“…Davacı… ‘ın yargılama sırasında Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararıyla Türk Medeni Kanununun 405. maddesi uyarınca kısıtlandığı ve kendisine kardeşi vasi atandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 462/8. maddesi uyarınca acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere vasinin dava açması için vesayet makamının izni gereklidir. Ne var ki, dosya içerisinde husumete izne dair kararın olmadığı görülmüştür. Dava ve taraf ehliyeti dava şartlarından olup kamu düzenine ilişkindir (6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114, 115). Öyle ise husumete izin kararının dosyaya ibrazı gereklidir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2016/4-244 K. 2017/691 T. 12.4.2017)
“…Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 462/8. maddesi uyarınca acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere vasinin dava açması için vesayet makamının izni gereklidir. Ne var ki, dosya içerisinde husumete izin kararının olmadığı görülmüştür. Dava ve taraf ehliyeti dava şartlarından olup kamu düzenine ilişkindir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2012/7-600 K. 2013/428 T. 3.4.2013)
“…yargılamanın devamı sırasında davacı … vesayet altına alınmış kendisine… vasi olarak atanmış ancak TMK 462/8 maddesi gereğince dosyaya husumete izin kararı ibraz edilmemiştir…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2016/3123 K. 2019/124 T. 16.1.2019)
“…davacı… ’nin yargılama aşamasında… Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile 4721 Sayılı TMK’nın 408. maddesi gereğince kısıtlandığı ve kendisine dava dışı kızı… ‘nin vasi olarak atandığı… anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, dava ehliyeti, 6100 Sayılı HMK ’nin 51. maddesinde (1086 Sayılı HUMK’nın 38. maddesi), dava şartı olarak benimsenmiş, 03/03/1993 tarihli ve 773/82 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da; dava şartlarının davanın açıldığı tarihten, hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır. Dava şartlarının, davanın açıldığı tarihte gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği tartışmasızdır. Öyle ise; vesayet altına alınan davacı… ‘nin, davada yasal temsilcisi olan vasisi tarafından temsil edilmesi, vasinin 4721 sayılı, TMK’nin 462/8. maddesi gereğince husumete izin kararı alarak bizzat veya tayin ettiği vekil aracılığıyla yargılamayı yürütmesi gerekeceği kuşkusuzdur…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2015/13166 K. 2018/13030 T. 2.10.2018)
“… Mahkemece öncelikle vasinin, vasi tayin edilen kişi adına dava açabilmesi, bir kısım taleplerden feragat edebilmesi için vesayet makamının izni gerekeceğinden (TMK. 462/8) vasiye dava açmaya ve feragat etmeye izin kararı alıp ibraz etmesi için süre verilip, bu eksikliklerin tamamlanmasından sonra, toplanmış ve toplanacak delillere göre yargılama yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken…” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2018/1980 K. 2018/16362 T. 26.9.2018)
Vasinin Dava İzni Alması İçin Süre Verilebilir
“…TMK’nın 462/8. maddesine göre, vasinin kısıtlı adına dava açabilmesi için vesayet makamından izin alması gereklidir. Somut olayda vasi, vesayet makamından izin almadan bu davayı açtığına göre, mahkemece, dava ve usul ekonomisi ilkesi gözetilerek, izin alması için vasiye yeterli süre verilip bu husus bekletici mesele yapılmalı, vesayet makamınca izin verilmesi halinde, yargılamaya devamla nihai karar verilmeli, aksi takdirde sıfat yokluğundan istem reddedilmelidir…” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2014/30497 K. 2014/29276 T. 4.12.2014)
“… davayı Hüsamettin kendi adına açmış ve sonradan vesayet altına alınmıştır…sonradan…vasi atandığına göre, TMK’nın 462/8 maddesi hükmü uyarınca açılan bu davaya vasinin izin almak suretiyle devam etmesi gerekeceği kuşkusuzdur…öncelikle TMK’nın 462/8 maddesi hükmü uyarınca vesayet makamından dava için izin alınması…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2012/9774 K. 2012/11277 T. 15.10.2012)