Muarazanın Giderilmesi Dava Dilekçesi 1
ADANA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DAVACI:
VEKİLİ: Avukat Saim İNCEKAŞ
DAVALILAR:
DAVA KONUSU: Muarazanın giderilmesi
DAVA DEĞERİ: Harca tabi değer X TL
AÇIKLAMALAR
X üniversitesi Vakfı, vakıf senedine uygun olarak 1985 tarihinde kurulmuş, üniversite personel ve öğrencisi için sosyal kültürel ve sanatsal faaliyetlerine katkıda bulunan bir kuruluştur. Vakfımız; X Üniversitesi ile ilişkilerini medeni kanun 5072 sayılı Dernek Ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun’a uygun sürdürmüştür.
Vâkıfımız bütün çalışmaları ticari faaliyetlerden uzaktır. Ticaret dışı yollarla elde edilen gelirler yine üniversite çalışanları ve öğrencileri için sosyal kültürel alanlarda kullanılmaktadır. Üniversitenin laboratuar ve benzeri birçok ihtiyacı vakfımız tarafından karşılanmaktadır. İl dışı veya yurt dışından Üniversiteye yapılan ya da Üniversitenin yaptığı eğitim ve kültürel amaçlı ziyaretlerde yine Vakfımız tarafından katkı sağlanmaktadır. Ayrıca Vakfımızın yaptığı faaliyetler verdiği burslar ve Üniversiteye olan katkılar herkes tarafından bilinmekte ve takdirle karşılanmaktadır.
Üniversitede görev yapan öğretim elemanlarının barınma ihtiyaçlarını karşılamak ve böylece Üniversite yerleşkesinde barınma problemini ortadan kaldırmak amacıyla Yüzüncü Yıl Üniversitesi yönetimi tarafından Vakfımıza tahsis edilen arsa üzerinde tarafımızca 60 adet daire tarzı konut yapılmıştır. Bu konutlar 2011 yılındaki depremler uyarınca kısmen zarar görmüş ve tedbiren yıkılmıştır.
İlimizin deprem bölgesi olması ve örnek olması kabilinden 2002 yılında Üniversite Rektörlüğünden şifahi bir talep gelmiş bunun üzerine kampus sahası içinde 20 tane ahşap ev yapılmasına karar verilmiştir. Bu hususta ekte sunulan Üniversite Yönetim Kurulu kararıyla vakfımıza izin verilmiştir.
2002 yılında inşasına başlayan bu evlerden tarihinde kira alınmaya başlanmıştır. Bu evlerin 20 yıl boyunca Vakıf tarafından kirası alınacak daha sonra Üniversite tüzel kişiliğine devri yapılacaktır.
Daha önce de bu evler dava konusu olmuş ve açılan davalar vakfımız tarafından kazanılmıştır. X Üniversitesi Yönetim Kurulu tarafından yukarıda adı geçen lojmanların kendisine devredilmesi ile ilgili X tarihinde 2002/31 sayılı kararı almıştır. Vakfımız bu karara karşı yargı yoluna başvurmuş ve nihayetinde hem yerel mahkeme hem Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Vakfımızı haklı bulmuştur. Bununla ilgili kararlar ekte sunulmuştur.
Yine Üniversite Yönetimi Sayıştay Başkanlığının görüşü üzerine 01.06.2018 tarih ve 8367 sayılı yazı ve ekte 25.05.2018 tarih ve 2018/18 sayılı toplantıda, Yönetim Kurulu Kararı ile Vakfımıza ait söz konusu konutların bulunduğu parsellerde üst hakkımızın 11.05.2015 tarihinde bittiği iddia ederek bu parseller üzerinde bulunan evlerin Kamu Konutları Kanunu kapsamına alınması gerekliliğinden bahsedilmektedir.
Öncelikle üniversite Yönetim Kurulu tarafından alınan bu kararlar kuruluş ve devam amacı Üniversiteye hizmet olan Vâkıfımızı çok üzmekte moral değerlere ve faaliyetlerimize zarar vermektedir. Bu durum yukarıda da bahsedildiği gibi daha öncede yaşanmış Üniversite tüzel kişiliği ile mahkemelik olunmuş ve vakfımız davaları kazanmıştır.
Aslında Yönetim Kurulu kendi kararlarına baktığında haklı olduğumuz görebilecektir. Şöyle ki; önceki tarihlerde yapılan arsa tahsislerinde her ne kadar 20 yıllık bir üst hakkından bahsedilmişse de Üniversite yönetimi tarafından 19.10.2000 tarih 2000/24 sayılı yönetim kurulu toplantısında üniversitenin konut ihtiyacı dikkate alınarak yapılacak personel lojmanları için herhangi bir süre belirtmeksizin Vakfımıza arsa tahsis kararı alınmıştır. Bu karar ekte sunulmuştur. Bu işlem yeni bir işlemdir ve önceki üst hakkı anlaşmasıyla ilgili değildir. Kaldı ki süre belirtilse bile bu süre yine 20 yıldan aşağı olmayacaktır. Nitekim bu 20 yıllık süre içinde evlerin yapımı ve bu süre içindeki amortisman bedeli kiralardan elde edilmesi için asgari süredir. Hal böyle iken Yönetim kurulunun Vakfımız tarafından yapılan lojmanların kendisine devredilmesini istemesi hukuk ve yasaya aykırı olup yersizdir. Vakıflar kamu tarafından denetlenen ve bu bağlamda kamu niteliği de olan özel hukuk kişilerdir. Vakfın başka bir kuruma katkı sunarken kendisinin zarara uğraması kabul edilebilir bir durum değildir. Bu bağlamda kamu konutları standartlarına göre alınan kira bedelinin toplamı bir ahşap evin imali ve amortismanına dahi yetmez iken 20 yıllık süre bitmeden yapılan bu tasarruf Vakfımızı ciddi anlamda zarar uğratmaktadır.
Üniversite yönetimi bu durumun farkında olduğu için üs anlaşması 2015 yılında bitmiş olmasına rağmen bugüne kadar Vakıftan herhangi bir talepte bulunmamıştır. Söz konusu yazının dayanağı Sayıştay Başkanlığının tavsiye görüşünden ibarettir. Üniversite tüzel kişiliği de bu görüşe uyarak 20 ahşap evin kirasının bundan sonra kendileri tarafından tahsil edileceğini belirtmiştir.
Sayın mahkemeden talebimiz tüm dosya kapsamı uyarınca ahşap evlerin yapımı için Üniversite Yönetim Kurulu kararında süre belirtilmediği dikkate alındığında kiralarının önceki anlaşmalar gibi 20 yıl süreyle Vakfımız tarafından alınmasına ilişkin çelişkinin gidermesidir.
DELİLLER: Üniversite Yönetim Kurulu kararları, mahkeme kararları, kira sözleşmeleri ve her türlü yasal delil
SONUÇ VE TALEP: Yukarıda değindiğimiz ve resen dikkate alınacak sebeplerle Vakfımız tarafından yapılan ve belli bir süre kira geliri elde edildikten sonra Üniversiteye iade edilecek ahşap evlerin kira süresinin 20 yıl olarak tespitine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasını saygıyla talep ederiz.
Davacı Yüzüncü Yıl Üniversitesi Vakfı Vekili
Ek: Üniversite Yönetim Kurulu Kararı, Yargı Kararları
Muarazanın Giderilmesi Dava Dilekçesi 2
ADANA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
İhtiyati tedbir taleplidir.
İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF DAVALI:
KONU : Muarazanın giderilmesi
DAVA DEĞERİ : 124.009,92 TL
AÇIKLAMALAR :
1- Müvekkil şirket olarak faaliyet göstermektedir. Bu faaliyeti çerçevesinde imzalanan Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi gereğince yaptığı sağlık hizmetlerinin karşılığının tamamı SGK tarafından ödenmektedir. Ancak davalı kurum tarafından mevzuata aykırı olarak zaman zaman kesinti yapılmakta ve müvekkilin alacakları ödenmemektedir.
SGK tarafından 14 dönemi için müvekkil hastaneye ait faturalarda kesinti yapılacağı bildirilmiş, müvekkil hastane tarafından davalı kuruma itirazda bulunulmuş ancak 100.000 TL tutarındaki haksız kesintilere karşı yapılan itiraz kabul edilmeyerek müvekkil hastanenin kurumdan olan alacaklarından mahsup edileceği bilgisi Medula sistemi üzerinden verilmiştir.
2- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yayınlamış olduğu Fatura Düzenleme Usul ve Esasları Genel Kurallar 5. Maddesinde belirtildiği üzere inceleme sırasında gözetilecek esas ilke şöyledir; “İncelemeler sırasında esas olan, Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinde gerçekleştirilmiş olduğuna kanaat getirilen işlemlere ilişkin ödeme kararının alınmasıdır.”
3- Müvekkil hastane tarafından sağlanan sağlık hizmetleri; Kurum Sağlık Uygulama Tebliğine, sözleşmelere ve diğer ilgili mevzuat ile belirlenen düzenlemelere tam anlamıyla uygunluk sağlamaktadır. Faturalar ve eklerine ilişkin belgeler usulüne uygun düzenlenmiş olup, bu belgelerde yer alan tıbbi işlemlerin bilimsel uygulamaya, sağlık alanındaki mevzuata, genel tecrübe ve hayatın olağan akışına göre oluşabilecek durumlara da uygun şekilde yapıldığı izahtan vareste olup bu kapsamda davalı kurumca yapılan dava konusu kesintilerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
4- SGK inceleme birimleri, sağlık hizmeti sunucularının ürettikleri hizmet karşılığında kuruma gönderdikleri fatura bedellerini Fatura Bedellerinin İncelenmesi ve Ödenmesine Dair Usul ve Esasları düzenleyen Yönetmelik gereğince ‘tıbbi uygunluk ve ilgili mevzuat’ çerçevesinde incelemek ile yükümlüdürler. Ancak bizzat davalı kurum başkanlığı tarafından yayımlanan 05.04.2010 tarihli yazıda özetle; “Ancak sosyal güvenlik kurum bünyesinde yer alan Sağlık Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüklerinde görevli personel tarafından yürütülen fatura incelemeleri esnasında inceleyicilerin bilgi ve birikim farklılığı, kurum mevzuatının farklı yorumlanması, tıp uygulamalarının sürekli değişen ve gelişen dinamiği nedeni ile kural koymanın zorluğu, ödemeye esas tanı-tedavi algoritmalarının olmaması gibi nedenlerle sağlık uygulamasında bir sorun olmamasına rağmen ödemelerde farklılıkların ortaya çıktığı görülmüştür.” şeklinde bir kabul söz konusudur. Bu sebepten her inceleyici farklı bir yorumla inceleme yaptığı için sağlık hizmeti sunucularının mağduriyeti ortaya çıkmaktadır.
5- Ahmet, Mehmet ve Recep İSİMLİ HASTALARIMIZA İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ;
Hastalarımıza; klinik, laboratuar ve radyolojik olarak Covid -19 enfeksiyonu geçirmeleri sebebiyle COVİT-19 tedavisi uygulanmıştır. Önemle belirtmek gerekir ki; 04.04.2020 Tarihinde yayınlanan SUT Ek-2/B listesinde yer alan 510021- Pandemi bakım hizmeti işlemi için: “Sadece pandemi süresince pandemi olgularına yönelik tedavilerde 510010 ile birlikte faturalandırılır. Ayrıca pandemi süresince pandemi olgusu olup olmadığına bakılmaksızın 510090 kodu ile birlikte faturalandırılır. Günde bir adet faturalandırılır.” denilmektedir.
Önemle belirtilmesi gereken bir diğer husus ise; Sağlık bakanlığı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna hitaben yazılan yazıda PCR testinin negatif olmasının ödemeye engel olmadığı açıkça belirtilmiştir. Söz konusu yazı akabinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından müvekkil hastaneye MEDULA sistemi üzerinden gönderilen yazıda; 01.12.2020 tarihi itibariyle covid-19 şüphesiyle başvuran hastaların tetkik ve tedavisine başlanıldıktan sonra test sonucunun (+) veya (-) olduğuna bakılmaksızın kesilen faturaların ödenmesi gerektiği yönünde karar alınmıştır.
Yukarıda izah ettiğimiz üzere hastaların şikayet ve tetkikleri sonucunda pandemi olgusunun varlığı şeklindeki değerlendirmenin yeterli olduğu belirtilmiş, PCR testinin (+) olmasının gerektiği şeklinde zorunluluk arz eden bir ifadeye yer verilmemiştir. Ülkemizde yaşanan birçok vakada da görüleceği üzere hastaya ilk etapta yapılan test (-) olmasına rağmen daha sonra yapılan testlerde (+) olduğu ortaya çıkmıştır. Kaldı ki; Sağlık Bakanı tarafından yapılan açıklamalarda; bir çok hastanın enfekte olduğu hususunun hastaların vefat etmesinden sonra öğrenildiği belirtilmiştir. Tüm bunların yanı sıra birçok hastaya yapılan test sonucunun (-) olmasına rağmen yine yanı hastalara yapılan antikor testlerinde daha önce (+) olduğu tespit edilebilmektedir. COVID-19 olası vaka tanımı (Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü COVID-19 (SARSCoV-2 Enfeksiyonu) Rehberinde tanımlanmaktadır) dışındaki kişilere uygulama stratejileri belirlenirken yalancı negatif sonuçlar dikkate alınarak, yalancı bir güven hissi uyanması engellenmelidir. (KLİMUD YÖNETİM KURULU)
Kaldı ki; içinde bulunduğumuz pandemi koşulları ve alınan tedbirler 11.03.2020 tarihinden bu yana devam etmektedir. Davalı kurum tarafınca 01.12.2020 tarihinde yayınlanan yazıda öncesinde kesilen faturaların ödenmemesine ilişkin bildirge hukuka aykırı olup, tarihlere bakılmaksızın covid-19 hastalarının ayrımının yapılması mümkün değildir. 01.12.2020 tarihinden önce klinik ve radyolojik olarak (+) olan hastanın pcr test sonucunun negatif olmasından dolayı tedavi hakkı elinden alınırken 01.12.2020 tarihinden sonra test sonucunun (+) veya (-) olduğuna bakılmaksızın kesilen faturaların ödenmesi gerektiği yönünde karar alınması insan haklarına dahi aykırı olup, davalı kurumun kendi içerisinde çeliştiğini göstermektedir. Alınan bu karar hukuka ve mevzuata aykırı olup 01.12.2020 tarihinden önce kesilen faturalardan dolayı müvekkil hastaneden yapılan kesinti haksız ve mesnetsizdir.
Faturalar ve eklerine ilişkin belgeler usulune uygun düzenlenmiş olup, bu belgelerde yer alan tıbbi işlemlerin bilimsel uygulamaya, sağlık alanındaki mevzuata, genel tecrübe ve hayatın olağan akışına göre oluşabilecek durumlara da uygun şekilde yapılmıştır. Bu kapsamda davalı kurumca yapılan dava konusu kesintilerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Tarafımızca iş bu kesinti işlemlerine karşı muarazanın meni davası açılmaktadır.
HUKUKİ NEDENLER : HMK,TBK,SUT ve ilgili mevzuat
DELİLLER :
1- SGK Adana İl Müdürlüğü Sağlık Sosyal Merkez Müdürlüğünce Medula sisteminden 4 dönemi için 100.000 TL kesinti yapılacağına ilişkin görüntü,
2- Müvekkil hastanenin MEDULA sisteminden yapmış olduğu itirazlar,
3- Söz konusu faturalara dair yapılan muayene ve sağlık hizmetine dair tüm hastane kayıtları,
4-Epikriz Formları
5- Tanık
6- Bilirkişi incelemesi, Keşif ve yasal her türlü delil
SONUÇ : Yukarıda arz ve izah olunan sebepler ve Yüce Makamınızın resen göz önünde bulunduracağı hususlar karşısında fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla;
DAVAMIZIN KABULÜ İLE, davalı kurumun Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Adana Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 5 dönemine ilişkin müvekkil hastane alacaklarından 100.000 TL haksız kesintinin, müvekkilin kurumdan tahakkuk etmiş alacaklarından tahsili uygulamasının; öncelikle teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında tüm sonuçları ile birlikte tedbiren durdurulmasına, eğer kesinti yapılmış ise yapılan kesintilerin müvekkil şirkete iadesine ve yargılama harç ve giderlerinin ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz.
VEKİLİ