BEYAN DİLEKÇESİ ÖRNEKLERİ

İSTANBUL .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

DOSYA NO               :…… E.

DAVALI                    :………MEDYA PLANLAMA VE SATIN ALMA LTD. ŞTİ.

VEKİLİ                      : Avukat Saim İNCEKAŞ- Turhan Cemal Beriker Bulvarı, Ziya Algan İş Merkezi No:9 K:5 D:41, 01010 Seyhan/ADANA

DAVACI                     :…….. İNŞAAT VE EĞİTİM HİZMETLERİ AŞ.

 

VEKİLİ                      :……..

KONU                        : Dosya kapsamında beyanlarımızın sunulmasından ibarettir.

 

AÇIKLAMALAR

1-…….. İNŞAAT SÖZLEŞMEDEN DOĞAN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEMİŞTİR.

17/07/2013 tarihli Sözleşme uyarınca …… İnşaat’ın iki temel yükümlülüğü bulunmaktadır. İlk olarak aylık 20.000 TL+ KDV Fee bedelini ödemek diğeri ise sözleşme kapsamındaki hizmetlerin yalnızca …….. Medya tarafından sağlanmasıdır.                                                                                          

……. İnşaat, henüz fesih bildirimi sonuçlarını doğurmadan ve haklı bir neden bulunmaksızın üçüncü kişiler ile sözleşme kapsamındaki işler hakkında çalışmaya başlayarak kötü niyetle ve yükümlülüklerine aykırı hareket etmiştir.

Ayrıca sözleşmede kararlaştırılmış olan 20.000TL+KDV tutarındaki Fee ödemelerini de yapmayarak sözleşmeden doğan temel yükümlülüklerinin ikisini de yerine getirmemiş sözleşmeyi ihlal etmiştir.

2-……… İNŞAAT TARAFINDAN BAŞLATILAN İCRA TAKİBİ HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI TEŞKİL ETMEKTEDİR.

……. İnşaat’ın sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesine rağmen İstanbul 21.İcra Dairesi 2016/2301 E. numaralı icra takibini başlatması hakkın kötüye kullanılması teşkil etmektedir.

3-MÜVEKKİLİMİZ SÖZLEŞMEDEN DOĞAN TEMEL YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMİŞTİR.

Müvekkilimizin sözleşmeden doğan temel yükümlülükleri; medya strateji planlama, satın alma, danışmanlık, medya yönetim hizmetleri ve medya kontrol raporları verilmesi olup müvekkilimiz işbu yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmiştir.

4-BİRLİKTE İFA KURALI GEREĞİ EDİMİNİ YERİNE GETİRMEYEN TARAFIN KARŞI TARAFTAN EDİMİNİ TALEP ETMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Borç ikrarı sayılmamak koşuluyla, söz konusu resturn ödemelerine ……… İnşaat hak kazanmış olsa dahi  iki tarafa borç yükleyen sözleşmeye dayanarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 97.maddesi uyarınca ödemezlik def’ini ileri sürüyoruz ve Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 09.02.2017 tarihli 2015 / 13431 E. ve 2017 / 1601 K.sayılı kararında da vurgulandığı üzere kendi edimini ifa etmeyen davacının karşı taraftan edimini ifa etmesini beklemesinin objektif iyi niyet kuralları ile de bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddini talep ediyoruz.

MADDE 97 – Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, davalı ile aralarında yapılan sözleşmeye göre davalının …Konut Yapı Kooperatifi’nde bulunan ve henüz inşaatı tamamlanmamış 2 adet daire hissesini tarafına devretmeyi ve inşaat tamamlanıncaya kadar kooperatif aidat bedellerini ödemeyi taahhüt ettiğini, buna karşılık kendisinin de … İcra Müdürlüğü’nün 2003/3437 sayılı takip dosyasındaki alacağını davalıya sözleşme ile temlik ettiğini, sözleşme uyarınca üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın davalının devredilen 2 daire için aidat bedellerini ödememesi üzerine kendisinin ödemek zorunda kaldığını, ödediği aidat bedellerinin tahsili amacıyla davalı hakkında başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiş; bilahare talebini alacak davası olarak ıslah etmiş ve 39.380,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, ıslah edilmiş davanın kabulü ile 39.380,00 TL’nin takip tarihi olan 17/02/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Davacı, eldeki davada davalı ile aralarındaki sözleşme uyarınca davalının ödemeyi üstlendiği, ancak ödemediğinden kendisince ödenen 2 adet daire hissesinin aidat bedellerinin davalıdan tahsilini istemiş, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde, davalının … İcra Müdürlüğünün 2003/3437 sayılı dosyasındaki alacağına karşılık, üyesi olduğu kooperatifte bulunan 2 adet daireye ilişkin üyelik haklarının devri ile inşaatlar tamamlanıncaya kadar aidatlarının ödenmesini üstlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre taraflar arasında karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme bulunmakta olup, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunun 81. maddesi (6098 sayılı TBK’nun 97. maddesi) uyarınca sözleşmenin ifasını isteyen taraf, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa hakkı olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olmalıdır. Buna göre davalıdan sözleşme uyarınca aidat bedellerini talep eden davacının, öncelikle sözleşme ile üstlendiği … İcra Müdürlüğünün 2003/3437 sayılı dosyasındaki alacağını davalıya temlik borcunu ifa etmesi ya da ifasını önermesi gerekmektedir. Dosya kapsamından davacının, temlik işlemini gerçekleştirmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, değinilen bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasa aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, ikinci bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

 Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 07.02.2017 tarihli 2016 / 1415 E. ve 2017 / 641 K.sayılı kararında

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/05/2015 tarih ve 2012/493-2015/283 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili; davalı ile müvekkili arasında Irak’ın … kentindeki göz hastanesinin %25 hissesinin devri konusunda bir anlaşma yaptıklarını, davalının bu hisse devir sözleşmesindeki bedeli ödeyebilmesi için ayrıca başka bir sözleşme yaptıklarını ve bu iki sözleşmeye de 60.000 $’lık cezai şart maddesi koyduklarını, davalının iki sözleşmeye de aykırı davranması nedeniyle cezai şartların ödenmesi için davalı aleyhinde … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/6989 Esas sayılı dosyası ile genel haciz yolunu kullanarak takip yaptıklarını ancak davalının süresinde itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; davacı tarafın edimini yerine getirmediğini, hisse devrinin gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında Irak’ta bulunan bir hastane ile ilgili hisse devri sözleşmesi imzalandığı ancak devrin gerçekleştirilmediği davalı tarafın tehdit edildiği, Türkiye’ye dönmek zorunda kaldığı, davalının ödemezlik definin yerinde olduğu, kendi edimini ifa etmeyen davacının karşı taraftan edimini ifa etmesini beklemesinin objektif iyi niyet kuralları ile de bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir,

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve dosya içeriğinde yer alan tercüme edilmiş belge içeriğine göre davalının, davaya konu göz merkesinde hisse sahibi olmamasına ve ödemezlik def’inin yerinde bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, hisse devir sözleşmesine dayalı cezai şartın tahsiline ilişkin icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmiş ise de davacı, İİK 67/2. maddesi uyarınca, sözleşmeye dayalı olarak, cezai şarta ilişkin icra takibinde haksız olmakla birlikte, icra takibinde kötüniyetli olduğu ispat edilememiştir. Bu nedenle kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerekirken kabul edilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

5-DAVACI TARAFINDAN GÖNDERİLEN FATURALARIN İÇERİĞİNE SÜRESİNDE İTİRAZ EDİLMİŞTİR.

Davacı tarafın 22.06.2015 tarihinde e-mail ile gönderilen resturn faturalarına itirazda bulunulmadığı iddiası hukuki ve maddi dayanaktan yoksundur. Şirketlerin ticari kayıtları incelendiğinde davacı şirket tarafından gönderilen faturalar aynı tarihte kargo ile davacı şirkete iade edilmişlerdir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23.maddesi uyarınca faturaya itiraz şekle tabi değildir ve ilgili faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmiştir ve içeriğinin kabul edilmediği bildirilmiştir.

MADDE 21 – (1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.

(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.

(3) Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.

6- SÖZ KONUSU TALEP HAKKANİYETE AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKTEDİR

 

Taraflar uyuşmazlık konusu işbu sözleşmeyi imzalamadan önce söz konusu ilişkiyi bir yıl boyunca devam ettirmişlerdir. Söz konusu uygulama döneminde resturn bedelleri sözleşmenin 5.2. maddesinde de ifade edildiği üzere hak edişten sonraki kampanyaların eksik ödenmesi yöntemiyle yapılmıştır.

Resturn ödemeleri Medya Ajanslarının ilgili mecralarla yaptığı ikili anlaşmalar sonucunda belirli işlem hacimlerini aşmaları durumunda hak kazandıkları indirim olup, ilgili mecralar söz konusu indirim tutarlarını gelecek dönem ödemelerinde kesinti yöntemiyle medya ajanslarına yansıtmaktadır. Uygulamada söz konusu resturn bedelleri Medya Ajansının hakkıdır. Ancak müvekkilimiz ticari ilişkinin devamını sağlamak amacıyla ve şartıyla  ilgili resturn bedellerinin bir kısmını reklam verenin yaptığı işlem hacimleri oranında ilerideki kampanya ücretlerinden düşmeyi taahhüt etmiştir.

Sözleşmenin 8.2.maddesi uyarınca tarafların istediği zaman söz konusu sözleşmeyi fesih etme hakları bulunsa da bu durumda resturn ödemelerine hak kazanamayacakları resturn ödemelerinin yapılış şeklini anlatan “hakedişten sonraki kampanyaların bütçelerinin eksik ödeme yöntemiyle yapılacaktır.” ifadesiyle açıkça ortaya konulmaktadır.

Tarafların talepleri kabul edildiği takdirde müvekkilimiz fee ödemelerini dahi almadan danışmanlık ve planlama hizmetleri vermiş olmasının yanı sıra, sektördeki uzun yıllar çalışmasıyla elde ettiği iş bağlantılarını ve diğer müşterileri sayesinde elde ettiği geniş işlem hacmine bağlı olarak edindiği indirim bedellerini …… İnşaat’a sunmuş olacak ve ……….. İnşaat sözleşmeden orantısız bir fayda sağlamış olacaktır ki bu durumun hakkaniyete aykırı olduğu açıktır.

Taraflar arasında imzalanan 17/7/2013 tarihli Sözleşme tipik bir sözleşme olmayıp farklı sözleşme türlerinin edimlerinin iç içe geçtiği karma bir sözleşmedir. Dolayısıyla sözleşme hükümlerini hakim hakkaniyete göre kendisinin belirleyeceği yöntemlerle yorumlamalıdır.

Dolayısıyla ……. İnşaat’ın söz konusu resturn bedellerine hakkaniyet gereği hak kazanmadığı açıktır.

İlgili resturn ödemeleri konusunda ticari teamülün bulunmadığı YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ’nin 02.06.2014 tarihli 2014/907 E. ve 2014/4258 K. sayılı kararıyla da hüküm altına alınmıştır

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. E. B.. ile davalı vekili Av. İ. Ö..’nın gelmiş olmasıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, taraflar arasında 01.09.2005 ve 01.01.2008 tarihlerinde düzenlenen “medya ajansı sözleşmesi” uyarınca davacının, davalıya reklam hizmeti verdiğini, davalının 26.08.2010 tarihinde usulsüz şekilde sözleşmeyi feshettiğini, davalıya ait reklamların yayınlandığı televizyon kanallarına ödenen 124.708.30 TL nin fatura ile istenilmesine rağmen ödenmediğini, süresinden sonra faturaya itiraz edildiğini ileri sürerek, anılan miktarın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, 01.09.2005 tarihli sözleşme ile başlayan ticari ilişkide 01.01.2008 tarihinde düzenlenen sözleşmenin 01.01.2010 tarihinde kendiliğinden yürürlükten kalkmasından sonra taraflar arasındaki ticari ilişkinin yazılı sözleşme olmaksızın sürdüğünü, müvekkilince yürürlükte olmayan sözleşmenin feshedilmediğini, ticari ilişkinin bitirildiğinin bildirildiğini, yazılı sözleşme olmaksızın sürdürülen ticari ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlığın TTK’nın 1. maddesinde belirlenen normlarla çözülmesi gerektiğini, reklamcılık sektöründeki uygulamaya göre, reklam yayıncılarınca ajansa verilen risturun reklam verenle paylaşılması gerektiği halde, süregelen ticari ilişkide şimdiye kadar müvekkilinin payına isabet eden miktarın ödenmediğini, ancak tarafların 150.000,00 TL olarak belirlenen risturn bedelinin davaya konu reklam kampanyası ücretinden mahsubu konusunda anlaştıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında reklamı yayınlayan mecraca ajansa ödenen risturn bedelinin paylaşımı konusunda sözleşme bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Taraflar arasında düzenlenen 01.09.2005 ve 01.01 2008 tarihli ‘medya ajans sözleşmelerinde, ajansın, reklam mecralarında yayınlanan reklamlar sebebiyle aldığı risturn bedelinin taraflar arasında paylaşılacağına dair bir hüküm bulunmadığı gibi, yapılan araştırmada bu konuda ticari teamülün de bulunmadığı saptanmıştır. Diğer yandan, taraflar arasında yapıldığı belirtilen yazışmalarda da, yapılan iş bedelinin geçmiş dönemde ödenmeyen risturn bedellerinden karşılanmasına dair açık bir mutabakatın bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Davalı yanın dayandığı 28.06.2010 tarihli elektronik yazışmada, geçmişte, yazılı sözleşme dönemlerinde davalının almadığı risturn bedelinin yapılacak reklam bedelinin karşılanması yoluyla ödenmesine dair bir irade uyuşması bulunmadığı gibi, yazışma da, davalıyı temsil ve ilzama yetkili kişi tarafından yapılmamıştır. Bu durumda, taraflar arasında açık veya zımni şekilde, risturn bedelinin paylaşımı konusunda bir sözleşme bulunmadığı, ticari ilişki sürecinde bu yönde bir uygulama yapılmadığı ve risturn paylaşımı konusunda ticari bir teamülün de bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davacının, davalı adına yaptığı davaya konu ödemelerin belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken, bilirkişi raporundaki soyut ibarelerin esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ VE İSTEM              : Yukarıda açıklanan nedenler ve mahkemece resen yapılacak tespitler ışığında;

1-)……

2-)…… 

3-) Haksız ve mesnetsiz davanın reddine,

4-) Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz.

 

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir