Disiplin Cezasının İptali Dava Dilekçesi

DURUŞMA ve YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLİDİR

NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

DAVACI              :

 DAVALI               : Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı

TEBLİĞ TARİHİ :

TALEP KONUSU  : … Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığının … tarih ve … sayılı işlemi ile tecziye edilen “Uyarma” disiplin cezası ve bu cezaya ilişkin itiraz neticesinde itirazın reddini ihtiva eden … tarih e … sayılı işlemin iptaline, bu işlem nedeni ile yoksun kaldığım sosyal denge tazminatının ödenmesine karar verilmesi talebimi içeren dava dilekçemdir.

İPTAL DAVASI GEREKÇELERİM

Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde zabıta memuru olarak görev yapmakta iken, soruşturmacı atanarak usulüne uygun bir soruşturma yapmaksızın doğrudan zabıta daire başkanlığı tarafından şahsına “UYARMA” cezası verilmiştir.

Bu uyarma cezası ile birlikte, henüz ceza kesinleşmeden uyarma cezası aldığım gerekçesiyle Adana Büyükşehir Belediyesi ile … arasında akdedilen Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi’nde yer alan “uyarma cezası alan memura 1 ay Sosyal Denge Tazminatı Ödenmeyeceğine” ilişkin hüküm nedeniyle 1 aylık tazminatım kesilmiş olup bir fiil nedeniyle iki ayrı ceza verilmiştir.

Dolayısıyla, davalı idare tarafından aleyhimde tesis edilen işlem hukuka uygun değildir ve bu sebeple iptal edilmesi gerektiği kanaatindeyim.

SOMUT OLAYIN İZAHATI:

Adana Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığında Zabıta Memuru olarak görev yapmaktayım.  Zabıta Daire Başkanlığı tarafından  “… tarihli yazısı ile … tarihinde … saatleri arasında araç takip sisteminden sabit kaldığınız tespit edilmiştir.”  denilerek savunmam istenmiştir.

… tarihli savunmamda; anılan saatlerde görev alanımız olan yerlerde; öğle ve akşam yemeği ve zaruri ihtiyaçlarımız için uygun bir zaman dilimi ve çalışma aralığında fırsat bulduğumuzda anılan saatlerde sabit kaldığımızı belirtmem ve Zabıta Daire Başkanlığında  “12 saat iş 24 saat istirahat şeklinde çalışan zabıta personeli” olarak savunmamda da belirttiğim gibi, günlük 14 saat çalışmaktayım. Mesaimiz Sabah saat 10.00 da başlayıp gece 24:00 te sona ermektedir.

… tarihli savunmamı yeterli bulmayan Zabıta Daire Başkanlığı … tarih ve … sayılı yazı ile 657 sayılı devlet Memurları Kanununun “ Disiplin cezalarının ile ceza uygulanacak fiil ve haller” başlıklı 125.maddesinin (A) bendinin (a) fıkrasındaki tanıma uyduğu gerekçesi ile tarafıma “Uyarma” cezası verilmiştir.

657 Sayılı Devlet memurları kanunun 125. Maddesi (A) bendinin (a) fıkrası “Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak,” denmektedir. Bu maddeye dayanılarak tarafıma verilen cezayı kabul etmiyorum ve görevimi en iyi şekilde yaptığımı düşünüyorum.

… Tarihinde Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı Disiplin Kuruluna itirazım sonucu; Adana Büyükşehir Belediyesi Disiplin Kurulunca İtirazımın oy çokluğu ile ret edildiğine dair … tarih ve … sayılı yazısı ile tarafıma tebliğ edilmiştir.

657 Sayılı Devlet memurlarına tabi zabıta memuru olarak görevimi layıkıyla yerine getirmekteyim. Davalı idarece tarafıma “UYARMA” disiplin cezası tecziye edilmiştir.  Dava konusu işlem açıkça hukuka aykırı olup; iptali gerekmektedir. Şöyle ki;

USUL YÖNÜNDEN HUKUKA AYKIRILIKLAR

Davalı idarece “UYARMA” disiplin cezası ile tecziye edildim. Söz konusu cezai yaptırımın somut olaya ilişkin durumlarla birlikte hukuka uyarlılığı bulunmamaktadır. Şöyle ki; cezaya ilişkin yaptığı savunmanın içeriği dikkate alınmamış ve eksik incelemeye dayalı bir soruşturma yürütülmüştür.

Kamu görevlisi hakkında yürütülen soruşturmanın sadece usulü olarak yapılmaması, mevzuatta öngörüldüğü şekilde olayın etraflıca araştırılması gerekmektedir.

Soruşturma sırasında soruşturmacının konuya ilişkin tüm hususları detaylı bir şekilde araştırması, kamu görevlisinin ve tüm ilgililerin ifadesinin alınması gerektiği çok açıktır.

Disiplin cezasına dayanak teşkil eden dosyada,  savunmam da hakkımda ileri sürülen iddialarla ilgili olarak sunduğum deliller, verdiğim savunmalar incelenmeden,  yeterince değerlendirilmeden, iddiaların sübuta erdiği konusunda soruşturma raporu dahi düzenlenmeden. Zabıta Daire Başkanı, kendisi soruşturmayı yürütmüş, savunma istemiş ve kendisi ceza tecziye etmiştir.

Disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması cezayı veren disiplin kurullarının ve amirlerinin olayı objektif değerlendirebilmeleri mümkündür. Burada objektif bir bakış açısından söz etmek mümkün değildir. Ceza yargısının temel prensiplerinden birisi olan her türlü şüphe sanık lehine uygulanır ilkesi disiplin hukukunda da yol gösterici niteliktedir. Ancak tanık beyanlarının yeterince değerlendirilmediği soruşturma yürütülmeyen, delillerin objektif olarak değerlendirilmediği açıktır.

İdari işlemin gerekçeli olması ilkesi; işlemi yapan idareyi yönetsel işlemin dayandığı maddi ve hukuksal nedenleri açıklamaya, uyguladığı yasayı kavramaya, doğru ve anlamlı olgular ortaya koymaya ve denetim yapmaya zorlar.

Kamu görevlilerinin disipline aykırı eylem ve fiilleri nedeniyle disiplin cezası verilebilmesi için,  anılan eylem ve fiillerin sübut bulup bulmadığının, usulüne göre yürütülen soruşturma ile ilgilinin leh ve aleyhindeki tüm delil ve ifadelerin toplanarak ortaya konulması, sübut bulduğu tespit edilen disipline aykırı davranışlar nedeniyle de yasa ve yönetmeliklerde yer alan uygulamalara yer verilmesi gerektiği disiplin hukukunun temel ilkelerindendir. Zabıta Daire Başkanının  doğrudan soruşturma yürütmeksizin disiplin cezası tecziye etmesi, cezalandırma saiki ile hareket edildiğini göstermektedir

Soruşturmacı olarak atanacak kişinin, hakkında soruşturma yapılan memurun dengi veya daha üst görevde olması zorunludur. Disiplin amiri tarafından soruşturma yürütülmesi için muhakkik dahi tayin edilmeden disiplin cezası tecziye edilmiştir.

Zira aşağıda belirtilen Danıştay kararlarında da kabul edilen uygulamaya göre dava konusu idari işlemin iptali gerekmektedir:

Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 14.03.1986 tarihli ve 1985/141 esas, 1986/18 sayılı kararında: ”… Soruşturmacıların memurluk görev ve derecelerinin, haklarında soruşturma yapacakları memurlardan üst ya da hiç olmazsa aynı düzeyde olmasının idare hukuku ilkeleri bakımından ve memuriyet güvencesi yönünden önem taşıyacağının kuşkusuz olduğu…”

Danıştay 12. Daire 2010/5479 E. 2013/6665 Karar sayılı kararına göre; ” (…) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda disiplin soruşturmasını yapacak kişilerin kimler olacağı konusunda açık hüküm olmamakla beraber soruşturmacının soruşturulan kişinin üstü, bu mümkün değilse dengi statüsünde olan muhakkikçe yürütülmesi gerektiği yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir. Öte yandan, disiplin soruşturmalarında iddia konusu suçların sübuta erip ermediği hususunda soruşturulanların görev yaptığı kurumun yapısı, mevzuatı, yürütülen hizmetin niteliği dikkate alınarak sonuca ulaşılacağından soruşturmacının kurumun sözü edilen özelliklerini bilmesi, bir başka deyişle o kurumda görev yapmasının kamu hizmetinin en iyi şekilde yürütülmesi ilkesine de uygun düşeceği tabiidir. Olayda, disiplin soruşturmasını davacının dengi olarak kabulü gereken “Lise Müdürü” ile birlikte … Mal Müdürlüğünde Muhasebe Şefi olarak görev yapan “…”ın muhakkik sıfatıyla birlikte yaptığı görüldüğünden davacının dengi veya üstü konumunda bir idari göreve sahip bulunmadığı ve başka bir kurumda muhasebe şefi olarak görevli kişinin muhakkikliğinde ve anılan unvanın uzmanlığını gerektiren soruşturma konusu bulunmadığı halde yürütülen disiplin soruşturması bu yönüyle hukuka aykırı bulunduğundan, davacı hakkında soruşturma ya da inceleme yapma yetkisine sahip bulunmayan ” muhasebe şefi unvanlı” soruşturmacının katılımı ile hazırlanan soruşturma raporuna dayalı olarak tesis edilen dava konusu disiplin cezası ile cezalandırma işleminde hukuka uyarlık, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. (…)”

Muhakkik, soruşturmanın yürütülmesi adına atanan ve soruşturulacak kişinin dengi ya da üstü görevde bulunması gereken bir görevli olması gereğine rağmen, soruşturmacı atanmadan disiplin cezası tecziye edilmesi idari işlemlerde olması gereken kamu yararı amacına aykırı düşmektedir.

Danıştay 12. Dairesi’nin 13/03/2009 tarihli ve 2007/342 esas, 2009/1324 sayılı kararına göre: “… Disiplin cezası vermeye yetkili mercilerce disiplin suçu sayılacak eylemlerinin işlenildiğinin öğrenilmesi hâlinde, bu kişiler hakkında soruşturma emri verilerek, soruşturmacı görevlendirilmesiyle başlatılacak soruşturmada; varsa iddia sahipleri ile olayın açıklığa kavuşması için gerekli tanık ve davacının ifadeleri alınarak yapılacak araştırma ve inceleme ile soruşturma sonucunda olayın değerlendirilmesi; adli, idari ve disiplin yönünden soruşturulan hakkında soruşturmacı kanaat teklifinin de yer aldığı soruşturma raporunun hazırlanması, olayın şüpheye yer vermeyecek şekilde somut delillerle ortaya  konulması…”

Danıştay 12. Dairesi’nin 13/11/2007 tarihli ve 2005/3486 esas, 2007/5000 sayılı kararına göre:  “…Olayın açıklığa kavuşması için gerekli tanık ve davacının ifadeleri alınarak yapılacak araştırma ve inceleme ile soruşturma sonucunda olayın değerlendirilmesi; adli, idari ve disiplin yönünden soruşturulan hakkında soruşturmacı kanaat teklifinin de yer aldığı soruşturma raporunun hazırlanması,  olayın şüpheye yer vermeyecek şekilde somut delillerle ortaya konulması… bu hâlde olayın tüm gerçekliği ile ortaya konulduğu soruşturma raporu da incelenmek suretiyle davacı hakkında karar verilmesi gerekirken; davacının adlî yargılama sonucu tanık ifadeleri ile sadece Yüksek Disiplin Kurulu’nda sözlü savunması alınarak verilen disiplin cezasında hukuki isabet görülmediği…”

Dava konusu somut olayda da olduğu gibi soruşturma raporu eksik tanzim edilmiştir. Müvekkil sendika üyesinin söylem ve eylemlerinin kime yöneldiği, içeriğinin ne olduğunu incelemesi gerekirken sadece beyanları esas alarak soruşturma raporunun tanzim edilmemesi hukuka aykırı bir disiplin cezasını ortaya çıkarmıştır, bu husus disiplin cezasının dayanağını teşkil eden soruşturmanın eksik yürütüldüğünün göstergesidir.

Soruşturma tamamlandığında bu konuda bir rapor düzenlenmesi zorunludur. Soruşturma raporu;

• Soruşturmacı Atanma Yazısının Tarih ve Sayısı,

• İsnat Edilen Fiili Öğrenme Tarihi ve Soruşturmaya Başlama Tarihi,

• Müşteki veya Mağdurun Kimlik Bilgileri,

• Hakkında Soruşturma Yapılan Memurun Kimliği,

• Hakkında Soruşturma Yapılan Memurun Sendika Bilgisi,

• İddia Konusu Olay,

• Olay Tarihi ve Yeri

• Savunma,

• Leh ve Aleyhe Olan Deliller (Tanık beyanları, raporlar…),

• Delillerin Değerlendirilmesi,

 • Sonuç, başlıkları altında kapsamlı olarak hazırlanır.

Sonuç kısmında; Soruşturmaya konu olaylar ve deliller ayrı ayrı tahlil edilmeli, delillere göre suçun sâbit olup olmadığı tartışılmalı, suç teşkil ettiği kanaatine varılırsa fiil veya hâlin gerektirdiği disiplin cezası madde ve bent tâyini suretiyle (Tekerrür şartlarının bulunup bulunmadığı da değerlendirilerek) gösterilmelidir.

Disiplin âmiri soruşturma raporu ile bağlı değildir. Gerekçelerini açıklamak şartıyla, disiplin cezası vermeyebilir ya da başka bir disiplin cezası gerektirdiğinden bahisle işlem yapabilir.

“… Bir idari yaptırım olan disiplin cezasının verilebilmesi için, cezanın dayanağı olan fiilin hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanması gerekmektedir. Bu belirlemeyi yapabilmek için tarafsız ve usulüne uygun olarak yapılacak olan bir soruşturma sonucunda düzenlenen disiplin soruşturma raporu bulunmalıdır. Disiplin kurulları, disiplin cezasına esas fiilin kişi tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini ancak bir soruşturma raporunu değerlendirerek tespit edebilecekler ve bu rapora dayalı olarak ceza tayinine gidebileceklerdir…” (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 07/12/2006 tarihli ve 2003/172 esas, 2006/2053; 29/11/2007 tarihli ve 2004/611 esas, 2007/2412 sayılı kararları)

Zikredilen emsal karara göre soruşturma raporuna göre disiplin cezası verileceği için soruşturma raporunun usulüne uygun düzenlenmemesi soruşturmanın eksik yürütüldüğünü, bu da usulsüz bir soruşturmaya dayanılarak disiplin cezası verildiğini göstermektedir. Zira Danıştay kararları da bu yöndedir: “… Bir idari yaptırım olan disiplin cezasının verilebilmesi için, cezanın dayanağı olan fiilin hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanması gerekmektedir. Bu belirlemeyi yapabilmek için tarafsız ve usulüne uygun olarak yapılacak olan bir soruşturma sonucunda düzenlenen disiplin soruşturma raporu bulunmalıdır. Disiplin kurulları, disiplin cezasına esas fiilin kişi tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini ancak bir soruşturma raporunu değerlendirerek tespit edebilecekler ve bu rapora dayalı olarak ceza tayinine gidebileceklerdir…” (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 07/12/2006 tarihli ve 2003/172 esas, 2006/2053; 29/11/2007 tarihli ve 2004/611 esas, 2007/2412 sayılı kararları)

Dava konusu disiplin cezasına ilişkin soruşturmada son savunması istenmemiştir. Savunma hakkının özünün korunması bakımından, yargısal içtihatlarla geliştirilmiş ilkeler de bulunmaktadır: Savunmanın, soruşturma tamamlandıktan sonra alınacağı, ilgilinin bu aşamada soruşturma evrakını görmesine imkân tanınacağı, soruşturma esnasında alınan ifadenin savunma olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca “savunma tutanağı”, “savunma ifade tutanağı”, “ifade tutanağı” vb. adlar altında alınan ve içeriğini soruşturmacının belirlediği belgelerin, “memurun ifadesi” niteliğinde olduğu, bu tür belgelerin; soruşturmanın tamamlanmasını müteakiben ancak ceza verilmeden önce alınması gereken savunma yerine geçemeyeceği ve savunma hakkının tesisinde yeterli olmayacağı, savunma istem yazılarında memura isnat edilen fiiller ile bu fiillerin hangi disiplin kuralını ihlal ettiğinin açıklanmasının gerekli olduğu hususları bu ilkeler arasındadır.

Disiplin cezaları verilirken 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda ve kurumların özel mevzuatlarında belirtilen ilkelere uygun bir şekilde disiplin soruşturmasının tamamlanması, savunma hakkının tanınması ve gereğinin yapılması için disiplin soruşturma raporunun yetkili kişi ve kurullara gönderilmesi ve bu kişi ve kurullarca cezanın tesis edilmesi gerekmektedir.

Bu süreç içinde mevzuatta belirtilen ilkelere uyulmaması halinde verilen ceza hukuka aykırı olacak ve iptali gerekecektir.

Bu kapsamda, hangi disiplin suçunu, ne zaman ve ne şekilde işlediği tam olarak ortaya konulamayan ilgilinin Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkının kısıtlanacağı açıktır. Soruşturma aşamasında, henüz tüm hukuki deliller toplanmadan ve disiplin suçunun islenip islenmediği hususu tam olarak ortaya konulmadan alınan savunmanın, soruşturma tamamlanmasından sonra, ceza verilmeden önce alınması gereken savunma yerine geçemeyeceği kuskusuzdur.

Eskişehir 2.İdare Mahkemesi 2019/583 E. 2019/748 K. Sayılı kararında da görüleceği üzere savunma hakkının bu şekilde somut olayda olduğu gibi ilk savunmanın son savunma istem yazısı gibi görülerek disiplin cezası işlemi iptal edilmiştir: ” Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, usulüne uygun olarak, disiplin soruşturması tamamlandıktan sonra, disiplin cezası verilmeden önce, disiplin suçunu oluşturan eylemleri açıkça ortaya konularak davacının savunmasının alınması gerekirken, hakkındaki disiplin soruşturması tamamlanmadan evvel davacıdan alınan savunmanın usulüne uygun şekilde alınmış bir savunma olarak kabulüne olanak bulunmadığı ve bu nedenle davacının savunma hakkının kısıtlandığı anlaşıldığından, savunma hakkının kısıtlanması suretiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/(D-n) maddesi uyarınca davacının bir yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile tecziyesine dair 27.08.2019 tarih ve 2019/9 sayılı Odunpazarı Belediye Başkanlığı Disiplin Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. ”

Anayasa’nın 5.maddesinde, devletin temel amaç ve görevleri arasında kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak sayılmaktadır. Devlet bu görevleri kapsamında, işyerinde çalışma huzurunun sağlanması için gerekli politikaları belirlemeli, düzenlemeleri yapmalı ve tedbirleri almalıdır. Anayasa’nın 10. maddesinde herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, ayrıca Devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları belirtilmektedir. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarında, tüm kamu görevlilerine ayrımcılık yapılmaksızın, eşit muamelede bulunulması zorunludur. Anayasa’nın 49. maddesinde, herkesin çalışma hakkı ve ödevi olduğu belirtildikten sonra, devletin yükümlülükleri arasında, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak ve çalımsa barısını sağlamak için gerekli tedbirleri almak da sayılmaktadır. Dolayısıyla, devlet çalışanları korumakla ve çalışma ortamında huzuru ve barışı sağlamakla yükümlüdür.

ESASA İLİŞKİN HUKUKA AYKIRILIK HALLERİ

Savunmamda gerekçeleri açıklamış ve cezaya konu olan iddiaların tümüne cevap vermiştim.

Dava konusu disiplin cezası tecziyesi için soruşturma aşaması atlanılarak muhakkik dahi soruşturma için atanmamıştır. Disiplin amiri olarak kendisine yöneltilen isnatlar hakkında tarafsız değerlendirmenin yapılamayacağı açık olmasına rağmen her disiplin soruşturmasında izlenmesi gereken bir prosedür olan muhakkik ataması yapılmamıştır. Ardından disiplin cezası tecziye edilmeden önce son savunması da alınmamıştır. Birçok açıdan usul yönüyle hatası olan bu disiplin cezası işleminin esas açıdan da keyfiyet taşıdığı için iptali gerekmektedir.

“Uyarma” cezası verilmesi emeklilik süresi Başta olmak üzere Adana Büyükşehir Belediyesi ile Yetkili sendika arasında imzalanan sosyal denge tazminatı sözleşmesinde yer alan  “uyarma cezası alan memura 1 ay sosyal denge tazminatı ödenmeyeceğine”  ilişkin hüküm nedeni ile 1 aylık sosyal denge tazminatım kesilmiş olup; bir fiil nedeni ile tarafıma üç ayı ceza verilmiştir.

HUKUKİ NEDENLER    : 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, Anayasa, İYUK ve sair tüm mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER      : Davalı idarenin … tarihli … Sayılı işlemi, … tarihli … sayılı işlemi, savunma yazısı, Danıştay kararları vs.

SONUÇ VE İSTEM:

Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenler ve yargılama sırasında mahkemenizce re’sen ortaya konacak gerekçelere bağlı olarak;

  1. İptalini talep ettiğim işlemin şekil, süre, sebep, konu, maksat yönlerinden açık şekilde hukuka aykırı olması ve ileride telafisi güç ya da imkânsız zararlar meydana getirecek nitelikte bulunması sebepleriyle öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA,
  2. Davalı idarenin 21.12.2020 tarihli 22706130-165.99 Sayılı işlemi ile tecziye edilen Uyarma” disiplin cezası işlemi ile bu cezaya itirazı neticesinde itirazın reddini ihtiva eden 07.01.2021 tarih E.683 Sayılı işlemin duruşma icra edilerek İPTALİNE,
  3. “Uyarma” cezası verilmesi nedeni ile Adana Büyükşehir Belediyesi ile Yetkili sendika arasında imzalanan sosyal denge tazminatı sözleşmesinde yer alan  “uyarma cezası alan memura 1 ay sosyal denge tazminatı ödenmeyeceğine”  ilişkin hüküm nedeni ile 1 aylık sosyal denge tazminatının kesilmesine ilişkin işlemin açık şekilde hukuka aykırı olması nedeniyle duruşma icra edilerek İPTALİNE,
  4. Yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

DAVACI ZABITA MEMURU

Ekler   :

  1. Davalı idarenin 21.12.2020 tarih, 22706130-165.99 sayılı işlemi
  2. Davalı İdarenin 07.01.2021 tarih, E.683 sayılı işlemi
  3. Sosyal Denge Ödeneğinin kesildiğini gösterir maaş döküm sureti (iki sayfa)
  4. İdareye verdiğim savunma metinleri (iki sayfa)

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir