CMK Madde 167
Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 167. maddesi şu şekildedir:
Yönetmelik
Madde 167 – (1) Adli kolluk görevlilerinin nitelikleri ve bunların hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimi, diğer hizmet birimleri ile ilişkileri, değerlendirme raporlarının düzenlenmesi, uzmanlık dallarına göre hangi bölümlerde çalıştırılacakları ve diğer hususlar; bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.
Başlık
CMK’nın 167. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Soruşturma – BİRİNCİ KISIM: Suçlara İlişkin İhbarlar ve Soruşturma – İKİNCİ BÖLÜM: Soruşturma İşlemleri
Madde başlığı şu şekildedir: Yönetmelik
Gerekçe
Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 167. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Tasarıya 163 üncü maddeden sonra gelmek üzere adli kollukla ilgili yeni 164, 165, 166 ve 167 nci maddeler eklenmiştir.
TBMM Kabul Metni
Kanun maddesi mecliste tartışılırken şu konuşmalar geçmiştir:
167 nci maddeyi okutuyorum:
Yönetmelik
MADDE 167. – (1) Adlî kolluk görevlilerinin nitelikleri ve bunların hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimi, diğer hizmet birimleri ile ilişkileri, değerlendirme raporlarının düzenlenmesi, uzmanlık dallarına göre hangi bölümlerde çalıştırılacakları ve diğer hususlar; bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.
BAŞKAN -Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart; buyurun.
CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) – Değerli arkadaşlarım, bu maddede nihaî değerlendirmemi yapacağım, görüşlerimi toparlayacağım ve özetleyeceğim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hukuk devleti yapılanmasının önemli unsurlarından birini yasalaştırıyoruz. Elbette, hukuk devleti yapılanmasının tek ayağı ceza muhakemesi değildir; bunların yanında, bağlı olarak söylüyorum, idarî aşamadaki delil toplama sürecine müdahalenin dışında, adlî süreçteki müdahaleye yol açan düzenlemelerin de, herhalde ve mutlaka, yeni baştan düzenlenmesi gerekiyor.
Adlî ve idarî yargı arasındaki çekişmeleri kullanmaktan, istismar etmekten vazgeçmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi ilişkisini, konjonktüre bağlı olarak, istismar etme girişimlerine tenezzül etmemek gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Adlî yargı ile idarî yargı yapılanmasını tutarlı hale getiremiyorsak, hukuk devleti sürecinde bir gelişme sağlayamayız. İdarî yargıda yüzde 80 oranındaki ve devamında Anayasa Mahkemesinde mevcut olan çok büyük orandaki hukukçu olmayan hâkim oranlamasına son verilmediği takdirde, yargının ve yargıcın bürokratlaşması sürecini engelleyemeyiz.
Sayın milletvekilleri, getirilen tasarının, elbette tamamen olumsuz olduğunu söylemiyorum; bunu, her aşamada ifade ediyorum; doğal olarak, birtakım olumlu düzenlemeler yapılmıştır; ancak, bu tasarının karakteristiğini belirleyen temel olay adlî kolluk yapılanmasındaki özelliktir. Getirildiği iddia edilen değişiklikler -altını çizerek ifade ediyorum, önemle ifade ediyorum- mevcut yapının tekrarı, korunması ve kurumsallaşmasından başka bir anlama gelmemektedir. İşte bu sebepledir ki, mevcut yapı içinde yargı mercileri bir ihzarın yerine getirilmesinde dahi farklı uygulamalarla karşı karşıya kalmaktadırlar. İlgili karakol amiri, o mahkeme veya savcıyla olan diyaloğuna göre ihzarın akıbetini veya süresini belirleyebilmektedir.
Bu yansımalar, olayın sadece basit ve somut bir bölümüdür. Daha da ötesi, delillere doğrudan tesir etme konumunda olan kolluk gücü, bu yanlışı gidermek adına yeni yanlışlar yapabilmektedir. Bütün bu sakıncaları gidermenin yolu ve başlangıcı ise -önemle ifade ediyorum- sicil amirliği ilişkisinden geçer değerli arkadaşlarım. Madem ki yapılan görev adlî kolluk görevidir, bu görevin hakkıyla yapılıp yapılmadığını denetleme mevkiindeki, merciindeki kamu görevlisi de; yani, yargılama sürecinin, soruşturma sürecinin başındaki savcı da o kolluğun amiri olmalıdır; ama, hangi anlamda amiri olmalıdır; sicil amiri anlamında amiri olmalıdır. Bu süreç, hukuk devleti yapılanmasının özünü teşkil eder. Daha da önemlisi, neden bu işin doğrusunu yapmamakta direniyoruz, neden çekiniyoruz? Yoksa, bu yapı işimize mi geliyor? Bu oligarşik ve bürokratik yapıyı sürdürmek işimize mi geliyor? Basit bir ihzar müzekkeresinin muhatabına ulaşması için, mutlaka, üç dört merciin incelemesinden mi geçmesi gerekiyor? İşte, oligarşik ve bürokratik yapıyı sınırlandırmanın ve etkisiz hale getirmenin çok önemli bir sürecini yaşıyoruz bu tasarıda; size bu fırsatı anlatmaya çalışıyoruz. Bu oligarşik ve bürokratik süreci kırmak istiyor musunuz istemiyor musunuz; bunu, bir defa daha soruyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu arada, tabiî, hükümete sesleniyorum, Sayın Bakana sesleniyorum. Ceza muhakemesi yargılamasına ve adlî kolluk yapılanmasına ciddî bir katkı sağlamak istiyorsanız, popülizm yapmadan, tribünlere oynamadan, kurumları karşı karşıya getirmeden ve buna yol açmadan, gelin, artık adlî kolluktaki statükoculuğu aşın. Böylece, gerçek anlamda bir değişim sürecini başlatın.
Bu aritmetiğe ve muhalefetin açık desteğine rağmen bu temel konuda böylesine statükocu ve ürkek davranıyorsanız, siyasî iktidarın hukuk devleti yapılanmasına ciddî bir katkı yapmasını beklemek, safdillikten öteye gitmez değerli arkadaşlarım.
Siyasî iktidarın hukuk devleti yapılanmasına ciddî bir katkı sağlamayı gerçekten isteyip istemediğini test etmenin temel göstergelerinden birisinin adlî kolluk yapılanması olduğunu bir defa daha ifade ediyorum. İnanıyorum ki, adlî kolluk yapılanmasını, amaca uygun gerçekleştirebildiğimiz takdirde, o çok yakındığınız veya yakınıyor göründüğünüz oligarşik ve bürokratik yapıyı da etkisiz hale getirme fırsatını yakalayacaksınız. Gelin, bu tarihî fırsatı kaçırmayalım, bu sorumluluğu üstlenmekten kaçınmayalım.
Değerli arkadaşlarım, bu düşüncelerle, bu değerlendirmelerle, eleştirilerimizi, Grup adına bir bütünlük içerisinde ifade etmeye çalıştım. Ben, bu tasarının, ulusumuza, toplumumuza, ceza yargılamasının amacına ulaşmasına katkı sağlamasını yürekten diliyorum.
Bu vesileyle, Genel Kurulu bir defa daha saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sizi özleyeceğiz Atilla Bey.
ATİLLA KART (Konya) – Buradayım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.