Menfi Tespite Cevap Dilekçesi

Menfi Tespite Cevap Dilekçesi 1

ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

Dosya No:

DAVALI:

VEKİLİ:

DAVACI:

VEKİLİ:

KONU: Cevap dilekçesi

AÇIKLAMALAR

A) DAVA ŞARTI NOKSANLIĞI (!):

Sayın mahkemenizde, müvekkil aleyhine ikame edilmiş işbu davada DAVACI VEKİLİNİN VEKALETNAMESİ USULÜNE UYGUN DEĞİLDİR! Dosyayı incelememiz sonucu işbu vekaletnamenin noterlikçe düzenlenmediği, hiçbir noter mühürü ve imzası içermediği anlaşılmış ve kalem memuruna da gerekli bilgilendirme yapılmıştır.

Bilindiği üzere H.M.K.m.114/1-f, vekil aracılığıyla takip edilen işlerde usulüne uygun vekaletin sunulmasını dava şartı olarak öngörmüştür. Dolayısıyla dosyada mübrez davacı vekili vekaletinin sayın hakimliğinizce incelenerek, DAVA ŞARTI NOKSANLIĞINDAN DAVANIN REDDİNİ öncelikle talep etmekteyiz.

B) ESASA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:

Huzurdaki dava, tamamen kötüniyetli olan ve borcunu ödememek için İŞİN ESASINDA HAKSIZ DA OLSA bütün hukuki mekanizmaları kullanmayı amaçlayan davacının ikame etmiş olduğu haksız bir davadır. Şöyle ki;

1-) Tarafların arasındaki borçlanma işleminin kökü bir tekel bayinin devrinden kaynaklanmaktadır. Davacı …, … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı sözleşmeyle sahibi bulunduğu “… Tekel Şarküteri” ünvanlı işyerini resmiyette müvekkilin oğluna fakat aslında müvekkile devretmiştir (EK-1- Noter sözleşmesi fotokopisi).

2-) İşbu sözleşmeyi, noterden çıkacak masrafları azaltmak için düşük bedelden gösteren taraflar buna ek olarak aralarında bir de … tarihli adi yazılı bir sözleşme yapmışlardır ve davacıya … TL nakit, … TL de kredi kartı ile ödeme yapmışlardır (EK-2- Adi yazılı sözleşme fotokopisi).

3-) İşbu devir işleminden sonra tekel büfeye TAPDK ruhsatı çıkarmaya çalışan müvekkil, bu işlemin imkansız olduğunu, bu büfeye tütün ve alkol satma ruhsatı asla verilemeyeceğini sonuç olarak davacı … tarafından aldatıldıklarını fark etmiştir.

4-) Davacının işbu kötüniyetli davranışından sonra müvekkil, davacıyı bulmuş ve elden verdiği nakitin bir kısmını kurtarabilmiş kalan 40.000,00 TL’ lik kısmını ise senede bağlamış ve işbu devir işleminden vazgeçerek dükkanı tekrar davacı …’ e teslim etmiştir. İşte huzurunuzdaki davanın dayanağı … TL’ lik senedin borçlandırıcı işlemi buradan gelmektedir.

5-) Davacı o kadar kötü niyetlidir ki; yukarıda da bahsettiğimiz üzere borcunu ödememek için İŞİN ESASINDA HAKSIZ BİLE OLSA bütün hukuki mekanizmaları kullanmaktadır. 40.000,00 TL’ lik borcunun geri kalan diğer 20.000,00 TL’ lik senetleri için de aleyhinde … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı kambiyo takibi başlatılmıştır. Fakat davacı senette keşide yeri belirtilmediği (!) iddiası ile … İcra Hukuk Mahkemesi … E. sayılı davasını açmış ve davayı kazanarak işbu takibi de iptal ettirmiş ve borcunu ödememekte bugüne kadar diretmiştir.

C) İSPAT KÜLFETİ DAVACIDADIR:

Huzurdaki davada asıl araştırılması gereken; davacı, neden senetteki imzaları kabul etmektedir? Ve davacı neden açtığı işbu menfi tespit davasında bile salt “borcum yoktur” iddiasında bulunmaktadır?

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 22/05/1987 tarih, 1986/11-455 E. ve 1987/413 K. sayılı ilamında “…İmzası borçlu tarafından ikrar edilmiş kambiyo senedi niteliğindeki bir belge alacağın varlığına kesin kanıt oluşturur. Böyle bir yazılı belgenin aksi yazılı delille kanıtlanabilir…” denmektedir (EK-3- Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı).

Dolayısıyla salt “borcum yoktur” iddiasında olan kötüniyetli davacının, neden davaya konu senetleri imzaladığını ve sonrasında sonlandı iddiasında ise bu senetteki borcun nasıl sonlandığını ispat külfeti kendisindedir.

HUKUKİ DELİLLER: H.M.K., İ.İ.K. T.B.K. ve ilgili mevzuat

MADDİ DELİLLER:

EK-1- Noter sözleşmesi fotokopisi,

EK-2- Adi yazılı sözleşme fotokopisi,

EK-3- Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı, … sayılı dosya, … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosya, … İcra Hukuk Mahkemesi 2013/000 E. sayılı dosya, tanık, bilirkişi, keşif  ve her türlü delil…

SONUÇ VE TALEP: Netice olarak gerekçelerini yukarıda izah ettiğimiz üzere, fazlasını talep ve dava etme hakkımız saklı kalmak kaydıyla;

1- Öncelikle usulüne uygun bir vekaletnameyle ikame edilmemiş bulunan işbu davanın H.M.K. m.114/1-f bendi uyarınca DAVA ŞARTI NOKSANLIĞINDAN USULDEN REDDİNE,

2- İşbu talebimiz uygun görülmezse ekte sunmuş olduğumuz deliller ve ispat vasıtalarımız neticesinde esasa girilerek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine,

3- İşbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının İ.İ.K. md 72/4 uyarınca alacağın %20’ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına,

4- Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini,

Sayın mahkemenizden vekaleten talep etmekteyiz.

DAVALI VEKİLİ

Menfi Tespite Cevap Dilekçesi 2

ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

CEVAP VEREN DAVALI :

VEKİLİ :

DAVACI :

VEKİLİ :

KONU : Davacının açtığı menfi tespit davasına karşı cevaplarımızın sunulması ve haksız ihtiyati tedbir sebebiyle İİK 72/4 uyarınca davacının tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesi talebidir.

AÇIKLAMALAR

Müvekkil ve davacıyı temsilen oğlu Ahmet arasında; Adana ili, Seyhan İlçesinde bulunan dükkân niteliğindeki taşınmazın (Ek-1) satımı için 16 tarihinde ön satış sözleşmesi (Ek-2) akdedilmiştir.

Daha sonra müvekkil, ekte sunduğumuz dekontlardan anlaşılacağı üzere, sözleşme uyarınca ödemesi gereken 10.000,00-TL tutarı davacının hesabına banka kanalı ile göndermiş ve işleme ait açıklama kısmına bu ödemenin kaparo ödemesi olduğunu açıkça belirtmiştir.

Buna karşılık, daha sonra bahse konu taşınmazın satımı gerçekleşmemiş olup, bunun üzerine müvekkil, davacıya kaparo parasını geri ödemesi için başvuruda bulunmuş ve aksi halde cebri icra yoluna başvurulacağını ihtar etmiştir.

Davacı borçlu, haksız ve kötüniyetli olarak sırf takibi uzatmak amacıyla işbu menfi tespit davasını açmıştır. Şöyle ki;

Her ne kadar davacı borçlu, müvekkilin talep ettiği alacağın kaparo veya hukuki anlamda bağlanma parası olmadığını ve cezai şart niteliğinde olduğunu iddia etmekte ise de sözleşmeden görüleceği üzere söz konusu meblağın kaparo olarak alındığı açıktır.

Malumları olduğu üzere, sözleşmede cezai şart olarak belirtilmeyen, kaparo olarak kararlaştırılan bedeller, o işin gerçekleştirilmemesi veya sözleşmenin yapılmaması durumunda iade edilmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-206 E. 2009/246 K. 10.06.2009 tarihli kararında bu husus açıkça belirtilmektedir. Keza anılan kararın içeriğinde yer alan “…..Tarafların bu belgelerde kullandıkları “kaparo” ve “peşinat” sözcüklerinin; her iki belgenin ortak konusunu oluşturan taşınmazın ileride yapılması kararlaştırılan resmi satışının gerçekleşmesi halinde ödenecek olan satış bedeline mahsuben. Alıcı davacı tarafından önceden satıcı davalıya ödenen paraları ifade ettiği; başka bir ifadeyle tarafların “kaparo” ve “peşinat” sözcüklerini aynı anlamda kullandıkları, her iki belgenin de, ödenen paraların tarih ve miktarlarını belgeye bağlamak amacıyla düzenlendiği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Resmi satış işleminin gerçekleşmediği, bu nedenle davalının aldığı tutarı davacıya geri vermekle yükümlü bulunduğu da açık ve çekişmesizdir.’ şeklindeki ifadelerden, tartışmaya mahal vermeksizin bu paranın iade edileceği anlaşılmaktadır.

Dolayısıyla, müvekkilin talep ettiği alacak hukuken mevcut ve takip edilebilir bir alacak niteliğinde olup, borçlunun açmış olduğu menfi tespit davası haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksundur.

Öte yandan, müvekkilin alacağı likit ve haklı bir alacak olmasına rağmen davacı tarafından haksız ve mesnetsiz açılan bu dava sebebiyle müvekkilin alacağını geç tahsil etmesi söz konusudur. Bu sebeple davanın reddine ve İİK m.72/4 uyarınca müvekkilin uğradığı zararın tazmini için davacı borçlunun yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesi gerekir.

HUKUKİ SEBEPLER : TMK, TBK, TTK, İİK, HMK ve sair mevzuat.

DELİLLER : Taşınmaza ait tapu kaydı, banka dekontları, borç sebebiyle davalının yapmış olduğu itiraza ilişkin belge, bilirkişi ve her türlü yasal delil.

TALEP SONUCU : Yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle;

1) Davacı borçlunun haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddi ile müvekkilin alacaklı olduğunun tespitine,

2) İİK m.72/4 uyarınca, müvekkilin alacağının geciktirilmesi sebebiyle davacı borçlunun alacağın % 20’sinden aşağıda olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine,

3) Yargılama giderleri ve yasal vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine,

karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederim.

Davacı Vekili

EKLER :

1. Taşınmaza ait tapu fotokopisi

2. Banka dekontları

3. Sözleşme

4. Emsal Yargıtay kararı

5. Onanmış vekâletname sureti

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir