ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE
Gönderilmek Üzere
ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO :
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI : TÜRKİYE CUMHURİYETİ İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
VEKİLLERİ :
KONU : İstinaf talebimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR
Yukarıda esas numarasını belirttiğimiz X Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası kapsamında maddi ve manevi tazminat taleplerimizin reddi yönünde karar verilmiş olup işbu karara karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurma gereği tarafımıza hasıl olmuştur. Şöyle ki;
X saat X sıralarında sürücü sevk ve idaresindeki X plakalı aracın X caddesini takiben X istikametine doğru seyir halindeyken no: X önüne geldiğinde aracın direksiyon hakimiyetini kaybedip yolun kenarında trafik kontrollerini ve güvenliğini sağlanması amacı ile Uzman Jandarma olarak görev yapan müvekkillerin murisi X’in de içerisinde bulunduğu X plakalı resmi askeri araca çarpması sonucu araçtan kaçmaya çalışan müvekkillerin murisinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazası meydana gelmiştir.
Söz konusu trafik kazası nedeniyle davalı idarenin sorumluluğunun bulunması, uzman jandarma X’in ölümü nedeniyle idarenin kamu külfetleri karşısında eşitlik veya hakkaniyet, nesafet ilkeleri gereğince tazminat sorumluluğu bulunması, bu nedenlerle davanın kabulü, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla müteveffa X’in desteğinden yoksun kalan annesi için 100.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 150.000,00 TL manevi tazminata, müteveffanın kardeşleri olan diğer davacıların her biri için 60.000,00 TL TL olmak üzere 360.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalı idareden alınarak müvekkillere ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Kusursuz sorumlulukta idare hiçbir kusuru olmaksızın sorumlu olmakta, ortaya çıkan zararı tazmin etmektedir. Kusursuz sorumluluk birçok Danıştay kararında:
“Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi sebebiyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu çerçevede kamu hizmeti görülürken kişiler zarara uğraması gerekir. En önemli konu ise nedensellik bağın kurulmasıdır. Nedensellik bağı olmaksızın kusursuz sorumluluk meydana gelmemektedir. Bunun için ortaya çıkan zarar ile idarenin kamu hizmeti arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Bu şartlar sağlandığından kusursuz sorumluluk ilkesi neticesinde idareden zararın tazmin edilmesi talep edilebilir. Kusursuz sorumluluk neticesinde kusurun olup olmadığı tartışmasına girilmemektedir. Bu kapsamda davacı olan vatandaşın kusuru ispat etmesi gerekmeyip nedensellik bağı olduğu sürece idare tazmin etmesi gerekir. İdarenin kusursuz sorumluluğunu değerlendirirken idarenin yapmış olduğu eylem neticesinde bir zararın meydana gelmesi gerekir.
DANIŞTAY 10. DAİRE E. 2016/1017 K. 2017/5105 tarihli kararında:
ÖZET : Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Olayda; kamu görevlisi olan, kamu hizmeti yapmak üzere davalı idare tarafından görevlendirilen ve bu görevi yerine getirmek üzere idarenin tahsis ettiği araçla seyahat etmekte iken geçirdiği trafik kazası sebebiyle vazife malulü olarak emekliye ayrılan davacının, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen; yürütülen kamu hizmetinin neden ve etkisiyle meydana gelen ve davalı idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin doğrudan sonucu olan özel ve olağan dışı zararının kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazmini gerekmektedir. Bu durumda, davacı tarafından uğranıldığı ileri sürülen zararın, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hesaplanıp tazminine karar verilmesi gerekirken; olayda idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemektedir.
Danıştay kararında da görüleceği üzere meydana gelen zarar ile idare arasında nedensellik bağının bulunması , idarenin kusursuz sorumluluğu için yeterlidir. Müvekkillerin murisi kamu görevlisi iken, kamu hizmeti yürütürken idarenin tahsis ettiği araçta hayatını kaybetmiştir. Olayda idarenin kusursuz sorumluluğunun doğduğu şüpheye mahal vermeyecek şekilde ortadadır.
Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme tarafından verilen karara karşı itirazlarımızın ve re’sen dikkat edilecek nedenler ile birlikte değerlendirilerek kararın kaldırılarak yeniden incelenmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle;
1- Haklı istinaf başvurumuzun kabulüne,
2- X Asliye Hukuk Mahkemesi’nin X sayılı kararının kaldırılmasına,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep ederim.
Davacılar Vekili