İş Mahkemesi Davasında Tanık Beyanlarına Karşı Beyan Dilekçesi

İş Mahkemesi Tanık Beyanlarına Karşı Beyan Dilekçesi 1

ADANA 2. İŞ MAHKEMESİNE

DOSYA NO:

DAVACI:

VEKİLİ:

DAVALI:

VEKİLİ:

KONU: Sayın Mahkemenin 07.05.2019 günü yapmış olduğu duruşmada verilen 1 numaralı kararı gereğince tanık beyanlarına beyanlarımızın sunumundan ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

Yukarıda esas numarası belirtilen Mahkemeniz dosyasına ilişkin olarak 07.05.2019 tarihli  duruşmanın ara kararı gereğince tanık anlatımlarına karşı beyanda bulunmak üzere tarafımıza süre verilmiş olup dinlenen tanıkların beyanlarından aleyhe olan hususları kabul etmemekle birlikte tanık beyanlarına karşı beyanlarımız aşağıdaki gibidir:

1. Davalı işveren, müvekkilimize hak ettiği kanun gereği zamlı ödenmesi gereken fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve hafta tatil ücreti ve genel tatil ücretlerini ödememiştir. Davalı işverende çalışan müvekkilimizin haftalık 60 saati aşkın fazla çalışmaları vardır, bu çalışmalarında da ara dinlenmeler yoktur, ihtiyaçlar ayaküstü giderilmektedir.

Mahkemenizin 25.10.2018 tarihli duruşmasında dinlenen ve davacı müvekkil ile aynı dönemde aynı iş yerinde çalışan dolayısıyla davacı müvekkilin işten çıkış sürecini ve çalışma şartlarını oldukça iyi bilen ve davalı işverene karşı da davası olmayan tanık beyanında: “…şeklinde,

Yine davacı müvekkil ile aynı dönemde aynı işyerinde ve davacı müvekkilin restoran müdürü sıfatı ile çalışan diğer tanık beyanında: “  şeklinde beyanda bulunmuştur.

Dosyada dinlenen davalı tanıklarından beyanında: “…  şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyanına göre aynı iş yerinde çalışmayan bölge müdürü olan tanığın, davacı müvekkilin çalışma şartlarını ve fesih sebebini bilmesi mümkün değildir, olamaz da. Diğer davalı tanığı Dosyada dinlenen davalı tanıklarından beyanında: “…  şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyanına göre aynı iş yerinde çalışmayan bölge müdürü olan tanığın,davacı müvekkilin çalışma şartlarını ve fesih sebebini bilmesi mümkün değildir, olamaz da.

Diğer davalı tanığı …’ın da beyanları, ezbere dayanan, yanlı ve halihazırda çalıştıkları iş yerini korumacı beyanlardır. Dolayısıyla davalı tanıklarının beyanları, gerçeği yansıtmamakta ve işçinin üstün menfaatinin korunmasına teminen hükme esas alınmaması gereken beyanlardır.

Beyanlar, ezbere dayanan, yanlı ve halihazırda çalıştıkları iş yerini korumacı beyanlardır. Dolayısıyla davalı tanıklarının beyanları, gerçeği yansıtmamakta ve işçinin üstün menfaatinin korunmasına teminen hükme esas alınmaması gereken beyanlardır.

2. Tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacı müvekkilimizin istifa iradesi yoktur. Davalı işveren tarafından kanun gereği zamlı ödenmesi gereken fazla çalışma ücret, hafta tatil ücreti ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi üzerine davacı müvekkile bu çalışmalarının karşılığının istifa ettiği takdirde ödeneceği söylenince davacı müvekkil istifa dilekçesi kaleme almıştır. Ancak davalı işveren tarafından davacıya hak ettiği ücretlerin hiçbirisi ödenmemiştir. Bu nedenle müvekkilin iradesi fesada uğratılmıştır. Bu konuda tanık …………….. beyanında: “…” diyerek davacı müvekkilin istifa iradesinin olmadığı da görülecektir.

YARGITAY 9. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2018 Tarihli 2015/ 23751 E. – 2018/20141 K. Sayılı kararında: “Taraflar arasında, iş sözleşmesinin feshi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24’üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı Yasa’nın 17’nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasa’da işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.

Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir. İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD. 3.7.2007 gün 2007/14407 E, 2007/21552 K.).

İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır. İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır. Davacının fazla mesai ücretlerinin ödenmediği dosya içeriği ile sabit olduğundan ve ücretin eksik ve düzensiz ödenmesi işçiye 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-e maddesi uyarınca haklı nedenle fesih hakkı verdiğinden, davacının iş akdini haklı nedenle feshettiği kabul edilerek kıdem tazminatı isteğinin hüküm altına alınması gerekirken reddi bozmayı gerektirmiştir.

Şeklindeki Yargıtay kararında da görüleceği üzere davacı müvekkilin istifa iradesi yoktur ve iş akdinin işveren tarafından haksız ve kötüniyetli fesih edildiği ya da işçi tarafından haklı sebeple fesih edildiği göz önüne alınmalıdır.(EK-Yargıtay Kararı)

3. Davacı müvekkil ile aynı işyerinde aynı dönemde çalışan tanık beyanları ile müvekkilin kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, ubgt ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklısı olduğu ortadadır.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah olunan olaylar, tanık beyanları öncesinde sunulan yazılı deliller birlikte değerlendirildiği zaman davalı işverenin iddialarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkacaktır. Bu sebeple, işbu haklı davamızın TÜMDEN KABULÜNE ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini Mahkemenizden saygılarımızla talep ederiz. 17.05.2019 

Davacı Vekili

Avukat Saim İNCEKAŞ – Seyhan/Adana 01010 – Ziya Algan İş Merkezi
av-saimincekas.com

İş Mahkemesi Tanık Beyanlarına Karşı Beyan Dilekçesi 2

ADANA 3. İŞ MAHKEMESİNE

DOSYA NO:

DAVACI:

VEKİLİ:

DAVALI:

VEKİLİ:

KONU: Dosyanın gelmiş olduğu aşama bakımından ve tanık beyanlarına karşı beyanlarımızdan ibarettir.

AÇIKLAMALAR

Mahkemenizce dinlenen tanık beyanlarına karşı beyanda bulunmak üzere tarafımıza süre verilmiştir. Buna göre süresinde beyanda bulunmak gerekmiştir.

1. Tanığımız Hasan verdiği beyanda;

  • İşyerinde primlerin bankaya tam yatmaması, elden ödeme yapması nedeniyle müvekkilin işten ayrıldığını,
  • Müvekkilin mayalı börek ustası olarak çalıştığını,
  • 3.000-TL maaş aldığını ve bu tutarın 2.600 TL’sinin bankadan geri kalan 400 ya da 600-TL’sinin elden ödendiğini,
  • Müvekkilin haftada 7 gün; gece 00.00 öğlen 13.00-14.00 arası çalıştığını
  • 2017 yılına kadar hiç fazla mesai ücreti almadığını,
  • 2017 yılından itibaren de fazla mesai ücreti içeren bordroları kendilerine imzalattıklarını ancak burada yazan ücretin hiç ödenmediğini,
  • Dini bayramlarda 21.00’dan 09.00-10.00 arası çalışıldığını, bu tarihlerde iki katı ücretin değil normal ücret üzerinden ücretin yatırıldığını,
  • Resmi tatillerde her zaman çalışıldığını, 2017’ye kadar hiç ödenmediğini 2017’den sonra ise bu tarihler için iki katı değil normal ücret üzerinden yatırıldığını,
  • AGİ’lerin hiçbir zaman ödenmediğini açıkça ifade etmiştir.

2. Tanığımız Ahmet verdiği beyanda;

  • Kendi çalıştığı yıllar olan 2008-2009 için maaşların elden ödendiğini,
  • Müvekkilin haftada 7 gün; gece 22.00 öğlen 12.00 arası çalıştığını,
  • Kendi çalıştığı şubede yemek çıktığını ancak müvekkilin bulunduğu şubede yemek çıkmadığını,
  • Yol ücretinin, AGİ’nin fazla mesainin, resmi tatillerdeki çalışma karşılığı olan ücretin ödenmediğini açıkça ifade etmiştir.

3. Tanığımız Mehmet verdiği beyanda;

  • Müvekkilin poğaça ve börek ustası olarak çalıştığını,
  • Müvekkilin en son 3.000 TL’ye yakın ücret aldığını; bu ücretin 2/3 kadarlık kısmının bankaya yattığını geri kalan kısmın elden ödendiğini,
  • 2008 öncesinde maaşın tamamının elden ödendiğini,
  • Yol ve yemeğin karşılanmadığını, yemek çıkmadığını, servis olmadığını, AGİ’lerin ödenmediğini,
  • Müvekkilin haftada 7 gün; gece 24.00 öğlen 12.00 arası çalıştığını,
  • Fazla mesai ücretinin ödenmediğini,
  • Resmi tatillerde de hep çalışıldığını ancak karşılığında iki kat ücret ödenmediğini, dini bayramlarda da hep çalışıldığını,
  • 2017’den sonra asgari ücret üzerinden hesaplanan ücretin bankaya yattığını açıkça ifade etmiştir.

4. Tanığımız Lale verdiği beyanda;

  • Müvekkilin simit- börek ustası olarak çalıştığını,
  • Müvekkilin asgari ücretten fazla aldığını, fazla kısmın bankaya yatırılmayıp elden ödendiğini,
  • Müvekkilin haftada 7 gün; gece 24.00-01.00 öğlen 11.00-12.00 arası çalıştığını,
  • Yol ve yemeğin karşılanmadığını,
  • AGİ’lerin ödenmediğini,
  • Resmi ve dini bayramlarda çalışıldığını, buna ilişkin ücretin ödenmediğini ifade etmiştir.

TANIKLARIMIZIN BEYANLARI İLE; Bankadan asgari ücret üzerinden kısmi olarak maaş yattığı, elden 3.000 TL’nin kalan kısmı tamamlanarak usulsüzce primlerin eksik yatırıldığı, maaşının resmiyette eksik gösterildiği, müvekkilin pasta-börek-mayalı hamur ustası olarak çalıştığı , müvekkilin haftada 7 gün ; gece 00.00 öğlen 13.00-14.00 arası çalıştığı, fazla mesai ücretlerinin ödenmediği, resmi tatil ücretlerinin, dini bayram ücretlerinin , AGİ’ nin , yol ve yemek ücretlerinin ödenmediği, sigorta primlerinin gerçek maaş üzerinden değil bankadan yatan eksik ve kısmi maaş üzerinden yatırıldığı, ve davamızda talep ettiğimiz diğer hususlar da tanık beyanlarıyla sübuta ermiştir.

5. Davalı tanığı İdris mahkemece verdiği ifadede;

  • Müvekkilin simit- börek ustası olarak çalıştığını,
  • Kendisinin 07.00-14.00 veya 14.00-20.00 arası çalıştığını;
  • Müvekkilin 04.00-04.30’dan 08.00-09.00 arası çalıştığını söylemiştir.?!

Davalı tanığının verdiği beyan açık çelişki içermektedir. Kendisinin 07:00’da işe başladığını söyleyip müvekkilin bu saatten daha önceki bir saat olan 04:00’te iş başı yaptığına dair mahkemeye bilgi vermesi savunma hakkının açıkça kötüye kullanılmasıdır. Çünkü kendisinin iş başı yaptığı saatten daha önceki bir saatte kimin işe başladığını bilemeyeceği gibi ne zaman iş başı yaptığını da bilmesi mümkün değildir. Zira müvekkil 04:00’ten daha önceki bir saatte işe başlamıştır.

Sonuç itibariyle davalı tanığı bilmediği konu hakkında bilgisi varmış gibi gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmuş ve mahkemeyi yanıltmıştır. Yeminli dinlenen tanık hakkında HMK md 264 uyarınca savcılığa suç duyurusunda bulunma hakkımızı saklı tutuyoruz.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda anılan ve mahkemece re’sen gözetilecek sebeplerle;

1- Tanık beyanları ile sübut bulan haklı davamızın KABULÜNE,

2- Davalı tanığı hakkında HMK md 264 uyarınca savcılığa suç duyurusunda bulunma hakkımızı saklı tutulmasına,

3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ederiz.

Davacı Vekili

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir