VERGİ CEZASINA İTİRAZ DİLEKÇESİ

Vergi cezasına nasıl itiraz edilir?

Vergi Cezasına İtiraz Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?

Vergi cezalarına itiraz geniş bir yelpazede ele alınmalıdır. Her somut duruma göre uzman bir vergi avukatı tarafından itiraz gerekçeleri değerlendirilmelidir.

Aşağıda sizler için bizzat uygulama içerisinden dilekçe örnekleri paylaştık:

Vergi Borcuna/Cezasına İtiraz Dilekçesi Örneği -1-

ANKARA NÖBETÇİ VERGİ MAHKEMESİ

SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

ANKARA  

Yürütmenin Durdurulması Taleplidir.

Bilirkişi Taleplidir.

DAVACI                                                    :                     

VERGİ DAİRESİ – VERGİ KİMLİK NO  : 

VEKİLİ                                                      :Adana İncekaş Hukuk Bürosu

DAVALI                                                    : ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (MİTHATPAŞA VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ)

 VERGİ / CEZA           (TARİHİ                : 

İHBARNAMESİNİN   (NUMARASI          :

TEBLİĞ TARİHİ  : 

NEVİ                   : 0015- KDV   

 VERGİNİN:                 

DÖNEMİ            :

MİKTARI          :

NEVİ                   :  3080- VERGİ ZİYAI CEZSI  

CEZANIN :                   

DÖNEMİ            : 

MİKTARI           : 

I-DAVA KONUSU                 : ………………………. Vergi Dairesi Müdürlüğü, Vergi Müfettişi tarafından düzenlenen ………….. tarih ve ……………. sayılı   Vergi Tekniği Raporunu esas alarak …………….. tarih ………….nolu Takdir Komisyonu kararı ile adımıza, yukarıda belirtilen miktarlarda  Katma Değer Vergisi  re’sen salınmış, salınan  vergilere ek olarak vergi ziyaı cezası ödenmesi talep edilmiştir. Yukarıda belirtilen vergi/ceza ihbarnamesi ile (Ek-1) istenen vergi ve cezaların aşağıda belirtilecek sebeplerle kaldırılmasını arz ve talep etmekteyiz.

II-DAVANIN  ÖZETİ  VE İTİRAZ NEDENLERİ               :

1- Müvekkil firma, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı ………… Vergi Dairesi’nin ……………….. vergi kimlik numaralı kurumu ………………… SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ………………………../ANKARA olarak “konut, imar, inşaat, taahhüt ve madencilik” faaliyeti ile iştigal etmektedir.

Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurumu Ankara Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı’nın …………… tarih ve …………………. sayılı yazısı ile müvekkil firmanın 2008 hesap dönemi işlemlerinin sahte belge kullanımı olduğundan bahisle incelenmesi talep edilmiştir.

Bu görevlendirme neticesinde, 2008 dönemi hesaplarının sahte belge kullanımı ile ilgili olarak Takdir Komisyonuna done sunulması için sınırlı inceleme yoluyla, Vergi Müfettişi ………………… tarafından hazırlanan …………….. tarih ve ……………… sayılı Vergi Tekniği Raporu hazırlanmıştır.(Ek-2)

Söz konusu Vergi Tekniği Raporunda, mükellef kurumun sahte belge düzenleme fiili yönünden incelenmesinin gerekçesi, hakkında sahte belge düzenleme tespiti yapılan ……………………….. (Vergi Müfettişi …………… tarafından düzenlenen …………… tarih ve ……………….. sayılı Vergi Tekniği Raporu) adına fatura düzenlemesi olarak açıklanmıştır. Vergi Müfettişi …………………… yapmış olduğu değerlendirmeler neticesinde Raporun 4.maddesinde Sahte Belge Düzenleme Yönünden Yapılan Değerlendirme bölümünde;

“Rapora ek inceleme tutanağının 5. ve 6. maddesinde tespit edildiği üzere mükellef kurum tarafından  …………………. adına düzenlenen faturaların herhangi bir mal/hizmet satışına dayanmayan fiyat farkı faturası olması nedeniyle (6 adet fatura tutanağı ek yapılmıştır.), mükellef kurum hakkında sahte belge düzenleme yönünden yapılacak bir işlem bulunmamaktadır.”  denilerek, müvekkil kurum aklanmaktadır.

Hal böyle iken, mükellef kurumun iyiniyetli olarak, gerçek bir ticaret kapsamında emtia satın aldığı ………………………’nin hakkında Vergi Tekniği Raporu düzenlenmesi neticesinde, derinlemesine bir araştırma yapılmadan, sübjektif değerlendirmeler ile karar verilmekte ve  müvekkilimiz, raporun sonuç bölümünde belirtildiği şekilde, 2008 yılı KDV matrahlarının Takdir Komisyonu tarafından takdir edilmesi için 2008 dönemi itibariyle ödenmesi gereken fark KDV’lerinin done olarak dikkate alınması gerekçesi ile müvekkil firmayı Takdir Komisyonuna sevk etmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı, 2 No.lu Daimi Takdir Komisyonunun ……………….. tarih ve ….. karar nolu, ………. takip defteri takdirle ilgili sıra nolu  kararında; 03/2008 vergilendirme dönemi için müvekkil kurumun beyan ettiği ………………….. KDV matrahını,

“213 sayılı VUK’nun 72.maddesine göre toplanan Komisyon; ilgili mükellefin takdire sevk fişine ekli belgeleri, tarh dosyası bilgileri, Gelir İdaresi Başkanlığı e-VEDO bilgisayar sistemi ile TAK-KOM bilgisayar sistemi üzerinden mükellef bilgileri ait kontroller ile mükellefin; aynı vergi türünden önceki beyanlarının ortalaması ile Ankara tüketici fiyatları indeksi, ekonomik büyüme hızı, sair piyasa koşulları ve faaliyet konusu ile ilgili diğer bilgileri ile emsali mükellef beyanları doğrultusunda ilgili dönem matrahının ……………………… olarak kabul ve takdirine ve gereği yapılmak üzere evrakın Vergi Dairesine gönderilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.” diyerek herhangi bir matrah farkı tespit etmeden onaylamıştır.

2- Bu kapsamda, müvekkil firmanın mal aldığı, Kavaklıdere Vergi Dairesinin ………… vergi kimlik numaralı mükellefi …………………..’nin düzenlemiş olduğu faturaların gerçekte bir mal ve hizmet hareketi olmaksızın komisyon karşılığında düzenlenen sahte faturalar olduğu ve bu sebeple sözkonusu faturaları kullanan müvekkil firmaya 213 sayılı VUK’nun 341.maddesi ve 344.maddesinin birinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmiştir.

Ancak Müvekkile uygulanan bu vergi ve ceza hukuka aykırı olup, iptali gerekmektedir.

3- Müvekkil firma, ………………. unvanı ve ……………. sicil no ile …………… tarih ve ……. sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilerek kurulmuştur. Söz konusu firma ………….. tarih ve ……………. sayılı Ticaret Sicil Gazetesindeki ilan ile unvanını ……………………. olarak değiştirmiştir.

Müvekkil firma, ……………………… ile 2007 yılından bu yana ticari faaliyet icra etmekte ve emtia alışverişinde bulunmaktadır. Ekteki cari hesap ekstrelerinden de bu durum açık bir biçimde görülecektir. (Ek-3) Vergi Tekniği Raporunda belirtilen, …………………..’den satın alınan Blok Tuğla ve İzo Tuğla malzemeleri için düzenlenen faturalara ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıdaki tabloda sunulmuştur.

Sıra No Fatura Tarihi Fatura No Yevmiye No Mal ve Hizmetin Cinsi Miktarı Fatura Tutarı KDV Genel Toplam
1                
2                
3                
4                
5                
T O P L A M      

Tablonun 1.sırasında yer alan …………tarih ve ……….. nolu fatura ile 2.sırasında yer alan ……….. tarih ve …………. nolu faturanın tutarı, KDV ve genel toplam bilgileri Vergi Müfettişi raporunda sehven yanlış yazılmıştır. Doğru rakamlar yukarıdaki tabloda belirtildiği gibidir. (Ek-4 ve E-5)

Yukarıda belirtilen faturalar karşılığında ödemeler, çek düzenlemek suretiyle banka kanalı ile ödenmiştir.

Cinsi Keşide Tarihi Çek No Banka Adı/Şubesi Banka Hesap No Vadesi Tutarı
Çek            
Çek            
Çek            
Çek            
Çek            
Çek            
Çek            
Çek            
T O P L A M  

İşbu çekler karşılığında yapılan ödemelerin tamamı çek vadelerinde yapılmış olup, tediye makbuzu ile çek fotokopileri ile ödemeleri gösterir banka ödeme dekontları ektedir. (Ek-6 ve Ek-7)

4- Müvekkilin,……………..’den sözkonusu malzemeleri alması için ödeme yapmak zorunda olduğu aşikardır. Bu sebeple, müvekkil firmanın söz konusu sahte faturalara konu emtiaları almadan faaliyete geçemeyeceği bilinmesi gereken bir gerçektir. Dolayısı ile müvekkil firmanın …………………. ile arasındaki ilişki gerçek anlamda gerçekleştirilmiş ticari bir ilişkidir. Tüm bu iddialarımız dilekçemizde ekli ödeme dekontları ve alınan emtiaların tamamen gerçek olması ile sabittir. Kaldı ki, muhasebe ve defter kayıtlarından müvekkilin almış olduğu işbu faturalar, yapılan işin hem miktar olarak hem de yapılan hizmetin bedeli ile tamamen örtüşmektedir. Vergi inceleme raporunda da beyan edildiği üzere; sahte faturalarda yer alan hizmetlerin müvekkilin kullanmış olduğu sahte faturalarda gösterilen tutarların yasal defterine kaydetmiş ve beyan etmiş olduğu, ödemelerini çek keşide ederek gerçekleştirmesi ve müvekkil şirketin yetkilisi tarafından verilen beyanlar karşısında söz konusu faturaların muhteviyatını oluşturan emtianın müvekkil kurum tarafından alındığı yönünde kanaat oluşmuştur. Dolayısı ile inceleme raporuna dahil müvekkil ve ……………………………… arasındaki ilişkinin tamamen gerçek bir ticari ilişki olduğu ve bu ilişki neticesinde malzemelerin alındığı kabul edilmiştir.

5- 213 sayılı VUK229. Ve 232. Maddelerinde belirtildiği üzere fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında borçlanılan meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşterisine verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır. Bu tanım karşısında inceleme raporunda belirtilenin aksine müvekkil firmanın almış olduğu faturalarda kanunen ve şeklen herhangi bir hukuka aykırılık söz konusu değildir. Müvekkilin almış olduğu faturalarda iddiaların aksine kanunen faturanın asıl tanımında yer aldığı gibi; fatura malı satan firma tarafından verilmiş, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında borçlanılan meblağı göstermiştir. Kısaca faturanın asıl tanımında yer alan bütün unsurları taşıması karşısında geçerli bir fatura olarak kabul görmeyerek bu şekilde haksız ve hukuksuz olarak ceza kesmesi kabul edilemez.

6- …………………………….’nin alış faturalarının gerçek olmadığı kabul edilse dahi, satış faturası düzenlendiği iyi niyetli üçüncü kişilerin haklarının korunması gerekmektedir. Taraflar arasındaki mal teslimleri için irsaliye düzenlenmek suretiyle gerçek anlamda ticaret yapılmış, yapılan iş bedeli müvekkil firma tarafından çek karşılığı ödenmiştir ve ………………………..’nden ilgili faturalar alınmıştır. Buraya kadar ticari anlamda hiçbir usulsüzlük bulunmazken müvekkil firmanın faturaların sahte olduğunu bilmesi mümkün değildir. Müvekkil firma tamamen iyi niyetli olup, bu şekilde vergi cezalarının uygulanmasının kabulü mümkün değildir.

7- Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu ‘ nun Esas:2008/41 Karar:2009/156, 03.04.2009 tarihli kararında da belirtildiği üzere;

“3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29’ uncu maddesinin 1’ inci fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükmüne yer verilmiş, 213  sayılı  Vergi  Usul  Kanunun  3 ’ üncü maddesinin  (b) bendinde, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; gerçek mahiyetin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfetinin iddia edene ait olduğu kurala bağlanmıştır.

Mükellefler tarafından Katma Değer Vergisi Kanununun 29’ uncu maddesinde düzenlenen katma değer vergisi indiriminin yapılabilmesi için vergisi indirim konusu yapılacak işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması ve bu fatura ve vesikalarda gösterilerek indirim konusu yapılan katma değer vergisinin de gerçekten ödenmiş yani, indirim konusu yapan tarafından yüklenmiş olması gerekmektedir. Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ödenmesi,  dolayısıyla yüklenilmiş  bir  katma  değer  vergisi  söz  konusu olamayacağından vergi indirimi de yapılmaz. Bu nedenle vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçekten yapılmış bir teslime ilişkin olup olmadığının tespiti önem taşımaktadır………… Davacı bu faturalarda  gösterilen emtianın gerçekten… tarafından kendisine teslim edildiği insandadır. Bu iddia karşısında,  …’ nun davacıya söz konusu emtiayı gerçekten teslim edip edemeyeceğinin belirlenmesi gereklidir.” denmektedir.

Diğer taraftan, Vergi Müfettişi tarafından hazırlanan vergi tekniği raporunda, sözkonusu faturalarda belirtilen emtianın gerçekten alınmadığı yönünde bir tespit bulunmaması ve dolayısıyla emtia alımlarının gerçekten yapılıp yapılmadığı konusunda yeterli inceleme yapılmadan sahteliği ileri sürülen faturaya dayanarak cezalı tarhiyat uygulanması hukuka aykırıdır. Nitekim, Danıştay 3.Dairesi’nin 04.11.1999 gün, 1999/292 E., ve 1999/3674 K. Sayılı kararında;

“Davacının adlarına fatura düzenlediği kişiler ile davacı arasındaki ticari ilişkinin mahiyeti araştırılmadan, faturaların gerçek mal satışı karşılığı olarak düzenlenmediği hususunda hukuken itibar edilebilir nitelikte herhangi bir tespitte bulunmadan varsayım yoluyla faturalar içeriği itibariyle yanıltıcı (sahte) addedilmek ve komisyon geliri elde edildiği kabul edilmek suretiyle bulunan matrah farkı üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığından aksi yönde verilen Vergi Mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.” ifadesine yer verilmiştir.

Yine Danıştay 4.Dairesi’nin 09.05.2001 gün ve 2000/1327 E., ve 2001/1962 K. Sayılı kararında;

“Sahte olduğu ileri sürülen faturalardan dolayı tarhiyat yapılabilmesi için fatura içeriği emtianın gerçekte alınıp alınmadığının, yapılan işte kullanılıp kullanılmadığının ve söz konusu giderlerin işin niteliği ve büyüklüğü ile orantılı olup olmadığının Vergi Usul Kanunu’nun 134.maddesine uygun bir incelemeyle ortaya konulması gerektiği…” ifade edilmiştir.

Görüldüğü üzere, Danıştay tarafından Mahkemenin yapması gerekenin re’sen araştırma ilkesi gereği adeta idarenin yerine geçerek, vergiyi doğuran olayın varlığını ve ödenmesi gereken gerçek vergiyi ortaya çıkarmak için gerekli bütün incelemelerin yapılması olduğu belirtilmektedir.

Bu nedenlerle, Vergi Müfettişi tarafından fatura konusu araştırmanın gerçekten yapılıp yapılmadığı hususu araştırılmadan, yapılan tarhiyatın hukuka uyarlığı bulunmamaktadır.

8- Bu bağlamda, mükellefler tarafından katma değer vergisi indirimi yapılabilmesi için vergisi indirim konusu yapılacak işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması ve bu fatura ve vesikalarda gösterilen ve indirim konusu yapılan katma değer vergisinin gerçekten ödenmiş, yani indirim konusu yapan tarafından yüklenilmiş olması gerekmektedir. Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla bir katma değer vergisi ödenmesi, dolayısıyla yüklenilmiş bir katma değer vergisi söz konusu olamayacağından vergi indirimi de yapılamaz. Bu nedenle vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçekten yapılmış bir teslime ilişkin olup olmadığının tespiti önem taşımaktadır.

Tüm bu bilgiler ışığında müvekkil firma ile   ………………………..arasında gerçek bir ticari ilişki olup taraflar arasındaki emtialar-hizmetler ve ödemeler karşılıklı olarak gerçekleşmiştir. Müvekkil firmaya kesilen vergi cezaları haksızdır ve iptali gerektiği kanaatindeyiz.

9- Dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmelidir. Müvekkil firmaya uygulanan vergi cezalarının hukuka aykırı olduğu yukarıda da tüm dayanaklarıyla ortaya konulmuştur. Dolayısıyla davada ileri sürdüğümüz iptal nedenleri aksi kanıtlanamayacak kadar ciddi yürütmeyi durdurmayı haklı kılacak nitelikte bulunmaktadır. Bu kararın uygulanmasıyla müvekkil haksız yere vergi cezası ödemeye mahkum bırakılmış olacaktır.

10- Yukarıda açıkladığımız nedenlerle davalı vergi dairesi tarafından yapılan tarhiyatın kaldırılması/iptali için Mahkemenize başvurmak zorunluluğu doğmuştur.

Ill – HUKUKİ NEDENLER : 213 Sayılı Kanun md. 377, 378, 193 sayılı Kanun md. 40, 3226 sayılı Kanun md. 1, 4, 5, 6, 7 ve ilgili mevzuat.

lV – HUKUKİ DELİLLER : Müvekkile ait tüm ticari defter ve kayıtları, banka kayıtları ve hesap hareketleri, tüm dosya kapsamında sunulan fatura ve sevk irsaliyeleri, vergi raporları ve her türlü delil.

V – SONUÇ VE İSTEM  :

Yukarıda açıklanan nedenlerle; bilirkişi atanmasına, davalı vergi dairesince tahakkuk ettirilen vergi ve kesilen vergi cezalarının kaldırılmasına/iptaline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini saygıyla müvekkilimiz adına arz ve talep ederim

Davacı

Ekler  ( Suret )  :

Ek-1   Vergi / Ceza İhbarnamesi,

Ek-2   …………….. tarih ve …………………… sayılı Vergi Tekniği Raporu

Ek-3   ………………………………..’ye ait muavin defter dökümleri

Ek-4   ………………………………… tarafından tanzim edilen fatura suretleri

Ek-5   …………………………… tarafından tanzim edilen sevk irsaliyeleri

Ek-6   ………………………….’ye keşide edilen ve ödenen çek suretleri

Ek-7   Banka kanalı ile ödenen çeklere ait ödeme dekontları

Ek-8   Vekaletname örneği

Vergi Borcuna/Cezasına İtiraz Dilekçesi Örneği -2-

ŞANLIURFA VERGİ MAHKEMESİ

BAŞKANLIĞI’NA

(Gönderilmek Üzere)

Ankara Vergi Mahkemesi Başkanlığı’na  

DAVACI                                           :

TC NO                                               : 6…

VERGİ KİMLİK NO                       …

ADRESİ                                           :                                                  

VEKİLİ                                             :

 DAVALI                                           :

VERGİNİN TÜRÜ                           : Gelir Vergisi,Vergi Ziyaı Cezası,G.Faizi, G.Zammı      

VERGİNİN DÖNEMİ                     : 2011/1-12     

TUTARI                                            : 33.664,00  TL Gelir Vergisi

                                                               33.664,00 TL Vergi Ziyaı Cezası

                                                               25.921,28 TL Gecikme Faizi

                                                                 6.347,28 TL Gecikme Zammı

TEBLİĞ TARİHİ                              : 14.09.2017 (Öğrenme/Ittıla Tarihi)

KONU                                               : Davalı idare tarafından, 2011/1-12 dönemine ilişkin olarak gerçek usulde zirai faaliyeti olduğu gerekçesiyle müvekkil adına re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ile aynı dönemlere ilişkin olarak tahakkuk ettirilen gecikme faizi ve zammının kaldırılmasına karar verilmesi talebimizden ibarettir.

  1. DAVANIN SÜRESİNDE AÇILDIĞINA DAİR AÇIKLAMA:

Müvekkilim bir adet inek satın almak amacıyla değeri yaklaşık 6.000 TL olan aracını satmak üzere borcu olup olmadığını sormak için 14.09.2017 tarihinde vergi dairesine gittiğinde motorlu taşıtlar vergisi borcu haricinde gerçek usulde zirai kazanç elde ettiği gerekçesiyle adına re’sen  vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapıldığını, re’sen tesis edilen  mükellefiyet işlemi üzerine de geçmiş yıllarda elektronik ortamda beyanname verilmediği gerekçesiyle adına  özel usulsüzlük cezası kesildiğini öğrenmiştir. Ancak bu vergi ve cezalara ilişkin şimdiye kadar adına herhangi bir tebligat yapılmadığı gibi başka araçlarla da tarafına bilgi verilmemiştir.        (EK 1: Vergi Dairesinden Alınan Borç Dökümleri)

            Bu nedenle müvekkilime yapılmış tebligat söz konusu olmadığından öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılarak davanın süresinde açıldığının kabulü gerekmektedir.

            Zira 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Tebliğ Esasları başlıklı maddeleri;

Madde 93 – Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edilir. Şu kadar ki, ilgilinin kabul etmesi şartıyla, tebliğin daire veya komisyonda yapılması caizdir.

Tebliğ yapılacak kimseler:

            Madde 94 – Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır. (Ek:30/12/1980 – 2365/18 md.) Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır. (Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir.) şeklindedir.

            Olayda ise davalı idarece vergi ceza ihbarnamelerinin tebliği konusunda Kanunda açıkça düzenlenen bu usule uyulmadığı görülmektedir.

            Ayrıca; vergi ceza ihbarnamelerinin tebliği ile ilgili olarak VUK’nun tebligata ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği ve bu Kanunda hüküm bulunmaması halinde Tebligat Kanunu’nun uygulanacağı konusunda Danıştay ve vergi mahkemelerinin istikrar kazanmış kararları da bulunmaktadır. Buna göre olayda VUK’na uygun olarak tebligatın yapılmadığı açıktır.

II-DAVANIN  ESASINA DAİR AÇIKLAMALAR  VE İTİRAZ NEDENLERİ:

            Müvekkilim 2010 yılının belli bir döneminde tarla kiralamak suretiyle zirai üretim faaliyetinde bulunmuş ancak zarar ettiğini görerek bir daha zirai üretimle ilgili bir faaliyeti olmamıştır.

            Müvekkilim 2010 yılından sonra ailesiyle birlikte farklı şehirlere giderek vasıfsız işçi olarak çalışmış 2017 yılında ise Siverek’e geri dönerek çobanlık yapmaya başlamıştır. Şu anda Şanlıurfa İli Siverek İlçesine bağlı Batı Köyünde (Mahallesinde) çobanlık yaparak geçimini sağlamaktadır.

            Bir adet inek satın almak amacıyla değeri yaklaşık 6.000 TL olan aracını satmak üzere borcu olup olmadığını sormak için 14.09.2017 tarihinde vergi dairesine gittiğinde motorlu taşıtlar vergisi borcu haricinde gerçek usulde zirai kazanç elde ettiği gerekçesiyle adına re’sen  vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapıldığını, re’sen tesis edilen  mükellefiyet işlemi üzerine geçmiş yıllarda elektronik ortamda beyanname verilmediği gerekçesiyle adına  özel usulsüzlük cezası kesildiğini öğrenmiştir. Ancak bu vergi ve cezalara ilişkin şimdiye kadar adına herhangi bir tebligat yapılmadığı gibi başka araçlarla da tarafına bilgi verilmemiştir.

            Müvekkilim adına yapılan cezalı tarhiyat aşağıda belirttiğimiz nedenlerle usule ve hukuka aykırıdır.

  1. Dava Konusu Cezalı Tarhiyat Zamanaşımına Uğramıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 114′ üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz.” hükmü yer almaktadır. 

Dava konusu cezalı tarhiyat 2011 yılına ilişkindir. Davalı tarhiyat için VUK’nunda belirlenen beş yıllık zaman aşımı süresi dikkate alındığında bu dönemlere ilişkin vergi ve ve cezaların zamanaşımına uğradığı görülmektedir. Çünkü tarh edilen vergilere ilişkin ihbarnameler vergi alacağının doğduğu yılı takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde müvekkilime tebliğ edilmemiştir. Bu süreler içinde vergi ceza ihbarnamesi tebliğ edilmediğinden zamanaşımının kesilmesi de söz konusu değildir.

Bu durumda, 2011 yılına ait vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin zamanaşımı süresi içerisinde müvekkile tebliğ edilmemesi nedeniyle uyuşmazlık konusu vergi ve cezalar zamanaşımına uğramıştır.

Dolayısıyla; zaman aşımına uğradığı açık olan dava konusu vergi ve cezaların tamamının kaldırılması gerekmektedir.

  1. Müvekkilimin Söz Konusu Yıllarda Gerçek Usulde Zirai Kazanç Elde Etmesi Söz Konusu Değildir.

213 sayılı VUK’nun 3.maddesine göre vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Her ne kadar zirai faaliyeti nedeniyle gerçek usulde vergi mükellefi olması gerektiğinden hareketle adına dava konusu tarhiyatlar yapılmış ise de müvekkilimin gerçek usulde vergi mükellefi olması için gerekli şartlar müvekkilim açısından söz konusu değildir.

            Zira 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 54. maddesinde; ”  Zirai kazancın gerçek usulde tespiti bakımından bir takvim yılı içinde dikkate alınacak ölçüler şunlardır: 

  1. A) Arazi üzerinde yapılan zirai faaliyetlerde:

1 inci grup: Hububat ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı taban arazide 600 (900) kıraç arazide 1200 (1700) dönüm. 2 nci grup: Bakliyat, afyon, susam, keten, kendir ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 300 (1000) dönüm; 3 üncü grup: Ayçiçeği ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 600(950) dönüm; 4 üncü grup: Pamuk ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 300 (400) dönüm; …..”şeklinde düzenleme mevcuttur.

Siverek Kaymakamlığı Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve Ek’te sunulan 19.09.2017 tarih ve 5886 sayılı yazı incelendiğinde ise 2011 yılında ÇKS bilgilerimin olmadığı yani ilgili yılda herhangi bir zirai faaliyetimin bulunmadığı hususunun tarafıma bildirildiği görülecektir. (EK 2: Siverek Kaymakamlığı Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğünün 19.09.2017 tarih ve 5886 sayılı yazı)

Bu nedenle müvekkilimin 2011 yılında gerçek usulde vergilendirilmesi gereken zirai kazancı bulunmadığı halde adına gerçek usulde vergiye tabi olması gerektiğinden bahisle mükellefiyet tesis edilmesi ve ilgili yıl için cezalı tarhiyat yapılması açıkça hukuka aykırıdır.

  1. Müvekkil Aleyhine Gerçekleştirilen Vergi Ziyaı Cezalı Tarhiyat Eksik İncelemeye Dayalı Olarak Gerçekleştirilmiştir.

Sayın Mahkemenizce de takdir edileceği üzere;  Türk vergi sisteminde genel olarak vergilendirme beyan esasına göre yapılır. Vergilendirmenin beyan esasına dayanmakta olması, beyan edilen verginin doğruluğunun saptanması ihtiyacını da beraberinde getirir[1]. İşte kanun koyucu, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun tespiti ve Hazine’nin aşınmasının önlenmesi adına kanunla birtakım düzenlemeler yapma yoluna gitmiştir. Bu yolların tamamına genel olarak “vergi denetim yolları” denilebilir. Vergi denetimleri içerisindeki en etkili yol hiç şüphe yok ki Vergi Usul Kanunu’nun 134 vd. hükümlerinde düzenlenen vergi incelemesi yoludur. 134. maddenin ilk fıkrası uyarınca vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak tespit etmek ve sağlamaktır. Vergi incelemesine yetkili olanlarca, mevzuat tarafından belirlenen hükümlere riayet edilmesi kaydıyla yapılan incelemeler, vergi kayıp ve kaçaklarının önüne geçmek adına ülkemizde en sık uygulanan denetim yoludur. Burada inceleme elemanları, Vergi Usul Kanunu’nda yemin hariç her türlü delile cevaz verildiğinden, bu hüküm dairesinde, ödenmesi gereken vergileri gerçeğe en yakın şekilde tespit etmek külfeti altındadırlar. Sıradan çaba sarf edilerek yapılan incelemelerin, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu tespit etmek yahut re’sen veya ikmalen tarhiyat yapmak bakımından kabul edilebilir olmadığı ise yüksek yargının kararları ile de hüküm altına alındığı üzere mümkün değildir. Vergi incelemesinin amacının, sonuçta vergi yasalarına göre ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması ve tespitinin, araştırma yönteminde hiçbir sınır tanımaksızın her türlü şekilde olduğu anlaşılmalıdır.

Vergi incelemesinin amacı olarak ifade edilen ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu sağlamak, sadece devletin lehine olan konuların araştırılması biçiminde algılanmamalıdır[2]. Amaç doğruluğu sağlamak olduğuna göre, yükümlünün lehine olan hususları da araştırıp tespit etmek vergi incelemesinin amaçları arasındadır[3].

Bu bağlamda; dava konusu somut uyuşmazlık açısından bakıldığında, hiçbir somut bilgi ve veriye dayanmayan, tamamen varsayıma dayalı tarh edilen vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatının eksik incelemeye dayalı olduğu açıktır. Zaten,  Siverek Kaymakamlığı Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve Ek’te sunulan 19.09.2017 tarih ve 5886 sayılı yazı incelendiğinde 2011 yılında hiçbir zirai faaliyetimin bulunmadığı görülecektir.

Kısacası, re’sen tarhiyatın dayanağı belirsizdir. Olayda tarafımdan satıldığı iddia edilen pamuk miktarının ve emsal bedelinin ne kadar olabileceği konusunda hiç bir araştırma yapılmamıştır. Yani söz konusu takdir komisyonu kararının ya da vergi inceleme raporunun dayanağı bulunmayıp tarhiyat eksik inceleme sonucu bulunmuştur. Buda davalı idarenin üzerine düşen inceleme ve araştırma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek şablon kalıp  ve ifadeler ile müvekkilim adına haksız ve hukuksuz olarak tarhiyata esas matrahı belirlediğini göstermektedir.

Nitekim; Danıştay da benzer bir uyuşmazlık için tesis etmiş olduğu bir kararında “…Bu bakımdan eksik incelemeye dayalı olarak yapılan dava konusu tarhiyatta ve davayı reddeden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur[4]. (EK 3: Danıştay 4. Dairesi’nin 03.06.2014 tarih, 2014 / 865 E. ve 2014 / 4085 K. sayılı kararı sureti.)

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun konuya ilişkin emsal nitelikteki bir başka kararında da “…Uyuşmazlığa konu aracı satın alan nezdinde bir araştırma yapılmak suretiyle bu kişi ile yükümlü arasında satış bedeli dışında bir nakit hareketi varsa bu hususun tespit edilmesi gibi yöntemlerle aracın gerçek satış bedelinin saptanması gerekirken bu araştırmalar yapılmadan satışa konu aracın satış bedelinin tespitine dair mahkeme kararında hukuka uyarlılık görülmemiştir.” denilerek eksik incelemeye dayalı bir tarhiyatın vergilendirmenin varsayıma ve kanaate dayalı olarak yapılması sonucunu doğuracağına hükmedilmiştir[5]. (EK 4: Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 31.01.2003 tarih, 2002 / 368 E. ve 2003 / 17 K. sayılı kararı sureti.)

Ankara 1.Vergi Mahkemesi de 09.03.2017 tarihli yeni tarihli bir kararında  “matraha nasıl ulaşıldığı belli olmayan ve hukuken itibar edilecek nitelik taşımayan takdir komisyonu kararına istinaden yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamaktadır.” sonucuna ulaşmıştır. (EK 5: Ankara 1. Vergi Mahkemesi’nin 09.03.2017 tarih, 2016/739 E. ve 2017/317 K. sayılı kararı sureti.)

HUKUKİ NEDENLER        : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu,  6183 Sayılı Kanun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ve ilgili sair tüm mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER          : Dilekçemiz ekinde yer verilen ve sayın Mahkemenizce resen dikkate alınacak her türlü yasal delil.

lll – SONUÇ VE İSTEM  :

            Yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere; davanın kabulüne, dava konusu  cezalı tarhiyat ve bu tarhiyattan kaynaklanan gecikme faizi ve zammının kaldırılmasına, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ederiz. 25.09.2017

 

  Davacı Vekili

 …

[1] Ürel G.: Vergi Usul Kanunu Uygulaması, Ankara, 2014, s.295.

[2] Kızılot Ş., Taş M.: Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, Ankara, 2013, s.102.

[3] Şeker N.: Hukuksal Yönüyle Vergi İncelemesi, İstanbul, 1994, s.36.

[4] Danıştay 4. Dairesi’nin 03.06.2014 tarih, 2014 / 865 E. ve 2014 / 4085 K. sayılı kararı. (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı). 

[5] Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 31.01.2003 tarih, 2002 / 368 E. ve 2003 / 17 K. sayılı kararı. (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı). 

Vergi BorcunaCezasına İtiraz Dilekçesi

Vergi Borcuna/Cezasına İtiraz Dilekçesi Örneği -3-

 İSTANBUL ( ) VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

 

DAVACI                :

VEKİLİ                

DAVALI               :

KONU                  : Şişli Vergi Dairesinin 13.04.2018 tarih ve 73356976-250.02.01. (Vergilendirme 4)  – E.374633 sayılı red kararının kaldırılarak … ile müvekkil hakkında tahhakkuk ettirilen ceza ihbarnamelerinin iptali talepli dava dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR:

 

  1. Şişli Vergi Dairesine 03.01.2018 tarih ve 17756 sayılı dilekçe ile başvurularak müvekkil … hakkında tarh ve tahakkuk ettirilen vergi ceza ihbarnamelerinin iptali telep edilmiştir.Şişli Vergi Dairesince yapılan inceleme sonucunda reddine karar verilmiştir.İdarenin İş bu haksız ve hukuka aykırı işleminin kaldırılarak ile müvekkil hakkında tahhakkuk ettirilen ceza ihbarnamelerinin iptali gerektiğinden huzurdaki davayı açma zorunluluğumuz doğmuştur.
  1. Müvekkil İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde 548281 sicil numarasına kayıtlı olan … ünvanlı şirkette 07.05.2007 tarih ve 3 nolu Ortaklar Kurulu Kararı gereğince Tasfiye Memuru olarak seçilmiştir.Müvekkil Tasfiye memurluğu görevinden Beyoğlu 17.Noterliği 10.03.2008 tarih ve 06415 yevmiye numaralı istifanamesi ile istifa etmiştir.Davalı idare tarafından Müvekkilin iş bu istifanamesinin Ticaret Sicil nezdinde tescil ettirilmediği gerekçesi ile talebimizin red edildiği belirtilmiştir.Ticaret Kanunu çerçevesinde Davacı Müvekkilin Ticaret sicil nezdinde ilan yapabilme yetkisi bulunmayıp bu yetki ancak Şirketin Yönetim Kuruluna aittir.Dolayısıyla müvekkilin İlan yapabilme yetkisi bulunmadığından İstifanamenin noter aracılığı ile gönderildiği tarihte artık müvekkilin Şirket nezdinde herhangi bir sorumluluğu kalmamıştır.Bu sebeple müvekkilin Şirkette herhangi bir sorumluluğu kalmadığından hakkında vergi cezası kesilmesi haksız ve hukuka aykırıdır.
  1. Müvekkil adına tasfiye memurluğundan istifa ettiği tarihten sonra Tasfiye Memurluğu yaptığı şirket aleyhine tahakkuk ettirilenen aşağıda detaylı olarak belirtilecek olan vergi cezaları haksız ve hukuka aykırı olarak kesilmiştir.Bu sebeple müvekkil adına haksız ve hukuka aykırı olarak tarh ve taahhuk eden  bu vergi ve vergi cezalarının kaldırılması gerekmektedir.

 

  1. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 113′ üncü maddesinde zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış; zamanaşımının, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 114′ üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ise, “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar” hükmü yer almaktadır

“Dava konusu ödeme emirlerine konu vergi ve cezalardan müvekkilimizin tasfiye memuru olduğu dönemlere isabet eden 2007 yılına ilişkin vergi ve cezalar  zamanaşımına uğramıştır. Tarh zamanaşımı ve özel usulsüzlük için VUK’nunda belirlenen beş yıllık zaman aşımı süresi dikkate alındığında bu dönemlere ilişkin vergi ve cezaların zamanaşımına uğradığı görülmektedir. Çünkü tarh edilen vergi ve kesilen cezalara ilişkin ihbarnameler  vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde müvekkilime tebliğ edilmemiştir.

 

  1. Müvekkil adına istifa tarihinden sonra tahakkuk ettirilen, ayrıca zamanaşımına uğrayan aşağıda liste halinde verilen vergi cezalarının kaldırılmasını arz ederiz.Kaldırılması arz ve talep edilen vergi cezaları aşağıdaki gibidir;
  TAKİP DOSYA NO TAHAKKUK FİŞ NO  VERGİ KODU VERGİLENDİRME DÖNEMİ
1        
2        
3        
4        
5        
6        
7        
8        
9        
10        
11        
12        
13        
14        
15        
16        
17        
18        
19        
20        
21        
22        
23        
24        
25        
26 2013101014507000072 20071224014090655596 0015 11/2007-11/2007

SONUÇ VE TALEP: Müvekkil adına tahakkuk ettirilen yukarıda detaylı olarak  sayı ve tarih numarası belirtilen toplamda 26 adet olan iş bu vergi cezaları haksız ve hukuka aykırı olması sebebi ile Hukuki dayanaktan yoksun ve zamanaşımına uğrayan vergi cezalarının iptalini,Şişli Vergi Dairesinin 13.04.2018 tarih ve 73356976-250.02.01. (Vergilendirme 4)  – E.374633 sayılı red kararının kaldırılarak ile müvekkil hakkında tahhakkuk ettirilen ceza ihbarnamelerinin iptalini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasını saygılarımla arz ve talep ederim. Saygılarımızla 07.05.2018

Davacı Vekili

 …

EK: 1.Vekaletname

       2.Yetki Belgesi

       3.İstifaname

  1. Vergi Cezaları Listesi

Vergi Dava Dilekçesi Örneği -4-

ADANA VERGİ MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

“Yürütmenin Durdurulması İstemlidir”

Davacı                        : 

Vekil                           : Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana

Davalı                         : T.C. Maliye Bakanlığı Adana İli Defterdarlığı X Vergi Dairesi

Konusu                     : Davalı İdare tarafından Müvekkil Şirket hakkında tahakkuk ettirilen   özel usulsüzlük cezasının terkini talebidir.

Esas Değer : ………… TL

Tarihi : …/…/…

Açıklamalar               :

  1. Davalı İdare yetkilileri tarafından düzenlenen …/…/… tarih ve …../…../…..sayılı tutanaklar ile Müvekkil Şirket’in emtiasını taşıyan araçta sevk irsaliyesi bulunmadığı tespit edildiğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/2.maddesi dayanak yapılarak Müvekkil Şirket hakkında tahakkuk ettirilen ve Müvekkil Şirket’e ;
  2. …/…/… tarihli ve 2005081………….. sıra nolu
  3. …/…/… tarihli ve 20050812…………… sıra nolu
  4. …/…/… tarihli ve 2005081…………….. sıra nolu

ihbarnameler ile tebliğ edilen her biri ….,00- TL olmak üzere toplam ….,00- TL tutarındaki özel usulsüzlük cezası usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması  gerekmektedir. Şöyle ki ;

  1. Müvekkil Şirket tarafından …/…/… tarihinde tebliğ alınan anılı ihbarnamelerde Müvekkil Şirket hakkında kesilen cezaya dayanak olarak V.U.K’nun 353/2.maddesine aykırılık bulunduğu belirtilmiştir. Ancak …/…/… tarih ve ………/………../………. sayılı tutanaklarda Müvekkil Şirket tarafından düzenlenen …/…/… tarihli irsaliyeli faturalarda müşterilerin vergi dairesinin ve sicil numarasının yazılmadığından bahisle Müvekkil Şirket’in emtiasını taşıyan araçta sevk irsaliyesi – bulunmasına rağmen- bulunmadığı yönünde bir tespite yer verilmiştir.

Müvekkil Şirket, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan almış olduğu “kapıdan satış belgesi” ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a tabi olarak kapıdan satış suretiyle nihai tüketicilere emtia satışı yapmaktadır. Satışı yapılan emtialar kargo veya Müvekkil Şirket vasıtaları ile irsaliyeli fatura düzenlenerek müşteriye ulaştırılmaktadır. Anılı tutanaklarda zikredilen müşteriler Müvekkil Şirket’in ticari iş yaptığı bir gerçek ya da tüzel kişi tacir olarak değil; 4077 sayılı yasa anlamında “nihai tüketici” olarak Müvekkil Şirket ile alış veriş yapmaktadırlar. Bu bağlamda nihai tüketici olan müşterinin Vergi Usul Kanununun ‘faturanın şekli’ başlıklı 230.maddesinin 1.fıkrasının 3.bendinde “müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası” şeklindeki düzenlemeye göre vergi dairesi ve vergi numarası kullanma mecburiyeti bulunmamaktadır. Buna istinaden Müvekkil Şirket tarafından düzenlenen faturalarda bu bölüm boş bırakılmıştır.

  1. Yine V.U.K.nun 230.maddesi;

“    Madde 230 – (Değişik: 30/12/1980 – 2365/34 md.)                            

Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur:                                 

  1. Faturanın düzenlenme tarihi seri ve sıra numarası;
  2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası;
  3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası;                                                                
  4. Malın veya işin nev’i, miktarı, fiyatı ve tutarı;
  5. (Değişik: 4/12/1985 – 3239/19 md.) Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.                                     

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)  “

son fıkrası uyarınca; nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz. Müvekkil Şirket’in müşterilere sattığı emtiayı taşıyan araçta sevk irsaliyesi bulunmakla beraber, müşteriler adına kesilen faturalarda müşterilerin vergi dairesi ve vergi numarasına ilişkin bilgiler -yasal bir zorunluluk olmaması karşısında- yer almamaktadır. Davalı İdare yetkilileri tarafından buna dayanarak araçta sevk irsaliyesi bulunmadığı yönünde düzenlenen tutanaklar esas alınarak Müvekkil Şirket hakkında VUK.353/2.maddesine aykırılıktan vergi cezası kesilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

213 sayılı VUK.nun 227 maddesi;

“Madde 227 – Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.                                                                       

(Ek: 19/2/1963 – 205/14 md.) Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tesbiti ile ilgili giderlerini tesvike mecburdurlar. (Götürü usulde tesbit edilen giderler hariç.)                                  

(Ek: 3/12/1988 – 3505/3 md.) Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır.                           

(Ek: 3/12/1988 – 3505/3 md.) Maliye ve Gümrük Bakanlığı, düzenlenmesi mecburi olan belgelerde bulunması gereken zorunlu bilgileri belirlemeye ve bu belgelerden uygun gördüklerine, düzenlenme saatinin yazılması mecburiyetini getirmeye yetkilidir.”                                                                   

213 sayılı VUK.’nun 227. maddesinin 3. fıkrasında, bu kanunla veya Maliye Bakanlığı’nın yetkili kıldığı konularda yaptığı düzenlemelerle kullanma zorunluluğu getirilen belgelerde zorunlu bilgilerin bulunmamasının belgenin hiç düzenlenmemiş sayılmasını gerektireceği, aynı yasanın 230. maddesinde de faturada düzenleme tarihinin, düzenleyenin adının ve varsa  ticaret ünvanı ile iş adresinin, bağlı bulunduğu vergi dairesinin ve hesap numarasının, malın nevi ve miktarının, müşterinin adı, ticaret ünvanı, adresi, varsa  vergi dairesi ve hesap numarasının bulunmasının zorunlu olduğu; irsaliyelerde de bu bilgilerin bulunması gerektiği açıklanmıştır.

Müvekkil Şirketin emtia satışı yaptığı nihai tüketiciler vergi mükellefi olmadığından dava konusu irsaliyeli faturada vergi mükellefi olmayan müşterinin vergi dairesi ve hesap numarasına yer verilmemiş olup, VUK. 230. maddesinde yeralan zorunlu unsurlardan olmayan bu eksiklik nedeniyle sevk irsaliyesi düzenlenmemiş sayılamaz. Bu husus gözardı edilerek Müvekkil Şirket tarafından tanzim edilen sevk irsaliyesi hiç düzenlenmemiş kabul edilip VUK. 353/2 maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilemez. Tarholunan ceza usul ve yasaya aykırı olduğundan işbu davanın açılması zorunluluğu doğmuştur.

H.Nedenler                : V.U.K ve ilgili yasal mevzuat hükümleri

Sonuç ve İstem          : Yukarıda açıklanan nedenlerle davamızın kabulü ile

  1. Davalı İdare tarafından Müvekkil Şirket hakkında tahakkuk ettirilen ve Müvekkil Şirket’e ;
  2. …/…/… tarihli ve 200508121…………… sıra nolu
  3. …/…/… tarihli ve 200508121…………… sıra nolu
  4. …/…/… tarihli ve 200508121…………….. sıra nolu

ihbarnameler ile tebliğ edilen her biri ….,00-TL olmak üzere toplam …..,00- TL özel usulsüzlük cezasının terkinine,

  1. Davalı idarece tahakkuk ettirilen vergi ceza ihbarnameleri açıkça hukuka aykırı olduğundan ANILI İŞLEMİN YÜRÜTÜLMESİNİN DAVA SONUÇLANINCAYA KADAR DURDURULMASINA,
  1. Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla bilvekale arz ve talep ederiz. …/…/…

     Davacı Vekili

                                                                                                          Av.   

Vergi Borcuna/Cezasına İtiraz Dilekçesi Örneği -5-

Vergi cezasına karşı olumlu sonuç aldığımız itiraz dilekçesi örneği şu şekildedir:

ADANA ( ) NÖBETÇİ VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLĞI’NA

DAVACI                    :

DAVALI                    : …….Vergi Dairesi Müdürlüğü – ……..

KONUSU : X Vergi Dairesince düzenlenen ……. günlü ………… takip nolu toplam ve ……… günlü …………………..-TL tutarındaki toplam ……………… tutarındaki …….. adet ödeme emrinin usul ve yasaya aykırı olarak düzenlenmesi nedeniyle iptali istemidir.

TEBLİĞ TARİHİ                  :

DAVA NEDENLERİ           :

Davalı Vergi Dairesince, asıl borçlu şirketin ortaklarından olmam nedeniyle, ………… günlü ………………….takip no.lu toplam ve …….. günlü ………… takip no.lu toplam ………….. tutarındaki .. adet ödeme emri, tarafıma ………….tarihinde tebliğ edilmiştir. Ancak belirtilen …….adet ödeme emrinin mükerrer olmaları, borçlu olmamam ve alacağın zamanaşımına uğraması ve re’sen tarafınızca tespit edilecek nedenlerle iptalinin gerektiği inancındayım. Şöyle ki;

  1. Mahkemeniz dosyasına sunulu …………….Düzenleme Tarihli ………………….TL takip numaralı ödeme emirlerinin konusu ……………………-TL ve………………….-TL tutarlarındaki idari para cezasıdır. Aynı şekilde ……………….Düzenleme Tarihli …………………..takip no.lu ödeme emirlerinin konusu da ……………-TL ve ………..tutarlarındaki idari para cezasıdır. Miktarları ve konuları aynı olan ödeme emirlerinin mükerrer olarak düzenlendiği ve bu nedenle iptallerinin gerektiği inancındayım.
  2. Ayrıca ödeme emirlerine dayanak idari alacakların, 5326 sayılı kanunda belirtilen soruşturma ve tahsil zamanaşımı, süreleri göz önünde bulundurulduğu vakit zamanaşımına uğradığı inancındayım.
  3. Ödeme emirlerine konu idari para cezalarının, 437 nolu Tahsilat Genel Tebliğine göre; “6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilmek üzere görevli vergi dairelerine gönderilmesi üzerine vergi dairelerince; İdari para cezalarının takibine, 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliğiyle başlanması gerektir.” Şeklindedir. Belirtilen nedenle asıl borçlu şirkete, söz konusu para cezalarına ilişkin ödeme emrinin tebliğ edilip-edilmediğinin; tebliğ edildi ise alacağın tahsili hususunda gerekli ve yeterli işlemlerin yapılmadığı inancındayım.
  4. Borçlu şirket ortaklarından olmam nedeniyle, aleyhimde işbu ödeme emirlerinin düzenlenmesinin ayrıca hukuka aykırı olduğu inancındayım.
  5. Yukarıda izah ettiğim ve re’sen tarafınızdan tespit edilecek nedenlerle; idari alacağın ödeme emirlerinin tebliğ tarihinden evvel zamanaşımına uğramış olması, alacağın asıl borçludan tahsili yoluna gidilmemesi ve borçlu olmamam nedeniyle; yargılamaya konu ödeme emirlerinin iptali istemiyle işbu davayı ikame etme zarureti hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER       : 213 Sayılı Vergi Usulü Kanunu, 6183 sayılı Kanun ve 5326 sayılı kanun diğer ilgili yasalar

DELİLLER                            : Vergi Dairesince düzenlenen ……….günlü takip nolu toplam ve ………..günlü -TL tutarındaki toplam tutarındaki 4 adet ödeme emri, yargılamaya konu alacakla ilgili idare kayıtları, ikamesi mümkün her türlü delil.

SONUÇ Ve İSTEM              :

Yukarıda izah ettiğim ve re’sen tarafınızca tespit edilecek nedenlerle, hukuka aykırı olarak düzenlenip tarafıma tebliğ edilen  …………vergi Dairesince düzenlenen …………………günlü ……………takip nolu toplam ve ………………günlü ……………………-TL tutarındaki toplam …………………tutarındaki 3 adet ödeme emrinin iptaline, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin davalı idare üzerine bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ederim. (tarih)

Davacı

Eki:                                                                                                                     

-Nüfus Cüzd. Fotokopisi,                                                                        

-….. adet Ödeme Emri Fotokopisi,

Vergi Borcuna/Cezasına İtiraz Dilekçesi Örneği -6-

Vergi ziyai cezasına karşı olumlu sonuç aldığımız bir diğer itiraz dilekçesi şu şekildedir:

X VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

“YÜRÜTMENİN DURDURULMASI

TALEBİMİZ VARDIR”

DAVACI                                            :

DAVALI                                            :

DAVA KONUSU

ÖDEME EMRİNİN

NEV’İ                                     : Yıllık Gelir Vergisi,Fon Payı,Gecikme Faizi,Vergi Ziyaı Cezası

MİKTARI                               : …. TL

ÖDEME EMRİNİN TARİHİ            :

ÖDEME EMRİNİN NO’SU             :

TEBELLÜĞ TARİHİ                       :

OLAY

…….. vergi kimlik numarası ve ……. Türkiye Cumhuriyeti Kimlik numarası ile kayıtlıyım. Veraset yoluyla intikal eden hazine bonosunun satışı ile elde edilen faizin vergi dairesi tarafından hazine bonolarının alış bedellerinin yanlış değerlendirilmesi sonucu gelir vergisi, fon payı, gecikme cezası ve vergi ziyaı cezası uygulanması.

SAVUNMALARIMIZ VE KANUNİ GEREKÇELERİMİZ

………… Tarihinde vefat eden babamın üç pay veraseti bulunmaktadır.(Ek:1)Babamızın vefatı ile bizlere veraset yolu ile intikal eden menkul mallar ile ilgili…………. tarihinde ….. Vergi Dairesine Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi verdik (Ek:2).Bu beyannamede dava konusu olan …Bankası …. numaralı yatırım hesabındaki ………… TL’da beyan edildi ve Veraset İntikal Vergisi ödendi. Yatırım hesabında …….. vadeli ….. kodlu …………-adet Hazine Bonosu bulunmaktadır (Ek:3),babam tarafından bu hazine bonoları …………. TL karşılığında alınmıştır.(EK:4)

………… Tarihinde yatırım hesabının kapatılarak ….TL varisler arasında eşit olarak paylaşılmıştır.

Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinde

, veraset ve intikal vergisi matrahının, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre  bulunan değerleri olduğu belirtilmiştir.

Vergi Usul Kanununun 294 üncü maddesine göre bir

vergiye matrah olan servet veya servet unsuru mahiyetindeki hisse senetleri ve tahviller borsa rayici ile, borsada kayıtlı olmayanlar ise emsal bedeliyle değerlenmektedir.

Bu durumda, mirasçılara veraset yoluyla intikal eden hisse

senedi ve tahviller ölüm tarihinde, diğer suretle vuku bulan bedelsiz intikallerde ise bu kıymetler hukuken iktisap edildiği tarihte elde edilmiş kabul edilecek ve söz konusu kıymetlerin alış bedeli olarak da miras bırakanın ölümü veya hukuki iktisabın gerçekleştiği tarihteki borsa rayici, borsaya kayıtlı olmayanlar için ise bu tarihteki emsal bedeli esas alınacaktır.

Hal böyleyken Vergi Dairesi Müdürlüğünce alış değeri olarak hukuken iktisap edildiği tarih dikkate alınmamakta; “babanız tarafından bu kıymetler ……. TL ye alınmış sizlerde bunu …….-TL satmışsınız ……… TL faiz geliri elde etmişsiniz, üç varis vardır …… TL varis başına faiz geliri söz konusudur” denerek indirimler hesaplanıp beyan edilmesi gereken vergi çıkartılmaktadır.

Oysaki babamızın vefat ettiği …………. tarihinde

………… adet Hazine Bonosunun geri alış fiyatı 1 TL nominal değerli kıymet için 0,833777 TL’dır.Mirasçılara veraset yoluyla intikal eden hisse senedi ve tahviller ölüm tarihinde elde edilmiş kabul edileceğinden bu kıymetlerin mirasçılar için alış bedeli (140.540.-adet x 0,833777 TL) 117.179,02 TL dır. Bu kıymetler 140.540.-TL ye satıldığına göre üç varisi ilgilendiren menkul kıymet faizi (140.540.-TL – 117.179,02 TL) 23.360,98 TL dır ve kişi başına düşen faiz geliri 7.786,99 TL dır. 2001 yılında faiz gelirleri için uygulanacak indirim oranı % 50,7 dir. Buna göre indirim tutarı 3.838,99 olmakta ve indirim tutarını düştüğümüzde 3.948.-TL faiz geliri söz konusu olmakta ; 2001 yılında beyan sınırı da 4.900.- TL olduğundan beyanname vermemem gerekmektedir, 2001 yılında beyana tabi menkul sermaye iradım bulunmamaktadır.

SONUÇ

Yukarıda etraflıca açıklandığı üzere;

a ) Dava dilekçemizin kabulünü,

b ) Kanun ve usule aykırı olarak kesilen Gelir Vergisi, Fon Payı, Gecikme faizi ve Vergi Ziyaı Cezasının terkin edilmesine,

c) Yürütmenin durdurulması talebimin dikkate alınmasına,

d ) Ve her türlü yargı masrafları avukatlık ücretinin davalı idareden alınmasına dair karar verilmesini,

Arz ve talep ederim.

EKİ                                         :

1-…..Sulh Hukuk Mahkemesi …….. Kararı

2-Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamesi

3-……Bankası ……… tarihli yazısı

4-……Bankası ………… numaralı hesap ektresi

5-………..Vergi Dairesince düzenlenmiş Ödeme Emri ve tebliğ zarfı.

Vergi ziyaı cezası itiraz dilekçesi 7

ADANA VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

DAVACI                                           :

İş Ortaklığı Sona Ermiştir.

VEKİLİ                                            :

DAVALI                                           :

DAVA KONUSU

VERGİ TÜRÜ                                  : 0003-GELİR VERGİSİ (MUHTASAR)

DAVA KONUSU

VERGİ MİKTARI                          :

DAVA KONUSU

CEZANIN TÜRÜ                            : 3080-VERGİ ZİYAI CEZASI

DAVA KONUSU

CEZANIN MİKTARI                     : 1

İHBARNAMENİN

ELEKTRONİK ORTAMDA

TEBLİĞ TARİHİ                                        :

TARHİYAT SONRASI

UZLAŞMA TALEBİNDE

BULUNULAN TARİH                               : 2

TARHİYAT SONRASI

UZLAŞMANIN VAKİ

OLMADIĞI TARİH                                    :

DAVANIN KONUSU                                 : 80000012 sayılı Vergi ve Vergi Ziyaı Ceza İhbarnamelerinin iptalini talep etme zorunluluğumuz doğmuştur. Şöyle ki,

DAVANIN ÖZETİ:

uzlaşma vaki olmamıştır.

*Uzlaşmanın Vaki Olmadığına İlişkin Tutanak (Ek:1) dilekçe ekinde yer almaktadır.  

03.02.1999 tarihli Uzlaşma Yönetmeliğinin 12’inci maddesinde “…Uzlaşmanın vaki olmaması halinde mükellef, tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya uzlaşmanın vaki olmadığına dair düzenlenen ve kendisine tebliğ olunan tutanağın tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar” düzenlemesi uyarınca ;

Her ne kadar Danıştay kararlarında, inceleme elemanı tarafından gerçekleştirilen işlemlerde hangi kriterlerin değerlendirmede dikkate alınacağı belirlenmiş ise de, dava konusu idari işlemde söz konusu kriter incelemede esas alınmadan rapor düzenlenmiş olup,

Vergi İnceleme Raporu Ve İhbarnamelerin İptali Gerekmektedir.

Sonuç olarak, yapılan incelemede yıllara sari işin vergi aslına ilişkin ihbarnamenin iptali, tüm koşullar altında gerçekleşecektir.

SONUÇ VE İSTEM                         : Yukarıda arz ve izah edildiği üzere ve resen dikkate alınacak sebeplerle;

1. Dava konusu eksik incelemeye dayalı, 0000012 sayılı vergi/ceza ihbarnamelerinin İPTALİNE,

2. Yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine,

Karar verilmesini talep ederiz.

Davacı Vekili

Vergi Cezasına İtiraz Dilekçesi 8

ADANA VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

DAVACI                   :                                             

VEKİLİ                     :

DAVALI                   : Adana Vergi Dairesi Başkanlığı Maslak Vergi Dairesi Müdürlüğü

KONUSU                  : Müvekkil şirket hakkında, Yasaya aykırı ve somut hiçbir veriye dayanmaksızın düzenlenen Vergi/Ceza İhbarnamesinin  iptaline karar verilmesi  talebidir.

İHBARNAMENİN

Sayısı:

Nevi: 3074 Özel Usulsüzlük Cezası

Dönemi:

Tutarı:

TEBLİĞ TARİHİ:

NEDENLERİ:

1-Davalı Vergi İdaresi, tarih ve Sayılı Veri İnceleme raporuna istinaden müvekkil şirket hakkında … TL Özel Usulsüzlük Cezası kesmiştir. Cezaya dayanak teşkil eden söz konusu rapor maddi vakıaya ve hukuka aykırılıklar içermekte ve eksik incelemeye dayanmaktadır. Açıklayalım:

2- Müvekkil şirketçe ….Bankası’ndan alınan ……… TL kredi kullanılmış ve bu kredi aynen grup şirketi … A.Ş. ne aktarılmıştır. Aynen aktarılan kredi nedeniyle, merkez bankası reeskont faiz oranları esas alınarak, bu şirket adına … TL faiz hesaplamış ve faturalandırılmıştır. Bahsi geçen raporda ise; faiz oranının düşük uygulandığı, dolayısıyla tahakkuk ettirilmesi gerekenin altında faiz tahakkuk ettirildiği, eksik tahakkuk ettirilen tutar için fatura düzenlenmediği gerekçesiyle VUK’nun 352/1. Maddesi kapsamında ……TL Özel Usulsüzlük Cezası kesilmiştir.

3- Müvekkil şirket kullanmış olduğu krediyi geri ödeyemeyince ilgili dönemde banka tarafından temerrüt faizi hesaplanmıştır. Hakkımızda düzenlenen raporda da … Bankasının hesaplamış olduğu temerrüt faizi iç emsal olarak dikkate alınmıştır. Bu surette hakkımızda düzenlenen raporda aylara göre değişmekle birlikte % 46 ila  % 85 oranlarına göre faiz tahakkuk ettirilmiştir. Temerrüt faiz oranının emsal olarak alınması hem ticari icaplara uymamakta hem de Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesine uygun düşmemektedir. Çünkü hesaplanan temerrüt faizi nihai bir faiz değildir. Banka tarafından sözleşmeye göre geçici olarak hesaplanmaktadır. Kaldı ki; daha sonra …… tarihinde ……Bankası ile ……. Protokolü imzalanmış ve tüm faizler silinerek, anapara üzerinden borç ödemeleri takvime bağlanmıştır. Bu suretle baka kredi faizlerinin tamamı güncellenmiştir.  ……. bankası ile imzalanan PROTOKOL’ün madde-1 (ii) bendi incelendiğinde, imzalanan Protokol hükümlerine riayet halinde geçmiş dönem faizlerinin silindiği ve  gider olarak kayıtlara alınan faiz tutarlarının anaparaya eklenmediği  görülecektir.

4- Cezaya esas Raporda yer verilen tespitler özet olarak şu şekildedir:

“… Mükellef kurum ortağı için ….. Bankasından ………-TL kredi kullanmış bu kredi için …….. Bankası ……kredi faizi hesaplamıştır. Mükellef kurum ise bu kredi borcu yüzünden bankaya borcunu ödeyemeyip temerrüde düşmüştür. Mükellef kurum ortağına verdiği borç yüzünden ……TL tutarında şirket karını azaltmıştır. Bu banka kredisiyle ilgili olarak …… kredi gideri olarak şirket karını azaltmasına rağmen toplamda adat faizi olarak …….. tutarında gelir hesaplarına aktarmıştır. Görüleceği üzere aradaki fark emsalleri yansıtmamaktadır.”

…… tarihinde …… nolu yevmiye kaydıyla    Faaliyetle İlgili Diğer Olağan Gelir ve Karlar hesabına ……. ….. A.Ş. alt hesabı için …………..TL, …… ……. A.Ş. (Kredi Hesabı) alt hesabı için ………-TL faiz gelirini tahakkuk ettirdiği Kurumlar Vergisi Beyanlarına yansıttığı ancak bu faiz gelirleri için fatura düzenlemediği, KDV hesaplamadığı ve KDV beyanlarına yansıtmadığı tespit edilmiştir…”

“… mükellef kurum bu tutar ile ilgili olarak 2018 hesap döneminde faiz giderini bankaya ödeyemeyerek temerrüde düşmekte, ……-TL faiz giderine katlanmakta ve şirket karından da tespit edilen …….TL’yi düşmektedir. …….-TL ile başlayan ve 31.12.2018 tarihinde …….TL olan ortaklara borçlar hesabı için mükellef lehine hareketle mükellef kurumun temerrüde düşmeden önceki faiz oranı olan %14,484 faiz oranı üzerinden adat faizi hesaplanacaktır…” denilmiş ve sonuç olarak ;

 “…Mükellef kurum tarafından ortaklara verilen ödünç paralar için düzenlemesi gereken faturanın emsal faiz tutarı KDV dahil 14.931.723,30-TL bu tutarın %10’u (14.931.723,30*0,10) 1.493.172,33-TL’dir. Fakat, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353/1. maddesinde uyarınca bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 120.000,00-TL’yi (2018 yılı için) geçemez. Bu itibarla mükellef kurum adına, KDV dâhil 120.000,00-TL özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir”,  Sonucuna ulaşılmıştır.

5- Vergi Müfettişinin esas aldığı faiz oranı ise tümüyle hatalıdır. Emsaline uygun faiz oranının tespitinde kurumlar, KVK’ nın 13.maddesinde belirtilen yöntemlerden birine göre hareket etmesi gerekmektedir. Söz konusu düzenlemede temerrüt faiz oranının emsal olarak alınacağına dair herhangi bir ifade bulunmamaktadır. Oysa maliyenin verdiği bütün özelgelerde; grup şirketleri arasında uygulanan YANSITMA KREDİLERİ için fatura düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasına gerek olmadığı ifade edilmiştir.

Bu esaslara aykırı, somut bir veriye dayanmayan rapora istinaden ve doğmamış bir vergiden hareketle müvekkil şirket hakkında uygulanan özel usulsüzlük cezası kanuna aykırıdır. İptali talebiyle sayın mahkemenize başvurmaktayız.

HUKUKSAL NEDENLER : VUK , AATUHK ve İYUK  ilgili hükümleri.

DELİLLER:  ……. tarih ve …… Sayılı Vergi İnceleme raporu, ……bankası ile imzalanan ….. tarihli Protokol, Şirket  kayıtları, yükümlü Vergi  takip dosyası, müzekkereler vs.

SONUÇ: Açıklanan ve resen gözetilecek nedenlerle, Davalı Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından müvekkil şirket hakkında tanzim edilen …..  sayılı Özel Usulsüzlük Cezası’na ilişkin VERGİ/CEZA İHBARNAMESİ’nin  iptaline, masraf ve vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini  arz ve talep ederiz. Saygılarımızla. 11.03.2021

Davacı Vekili

Avukat Saim İNCEKAŞ Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir