Özet: Davalı, vekil olarak yaptığı işin hesabını vermekle yükümlüdür.
Davacı, davalı vekilin sattığı araç bedelini kendisine ödemediğini beyanla 10.560.000 TL satış bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, aracı; davacının vekili M.G.’nin haricen A.B.’ye sattığını, bedelini de bu kişinin aldığını, kendisinin sadece noter satışının vekâletten yapılmasında aracı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dinlenilen davalı tanık anlatımlardan davalının bedel almadığı, bedeli M.G.’nin aldığı benimsenerek davalı aleyhindeki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Sav, savunma ve toplanan delillerden davacının davaya konu aracın satılması konusunda dava dışı M.G.’nin vekil tayin ettiği, M.G.’nin de yetkisine dayalı olarak davalıyı tevkil ettiği, davalının da davacı vekili olarak 2.2.1989 tarihinde davacıya ait aracı noter önünde sattığı sabittir. Satış senedinde davalı araç satış bedelini tamamen ve nakden alıcısından aldığını da kabul etmiştir.
Davalı vekil olarak yaptığı işin hesabını vermekle yükümlü olduğu gibi, satış senedindeki yazılı beyanının aksini davacının açık onamı bulunmaması nedeniyle tanık beyanı ile de ispat etmesi mümkün değildir. Davalı satış bedelini davacıya veya vekiline ödediğini yasal delillerle kanıtlayamadığı için davacıya karşı bedelden sorumludur. Husumetin bu nedenle davalıya yöneltilmesi de doğrudur. Bu durumda davalının vekil olarak davacıya ait aracın satış bedelinin ödenmesine davacıya karşı sorumlu olduğu kabul edilip işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hükmün BOZULMASINA karar verildi (Y. 13. HD. 21.2.1991 T. 7833 E. 1897 K.).
0 Yorum