıp ile duvar imalatı yapılmış olduğu ve yapılan duvarın taşıma gücünün zayıf olması ile yükünü taşımayarak hasar almış olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.” Denmektedir.

Daha önceki bilirkişi raporuna ilişkin beyanlarımızda da belirttiğimiz üzere; sigorta firması ile yapılan sözleşme poliçesinde “duvarların taşıyabileceği ağırlık kapasitesi ve dayanıklılığı” ile ilgili sigorta firması tarafından bir şerh düşülmemiştir.

Söz konusu davanın konusu; davanın temelini oluşturan “sigorta poliçesi” kapsamında yer alan “toprak kayması” na ilişkin maddenin mevcut olayımızda vuku bulmuş olmasıdır.

Bu sebeple ayıplı şekilde müvekkilimize teslim edilen “istinat duvarlarından” ziyade arazinin durumunun, toprak yapısının ve taşınmazın bulunduğu mevkide meydana gelen doğal olayların araştırılması gerekmektedir.  Burdur Sulh Hukuk Mahkemesi D.iş dosyasında, 2018 Tarihli tespitte, fen ve inşaat bilirkişileri bizzat olay yerine giderek tespit yapmışlardır. İş bu tespitte, ” yukarıda fotoğraflarda da görüleceği gibi, çiftlik evinin batısındaki, perde duvarının arkasındaki TOPRAK KAYMASI ve İTKİSİ nedeniyle, batıya/yola doğru kayan ve göçen betonarme duvar ….. ” şeklinde ifade edilmiştir. Söz konusu olayın sebebi açıkça toprak kayması olduğu bilirkişilerce yerinde inceleme yapılarak tespit edilmiştir.

Daha önceki beyanlarımızda da açıkça dile getirdiğimiz üzere, dava konusu üzerinde maddi hasar oluşan “istinat duvarları” nın bu derece zarar görmesinin nedeni, zeminde bulunan toprağın yapısı ve iklimsel olarak meydana gelen yoğun yağışlardır. Bu durum istinat duvarlarının olması gerektiği gibi dayanıklı ve niteliğine uygun bir şekilde yapılmış olması durumunda dahi değişmeyecektir. Çünkü dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgedeki, metrekareye düşen yağış oranı ve yoğunluğu ve devamlılığı düşünüldüğünde, insani faktörlerin yetersiz kalacağı, her ihtimalde de “heyelan-toprak kayması” olayının meydana gelebileceği aşikardır. Bu sebeple meydana gelen “toprak kayması” durumu doğal bir afet olarak değerlendirilmeli ve sigorta poliçesinde de yazdığı üzere sigorta kapsamına alınması gerekmektedir. Ayrıca buna ilişkin mecur taşınmazın komşusu niteliğinde bulunan diğer tüm taşınmazların incelemesi de yapıldığında aynı şekilde “toprak kayması” ndan da etkilendikleri görülebilecektir.

Dava konusu olayın meydana geldiği yer İli, İlçesi, Köyü’dür. Davaya konu olay incelenirken dikkat edilmesi ve göz önünde bulundurulması gereken en önemli husus bölgenin iklim ve coğrafi koşulları olmalıdır.  Zira, Köyü jeolojik yapı itibariyle kaygan yer zeminine sahip olup, bölgede yağış oranı yüksektir. X ilçesinin iklimi tam bir geçiş iklimidir. İlçede X iklimi ile İç Anadolu’nun kara iklimi arasında bir iklim görülmektedir. Yağış bakımından Akdeniz iklimi ,sıcaklık koşulları bakımdan İç Anadolu iklimi yaşanır. X ilçe ve civarı, rakımın değişikliği ve denize yakınlığı sebebiyle Aksu vadisinden bol yağış alan bir iklim karakteri arz eder. Olay tarihinin X tarihi olması göz önüne alındığı takdirde bölgenin en çok yağış aldığı dönemde olay meydana gelmiştir. Ayrıca, Köyü konum olarak açıklık bir alanda kalmakta olması nedeniyle, tüm yağış yoğunluğu üzerinde yoğunlaşmış ve bu durumda yıl içerisinde sürekli olarak “toprak kayması” ve “sel” gibi olayların gerçekleştiği görülebilecektir. Açıklamış olduğumuz bu durum bile, iddiamızı ispatlar niteliktedir.

Dosyada yer alan X tarihli heyet bilirkişi raporunda ” X tarihinde Burdur İli Bucak İlçesi Köyü’nde toprak kayması olması ihtimalinde raporda yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmesi gerekmektedir. ” denmektedir.

X Tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında ise, ” bölgede her ne kadar X tarihinde meteorolojik verilere göre toprak kayması olmasa da arazi çevresinde bulunan tek katlı yapının zemine basınç uygulaması ve mevsim normallerinin üzerindeki yağışın etkisi de göz önünde tutularak toprak kayması olayının yaşanabileceği kanaati ” bildirilmiştir. Ayrıca yine aynı raporda, bölgenin yağışın çok yoğun bir bölgede olduğu ve arazinin %80-90’nın bitkisel toprak denilebilecek nitelikte olduğu bilirkişilerce yerinde tespit edilmiştir.

Dosyada yer alan bilirkişi raporları incelendiği takdirde, haklılığımız açıkça ortaya çıkacaktır.

Yukarıda açıklamış olduğumuz ve re’sen göz önüne alınacak sebeplerle, aşamalarda yer alan yazılı ve sözlü tüm beyanlarımız doğrultusunda yerel mahkemece verilmiş olan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen sebepler ile re’sen gözetilecek hususlar doğrultusunda;

-X Tüketici Mahkemesi’nin X sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda davanın KABULÜNE karar verilmesini,

-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten saygıyla talep ederim.

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN DAVACI VEKİLİ

AV.

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir