Muristen Habersiz Ona Ait Taşınmazın Satıldığı İddiası söz konusu olduğunda bu durumu nasıl değerlendirmek gerekir? Ne tür bir dava açmak gerekir? Murisin yani miras bırakının sağlığında onun vekaletnamesiyle ancak ondan habersiz bir şekilde taşınmazın satıldığı iddiası vekaletin kötüye kullanıldığı iddiası anlamına gelir. Böyle bir durumda vekaletin kötüye kullanıldığı ve hesap verme borcu dava konusu edilir.
Yargıtay’ın bu konuya dair açıklaması da şu şekildedir:
Somut olayda, davacı çekişmeli taşınmazın, miras bırakanı ileri yaş dönemlerinde, dava dışı M. N. D. verdiği vekâletnamelerle, davacıyı miras hakkından yoksun bırakılması amacıyla davalıya temlik edildiğini ileri sürmüş, dava dilekçesinde ehliyetsizlik vakıaları olarak belirtilen nitelendirmelerinden daha sonra vazgeçmiş, temlik işleminin miras bırakandan alınan vekâletnameler uyarınca, ancak, onun satışa dair irade ve bilgisi dışında gerçekleştiğini bildirmiştir. Tüm dosya içeriği ile tanık anlatımları da bu olguyu ortaya koyar niteliktedir.
İddianın kabul edilen bu şekil itibariyle akitteki irade ve beyan arasındaki aykırılık olarak da tarif edilebilen muvazaanın, olayda varlığından söz etme olanağının bulunmadığı açıktır. Çünkü, satış akdinden habersiz olan murisin, iradesinin şu veya bu şekilde olduğunu söylemek kuşkusuz mümkün değildir. Öyle ise murisin, taşınmazı danışıklı bir akitle davacıyı miras hakkından yoksun bırakmak düşüncesiyle davalıya geçirdiği söylenemez.
Hal böyle olunca, iddianın temelde, vekâletnamenin kullanılış biçimindeki yolsuzluğu içerdiği diğer bir deyişle davada vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı savına dayanıldığı sonucuna varmak gerekmektedir.(İlgili Yargıtay kararının tam metnini okumak için tıklayınız)
0 Yorum