Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 46

Sayfa içeriği:

  3 Dakikalık Okuma

HMK 46. Madde

Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 46. maddesi şu şekildedir:

HMK Madde 46:Hakimin Hukuki Sorumluluğu – Devletin sorumluluğu ve rücu

Madde 46 – (1) Hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.

(2) Tazminat davasının açılması, hakime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkumiyet şartına bağlanamaz.

(3) Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hakime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.

Maddenin bağlı bulunduğu başlıklar şu şekildedir:

Birinci Kısım:Genel Hükümler
Üçüncü Bölüm:Hakimin Yasaklılığı, Reddi ve Hukuki Sorumluluğu
İkinci Ayırım:Hakimin Hukuki Sorumluluğu
Madde başlığı:Devletin sorumluluğu ve rücu

Gerekçe

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

Hakimlerin hukuki sorumluluğuna dair hükümlerin yeri değiştirilmiş ve kanunun sistemi bakımından hakimin yasaklılığı ve reddinden sonra düzenlenmiştir.

Bu hükümle, 1086 sayılı Kanunun 573 – 576. maddelerinde düzenlenen hakimin kusurlu davranışlarından, ilk etapta Devletin sorumlu tutulamayacağı, hakimin şahsen sorumlu tutulması gerektiği yönündeki esastan ayrılınmış ve karşılaştırmalı hukuk da nazara alınarak, hakimin yargılama faaliyeti esnasında vermiş olduğu zararlardan, ilk planda Devlete karşı tazminat davası açılması esası kabul edilmiştir. Devlet, daha sonra kusurlu hakime rücu edebilecektir. Böyle bir düzenleme ile hakimlerin hukuki sorumluluğuna ilişkin durum, idarenin memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri eylem ve yaptıkları işlemlerden birinci derecede Devleti sorumlu tutan ve daha sonra da Devletin sorumlu kişiye rücu etmesini kabul eden, Anayasanın 129. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne de uygundur.

Hükümde geçen “hakim” kavramı, genel anlamda kullanılmıştır. Buna, yargı yetkisini kullanan tüm hakimler dahildir. Örneğin, ilk derece mahkemesi hakimleri, bölge adliye mahkemesi hakimleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyeleri, keza ceza mahkemesi hakimleri de buraya dahildir.

Hükümde, hakimlerin sorumluluğunu gerektiren sebepler, genel olarak belirtilmemiş, daha önce 1086 sayılı Kanunun 573. maddesinde olduğu gibi tahdidi olarak sayma yoluna gidilmiş, böylece, hakimlerin daha ağır bir sorumluluk rejimiyle karşılaşmaları engellenmek istenmiştir. Hükümde kabul edilen sorumluluk halleri, esas itibarıyla 1086 sayılı Kanunun 573. maddesiyle aynıdır. Ancak, 573. maddenin (7) numaralı bendinde gösterilen nedene yer verilmemiştir. Zira, hakime emir ve talimat verilmesi zaten yasaktır, görevini yapmakta ihmal ve terahi göstermesi de, hakimin görevini yapmaktan kaçınması kapsamında değerlendirilebilecektir.

İkinci fıkraya göre, hakimin davranışından zarar gören kişi, hukuki yollara, örneğin kanun yollarına başvurarak zararı engelleme imkanı olmasına rağmen, bunu yapmamışsa, tazminat talep edemeyecektir.

Üçüncü fıkrada, Devletin ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hakime rücu edebileceği kabul edilmiş, bu rücu için de bir yıllık süre öngörülmüştür.

Not: Bu sayfada yer alan “Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesi” direkt olarak “mevzuat.gov.tr” isimli Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının paylaşıldığı resmi web sitesinde yer aldığı şekilde aynen paylaşılmaktadır. Maddeyi etkileyen kanun değişiklikleri takip edilmekte ve tarafımızca güncellenmektedir.

Adalet Komisyonu Raporu

Tasarının 51. maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki gerekçelerle değiştirilmiş ve madde teselsül gereği 52. madde olarak kabul edilmiştir.

“Maddenin ikinci fıkrasında belirtildiği şekilde hukuki yollara başvurmak suretiyle zararın doğmasını önleme imkanı bulunan tarafın bu yola başvurmaksızın Devlet aleyhine tazminat davası açamayacağı yönündeki düzenlemenin, bu davaların açılabilme imkanını çok sınırlandırmış olacağı, ayrıca hukuki yola başvurmanın tartışmalı ve değerlendirmeye açık bir konu olması sebebiyle bu fıkranın metinden çıkarılması uygun bulunmuştur. Ayrıca kanun yollarına başvurulmamış olmasına rağmen sorumluluk davasının koşullarının oluşmuş olması halinde davanın açılamaması hak arama özgürlüğüyle bağdaşmaz.

Hakimlerin yargılama faaliyetinden kaynaklanan sorumluluk davasının açılması, aynen diğer sorumluluk davalarında olduğu gibi o konuda ceza davasının açılması yahut mahkumiyet koşuluna bağlanamayacaktır. Bu konuda yürürlükteki Borçlar Kanunumuzun 53. maddesindeki sistem geçerli olacaktır. Düzenleme, hukuk önünde eşitlik kuralının da gereğidir. Sorumluluk hukuku yönünden bir fiilin suç oluşturması zorunlu olmayıp haksız eylem kategorisine girmesi gerekli ve yeterlidir. Şu kadar ki yargılama faaliyetinden sorumluluğun doğması için ağır kusurun varlığı şarttır.”

Meclis Kabul Metni

52’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 393 Sıra sayılı “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı”nın 52’nci maddenin başlığı ile birlikte aşağıdaki şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Hakimin sorumluluğu

Madde 52- (1) Hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Hakim aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanunu hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.

(2) Tazminat davasının açılması, hakime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkumiyet şartına bağlanamaz.”

Turgut Dibek Sacid Yıldız Ali Rıza Öztürk

Kırklareli İstanbul Mersin

Şevket Köse Ali İhsan Köktürk

Adıyaman Zonguldak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasamızın 129’uncu maddesinde memurun eyleminden dolayı Devletin sorumlu olması için kusurun hizmet kusuru kapsamında kalması gerektiği hükmü yer almaktadır. Memurun kişisel kusuru halinde doğrudan kendisine başvurulurken,hakimin kişisel kusurundan dolayı devletin sorumlu tutulması yerinde olmayacaktır. Bu nedenle değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

52’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kanunlar

Yargıtay Kararları

  • Güncellenecek

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir