İhtiyati Tedbir Talebinin Reddi Kararına İtiraz

İhtiyati Tedbir Kararının Reddine Nasıl İtiraz Edilir?

İhtiyati Tedbir Talebinin Reddi Kararına İtiraz 1 (Aile Mahkemesi)

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

Gönderilmek Üzere

 ADANA AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE

DOSYA NO:

İSTİNAF YOLUYLA İTİRAZ EDEN DAVALI:

VEKİLİ: Avukat Saim İNCEKAŞ

DAVACI:

VEKİLİ:

İstinaf Konusu Karar: Adana 3. Aile mahkemesinin Esas sayılı dosyasında verilen İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİ kararının istinaf incelemesi isteminden ibarettir.

Kararın Tebliğ Tarihi:

AÇIKLAMALAR:

USUL BAKIMINDAN İTİRAZLARIMIZ

07/06/2018 Tarihli dilekçemizde tedbire itirazın değerlendirilmesi ve ileride açılacak celse de  tarafımıza görüş sorulacağı için  önceden sayın mahkemeye dilekçe ile görüşlerimiz bildirilmiştir.MAHKEME TARAFINDAN İSE  06/07/2018  TARİHLİ 3. CELSESİNDE DİLEKÇEMİZ İTİRAZ OLARAK DEĞERLENDİRİLMİŞ VE TARAFIMIZA KAZANILMIŞ HAK DOĞMUŞTUR. SONRASINDA İSE GEREKÇESİ AÇIKLANDIĞI ÜZERE SÜRESİNDE İTİRAZIMIZ OLMADIĞI DEĞERLENDİRİLEREK İTİRAZIMIZ REDDEDİLMİŞTİR. Mahkemenin ne  yapmak istediği tarafımızca anlaşılamamıştır.

ESAS BAKIMINDAN İTİRAZLARIMIZ

1- Yukarıda dosya numarası yazılı davada sayın mahkeme davacının ihtiyati tedbir talebini reddetmiştir ,bir sonraki celsede ise  davacı talebini yinelemiş ve sayın mahkemece bu sefer söz konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. İhtiyati Tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurulabilir (M391/3 c.1)Bu hüküm, mülga HMK’da bulunmayan yeni bir düzenleme olup; bu tür bir başvurunun öncelikle kesin olarak karara bağlanacağı öngörülmektedir. Bu düzenlemeler kanun yolunun açılmış olması ile ihtiyati tedbir kurumunun kötüye kullanılmasının, farklı mahkemelerce aynı konularda farklı kararların verilmesinin ve bu kararların denetim dışı kalması gibi birçok sakıncanın önüne geçilerek ihtiyati tedbir konusunda daha sağlıklı kararların verilmesi ve yeknesaklığın sağlanması amaçlanmıştır.

2- Yukarıda izah ettiğimiz sebepler ile de Hakimin verdiği karar istinaf incelemesine tabi ise kararından dönemez aksi halde kararların güvenirliği gibi Anayasa ihlali olduğu tarafımızca değerlendirilmektedir. Sonuç olarak sayın heyetinizin yapacağı inceleme sonucunda  bu hatadan dönülerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmekteyiz.

3- Öncelikle mahkeme bu davadan bihaberdir, Şöyle ki DAVACININ DEĞER ARTIŞ PAYI TALEBİ YOKKEN MAHKEME SON ARA KARARINDA DEĞER ARTIŞ PAYINDAN BAHSETMİŞTİR DAVACININ DİLEKÇESİ İNCELENDİĞİNDE SADECE KATILMA ALACAĞI TALEBİ OLDUĞU AÇIKTIR,DOSYADA Kİ DELİL DURUMUNA GÖRE DAVACININ İDDİALARIN SOYUTLUĞU VE BELİRTMİŞ OLDUĞU TANIĞIN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU ŞEHİRDE HİÇ YAŞAMAMASI VE UUZN YILLAR SONRA TAŞINMASI DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE DİREKT TEDBİR KARARI KALDIRILMALIDIR.

İhtiyati tedbir kararı ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde” verilecek iken murisin vefatından 3,5 yıl geçmesine rağmen söz konusu taşınmazı devretmeyen müvekkilim ve diğer davalı açısından  sayın mahkemece ne gibi endişeler olduğu ve bu endişe sebebiyle ihtiyati tedbir kararı verildiği gerekçesiz olarak verilmiştir.

4- İhtiyati tedbirin  şartları HMK 389 maddede düzenlenmiş olup ancak mezkur olayımızda ihtiyati tedbir talebinin şartları da oluşmamıştır şöyle ki; söz konusu davamız mal rejiminden kaynaklı ALACAK davasıdır. Bu davanın üzerine tedbir konulan taşınmaz ile yakından uzaktan ilgi ve alakası bulunmamaktadır.  SÖZ KONUSU DAVA BİNANIN AYNINA İLİŞKİN DEĞİLDİR O SEBEPLE MÜVEKKİLİM VE DİĞER DAVALI ÖZLEM ÖZDEMİRİN SUNMUŞ OLDUĞU ARAÇ VE TAPULARA İHTİYATİ HACİZ MAHYETİNDE İHTİYATİ TEDBİR KONULABİLECEĞİNİ BELİRTMEMİE RAĞEN VE YASADA DA BUNUN DÜZENLEMESİ VARKEN  BU  KONUDA KARAR DAHİ VERİLMEMİŞTİR.

İhtiyati tedbir talebini düzenleyen HMK 390M. F.3  ise ”

(3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü

açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek  zorundadır. ”

Söz konusu taşınmaz hakkında uygulanan ihtiyati tedbir kararı   açıkça hukuka aykırıdır. Şöyle ki; Tedbir talep eden davacı, kanunun ilgili maddesinde belirtildiği üzere İhtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek  ve Davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ancak olayımızda davacı herhangi bir sebep gösterememiştir, Davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat da edememiştir. Bunun en büyük ispatı davacının iddiaları ile belirtmiş olduğu tek  tanığın yapmış olduğu tanıklıkta ki iddialar arasında yakından uzaktan ilgisi ve alakası olmayan  ciddi çelişki ve tutarsızlıklardır sonuç olarak davacının dilekçesinde belirttiği soyut iddialar ile ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.

5- Tüm bu hukuka aykırılıkların üzerine kendisini vekil ile temsil ettiren ve adli yardımdan yararlanmayan davacı  M.392′ de belirtilen Teminatı  göstermemiştir. mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebileceği ilgili maddede düzenlenmiş ise de  fakat ilk derece mahkemesi tarafından bu karar yine hukuka aykırı olarak gerekçesiz verilmiştir, hatta bu konuda bir karar dahi verilmemiştir.(BU HUSUS KANUNUN EMREDİCİ HÜKMÜNE AYKIRIDIR)

6- Teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması

MADDE 395- (1) Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen veya hakkında bu tedbir kararı

uygulanan kişi, mahkemece kabul edilecek teminatı gösterirse, mahkeme, duruma göre tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verebilir.

(2) Teminatın tutarı, tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına göre; türü ise 87 nci maddeye göre tayin edilir.

(3) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.

Müvekkilim ve diğer davalı Özlem Özdemir verilmiş tedbir kararına karşı dosyaya Tapu ve araç ruhsat fotokopileri sunmuştur Sayın mahkemece ihtiyati tedbir kararına karşı tüm bu itirazlarımız reddedilecekse bile davacının davasını ıslah ettiği zaman belirtilen malvarlıklarının teminat olarak değerlendirilip ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiş isek de ilk derece mahkemesince bu talebimiz değerlendirilmeye dahi alınmamıştır.

7- Son olarak ilk derece mahkemesi tedbir kararını sanki kesin bir kararmış gibi itiraz hakkımızı sürüncemede bırakmış olup yaklaşık 8 ay sonra talebimizi değerlendirmeye almış fakat yine hukuka aykırı olarak  herhangi bir gerekçe bulunmadan itirazımızı reddetmiştir.

NETİCE-İ TALEP: Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle, haklı itirazımızın kabulüyle, Adana Aile Mahkemesi’nin X esas numarası ile görülmekte olan dosyada X tarihli duruşmada konulan ihtiyati tedbirin; kaldırılmasına yönelik itirazımızın da X tarihli kararıyla reddedilen ihtiyati tedbir devamına yönelik kararın kaldırılmasına ve müvekkilin Adana ili Seyhan ilçesi X sayılı taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmesini yüce makamınızdan saygılarımla arz ve talep ederim.

DAVALI VEKİLİ

İhtiyati Tedbirin Reddine İtiraz Dilekçesi 2 (Mirastan Mal Kaçırma)

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE

GÖNDERİLMEK ÜZERE

ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ  HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO:

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN:

VEKİLİ: Avukat İncekaş Hukuk Bürosu

KARŞI  TARAF:  

KONU: Asliye Hukuk Mahkemesi’ne X sayılı esasla talep ettiğimiz ihtiyati tedbir talebimizin X tarihli kararıyla reddedilmesine ilişkin istinaf başvurumuzdur.

USULE VE ESASA İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ:

Müvekkillerimin  annesi X maliki bulunduğu taşınmazı X tarihinde satmıştır.

Müvekkillerimin annesi satışa konu olan X tarihinde demans hastası olup, ayırt etme gücüne sahip değildir. Bu durum sağlık raporu ile sabittir. (EK 1)

Söz konusu satış X oğlu Y tarafından mirastan mal kaçırma amacı ile muvazaalı olarak gerçekleştirilmiştir.

Ehliyetsizlik sebebiyle tapu iptal ve tescil davası açılmak içinse ihtiyati tedbir talebi isteyen müvekkillerim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu-K 2010/337 kararı gereğince davanın tarafı olma ehliyetine sahip değildir. İlgili kararda “davacıların babalarının dava tarihi itibarıyla hayatta olduğu ve taraf ehliyetine sahip olduğu, dolayısıyla dava  konusu taşınmaz yönünden mülkiyet iddiasına dayalı ancak kendisi ya da onu temsile yetkili vasi tarafından iptal ve tescil davası açabileceği” hükmedilmiştir.

Müvekkillerimin annesi X, müvekkillerimin abisi Y ile birlikte yaşamaktadır. Müvekkillerim anneleri X ile görüşmek istemekte ancak ağabeyleri Y bu görüşmeye izin vermemekte ve engellemektedir.

Müvekkillerim hem iş bu dava konusu yapmış olduğumuz ve yine başka şehirde bulunan gerçekleşmiş olan satışları haricen öğrenmiş olup bunu bildiklerini ağabeyleri Y’ye söylemişlerdir. Bu durum karşısında müvekkillerimin ağabeyi olan Y durumun ortaya çıkacağı korkusuyla malları iyi niyetli 3. bir kişiye satma konusunda telaşa kapılmıştır ve satış için iyi niyetli 3. kişi arayışındadır. Bu sebeple ileride oluşacak zararların tazmini güç olacağı için bu davayı açma mecburiyeti hasıl olmuştur.

Asliye Hukuk Mahkemesi X tarihli kararında, davacıların annelerinin hayatta olduğunun anlaşıldığı, davaya konu tedbir talep edilen tapuyu devreden kişinin davacılarının anneleri olduğu, bu sebeple davacıların ileri sürebilecekleri doğmuş bir haklarının varlığından söz edilemeyeceği,  bu tapuya ilişkin bütün davaları davacıların annesinin ya da kanunen anne adına hareket edebilecek kişilerin, açabileceği, dolayısıyla davacıların taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebi reddedilmiştir.

6100 sayılı kanunun 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elden edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü mevcuttur. İhtiyati tedbir kararının verilebilmesi için aranan koşullar talepte bulunan müvekkillerim tarafından yukarıda arz ve izah ettiğimiz üzere sağlanmaktadır. Mahkemenin vermiş olduğu söz konusu karara dayanak gösterdiği gerekçelerin hukuki bir isnadı bulunmamaktadır. İlgili kanun hükmüyle açıkça çelişen, bu kararın verilmesi hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Talepte bulunan müvekkillerim hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmasından ya da tamamen imkansız hale gelmesinden zarar görecek kişiler olup, kanun kapsamında hukuki işlemlerini gerçekleştirmişlerdir. Kanun hükmü gereğince bu talebin kabulü gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu doğmuştur.

HUKUKİ NEDENLER: HMK, MK, BK ve sair ilgili diğer mevzuat

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ile Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin İş Esas No’lu dosyasında Karar sayılı  tarihli usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olan ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının KALDIRILMASINA ve sayın mahkemenizce yapılacak olan istinaf incelemesi neticesinde İVEDİLİKLE İHTİYATİ TEDBİRE KARAR VERİLMESİNİ vekaleten arz ve talep ederiz.

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN VEKİLİ

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Barosu 4293

İhtiyati Tedbirin Reddine İtiraz Dilekçesi 3 (İş Kazası Kaynaklı)

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE

Gönderilmek Üzere

ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

Dosya No :

İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİ KARARINI İSTİNAF EDEN DAVACI :

VEKİLLERİ :

DAVALILAR :

KONU : Adana Asliye Hukuk Mahkemesi’nin X sayılı dosyasında verilen X karar tarihli, İhtiyati Tedbir Talebinin Reddi yönünde verilen ara kararının istinaf incelemesinin yapılması; ret kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne karar verilmesi talebimizdir.

AÇIKLAMALAR:

Sayın yerel mahkemeye X tarihli dava dilekçemizle; “Müvekkilimiz X plakalı motosikletiyle X tarihinde, saat 22:30 sularında X Caddesinden X istikametine doğru ilerlerken davalı Y yönetimindeki Y plakalı araç şerit ihlali yaparak müvekkilin kullanmış olduğu motosiklete sol önden çarparak ağır derecede yaralanmasına sebep olmuş ve yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Müvekkilimizin konu kaza sebebi ile uğradığı manevi zararın tazmin ve tahsili amacı ile kaza olayında kusur ve sorumluluğu üzerinde taşıyan davalılar aleyhine huzurdaki davayı ikame etme gereği hasıl olmuştur. Ne var ki gelinen aşamada davalıların alacakların tahsilini imkansız hale getirmek maksadıyla taşınmaz ve araçlarını elden çıkardığı tespit edilmiştir. Davalıların dava sonucu hükmedilecek tazminatın ödenmemesi için birçok yola başvurduğu konusunda birçok yerden ciddi duyumlar alınmaktadır. Bu nedenle davalıya ait X tarihli yaralanmalı trafik kazasına sebebiyet veren Y plaka sayılı aracın sicil kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulmasına” karar verilmesine ilişkin olarak ihtiyati tedbir talep edilmiştir.

Mahkeme bu dilekçemizi X tarihli ara karar ile değerlendirmiş ve “…HMK’nın 389/1 maddesinin son cümlesi; Uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir şeklinde düzenlenmiş olup tedbir talep edilen menkul ve gayrimenkuller uyuşmazlık konusu olmadığından…” gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebimizin reddine karar verilmiştir.

Yerel Mahkemenin değinilen ara kararı Yargıtay içtihatları ışığında usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki;

Sayın Mahkeme, uyuşmazlık konusunun menkul ve gayrimenkul olmaması sebebini ihtiyati tedbir talebinin ret gerekçesi olarak belirtmiştir. Oysaki ihtiyati tedbirin amacı Anayasanın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olarak, bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır.

Nitekim YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU 21.02.2014 Tarihli, 2013/1 Esas, 2014/1 Karar sayılı kanun hükmünde kararında; “Dava; Anayasanın 36 maddesi ile “hak arama” hürriyeti kapsamında herkese tanınmış, olan temel bir hukuki koruma ve korunma yöntemidir. Dava yönteminin yasalarla önceden belirlenmiş bir süreci vardır ve bu süreç de ayrıntılı bir incelemeyi gerektirir. Bu süreçlerin tamamlanması aşamasında, hakkın özünün zarar görmemesi için geçici hukuki korumalara hep ihtiyaç duyulmuş ve bu konudaki gereklilik gün geçtikte önem kazanmaktadır. Bazen geçici tedbir taleplerinin karşılanması, asıl yargılamanın önüne geçmektedir.

Bu bağlamda gerek davadan önce gerekse dava sırasındaki geçici hukukî korumalar, kişilerin haklarının korunması bakımından ve özellikle hak arama hürriyetinin etkin olarak gerçekleşmesi bakımından hayati bir misyona sahiptir. Diğer bir ifadeyle, hukukî korunma talebini günümüzde, hak arama hürriyetinin en etkin bir “unsuru”, “enstrümanı” ya da “ayrılmaz bir parçası olarak tanımlanabilir.” şeklinde açıklama getirilerek ihtiyati tedbir müessesinin önemini çok açık biçimde vurgulamıştır.

İş kazasının meydana gelme nedeni, işçilere teknolojik gelişmeler doğrultusunda yeni ve güvenlikli makinaların sağlanmaması; acil durdurma butonu dahi olmayan eski ve tehlikeli makinelerle istihdam edilmeye çalışılmasıdır. Tüm bu hususlar ise davalının insan yaşamının kutsallığı çerçevesinde, iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak yönünden gerekli her türlü önlemin alınmasına ve lazım gelen araç ve gereçlerin noksansız bulundurulmasına yönelik yükümlülüğün gereklerini yerine getirmediğini göstermektedir. Davalı iş yerinde genel olarak işçiler için güvenliksiz bir çalışma ortamı mevcuttur. Davalı müvekkilin bedeninde basit tıbbi müdahale ile giderilmeyecek şekilde hasara yol açmasına rağmen müvekkilin uğradığı psikolojik ve fiziksel tahribatı hiçbir şekilde telafi edemeyecek olan manevi tazminat talebimizi dahi yerine getirmekten kaçınırken dava sonucu yükümlü olacakları ödemelerin tahsilini imkansız kılmak amacıyla birçok farklı yola başvurabilecekleri aşikardır. Sırf bu sebeple dahi ihtiyati tedbir talebimizin kabulü gerekmektedir.

Müvekkilimizin çektiği acıların, ıstırabın ve sıkıntıların bir nebze de olsa giderilebilmesi için dava sonucu müvekkillerimiz lehine hükmedilen tazminat miktarının hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde tahsili açısından ihtiyati tedbir talebimizin kabulü gerekmektedir.

İhtiyati tedbir, HMK’da “Geçici Hukuki Korumalar” üst başlığı altında taraflar arasındaki ihtilafın çözümüne katkı sağlayan ve asıl yargılamada verilen hükmün gerçekleştirilmesini temin eden ve hakların korunması bağlamında aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin ayrılmaz bir parçası olarak hak arama hürriyeti kapsamında değerlendirilebilecek bir usul hukuku müessesesidir. Şu halde davacı yararına, yargılamanın sonunda verilecek hükmün gerçekleşmesini temin eder mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken iş bu talebin reddedilmesi hukuk ve hakkaniyete aykırı olmuştur.

Sayın yerel mahkemenin, yukarıda alıntısını yaptığımız ihtiyati tedbir talepli dava dilekçemizdeki tüm açıklamalarımız ve sunduğumuz delillere rağmen, talebimizi reddetmesi kabul edilemez. Koşulları oluşan ihtiyati tedbir talebimizin kabul edilmesi ve yasaya ve hakkaniyete aykırılık teşkil eden kararın iptaline karar verilmesi halinde doğacak hakların güvenceye kavuşturulması gerekmektedir.

NETİCE-İ TALEP : Yukarıda izah edilen ve Sayın Başkanlığınızca resen tespit edilecek hususlar ışığında, istinaf talebimizin kabulü ile yerel mahkeme kararının müvekkil lehine KALDIRILMASINA ve ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin