Orman Şerhi Nedeniyle Belirsiz Alacak Davası

ADANA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DAVACI:

VEKİLİ:

DAVALI: Hazine Ve Maliye Bakanlığına … Defterdarlığı, … Mal müdürlüğü (Detsis No: …)

TALEP KONUSU: Tapu Siciline Konulan Orman Şerhi Nedeniyle Doğan Zararın TMK 1007. Maddesi Uyarınca Tazminiyle Taşınmazın Tapu Kaydının İptaliyle Taşınmazın Tapu Kaydının Hazine Adına Tescili İstemine İlişkindir.

DAVA DEĞERİ: Davaya konu taşınmazın dava tarihine göre (varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları ile birlikte) belirlenecek değerinin uzman bilirkişiler tarafından hesaplandığında fazla çıkması halinde arttırılmak üzere (tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere) belirlenecektir (Belirsiz alacak şimdilik 1000 TL).

AÇIKLAMALAR:

1- ………….. ili ……………….. İlçesi ………Mahallesi ………….. Parsel Nolu taşınmaz tapu kayıtlarında müvekkil adına kayıtlıdır. Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılan kadastro çalışmaları sonucunda davaya konu taşınmazın orman olduğuna yönelik tespit ve sınırlama yapılmıştır. Akabinde ise iş bu taşınmazın kaydına, bir kısmının kesinleşmiş orman kadastrosu ile orman sınırları içerisinde kaldığından bahisle, ……………… tarih ve ……………….. yevmiye numaralı işlem ile “ORMAN SINIRLARI İÇERİSİNE ALINDIĞINDAN SATILAMAZ” şerhi konulmuştur.

2- Davaya konu ……………….. ili ……………………. İlçesi ……………..Mahallesi ………………… Parsel Nolu taşınmaz Müvekkil ……………………. tarafından …………………… tarih ve ………………….. yevmiye numaralı işlem ile satın alınmıştır. Müvekkilin taşınmazı satın aldığı tarih olan ……………………. tarihinde TAPUDA HERHANGİ KISITLAYICI BİR ŞERH BULUNMAMAKTADIR. Diğer bir ifade ile taşınmazın orman olduğuna yönelik hiçbir ibare ya da belirtme yoktur. Taşınmaz herhangi kısıtlayıcı bir şerh olmaksızın temiz olarak tapuda satın alınmıştır. Satın alma tarihinden …. yıl, ….. ay ve …….. gün sonra (………………….. tarihinde) taşınmazın kaydına orman şerhi konulmuştur. Hal böyle iken Orman Genel Müdürlüğü gerek tapunun ilk edinim tarihinde tapulama işlemine, gerekse daha sonradan yapılan satış işlemlerine itiraz etmediği gibi bu duruma uzun süre suskun kalmıştır.

3- Yukarıda anlatılagelen olay örgüsü kapsamında müvekkilin Anayasa ve AİHS kapsamında güvence altına alınan mülkiyet hakkı dava konusu taşınmazın tapu kaydına ………………….. tarihinde konan şerh ile birlikte yararlanma ve tasarruf etme hakkı elinden alınmakla çıplak mülkiyeti bırakılmış, Orman Genel Müdürlüğü tarafından da bugüne kadar tapu iptal ve tescil davası ikame edilmemiştir.

4- Mülkiyet hakkı mutlak bir hak olmayıp kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilir. Ancak bu sınırlandırmanın ölçülü ve orantılı olması gerekir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (”AİHM”) hem kıyılar hem de ormanlarla ilgili kararlarında kadastro tespiti ya da satın alma yoluyla tapulu taşınmazları edinen kişilerin tapularının, kıyı kenar çizgisi ya da orman alanı içinde kaldığı gerekçesiyle ve herhangi bir tazminat ödenmeksizin iptal edilmesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 No’lu. Protokolün 1. maddesinin ihlali olarak nitelendirmiştir. AİHM bu kararlarında çevrenin korunmasına ilişkin kamu yararı ile bireyin mülkiyet hakkının korunması arasında makul bir dengenin bulunması gerektiğini belirterek, karşılığı ödenmeksizin mülkiyet hakkına müdahale edilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır (Anayasa Mahkemesinin 12/5/2011 tarih ve E.2009/31, K.2011/77 sayılı kararı).

5- Kaldı ki 2 numaralı bende açıklandığı gibi tapu müdürlüğünden söz konusu taşınmaza ilişkin kayıtların celbi halinde de müvekkilin dava konusu taşınmazı satın aldığı tarihte taşınmaz üzerinde kısıtlayıcı yada açıklayıcı hiçbir şerh bulunmadığı açıkça görülecektir. Dolayısıyla dava konusu taşınmaz, müvekkil tarafından temiz olarak alınmıştır. Türk Medeni Kanunu’ nun 1007. Maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. …” denilmek suretiyle Devlete açıkça kusursuz sorumluluk izafe edilmiştir. Kadastro işlemlerinde yapılan hataların da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2010/4-349 E. Ve 2010/318 K. Sayılı kararında “Kusursuz sorumluluk tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi yada yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Bu itibarla, kadastro görevlilerinin dayanaksız yada gerçek hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemelerini ve taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmalarını da aynı kapsamda düşünmek gerekir.” denilmek suretiyle açıkça ifade edilmiştir.

Aynı hususta Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 E., 2009/517 K.; 16.06.2010 tarihli ve 2010/4-349 E. 2010/318 K. sayılı kararlarında; ”tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi anlamında devletin sorumlu olduğunun kabulü gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türkiye Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresi gözetilerek 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adli yargıda dava açabileceği ifade edilmiştir.”

Halbuki kişilerin taşınmazları satın alma ve müteakip işlemlerinin, tapu siciline güven ilkesi dâhilinde gerçekleştiği, idarenin orman arazisiymiş gibi işlemler yapması anına kadar taşınmazların kendilerine ait olduğu güveni ile hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, müvekkil adına olan tapu kayıtlarının iptal edilmesi nedeniyle zarara uğradığı açıktır.

Devecioğlu- Türkiye davasında, dava konusu yer, 1926 yılında devlet tarafından bir şahsa satılmış ve o zamandan beri tarım arazisi olarak el değiştirmiş bulunmaktadır. Diğer taraftan tapuda, taşınmazın orman olduğunu ve mülkiyetinin devrini engelleyen herhangi bir şerh de mevcut değildir. Buna rağmen orman kadastro komisyonu, söz konusu taşınmazı orman olarak nitelendirmiş, mahkeme de yapılan itirazları reddetmiştir. AİHM, söz konusu davada, kamu yararı amacı ile mülkiyet hakkına müdahalede, toplum menfaati ile ferdi menfaat arasında bulunması gereken adil dengenin bozulduğuna karar vermiştir. Kararda ayrıca, bahsedilen uygulama ile orantısız bir külfet yüklendiği de belirtilmiştir. Çünkü Mahkeme’ye göre, değeri ile orantılı olarak makul bir meblağ ödemeden mülkün alınmasını, orantısız müdahale olarak nitelendirilmiştir.

6- Müvekkilin sahibi olduğu taşınmazın tapu kaydına kendisi tarafından kullanılmasına veya tasarrufuna engel olacak nitelikte bir şerh düşülmesi veya tapu kaydının iptali halinde, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarının da o kadar olacağı, tazminat miktarının mülkiyet hakkına müdahale edilmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak ise, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olması gerektiği bu hususta verilen Yargıtay kararlarında açıkça ifade edilmiştir. Davacı Müvekkilin kamu yararı nedeniyle tapulu taşınmazına el konulması suretiyle mülkiyet hakkına yapılan sınırlamanın ancak el konulan taşınmazın gerçek bedeli esas alınarak ödenecek bir tazminatla müvekkil açısından dengelenebileceği de ortadadır.

7- Dava konusu taşınmaz tapu kaydında tarla vasfındadır. Dava konusu taşınmaz üzerinde 100’den fazla ağaç bulunmaktadır. Meskul mahal içinde yer alan taşınmazın değerinin taşınmazın tarla vasfı gözetilerek dava tarihindeki emsal satışlara göre hesaplanmasını talep etmekteyiz. Yine bu kapsamda taşınmazın değerinin yanında ayrıca varsa taşınmazın bu alanı üzerindeki mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatların da değerinin hesaplanarak hükmedilecek tazminata dahil edilmesini talep etmekteyiz. Her iki durumda da taşınmazın hesaplanacak değerine, dava tarihi itibariyle en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi gerekmektedir.

HUKUKİ SEBEPLER : TMK, TBK, HMK, AİHS ve sair mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER :

1- … Parsel Nolu Taşınmazın Tapu Kayıtları,

2- Keşif,

3- Bilirkişi İncelemesi,

4- İş Bu davaya Yönelik Yargıtay İçtihatları ve Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Tarafından Verilen Kararlar,

5- Tanık,

6- Yemin ve her türlü delil.

NETİCE-İ TALEP: Yukarıda arz ve izah edilen ve yargılama sırasında ortaya çıkacak tüm deliller ışığında fazlaya ilişkin dava ve tüm talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla;

1- HAKLI DAVAMIZIN KABULÜ ile davaya konu taşınmazın dava tarihine göre (varsa mütemim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları ile birlikte) belirlenecek değerinin (Belirsiz alacak şimdilik 1000 TL) uzman bilirkişiler tarafından hesaplandığında fazla çıkması halinde arttırılmak üzere (tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalı Maliye Hazinesinden tahsili ile davacı müvekkile ödenmesine,

2- Davacı müvekkilin maliki olduğu ……………….. ili ……………….. İlçesi Bük Mahallesi …………………. Parsel Nolu Taşınmazın ……………………… m2 yüz ölçümlü TAŞINMAZIN TAPU KAYDININ İPTALİ İLE TAŞINMAZIN TAPU KAYDININ MALİYE HAZİNESİ ADINA TAPUDA KAYIT VE TESCİLİNE,

3- Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı Maliye Hazinesine yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederim.

DAVACI VEKİLİ

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir