Yeni Yargı Paketi Kapsamında Yapılan Temyiz Başvuru Dilekçesi

YARGITAY ( ). Sunulmak Üzere

X ASLİYE Ceza Dairesi Dosya No             :          TEMYİZ TALEBİNDE BULUNAN SANIK                  : VEKİLLERİ           :   KONU                   : Müvekkil hakkında Görevi Yaptırmamak İçin Direnme ve Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret suçlarını işlediğinden bahisle verilen mahkumiyet kararı yönünden; X tarihli resmi Ceza Dairesinin …tarih ve……. Sayılı ilamı ile verilen karar usul ve yasaya aykırı kararı tesis edilmiş olduğundan; Usul ve yasaya aykırı ilamın DÜZELTİLMESİNE ve temyiz başvurularımızın kabulü ile müvekkilin BERAATİNE yönünde hüküm tesis edilmesine Karar verilmesi istemimizdir.

AÇIKLAMALAR

 
  1. Müvekkilimiz hakkında yürütülen yargılama neticesinde ….Asliye Ceza Mahkemesi’nin……. Sayılı dosya ile Görevi Yaptırmamak İçin Direnme suçu yönünden 6 ay Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret suçu yönünden ise 1 yıl karar verilmiştir. Bu yöndeki mahkeme kararı yapılan Ceza Dairesi’nin.. Sayılı kararı ile karar verilmiştir.
  2. Ancak 24.10.2019 tarihli resmi Ceza Muhakemesi Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında yapılan bir takım değişikliklere istinaden tarafımızca temyize başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki;
  3. 24.10.2019 tarihli resmi Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairelerinin Kararları temyiz edilebilir şeklinde hükme yer verilmiştir.

MADDE 29 – 5271 sayılı Kanunun 286 ncı maddesine aşağıdaki “(3) Aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir:

  1. a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
  2. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),

suçları.

Bu yöndeki yasal kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarını işlediği gerekçesiyle 1 yıl 6 ay 3.1.   Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçu Yönünden:

3.1.1.          Bilindiği üzere bahse konu suçun oluşabilmesi için tehdit unsurlarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Ancak olayımız bakımından müvekkilimizin müştekiye karşı ne cebir ne de tehdide yönelik hiçbir eylemi bulunmamış olup, müşteki beyanına dayanarak bunların var olduğunu iddia etmek ve bu şekilde müvekkile ceza vermek ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİNİN YOK SAYMAKTAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR. Nitekim dosyada müştekinin soyut beyanı dışında tek bir delil dahi bulunmamakta olup soyut beyanlarına ve yine müşteki tarafından tanzim edilen tutanağa itibar edilerek müvekkile nasıl ceza verildiğini anlamış değiliz.  Her ne kadar Yerel Mahkemece “müştekinin yazılı delillere uygun görünen beyanlarının müşteki tarafından tanzim edilen tutanak olup bu gerekçe ile hukukumuzda en büyük ispat kabul edilen yazılı delil olgusu tabiri caizse yerle bir edilmiştir. Zira Sayın Başkanlığınızca da takdir edileceği üzere dosyada taraf olan şahıs tarafından tutulan tutanağın objektif olma ihtimali söz konusu dahi değildir.

3.1.2.          Olay günü müvekkilin kim olduğu hakkında en ufak bilgisi küçük bir çocukla birlikte müvekkilin yerine gelerek bu çocuğa neden sigara verdin şeklinde sormuş, müvekkil ise yapmadığı bir eylemden dolayı müştekinin bir anda müvekkilin çalıştığı yere gelerek müvekkili suçlamaya başlamasına verememiş, o anki şok etkisi ve kızgınlık ile müşteki ile tartışmıştır. Ancak müvekkilin konuşmalarının hiçbiri tehdit içermemektedir. Hatta olay gerçekleşmeden hemen önce müşteki müvekkile; “ sen işine baksana, ne duruyorsun orada, içeri girsene ne bakıyorsun, senden öncekilere 6 ay ceza yazdırdım, aynısını sana da yapacam, görürsün sen” şeklinde sözler sarf etmiştir.

3.1.3.          tehdit niteliğinde ve tehdit olarak kabul edilecek hiçbir söz söylenmemesine karşın tartışma sırasında kızgınlıkla ağızdan çıkan birtakım sözler her nasılsa tehdit olarak algılanmıştır. BU HUSUSTA DA HİÇBİR SOMUT DELİL BULUNMAMAKLA BİRLİKTE YALNIZCA ŞÜPHEDEN UZAK SOMUT BİR DELİLLE İSPATLANMAYAN MÜŞTEKİ BEYANINA İTİBAR EDİLMİŞTİR. Ayrıca Sayın Başkanlığınızca da bilindiği üzere kavga sırasında söylenen sözler o anki ruh halinden kaynaklanan, ani ve kızgınlıkla söylenen sözler olabilir. Kişi karşı tarafı kasten korkutmayı veya endişeye sevk etmeyi amaçlamadan bir kavgada aniden bazı sözler söylemişse bu sözlerin tehdit unsurunu oluşturması mümkün değildir. Bu sebeple de müşteki ile tartışıldığı anda müvekkilin ağzından çıkan birtakım kelimelerin tehdit olarak kabul edilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırıdır.

3.1.4.          Görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsurlarından olan “cebir” olgusunun suç unsurlarının oluştuğu yönünde karar verildiğini anlayabilmiş değiliz. Müvekkilin ifadesinde de belirtildiği üzere müştekinin meslektaşları olan 2 polis görevlisi müvekkilin iki kolundan tutmuş, müşteki de müvekkile yumruk atmış ve dudağına vurmuştur. (Bu husus darp rapor ile de sabittir.) Bu sırada kendisini savunmak isteyen müvekkil can havliyle müştekiye tekme atmaya çalışmışsa da müştekiye hiçbir şekilde temas etmemiştir. Müştekinin soyut ve gerçek dışı iddia ve isnatlarının aksine müvekkilimiz, müşteki tarafından darp edilmiş ancak müştekinin kamu görevlisi olması sebebiyle ve olay yerine gelen ekibin müştekinin meslektaşları olması sebebiyle ne yazık ki olay gerçekliği ile aksedilmemiş, gerçeklerin üstü kapatılarak tüm suçlu müvekkil gösterilmeye çalışılmıştır.

3.1.5.          Müvekkilin tartışma esnasında müştekiye karşı söylemiş olduğu ciddiye alınamayacak ve müvekkile vurması üzerine müvekkilin müştekiye tekme atmaya çalışması ve müştekiye temas etmemesi birlikte nazara alındığında isnat edilen suçun oluşmadığı açıkça görülmektedir. Kaldı ki yüksek yargı içtihatları da bu iddialarımızı desteklemektedir;

YARGITAY 8.

  • GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME (“Seçenekli Hareketli” ve “Amaçlı Bir Fiil” Olarak Düzenlenen ve Görevin Yapılmasını Önleme Maksadıyla Kamu Görevlisine Karşı Gelinmesi Eylemleri Cezalandırılan Suç Tipinde Hareketin İcra Vasıtalarının “Cebir veya Tehdit” Şeklindeki İcrai Davranışlarla İşlenebileceğinin Öngörüldüğü ve Belirtilen Tipik Hareketleri İçermeyen DÜĞÜN YERİNDE SANIKTAN SİLAH ALMAK İSTEMESİYLE SANIĞIN KENDİSİNİ YERE ATIP SONRASINDA SİLAHI KAÇIRMASI SANIĞIN POLİSLERE “SİZİN BAŞKA İŞİNİZ YOK MU DÜĞÜNDEN SİLAH ALMAYA KALKIŞIYORSUNUZ BURASI KADINHANI LEN ŞEKLİNDE SÖZLER SARFETMESİ (Görevi Yaptırmamak İçin Direnme ve Hakaret Suçlarını Oluşturmayacağı – Cebir veya Tehdit Şeklinde İcrai Davranışla İşlenebileceğinden Sanığın Suç Tipine Uymadığı)
  • YARGITAY 18.

  • GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME SUÇU (Olayın Bütünü ve Sözlerin Söylendiği Ortam Dikkate Alındığında Bu Sözlerin Müştekiler Hakkında Şikayette Bulunulacağını İfade Etmek Maksadıyla Söylenmesi Objektif Olarak Müştekiler Üzerinde Ciddi Bir Endişe Doğuracak Nitelikte Bulunmaması Sebebiyle Tehdit Suçunun Unsurlarının Oluşmadığı – İlgili Suçtan Hükümlülük Kararı Verilmesinin Hatalı Olduğu)
  • SUÇUN UNSURLARININ OLUŞMAMASI (Olayın Bütünü ve Sözlerin Söylendiği Ortam Dikkate Alındığında Bu Sözlerin Müştekiler Hakkında Şikayette Bulunulacağını İfade Etmek Maksadıyla Söylenmesi Objektif Olarak Müştekiler Üzerinde Ciddi Bir Endişe Doğuracak Nitelikte Bulunmaması Sebebiyle Tehdit Suçunun Unsurlarının Oluşmadığı – Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçundan Hükümlülük Kararı Verilmesinin Hatalı Olduğu)
  • ÖZET: Olayın bütünü ve sözlerin söylendiği ortam dikkate alındığında; bu sözlerin müştekiler hakkında şikayette bulunulacağını objektif olarak müştekiler üzerinde ciddi bir endişe doğuracak nitelikte bulunmaması sebebiyle tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, görevi yaptırmamak için direnme suçundan hükümlülük kararı verilmesi hatalıdır. Bu eylemin suç teşkil ettiğinden dahi ifadeye çağrıldığı sırada haberi olan müvekkilimiz manevi unsuru oluşmadığından müvekkilin BERAATİNE karar verilmesi gerekmektedir.

    3.2.   3.2.1.          esrar satıyor ben burda sigara satamayacak mıyım” şeklinde sözler söylemiş olup müştekinin iddia etmiş olduğu şekilde hakaret içerikli söz söylememiştir. Kaldı ki bu hususta tanık delili dahi söz konusu değil iken yalnızca müştekinin soyut beyanına itibar edilerek müvekkil hakkında 1 sene hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

    3.2.2.          Yukarıda belirtmiş olduğumuz Yargıtay 8. DÜĞÜN YERİNDE SANIKTAN SİLAH ALMAK İSTEMESİYLE SANIĞIN KENDİSİNİ YERE ATIP SONRASINDA SİLAHI KAÇIRMASI SANIĞIN POLİSLERE “SİZİN BAŞKA İŞİNİZ YOK MU DÜĞÜNDEN SİLAH ALMAYA KALKIŞIYORSUNUZ BURASI KADINHANI LEN ŞEKLİNDE SÖZLER SARFETMESİ” eylemi dahi hakaret olarak kabul edilmediği yönünde karar verilmiştir. Bu nedenlerle müvekkil hakkında verilen haksız ilamın DÜZELTİLEREK müvekkilin BERAATİNE karar verilmesini talep etme zorunluluğu doğmuştur.

    3.3.   GEREK MADDİ ŞÜPHE MEVCUT OLACAK İSE BU HALDE DAHİ ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ GEREĞİNCE MÜVEKKİL ALEYHİNE MAHKUMİYET KARARI VERİLMESİ DOĞRIU DEĞİLDİR.

    3.3.1. suçlu olduğunun soruşturma aşamasında savcı tarafından delillerle ortaya konulması, yargılama aşamasında da sanığın suçu işlediğine dair somut ve şüpheden uzak/kesin delillerle kanıtlanması hukuken bir zorunluluk olup, aksi halde kesin delil olmaksızın sanık aleyhine mahkumiyet kararı verilmesi mümkün değildir. Yani sanığın suçsuz olduğunu ispat etmesi değil, mahkemece sanığın suçlu olduğunun kesin delillerle ispat edilmesi gerekmektedir. CEZA YARGILAMASININ EN TEMEL İLKELERİNDEN ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİNCE, SANIK HAKKINDA MAHKUMİYET KARARI VERİLEBİLMESİ İÇİN SANIĞIN SUÇ İŞLEDİĞİNİN HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK VE KESİN (%100) DELİLLERLE KANITLANMASI GEREKMEKTEDİR. Ceza muhakemesinde maddi gerçeğin şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması amaçlanmakta olduğundan suçun sübuta ermesi bakımından şüphenin %100 bir şekilde yok edilmesi gerekmektedir.

    Yargıtay CGK 2012/6-1309 E. – 2013/258 K. Sayı ve 21.05.2013 tarihli ilamında;

     

    ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel şartı, suçun şüpheye yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan delillerin bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir şüphe ve başka türlü bir oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olmalıdır.

    Yargıtay CGK 2006/9-337 E. – 2007/69 K. Sayı ve 20.3.2007 tarihli ilamında;

    ÖZET : Mala zarar verme suçu suç olup, dosyada sanığın söz konusu ceviz ağacını başkasının malına zarar verme kastı ile kestiği veya yıktığı konusunda KATILANIN İDDİASINDAN BAŞKACA BİR KANIT BULUNMAMAKTADIR. Amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinin birisi de `kuşkudan sanık yararlanır` ( in dubio pro reo ) ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından taşıdığı önemden dolayı göz önünde tutulması gereken herhangi bir meselede baş gösteren kuşkunun, sanığın yararına değerlendirilmesidir. Yerel Mahkemece kuşkunun sanık lehine değerlendirilerek, beraat kararı verilmesi isabetlidir.

    Dosya kapsamında müvekkilin atılı suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı isnat edilen suçların müvekkil tarafından işlenmediği sabit olmakla birlikte dosya kapsamında dinlenen tanıklardan UMUT SEVİM, MÜVEKKİLDEN SİGARA ALMADIĞINI beyan etmiş, tanık da OLAY ANINDA ORADA OLMADIĞINI YALNIZCA MÜŞTEKİNİN KENDİSİNE OLAYI ANLATTIĞINI açıkça belirtmiştir. Dolayısıyla müvekkilin üzerine atılı suçları işlediğine her türlü şüpheden uzak kesin bir delil bulunmadığından ceza yargılamasının temel ilkesi olan “ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİNİN” müvekkil bakımından da uygulanacağı izahtan varestedir. Zira bu ilke mahkumiyet için yeterli delil bulunmaması, suçun unsurlarının ispatı bakımından yetecek delilin olmaması halinde sanığın beraatına karar verilmesi gerektiğine dayanmaktadır.

    Huzurdaki kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçları yönünden bu suçları işlediğine dair herhangi bir delil dahi bulunmayan müvekkilimizin mağduriyetine sebebiyet verilmemesi adına 24.10.2019 tarihli resmi karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olmuştur.

    SONUÇ VE İSTEM          : Yukarıda Müvekkil hakkında Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Ve Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret suçlarını işlediğinden bahisle verilen mahkumiyet kararı yönünden; 24.10.2019 tarihli resmi Ceza Dairesinin…….. Sayılı ilamı ile verilen usul ve yasaya aykırı ilamın DÜZELTİLMESİNE ve temyiz başvurularımızın kabulü ile müvekkilin BERAATİNE yönünde hüküm tesis edilmesine karar verilmesini saygıyla vekaleten arz ve talep ederiz. tarih

                                                                                    Adana Avukatı – Avukat Saim İNCEKAŞ

    Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

    Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir