ADANA BÖLGE İDARE MAHKEMESİNE
SUNULMAK ÜZERE
ADANA İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA
ESAS NO:
YÜRÜTME DURDURMA RED KARARINA İTİRAZ EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
KONU : ………… İdare Mahkemesinin 03/06/2021 tarihli YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARINA İLİŞKİN VERMİŞ OLDUĞU RED KARARINA İTİRAZIMIZIN SUNULMASI İLE ….. Valiliği Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 21/05/2020 tarih ve E….. sayılı görevlendirme işleminin Yürütmesinin durdurulmasıdır.
AÇIKLAMALAR :
Müvekkilin büyük emekler sarf ederek kazandığı “Milli Emlak Uzman” kadro ve unvanıyla …….. Çalışma hakkı, işbu dava konusu işlem ile hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak elinden alınmıştır. Davalı tarafın davaya konu iş bu işlemi aşağıda da detaylı olarak anlatılacağı üzere açıkça hukuka aykırı bir işlem olup iptali gerekmektedir. Şöyle ki;
DAVALININ İŞLEMİNDE KAMU YARARI YOKTUR.
Müvekkil, 04/10/2010 tarihinde …… Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğü’nde milli emlak uzman yardımcısı olarak göreve başlamıştır. 02/03/2018 tarihinden itibaren ise…….. Valiliği Açık Kapı biriminde 2 yıl 3 ay süre ile geçici görevde çalışmıştır. Geçici görevlendirmenin bitiminde ise söz konusu tayin işlemi yapılmıştır. Bu geçici görevlendirme ve sürekli görevlendirme işlemleri diğer memurlar açısından söz konusu olmazken müvekkilin bu şekilde görevlendirilmelerinin yapılması, yine söz konusu geçen 2 yıl 3 aylık sürede milli emlak mevzuatına iş ve işlemlerine uzak kalması durumu göz ardı edilmiş olup; Müvekkilimle aynı pozisyonda görev alan birçok memur varken sürekli olarak müvekkilin görevlendirilmesi eşitliğin gözetilmediğini açıkça göstermektedir. Usul olarak ihtiyaç halinde ve memur personel bulunmaması halinde kısa süreli olarak bu tür görevlendirmelerin yapılmasında sakınca olmasa da müvekkilin söz konusu görevlendirmeye itiraz etmemiş olması uzun süreli bu görevlendirmenin hukuka ve hakkaniyete aykırılığı ortadan kaldırmamaktadır.
Davalı idarenin, Milli Emlak Uzmanı gibi üst bir yöneticilik görevine kadar yükselmiş ve bu görevi başarıyla yürütmüş bir çalışanını ifa ettiği görevlerinden, önce Uzman Statüsünde bir memur olarak Unvanı ve Kadrosu ile ilgisi bulunmayan Açık Kapı Birimlerinde geçici görevlendirilmesi akabinde ise dava konusu…….. Milli Emlak Müdürlüğüne görev ve atama (sürme) işlemi tesis etmesi sübjektif bir saikle hareket ettiğine açıkça delalettir. Davalı idarenin tesis etmiş olduğu görevlendirmede KAMU YARARI bulunmadığı gibi, ORTADA HAKLI BİR SEBEP YOK İKEN, mevcut görevinden uzaklaştırılması gayesi ile hareket ettiğini açıkça göstermektedir.
MÜVEKKİL DAVALI İDARENİN İŞLEMİ DOLAYISIYLA MAĞDUR OLMUŞTUR.
Dava dilekçemizde defaatle bahsetmiş olduğumuz üzere; Müvekkilin babası KOAH hastasıdır. Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’te sağlık mazeretine dayanarak yer değiştirme talebinde bulunabileceği kişiler arasında kişinin babası da sayılmıştır. Müvekkil, ailesinin …….. Yaşayan tek erkek çocuğudur. Bugün içinde bulunduğumuz Covid-19 sebepli pandemi dönemi nedeniyle en riskli kişiler arasında KOAH hastaları bulunmaktadır ve bu nedenle müvekkil babasının ve ailesinin tüm ihtiyaçlarını kendisi görmektedir.
Yine bir diğer husus ise müvekkilin eşinin ……… Bankası A.Ş. kadrosunda 03/01/2011 tarihinden bu yana çalışıyor olmasıdır. Devlet memurlarının yer değiştirme suretiyle atanmalarına ilişkin yönetmeliğin 14.maddesinin (d) bendinde “Kamu personeli olmayan eşinin, talep edilen yerde başvuru tarihi itibarıyla son iki yıl içinde 360 gün sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması halinde bu durumda olan eşin bulunduğu yere atanması suretiyle yapılır.” şeklinde ifade edildiği üzere bu bir atama sebebidir. Müvekkilin de eşinin çalıştığı yerden başka bir yere tayininin yapılması bu yönetmeliğe açıkça aykırıdır. Bu sebeple de görevlendirmenin iptalini istememiz kaçınılmaz olmuştur. TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu’nun E…… sayı ve 2016/….. başvuru numaralı kararında da, açıkladığımız eş durumunun, yapılan atama işleminin iptalini gerektirdiği açıkça ifade edilmiştir.
Ayrıca müvekkilin 2, 7 ve 8 yaşlarında üç çocuğu bulunmaktadır. Müvekkilin çocukları okula devam etmekte olup anne ve babasının gözetiminde …….. Iyi bir eğitim almaktadır. Ancak davalı idare tarafından gerçekleştirilen işlem nedeniyle müvekkilin evinden uzak kalması, müvekkilin eşinin de sürekli bir işte çalışması sebebiyle çocukların eğitim kalitesini de düşürecektir. Kaldı ki; bu durum Müvekkilin çocuklarının yaşları da göz önünde bulundurulduğunda çocukların yalnızca eğitim kalitesini değil sosyokültürel gelişimini de olumsuz yönden etkileyecektir.
Anayasa’nın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41’inci maddesinde;
“Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı Kurar.” denerek idari işlemlerde ailenin korunmasının önemini vurgulamıştır.
Danıştay tarafından verilen kararlarda personelin aile birliği ve verimliliğini olumsuz etkileyecek diğer hususlar gözetilmeksizin yapılan atamaların hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle atama işleminin iptali yönünde verdiği çok sayıda karar bulunmaktadır. (Bakınız, Danıştay 5. Dairesinin 14/03/2006 tarihli ve E.2003/3647, K.2006/1140 sayılı; 01/07/1992 tarihli ve E.1991/414, K.1992/2126 sayılı; 04/03/1992 tarihli ve E.1991/3332, K.1992/563 sayılı kararları)
YUKARIDA ANLATILAN TÜM BU SEBEPLER DİKKATE ALINDIĞINDA; DAVALI İDARE TARAFINDAN YAPILAN BU HUKUKA AYKIRI GÖREVLENDİRME SONUCU GEREK MÜVEKKİLİN BABASININ SAĞLIĞININ GEREKSE MÜVEKKİLİN AİLE BİRLİĞİNİN BOZULACAĞI AÇIKTIR.
Son olarak; müvekkil tarafından 14.08.2020 tarihinde Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurulmuştur. Kamu Denetçiliği Kurumu ise 10.02.2021 tarihli ve 2021/…….sayılı kararında ”Kurumumuzca yapılan inceleme ve araştırma neticesinde; başvuranın uzun süre Açık Kapı Biriminde görevlendirilmek suretiyle yeni unvanı olan milli emlak uzmanlığına ilişkin iş ve işlemlerden uzak kalmasının ardından, buradaki görevinin sonlandırılarak…….. Ilçesinde görevlendirmesinin eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırı olduğu ve görevlendirme işleminin başvuranın aile birliği ve diğer mazeretleri gözetilmeksizin tesis edildiği, bu minvalde başvuranın 21/05/2020 tarihli görevlendirme işleminin ve görevlendirme işleminin iptaline yönelik işleminin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu değerlendirildiğinden, başvuranın ……. Milli Emlak Müdürlüğündeki görevlendirilmesinin iptal edilmesi yönünde idareye tavsiyede bulunulması gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.” Sonucuna varmıştır. (İş bu Karar örneği daha önce dosyaya sunulmuştur.)
Her ne kadar Kamu Denetçiliği Kurumu tavsiye kararının davalı idare tarafından bağlayıcı olmadığı ifade edilmiş ise de tavsiye kararlarında “tavsiye” niteliği ön planda olsa da başvuruya konu idari işlemin ya da eylemin hukuka uygun olup olmadığı hususunda dolaylı olarak varılan bir neticeyi ve prosesi kapsamaktadır. Bu anlamda bu kararların idari işleyişin iyi biçimde sağlanması yönünden hiçbir değer arz etmediği/edemeyeceği, bu kararların sadece bir “temenniden” ibaret olduğu yönündeki çıkarımlar isabetsiz olacaktır.
Esasen idarenin iyi işleyişinin kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin korunmasında önemi gözetildiğinde; iyi idare hakkının, ulusal üstü hukuk metinlerinden olan AB Temel Haklar Şartı’nda yer bulduğu görülmektedir. Türk hukuku bakımından ise, işleyiş yönünden iyi idare kavramını; genel olarak, hukuka uygun hareket eden ve usuli güvencelere uyan idare olarak belirtmek mümkündür. Bu kapsamda söz konusu iyi idarenin oluşturulabilmesi ve kişilerin belirli hukuki güvencelerden yararlanabilmeleri adına, çeşitli hukuki denetim mekanizmaları öngörülmüştür. KDK tavsiye kararları da bu denetimin bir parçası olarak ifade edilebilir
Bu anlamda yukarıda verilen örnekler çerçevesinde “başvuranın uzun süre Açık Kapı Biriminde görevlendirilmek suretiyle yeni unvanı olan milli emlak uzmanlığına ilişkin iş ve işlemlerden uzak kalmasının ardından, buradaki görevinin sonlandırılarak …… ilçesinde görevlendirmesinin eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırı olduğu ve görevlendirme işleminin başvuranın aile birliği ve diğer mazeretleri gözetilmeksizin tesis edildiği” , KDK tarafından isabetli biçimde hizmet kusuru olarak değerlendirilmiş ve bu doğrultuda tavsiyede bulunulmuştur. Dikkat edilirse bu kararlara uyulmaması, mevcut zararın süregelen nitelik taşımasına ve artmasına neden olacağından; idarenin işleyişini olumsuz yönde etkileyecektir. Özellikle bu gibi hallerde somut zararın oluşumuna dair önceden tavsiye kararı verildiğinden; yani, hizmet kusurunun varlığı tespit edildiğinden, bunun artmasına dair gerekli önlemlerin alınmaması idari işleyişin kötü olmasına sebebiyet verebilecektir.
İDARENİN VERMİŞ OLDUĞU KARAR YASAL DAYANAKTAN YOKSUNDUR.
Hem Anayasa’mızın 125/5. maddesine hem de İdari yargılama Usulü Kanun’umuzun 27/2.maddesine göre dava konusu bir idari işlem hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilebilmesi için iki şartın birlikte bulunması gerekmektedir.
Bu şartlardan biri; dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırı olması, diğeri ise söz konusu işlemin uygulanması halinde davacı için telafisi imkânsız veya telafisi güç bir zararın doğması ihtimalinin bulunması şartıdır.
Bu davada her iki şartın da mevcut bulunduğu gayet açıktır. Dava konusu işlem açıkça hukuka aykırı olup uygulanması halinde telafisi imkânsız zararla doğacağı aşikârdır. Bu nedenle davanın kabulüne öncelikle yürütmeyi durdurma kararı verilmesini Sayın Mahkemeden talep ediyoruz.
İSTEM VE SONUÇ: YUKARIDA AÇIKLANAN, DAVA DİLEKÇEMİZDEKİ BELİRTİLEN VE İNCELEME SIRASINDA GÖRÜLECEK DİĞER NEDENLERLE, ………. İDARE MAHKEMESİNİN YÜRÜTMEYİ DURDURMA RED KARARINA İTİRAZIMIZIN KABULÜNE KARAR VERİLMESİNİ SAYGIYLA ARZ VE TALEP EDERİM.
DAVACI VEKİLİ