Not: Bu sayfada yer alan “Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 111. maddesi” direkt olarak “mevzuat.gov.tr” isimli Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının paylaşıldığı resmi web sitesinde yer aldığı şekilde aynen paylaşılmaktadır. Maddeyi etkileyen kanun değişiklikleri takip edilmekte ve tarafımızca güncellenmektedir.
HMK 111. Madde
Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 111. maddesi şu şekildedir:
HMK Madde 111: | Dava Çeşitleri – Terditli dava (1) Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferilik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. (2) Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz. |
Maddenin bağlı bulunduğu başlıklar şu şekildedir:
İkinci Kısım: | Dava Çeşitleri, Dava Şartları ve İlk İtirazlar |
Birinci Bölüm: | Dava Çeşitleri |
Madde başlığı: | Terditli dava |
Gerekçe
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 111. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
Maddenin birinci fıkrasında uygulaması son derece yoğun olan terditli dava kurumunun yasal çerçevede bir tanımı yapılmış ve terditli davanın hukukumuzda caiz olduğu konusundaki tereddüt tümüyle giderilmiştir. Bu düzenleme çerçevesinde davacının, aynı davalıya karşı olan birden fazla talebini aralarında aslilik – ferilik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürmesi halinde ortada bir terditli davanın bulunduğundan söz edilecektir. Terditli davanın varlığı için gereken şartların neler olduğu hususuna da yasal düzenlemede açıklık getirilmiştir.
Buna göre bir terditli davadan söz edilebilmesi için şu iki şartın bir arada bulunması gerekir:
a) Aynı davalıya karşı ileri sürülecek birden ziyade talep arasında bir aslilik – ferilik ilişkisi mevcut olmalıdır. Yani dava dilekçesinde önce asli talep daha sonra da fer’i talep belirtilmiş bulunmalıdır.
b) Birlikte ileri sürülen bu talepler arasında, hukuki veya ekonomik bir bağ bulunmalıdır.
Terditli dava açılması, şarta bağlı dava ikame edilmesi anlamına gelmez. Davacı böyle bir yol izlemek suretiyle taleplerine ilişkin olarak mahkemece gerçekleştirilecek olan incelemenin sırasını belirlemektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise terditli davada incelemenin ve kararın nasıl verileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Terditli davada, mahkeme öncelikle asıl talebi inceleyecek ve karara bağlayacaktır. Mahkeme asıl talebin esastan reddine karar vermediği sürece, fer’i talebi inceleyemez ve hükme bağlayamaz. Yani, fer’i talebin incelenip hükme bağlanması, asli talebin mahkemece esastan reddedilmiş olmasına bağlıdır.
Terditli dava açılmasıyla, pratik zaruretlerin bir ürünü olarak bazı hallerde terditli hüküm olarak sayılabilecek durumların (örnek; menkul teslimine ilişkin ilamların icrasına ilişkin İcra ve İflas Kanununun 24 üncü maddesinin dördüncü fıkrasındaki düzenlemede olduğu gibi) ortaya çıkmasını birbirine karıştırmamak gerekir. Çünkü, terditli dava sonucunda verilen hüküm terditli değildir. Asli talep hüküm altına alınmışsa, zaten fer’i talep hakkında herhangi bir karar verilmeyecektir. Asli talep reddedilmişse ancak bu durumda fer’i talep hakkında karar verilecektir. Fer’i talep de mahkemece esastan reddedilmişse zaten ortada bir menfi tespit hükmü bulunacaktır.