✒ Yalan Tanıklık Şikayet Dilekçesi 1
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
MÜŞTEKİ:
ŞÜPHELİLER:
SUÇ: Yalancı Tanıklık Yapma (TCK. md. 272 vd.) ve resen tespit edilecek suçlar.
OLAY GÜNÜ:
AÇIKLAMALAR
1) Adana İş Mahkemesi’nin 14 Esas numaralı dosyasında davalı Ahmet ile aramda işe iade davası görülmektedir. Ekte sunmuş olduğum 22/08/2019 tarihli duruşmada Şüpheli Kemal şahsımı işten çıkarırken gösterdikleri fesih sebeplerini hukuka uygun hale getirmek için aleyhimde yalancı tanıklıkta bulunmuşlardır.
2) 22/08/2019 tarihli duruşmada şüpheli Ahmet: “Davacı işten çıkarılmıştır. Davacı iş düzenini bozuyordu örneğin benim çalıştığım dönemde, mutfakta sigara içtiği saptanmıştır. Kişisel temizlik ve hijyen kurallarına uymuyordu. Çoğu zaman sakal tıraşı olmuyordu. Davacı uyarıldığında işyerinde tıraş oluyordu. Kıyafetlerinin kirli olduğu diğer çalışanlar tarafından tutanaklar ile tespit edilmiştir. Ayrıca Davacı iş yeri kurallarına uymayarak işi aksatıyordu. Bu nedenle 3 firma kaybımız olmuştur.” dedi. Benim çalışmış olduğum dönemde şüphelinin beyan etmiş olduğu üzere sigaraya dair tutulmuş olduğu iddia edilen tutanaklar şüpheli Ahmet zamanında tutulmamış, hatta o dönemlerde şüpheli iş yerinde herhangi bir sorumluluğu olmayıp o iş yerinde çalışmamaktaydı. Ayrıca şüphelinin aleyhime tanıklıkta bulunduğu tüm ifadeler yalan olup sırf feshin haklı hale getirilmek adına yapılmıştır. Ayrıca benim işleri aksatmam neticesinde 3 firma kaybettiklerini söylemiş olsa da bu kayıplar işverenin hatası neticesindedir. İş verenin yemeklerde kullanmış olduğu ürünlerin ve malzemelerin kalitesizliğinden kaynaklanmaktadır.
3) 22/08/2019 tarihli duruşmada Ahmet: “Buna rağmen davacı bir hafta içerisinde yöneticisiyle tartışmıştır. Yöneticisine; bu ücrete bu işin yapılmayacağını söyleyerek işi aksatma yoluna girmiştir. Davacı 3.600,00 prim gün sayısını tamamladığı için emekliliğini talep edecekken, benimle işe iade davası açıldığında 3-5 aylık maaş alabileceğini, bu nedenle bunu kendisine ödememizi söyledi.” demiştir. Fakat benim söylediğimi iddia ettikleri şeyleri kendileri teklifte bulunmuştur. Bana 3.600,00 prim gün sayısını doldurduğumu emeklilik talep edebileceğimi ve eğer dava açarsam çok az bir meblağ alacağımı söyleyerek bana 19.000 TL teklifte bulundular kabul etmemi istediler. Bana hak ettiğimden az para teklif ettikleri için bunun yeterli olmadığını, benim bu tutarı kabul edemeyeceğimi eğer çıkarmak istiyorlarsa kendilerinin çıkarabileceğini söyledim. Aramızda görülen davada benim söylememiş olduğum şeyleri söylemiş göstererek şüpheli yalancı tanıklıkta bulunmuş olup adaleti yanıltmıştır.
4) Yine aynı günkü duruşmada, “Davacının asıl işi aşçılıktır. Rica üzerine şoförlük yaptırılmış olabilir.’’ demiştir. Fakat ben çalıştığım süre boyunca 2 yıl süreyle gece vardiyalarında şoförler olmadığı için ben şoförlük yaptım. SRC belgesine sahip olmamama rağmen, işverenim bir şey olmayacağını yapmam gerektiğini söylemiştir. ‘’Mutfak çalışanları mutfağın temizliğini de yaparlar. Bayanların yaptığı bulaşıkçılık işine aşçılar sokulmaz, ancak diğer genel temizlik işlerini yaparlar. Kullanacağı malzemeye su tutmuş olabilir. Bunun dışında temizlik işi aşçılara yaptırılmaz.” demiştir. Ben işverenle çalışmış olduğum süre boyunca gece vardiyasında bulaşıkçı olmaması nedeniyle ben bilfiil bulaşık yıkadım. Bununla alakalı tanıklar mevcut olup sayın savcılık istemesi dahilinde tanıklar ifade verebilecektir.
5) Ayrıca dava dosyamdan öğrendiğim kadarıyla Kemal’in 13/01/2020 tarihinde işe iade davasına vermiş olduğu beyanda vicdanen rahatsız olduğunu belirtmiş ayrıca şahsım aleyhine tutulan tutanakların zorla baskı yapılarak imzaladığını beyan etmiş olup lehime beyanlarda bulunmuş olup vicdanen rahatsız olan Kemal’in ifadeleri de dosyaya sunulmuş olup çağırılması dahilinde tanıklık edecektir.
6) Davalı tanıkları aleyhime tanıklıkta bulunarak davayı kaybetmeme sebep olmuş, yaptıkları haksız feshi haklı hale getirmek adına yapmadığım şeyleri yaptım göstererek adaleti yanıltmış ve yalancı tanıklıkta bulunmuşlardır.
TANIKLAR:
HUKUKİ NEDENLER: 5237 S.K. m. 207 ve ilgili mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Tanık beyanları ve diğer deliller.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda izah edilen ve resen nazara alınacak sebeplerle, özetlediğimiz kısmen ve tamamen yalan olduğunu iddia ettiğimiz beyanların adaletin tesis edilmesine zarar vermesi, tanığın yalan yere yemin etmesine rağmen bildiği gerçeklere aykırı hareket etmesinden sebep, yapılan yargılamanın selametine engel olması sebebiyle kamu adına şüpheli hakkında kovuşturma kararı verilerek iddianame düzenlenmesini talep ederim.
MÜŞTEKİ
✒ Yalan Tanıklık Şikayet Dilekçesi 2
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
ŞİKAYETÇİ:
VEKİLLERİ:
ŞÜPHELİ:
SUÇ: Yalan yere tanıklı(TCK 272)
KONU: Şikayet dilekçemizin sunulması ile şüpheli hakkında kamu davası açılması istemimizdir.
AÇIKLAMALAR
14 tarihinde müvekkil ve eski eşi anlaşmalı olarak boşanmışlardır. Buna rağmen müvekkilin eski eşi müvekkili sürekli rahatsız etmiş olup çirkefliğini sürdürmüştür. Sürekli müvekkili tehdit etmiştir. Gerek iş hayatında gerek özel hayatında müvekkil adına sıkıntılar ortaya çıkarmıştır. Müvekkil adına verdiği rahatsızlığı daha da abartarak kardeşi olan Ahmet ile birlikte Seyhan Polis Merkez Amirliğine giderek asılsız, gerçek dışı ve kabul edilemez iddialarda bulunmuşlardır.
Kardeşiyle birlikte olup müvekkil adına yalan tanıklıkta bulunmuştur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 272/2 maddesinde; “Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” denmektedir. Şüphelinin TCK’nın 272/2 maddesinde yazılı suçu işlediği sabit olduğundan Sayın Savcılığınıza başvuru gereği hasıl olmuştur.
HUKUKİ SEBEP: CMK, TCK ve ilgili mevzuat.
DELİLLER: Tanık beyanları ve her türlü sair delil.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şüpheli hakkında gerekli tahkikat ve inceleme yapılarak cezalandırılması için hakkında kamu davası açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
ŞİKAYET EDEN VEKİLİ
✒ Yalan Tanıklık Şikayet Dilekçesi 3
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
YAKINAN :
VEKİLİ :
ŞÜPHELİLER :
SUÇ : Yalancı Tanıklık
SUÇ TARİHİ :
AÇIKLAMALAR
1- Müvekkil, serbest avukatlık yapmaktadır. Ofisinden 14 tarihinde yapılan hırsızlık olayı sonucu 81.600.00TL parası çalınmış ve müvekkilim şüphelisi olarak, halen derdest Adana Cumhuriyet savcılığının 16 soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunmuş ve bu dosya halen derdest olarak savcılıkta soruşturması devam etmektedir. Şu anda derdest olarak devam eden soruşturma dosyasında savcılık makamı takipsizlik kararı vermiş ve yapılan itiraz üzerine Adana Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı bozmuştur ve dosyanın devamına karar vermiştir. İşte verilen bu takipsizlik kararı esnasında sanık Ahmet müvekkilim hakkında Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açmış ve bu davanın ilk celsesinde 16 tarihinde duruşma sonunda davacının kardeşi Mehmet müvekkilime hakaret ve tehditlerde bulunmuş ve bunun üzerine Adana Cumhuriyet savcılığının 13 soruşturma numarası ile soruşturma sürdürülerek sanık Mehmet hakkında HAKARET VE TEHDİT suçlarından dava açılmış ve dava halen Adana 1. Asiye Ceza mahkemesinde 18 esas dosya numarası ile devam etmektedir.
2- Adana Asliye ceza mahkemesinin 13 esas sayılı davasının 14 tarihli celsesinde yukarıda isimleri verilen şüpheliler tarafımızca ve sayın mahkeme hakimince yalancı tanıklığın suç olduğu konusunda uyarılmalarına rağmen suç tarihinde tanıklık yaptıklarını ve olayın olduğu esnada orada olduklarını ısrarla iddia etmişlerdir. Oysaki tanıklar. Asliye Hukuk Mahkemesinin 3. Celsesinde 13 tarihli celsesinde, tanık olarak dinlenmişlerdir celse zaptı dilekçe ekinde sunulmuştur.
3- Şüpheliler, ‘‘namusu, şerefi ve kutsal saydığı tüm inanç ve değerleri üzerine’’ yeminli olarak beyanının alınmasına rağmen davaya konu suçun işlendiği celse tanıklık yaptıklarını ve bu sebep ile duruşma salonu ve dışında olduklarını ve bu sebep ile olaya şahit olduklarını ve ayrıca beyan ettiği bazı hususları bildiğini söylemişler ya da olan şeyleri olmamış, olmayan şeyleri de aksi olmasına rağmen olmuş gibi beyan etmiştirler.
4- Şüpheli, tanık ifadelerinde, mahkemede yalan beyanda bulunmuş ve adaleti yanıltmıştır.
HUKUKİ NEDENLER : 5237 S. K. m. 209 ve ilgili mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER : Tanık beyanları ve diğer delililer.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda izah edilen ve resen nazara alınacak sebeplerle, şüphelilerin yalan beyanlarda bulunarak adaletin tesisine zarar vermesi, yemin etmesine rağmen gerçeğe aykırı beyanda bulunması nedeniyle şahıs hakkında eylemlerine uyan suçlardan cezalandırılması için kamu davası açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Yakınan Vekili
✒ Yalan Tanıklık Şikayet Dilekçesi 4
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
MÜŞTEKİ :
VEKİLİ :
ŞÜPHELİLER:
KONU : Yalan Tanıklık Yapma ( TCK. md. 272)
Açıklamalar
Şüpheli şahıslar, müvekkil şirketin eski çalışanları olup; Adana Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15 E. ile Adana Hukuk Mahkemesi’nin 13 E. Sayılı dosyaları üzerinden müvekkil şirket aleyhine işçilik alacaklarından kaynaklı dava açmışlardır. Ancak; Sayın Mahkeme’nin 13 tarihli celsesinde dinlenen şüpheliler yalan beyanda bulunmuş olup bu nedenle şüphelilere karşı suç duyurusunda bulunma zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki;
1- Adana Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15 E. Sayılı dosyasında duruşmada tanıklık yaparken davacı asil tarafından açık bir şekilde yalan tanıklık yapması için yönlendirilmiş ve bu durum duruşma tutanağına geçirilmiştir.
Adana Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15 E. Dosyası üzerinden açılan davanın dava dilekçesinde davacı; “emeklilik nedeniyle iş akdini feshettiğini, çalışma döneminde sürekli fazla mesai yaptığını, resmi tatil ve dini bayramlarda çalıştığını” iddia etmiş ve bu çalışmalarından kaynaklı alacaklarını talep etmiştir.
İşbu dosyanın 12 tarihli celsesinde dinlenen tanık Ahmet beyanında da ikrar ettiği üzere; Adana Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15 E. Sayılı dosyanın davacısıdır ve bu nedenle müvekkil şirket ile arasında husumet bulunmaktadır. Ahmet; bu husumet nedeniyle 15 E. dosyasında tanık olarak dinlenirken davacı asil tarafından teşvik edilmesi sonucu yalan beyanda bulunmuş ve bu durum duruşma tutağına şu şekilde geçirilmiştir:
“Davacı tanığının mahkememizce iş yerindeki mesai saatlerine ilişkin bilgi ve görgüsüne başvurulduğu esnada duruşma salonunda hazır bulunan davacı asilin kısık sesle iki defa tanığa yönlendirmede bulunduğu görüldü, davacının tanık sözlerine müdahale etmemesi aksi takdirde duruşma salonunda çıkarılacağı konusunda ihtarat yapıldı.”
Tanığım çalışma saatleri ve fazla mesaiye ilişkin tüm beyanları davacı asil duruşmada aktif bir şekilde kendisini yönlendirmesi ile verilmiş ve hatta bu yönlendirme sonucu ifadesini değiştirmeye dahi çalışmıştır.
Ayrıca şüpheli; şantiyede yemek yiyenlerin listesinin davalı tarafından tutulduğunu iddia etmiştir.
2- Şüpheli duruşmada yalan beyanda bulunmuştur.
Tanık: “davacı sahadaki çöpleri ehliyeti olmadığı halde çöp arabasıyla Seyhan Çöplüğüne taşıdı, ben, davacı ve diğer kişiler çöpleri pikabın arkasındaki kasalara çöp topladık” demiştir, yani açıkça davacının dilekçesindeki iddiaları bilmesine, bildiğini de beyan etmesine rağmen mahkeme hakimini yanıltmak gayesiyle gerçeğe alenen aykırı yeminli ifade vermiştir.
Müvekkil şirket, geri dönüşüm işleriyle uğraşan bir şirkettir. Adana Asliye Hukuk Mahkemesi 14 Esas No’lu dosyasında 12 tarihinde dinlenen tanıklardan Mehmet davacı Ahmet’i çöp toplarken gördüğünü ifade etmiş. Yine aynı tanıklar vermiş oldukları beyanlarda aynı bölümde çalışmadıklarını bildirmekle birlikte davacıya ait iddiaların tamamından haberdar olduklarını bildirmişlerdir. Ancak davacının dava dilekçesinde çöp toplama noktasında emir geldiğini fakat çöp toplama işini yerine getirmediğini belirtmesine rağmen tanıklar, davacının çöp topladığını gördüklerini iddia ederek, bu yönde beyanda bulunmuşlardır.
Bu iddialarla birlikte dava dilekçesi değerlendirildiğinde davacıların yalancı tanıklık yaptığı ortadadır. Bu kapsamda TCK md 272 gereği Yalancı Tanıklık Yapma suçunu işledikleri sabittir ve bu nedenle cezalandırılmalarını talep ediyoruz. Şüphelilerin şahitlik yapacağı dosyada davacılarla her ne kadar eski iş arkadaşı ve aynı şekilde tanık küçüklükten beri davacının arkadaşı olsa da, yalan söylemeyeceklerini ve şahit oldukları her şeyi dosdoğru söyleyeceklerini düşündüğümüz için tanık olarak duruşmaya çağrılmışlardır. Şüpheli tanıklar “namusu, şerefi ve kutsal saydığı tüm inanç ve değerleri üzerine” yeminli olarak beyanlarının alınmasına rağmen davaya konu olayda davacının dava dilekçesinde “Sahaya çöp toplamaya çağırdılar, gitmedim” diye belirtmesine rağmen, davacıyı çöp toplarken gördüklerini beyan etmişlerdir. Şüphelilerin yalan olduğunu iddia ettiğimiz beyanları aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır.
2- Davacı tanığı duruşmada “davacı sahadaki çöpleri ehliyeti olmadığı halde çöp arabasıyla Seyhan Çöplüğüne taşıdı, ben, davacı ve diğer kişiler çöpleri pikabın arkasındaki kasalara çöp topladık” demiştir, yani açıkça davacının dilekçesindeki iddiaları bilmesine, bildiğini de beyan etmesine rağmen mahkeme hakimini yanıltmak gayesiyle gerçeğe alenen aykırı yeminli ifade vermiştir.
3- Ekte bulunan davacının Dava Dilekçesi’nin hiçbir kelimesinde ve ayrıca hiçbir yazılı belgede davacı çöp topladığını iddia etmemiş, aksine bu emri yerine getirmediğini beyan etmiştir. Buna rağmen şüpheli tanık gerçeğe aykırı olmasına rağmen, sırf mahkemeyi yönlendirme gayesiyle davacının davayı kazanması için gerçeğe açıkça aykırı beyanıyla adaleti yanıltmıştır.
HUKUKİ SEBEP: TCK ve ilgili mevzuat.
DELİLLER: Dava dilekçesi, duruşma tutanakları, tanık
NETİCE VE TALEP : Yukarıda izah edilen ve resen nazara alınacak sebeplerle, şüphelilerin yalan beyanlarda bulunarak adaletin tesisine zarar vermesi, yemin etmesine rağmen gerçeğe aykırı beyanda bulunması nedeniyle şahıs hakkında eylemlerine uyan suçlardan cezalandırılması için kamu davası açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Şikayetçi Vekili
✒ Yalan Tanıklık Şikayet Dilekçesi 5
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
MÜŞTEKİ :
VEKİLİ :
ŞÜPHELİ :
SUÇ : Yalan Tanıklık (TCK 272/2)
KONU : Şüpheli tarafından Adana 3. İş Mahkemesi’nin 13 E. sayılı davasının 14 tarihli duruşmasında davacının almış olduğu primleri Yargıtay İçtihatları gereği fazla mesai hesabından düşülmemesi yolu ile haksız menfaat elde etmek amacı ile: “İşyerinde performansa ve hedefe göre prim uygulaması 1 kere yapıldı onda da çeyrek altın verildi” şeklindeki yalan tanıklığının aksini yazılı olarak maaş bordroları ve banka dekontları, SGK kayıtları ile ispat etmiş olduğumuzdan şüpheli hakkında Yalan Tanıklık suçundan kamu davası açılması istemi hakkında.
AÇIKLAMALAR
1- Şüpheli Ahmet ile suçun işlendiği davanın davacısı Mehmet karşılıklı anlaşarak vekil vasıtasıyla ayrı ayrı müşteki müvekkile karşı dava açmışlardır. Şüpheli Ahmet müşteki müvekkile karşı Adana 2. İş Mahkemesi’nin 11 E. sayılı dosyası ile dava açmış ve bu davada Mehmet’i tanık olarak göstermiştir.(Ek 1- Adana 2. İş Mahkemesi’nin 11 E. sayılı dosyasına şüpheli tarafından verilen tanık listesi dilekçesi)
Buna karşılık da X Adana 3. İş Mahkemesi’nin 13 E. sayılı dosyasında şüpheli Mehmet tanık olarak göstermiştir.(Ek 2- Adana 3. İş Mahkemesi’nin 13 E. sayılı dosyasına Mehmet tarafından verilen tanık listesi dilekçesi)
2- Şüpheli Adana 3. İş Mahkemesi’nin 13 E. sayılı davasının 14 tarihli duruşmasında davacının almış olduğu primleri Yargıtay İçtihatları gereği fazla mesai hesabından düşülmemesi yolu ile davacının haksız menfaat elde etmesi amacı ile: “İşyerinde performansa ve hedefe göre prim uygulaması 1 kere yapıldı onda da çeyrek altın verildi” şeklinde çok bariz ve aşikar şekilde yalan tanıklık suçunu işlemiştir.
3- Dilekçemizin 3. maddesinde belirttiğimiz şüphelinin ifadesinin yalan olduğunu maaş bordroları, banka ile SGK kayıtları ile ispat edebilmekteyiz. Şöyle ki;
Şüpheli işyerinde çalışan işçilerin 1 defaya mahsus prim aldığını ileri sürmüştür. Halbuki işyerinde proje bazında performansa göre değişkenlik gösteren primler ödenmekteydi. Ekte sunduğumuz listede görüldüğü gibi çalışma dönemi içinde işçilerin primleri değişkenlik göstermektedir.
Ayrıca müşteki şirket kurumsal bir şirket olduğundan ödemiş olduğu tüm prim ve maaşları SGK’ya da bildirmiştir. Bu sebeple savcılığınız tarafından SGK’ya yazı yazılması halinde SGK kayıtları da iddialarımızı ispat edecektir. Yine ekte banka dekontlarını da sunduk. İlgili Garanti Bankasına da müzekkere yazılması halinde iddialarımız ispat edilebilecektir.
Bu durumda maaş bordroları, banka ve SGK kayıtları ile şüphelinin yalan tanıklık yapmış olduğunu ispat etmiş bulunuyoruz.
4- ŞÜPHELİNİN YALAN TANIKLIK YAPMASININ SEBEBİ YARGITAY 9.H.D. 2009/2318 E. VE 2011/186 K. VE 24.01.2011 TARİHLİ İÇTİHATI GEREĞİNCE DAVACIYA ÖDENEN PRİMLERİN OLASI FAZLA MESAİ ÜCRETİ HESABI YAPILIRKEN DÜŞÜLEREK DAVACI LEHİNE DAHA AZ ÜCRET HESAPLANMAMASI AMACINDAN KAYNAKLANMAKTADIR:
Şüpheli tanık Ahmet davacı Mehmet’e müşteki müvekkil tarafından ödenen primlerin fazla mesai hesabından düşülmemesi için işyerinde gerçeğe aykırı bir şekilde tüm işçilere, hatta proje bazında çalışmayan personele dahi prim ödendiğini, primin de sabit olduğunu ileri sürmüştür. Böylelikle tanık primi sanki maaşın uzantısı gibi sabit olarak, performans ve proje bazında ödenmeyen bir ödeme gibi göstererek davacı Ahmet adına çıkabilecek fazla mesai ücreti rakamından bu primlerin düşülmesini amaçlamıştır. Başka bir anlatımla şüpheli aşağıdaki Yargıtay kararını aşarak davacı Ahmet’e haksız kazanç elde etmek amacı ile yalancı tanıklık yapmıştır:
YARGITAY 9.H.D. 2009/2318 E. VE 2011/186 K. VE 24.01.2011 TARİHLİ KARARINDA:
“Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalı,işçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir.” denilmektedir.(Ek 3-Yargıtay Kararı)
İşbu sebeple şüpheli hakkında yalan tanıklık suçundan kamu davası açılması gerekmektedir.
5- Savcılığınıza ekte örnek mahiyetinde maaş bordroları ile banka dekontları ile bunların listesini sunuyoruz.(Ek 4- Yıllara göre örnek maaş bordroları ile banka dekontları) Listeye bakıldığında görüleceği gibi yıllara göre bazı işçilere hiç prim ödemesi yapılmamıştır. Buna göre prim almadan çalışan işçiler bulunmaktadır. Yine listeye bakıldığında görüleceği gibi herkese sabit 4 maaş prim ödemesi yapılmamaktadır. Ekte yaptığımız listede işçilerin aldıkları primlerin kaç maaşa denk geldiğini de belirttik. İşbu belgeleri banka dekontları ile SGK kayıtları da teyit etmektedir. Bu sebeple şüpheli hakkında kamu davası açılması gerekmektedir.
ARAŞTIRILMASINI İSTEDİĞİMİZ HUSUSLAR : 1- Adana İş Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak: 13 E. sayılı dosyadaki dava dilekçesi, davacının tanık listesi ile 14 tarihli duruşma zaptının bir örneğinin istenilmesini talep ediyoruz.
2- Adana İş Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak: 18 E. sayılı dosyadaki dava dilekçesi, davacının tanık listesinin istenilmesini talep ederiz.
3- SGK Adana İl Müdürlüğüne müzekkere yazılarak: Müşteki şirkette 2010-2015 yılları arasında çalışan tüm işçilerin aldıkları maaş, prim ve diğer haklarına ilişkin belge ve kayıtların istenilmesini talep ediyoruz.
4- Garanti Bankası Seyhan Şubelerine gerekli ise müzekkere yazılarak: Müşteki şirketin işçilerine maaş ödemesi olarak 2010-2015 yıllarında yaptığı tüm ödemelerin listesinin istenilmesini talep ediyoruz.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda yapılan açıklamalar ve resen göz önüne alınacak sebeplerle şüpheli tarafından Adana İş Mahkemesi’nin 14 E. sayılı davasının 13 tarihli duruşmasında davacının almış olduğu primleri Yargıtay İçtihatları gereği fazla mesai hesabından düşülmemesi yolu ile davacının haksız menfaat elde etmesi amacı ile: ” İşyerinde performansa ve hedefe göre prim uygulaması 1 kere yapıldı onda da çeyrek altın verildi” şeklindeki yalan tanıklığının aksini yazılı olarak maaş bordroları, banka dekontları ve SGK Kayıtları ile ispat etmiş olduğumuzdan şüpheli hakkında Yalan Tanıklık suçundan kamu davası açılarak cezalandırılmasına karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.
MÜŞTEKİ VEKİLİ
✒ Yalan Tanıklık Şikayet Dilekçesi 6 (Bildiğini Söylememek)
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
İHBARDA BULUNAN (Suçtan Zarar Gören):
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN :
SUÇ : TCK md 272 (Yalan Tanıklık Suçu)
KONU : İhbar dilekçemizin sunulması ile şahıs hakkında kamu davası açılması istemimizi içerir dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR
1- Müvekkili ile eşi Adana Aile Mahkemesi … ve birleşen boşanma davalarının taraflarıdır. İhbar olunan … ise diğer ihbar olunan X’in iş arkadaşı ve aynı zamanda karşı komşusudur.
2- Şüpheli X ise Adana Aile Mahkemesinin … sayılı boşanma davasının … tarihli duruşmasında, … tanığı olarak dinlenmiştir. Sayın Mahkemece yalan tanıklığın suç olduğu yönünde ihtarat yapılmasına ve yeminli dinlenmesine rağmen, şüpheli maddi gerçeklere aykırı şekilde beyanda bulunmuştur. (EK-1 … Tarihli Celse)
3- Şüpheli … davacı-birleşen dosya davalısı … üniversiteden iş arkadaşı ve komşusu olduğunu beyan etmektedir. Müvekkil ve … arasındaki boşanma gerekçesi Zina iddiasıdır. Olay günü müvekkil eşinin haberi olmadan Adana’daki müşterek haneye Ankara’dan geldiğinde yatak odasında kendi eşofman takımlarını giyen birinin uyuduğunu görmektedir ve olayı emniyete intikal ettirmiştir. … olay tarihinde karakol tutanağında “… kendisinin sevgilisi olmadığını yalnızca sosyal arkadaşı olduğunu aynı zamanda … ile olan ilişkisinin olup olmadığı sorusuna da sosyal arkadaş olarak bildiğini söylemiştir.”
4- Şüpheli şahıs ilk vermiş olduğu ifadede üçüncü şahıs ve davacının ilişkisi hakkında hiçbir fikir beyan etmemiştir. Şüpheli bilgi sahibi olmasına rağmen bu bilgileri adli merci ile paylaşmaktan kaçınmıştır. Fakat müvekkil ile olan konuşmalarında “mecbur kalıp boşanma davasına sunmuş olduğumuz kayıtta” olayla ilgili müvekkili teselli etmiştir, doğru neyse onu mahkemede de anlatacağını ifade etmiştir. Şüpheli … müvekkil ile görüşmelerinde “hiç kimse bu şekilde bir travma yaşamayı hakketmiyor senin böyle bir şey yaşamanı istemezdim ona rağmen sen çok dirayetli davrandın insanlığından ödün vermedin” şeklindeki beyanı herhangi bir ihtilaf olmaksızın aldatmayı bilip tesellide bulunduğunu göstermektedir. Şüphelinin teselli eden bir pozisyonda olması müvekkilimize haksızlık edilmiş olduğuna olan inancından, zinanın mevcudiyetinden kaynaklanmaktadır. Şüpheli bu konuşmaları dahi zinanın varlığını kabul ediyor nitelikte ve bunun bir travma olduğunu belirtiyor. Hal böyleyken tanıklığın konusunu oluşturan hususlar hakkında bilgiyi bilerek kısmen veya tamamen saklamak, gizlemek de yalan tanıklık suçuna vücut vermektedir. Boşanma sebebinde tüm gerçekliğiyle tanık olmuşken ve sosyal hayatta müvekkilime bu konuda hak verirken mahkemede bu fikirlerini beyan etmeyip aksi yönde tanıklık yapması yalan tanıklık suçunu açıkça oluşturmaktadır.
4- Şüpheli … tarihli duruşma tutanağında gerçeği sakladığı gibi haricen müvekkile iftiralarda bulunarak gerçek dışı ifadelerde bulunmuştur. Müvekkilimin şiddet uyguladığına dair ortaya atılan iddialar ispattan uzak ve gerçek dışı ifadelerdir. X davacının komşusu olduğu halde müvekkilimin eve hiç gelip gitmediğini iddia etmiştir fakat şüpheli, müvekkilimin eve gelip gitmesinden bu denli bihaberken davacının sürekli Ankara’ya gidip geldiğini bilmektedir. Vermiş olduğu ifadede takınmış olduğu tutum tamamen taraflı olmasıyla birlikte yalan beyanlarda bulunmuş, yalan tanıklık yapmıştır.
5- Şüpheli, müvekkil ile aramalarında olayın yaşandığı geceden bahsederken “Gece 03.00’e kadar ne söylediysem o, … benim sevgilim değil, üçten sonra eve geçtim sonrası yok” ve müvekkil “sen eve gidiyorsun da bu saatte o adam nasıl orada kalıyor diye sormadın mı” diye sorduğunda ihbarda bulunduğumuz ise müvekkile “sonrasını görmedim ki saat üçte çok yorgundum çıktım, sonrası sabah seninle gördüm nasıl sorma fırsatım olsun ki ?” demektedir.
Şüpheli … tarihli duruşma tutanağındaki ifadesinde ise “Ben karşı dairedeki evime gittim. 20 dk. sonra davacı kapımı çaldı. Karnının acıktığını söyleyip benden yemek istedi. O sırada diğer arkadaşımız … tezin çalışmasını yapmaktaydı. Biz birlikte benim evimde saatini hatırlamadığım epey bir süre beraber kaldık. Sabaha karşı ben evimde kaldım. Davacı da kendi evine geçti.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Şüpheli mahkeme beyanında gerçekleri söylememekle birlikte yalan beyanda bulunmuştur. Tamamen amaç zinayı örtmek o gece sözde X’in evde yalnız kalmadığını ispatlamaya çalışmaktır.
6- Bununla birlikte X karakol tutanağındaki ifadesinde “… tarih gecesinde geç saatlere kadar oturduklarını sonrasında da saatin geç olmasıyla minibüs olmadığı için misafir olarak kaldığını” belirtmiştir. Yani herhangi herhangi bir tez çalışmasına yardım amaçlı orada olduğuna dair bir beyanda bulunmamıştır. Bunun aksine şüpheli … tarihli duruşma tutanağındaki ifadesinde “… adlı kişiden birlikte tezin yazılması için yardım istedik. O da bunu kabul etti. O şekilde eve geldi. Ben de tezine yardım etmek için oradaydım. Geç saatlere kadar birlikte çalıştık.” şeklinde ifadelerde bulunmuştur. Kaldı ki … üniversitede değil hastanede çalışmaktadır yani tezin yazılmasına yardımcı olabilecek bir meslekte değildir. Boşanma dosyasında da tanık olarak belirtilen üçüncü şahıs sonraki duruşmalarda tanıklıktan feragat ederek dinlenmek istememiştir.
7- İhbar edilen X sosyal hayatta, ihbarda bulunan (zarar gören) Y ile konuşurken davacı ile üçüncü şahıs arasında “sosyal arkadaşlığın ötesinde bir arkadaşlığın olup olmadığını bilmiyorum, … kaç yıllık arkadaşım onu atamam, kocaman insanlar aralarında bir şey varsa da bana söylemek zorunda değiller” şeklindeki ifadesiyle arasında sosyal arkadaşlığın ötesinde bir ilişkinin varlığına ihtimal vermesiyle birlikte tamamen reddetmemiştir bile.
8- Tanık, tanıklık ettiği olgulara ilişkin olarak doğruyu söylemekle yükümlüdür. Doğruyu söyleme yükümlülüğü 6100 sayılı HMK 256. maddesinde de yer almaktadır. Buna göre tanığa, gerçeği söylemesinin önemi, gerçeği söylememesi hâlinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı, doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği anlatılır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 272/2 maddesi “Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yemin ettirerek tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı tanıklık yapılması, 272. maddenin 2. fıkrasında daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Gerek ceza muhakemesinde gerekse medeni muhakemede tanığın doğruyu söyleme yükümlülüğü bulunmakta olup, tanığa bu yükümlülüğün ihlali halinde yalan tanıklık suçundan cezalandırılacağı açıkça belirtilmektedir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 17.10.2006 tarih ve 2004/16589 E. 2006/15260 K. Sayılı kararında “sanığın iki ayrı hukuk davasında aynı taşınmaza ilişkin yeminli beyanlarında taşınmaz malikinin kimliği hakkında farklı bilgiler vermek biçimindeki eyleminin” yalan tanıklık suçunu oluşturacağına hükmedilmiştir. Gerçeğe aykırı tanıklık, yalan söylemek veya tanıklığın konusunu oluşturan hususlar hakkında bilgiyi bilerek kısmen veya tamamen saklamak, gizlemek, gerçeğe uygun beyanlara gerçeğe aykırı hususlar eklemek şeklinde yapılabilir. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına etki eden her türlü olgunun gerçeğe aykırı şekilde anlatılması, açıklanması bu suça vücut verir.
9- Şüphelinin TCK’nın 272/2. maddesinde yazılı suçu işlediği sabit olduğundan Sayın Savcılığınıza başvuru gereği hasıl olmuştur.
HUKUKİ SEBEP : TCK ve ilgili mevzuat.
DELİLLER : Duruşma tutanakları, tanık, bilirkişi, karakol tutanakları, ses kaydı, ikamesi mümkün her türlü delil.
SONUÇ VE TALEP : Açıklanan sebeplerle şikayet olunanlar hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak cezalandırılmaları için kamu davası açılmasına karar verilmesini talep ederiz.
EKLER: Adana Aile Mahkemesi … Esas Sayılı Boşanma Davasının … Tarihli Celsesi
2- Tarafın Ve Adı Geçenlerin Karakol Beyanları
3- 1 Adet Onaylı Vekaletname Sureti
MÜŞTEKİ VEKİLİ