4. SULH CEZA HÂKİMLİĞİNE
“Gönderilmek üzere”
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA.
SORUŞTURMA NO:
SORGU NO:
TUTUKLULUĞA
İTİRAZ EDEN ŞÜPHELİ:
MÜDAFİ:
KONU: 4. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 2021/94 sorgu sayılı tutuklama kararına ilişkin itirazlarımızın sunulması ile tahliye talebimiz hakkındadır.
AÇIKLAMALAR:
Müdafisi olduğumuz şüpheli … hâkimliğinizce … gün ve 2021/18 sayılı sorgu numarasıyla tutuklanmıştır. Söz konusu tutuklama kararı yasalarla ve hakkaniyetle bağdaşmamakta olup, kaldırılmaması halinde hukuka aykırı bir emsal olarak kalacaktır. Şöyle ki,
ÖNCELİKLE MÜVEKKİL …OLAY GÜNÜNDEN SAATLER EVVEL ARKADAŞI “AHMET” TARAFINDAN SİGARAYA SARILI BİR ŞEKİLDE UYUŞTURUCU VERİLDİĞİ, UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE GEÇMİŞİ HATTA BU ANA DEĞİN HERHANGİ BİR SABIKASI DAHİ BULUNMAYAN MÜVEKKİLİN KENDİSİNE VERİLEN MADDEYİ “SİGARA SANARAK İÇMESİ” VE AKABİNDE DE ZİHİN VE BEDEN HAKİMİYETİNİ KAYBETMESİ KARŞISINDA; HERHANGİ BİR CEZAİ SORUMLULUĞUNUN BULUNMADIĞININ KABULÜ GEREKMEKTEDİR.
Kişilerin algılama ve irade yeteneklerini etkileyen etkenlerin tesirine bilinci olmadan girmesi mümkündür ve yanılarak uyuşturucu etkisine giren müvekkilin suç yeteneğinden söz edilemez.
Bkz; TCK MADDE 34. “(1) Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.”
- Bu hususta şüpheli “Ahmet” isimli şahsın ifadesinin alınmasını ve sabıka kaydının incelenmesini talep ediyoruz. Böylelikle iddialarımız kolaylıkla ispat olunacaktır.
SAYIN MAHKEME AKSİ KANAATTE İSE ŞAYET ALEYHE KABUL ANLAMINA GELMEMEK KAYDI İLE;
CMK, T.C ANAYASASI VE AİHS’DE AÇIK BİR ŞEKİLDE DÜZENLENEN TUTUKLAMA KOŞULLARI SOMUT OLAYDA OLUŞMAMIŞTIR.
Sayın Mahkemece de bilindiği üzere CMK Dördüncü Kısım m:100 ve devamı maddeleri uyarınca;
Tutuklama kararı verilebilmesi için; KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİNİN VARLIĞINI GÖSTEREN OLGULAR ve bir tutuklama nedeninin varlığının bulunması gerekir.
Tutuklama nedeni olarak ise; şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı, şüpheli veya sanığın delilleri yok etmesi, gizlemesi, değiştirmesi yahut müşteki, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı oluşturması girişiminde bulunması gerekmektedir.
- Yine CMK’nın 100. maddesinin 3. bendinde “katalog suçlar” olarak nitelendirilen ve sayma yolu ile gösterilen suçlar bakımından; tutuklama nedeninin var sayılabileceğine işaret edilmiş yani “bu durumda dahi” tutuklama kararı verilebilmesinin hâkimin takdirinde olduğu ve tutuklama mecburiyetinden söz edilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Zira yasada “var sayılabilir” denilmek suretiyle “tutuklamanın ihtiyariliği” ilkesi açık ve net bir şekilde ifade edilmiş bulunmaktadır. Buradan hareketle müvekkilin; kaçma, delil karartma (DELİLLER TOPLANMIŞTIR, TOPLANACAK BAŞKACA BİR DELİL BULUNMAMAKTADIR.) ve müşteki üzerinde baskı kurma gibi bir durumu söz konusu dahi değildir. Ayrıntılı olarak izah edecek olur isek;
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur ve araç hareketlerden olan cebir veya tehdit hususunda altını çizmek istediğimiz nokta şudur,
- Kullanılan tehdidin mağdur üzerinde korkutucu etki yaratması şarttır. Mağdur; FAİLİN TEHDİDİNİ “GERÇEKLEŞTİRMEYECEĞİNE İNANIYOR” VE YİNE DE İSTEKLERİNİ YERİNE GETİRİYORSA YAĞMA SUÇU OLUŞMAZ.
- Somut olay 19.00-19.30 arasında yani gündüz (TCK m:6 gereğince; güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi gece vaktidir ve 2 Şubat 2021 günü güneşin 18:06 saatinde battığı ve 1 saat sonraki zaman olan 19:08’den önce olayın vuku bulduğu dikkate alındığında suç gündüz vakti işlenmiştir.) gerçekleşmiştir.
Müşteki taraf; müvekkilin ve diğer şüphelinin “kontörü olup olmadığını ve saatin kaç olduğunu sorduklarını, akabinde de ELLERİNDE SİYAH RENKLİ BİR CİSİM OLDUĞUNU ve kendini tehdit ettiklerini” iddia etmektedir.
Sayın Mahkemece de görüleceği üzere; … tarihli üst arama ve güvenlik arama tutanağınca müvekkil Hasan’ın üzerinde;
- 1 adet şarj aleti, 1 adet kulaklık, 1 adet çakmak, 1 adet tesbih, 1 adet siyah kemer ve Gold renkli A3 marka telefon bulunmuştur.
Görüleceği üzere müşteki tarafından gündüz olmasına rağmen panik ile bir adet “SİYAH KEMER” bıçak olarak addedilmiştir. Bu husus müşteki ifadesinde de belirsiz ve muğlak ifadelerle açıkça doğrulanmaktadır.
Yine İSNAT KAPSAMINDA KALAN İŞBU HUSUSUN TUTUKLULUK KARARI VERİLİRKEN DİKKATE ALINMASI; en başta Masumiyet karinesi olmak üzere birçok anayasal hakkın ihlali niteliğindedir.
- Devam edilecek olur ise; kişinin yağma suçundan yargılanabilmesi için kullanılan cebir ve tehdidin kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkartmamaya elverişli olması gerekir.
Ancak olayda,
- müştekinin gerek yaş gerekse de fiziksel olarak şüpheli müvekkilden çok daha büyük olması,
- gündüz vakti, kolaylıkla anlaşılacak nitelikte olan eldeki kemerin bıçak sanılması ve müşteki üzerinde herhangi bir cebirin de söz konusu olmaması karşısında YAĞMA SUÇUNUN UNSURLARI OLAYIMIZDA OLUŞMADIĞI AÇIKÇA ORTADADIR.
Zira ortalama, makul ve mantıklı her insan; ifade edilen şartlar altında 18 yaşında ve gelişim itibari ile yaşıtlarından haylice geri olan 2 gencin tehditkâr olduğu iddia edilen taleplerinin üzerlerinde herhangi bir korkutucu etki dahi yaratamayacağını kolaylıkla söyleyebilecektir.
Cebir hususunda ise müşteki tarafla gerek şifaen gerekse de yüz yüze yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde müşteki Barış; “HERHANGİ BİR ZOR KULLANIMIN VE CEBİRİN BULUNMADIĞINI” kolaylıkla tarafımıza söylemiştir ve her halükarda yine söyleyebilecek bir haldedir.
Her ne kadar re’sen yürütülen soruşturma nedeni ile kolluk mensuplarınca matbu bir şekilde alınmış olan müşteki ifadesine; aslolan gerçek ile bağdaşmayan birden fazla kayıt düşülmüş olsa da müştekinin Savcılık makamınca alınacak olan ilk sağlıklı ifadesinde bu husus kolaylıkla aydınlatılacaktır.
SONUÇ OLARAK YAĞMA SUÇUNUN OLUŞUMU VE TİPİKLİK İTİBARİ İLE BULUNMASI ZARURİ OLAN ARAÇ VE AMAÇ HAREKETLER OLAYIMIZDA BULUNMAMAKTADIR. BU NEDENLERLE DE; MÜVEKKİL MEHMET CAN’IN TUTUKSUZ OLARAK YARGILANMAK ÜZERE SERBEST BIRAKILMASINI TALEP ETME ZARURETİMİZ HASIL OLMUŞTUR.
Buraya değin anlatılanlarla kolaylıkla görülmüş olduğu üzere; “cebir ve tehdit ile işlenen hırsızlık” olarak kabul edilen yağma suçu karşısında olayda tehdit ve cebir unsurunun bulunmadığı gözetilmeli ve aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydı ile basit nitelikteki hırsızlık suçunun varlığı kabul edilerek sonuca gidilmelidir.
Devamla; TCK 168 vd. Hırsızlık suçunda etkin pişmanlık (zarar soruşturma aşamasında, yani dava açılıncaya kadar giderildiği için 2/3 oranında indirim.) ve TCK m:145 Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Azlığı amir hükümlerince gerekli indirim sebeplerinin somut olayda uygulanmasını ve 18 yaşında olup henüz liseye gitmekte olan, şu ana değin herhangi bir sabıkası bulunmayan müvekkilin adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verilmesini önemle talep ediyoruz.
Zira; an itibari ile uygulanan tedbirin fiili ve şahsi ağırlığı ile tedbirden beklenen yarar arasında makul bir denge bulunmamaktadır ve tutuklama her ne kadar bir tedbir olsa da SABIKASI BULUNMAYAN VE OKUMAYA DEVAM EDEN MÜVEKKİL NEZDİNDE menfi neticeleri itibariyle “ceza” niteliği taşımaktadır.
SAYIN MAHKEME OLAYA KONU SUÇ NİTELENDİRMESİNDE AKSİ KANAATTE İSE ŞAYET; (Aleyhe Kabul Anlamına Gelmemek Kaydı İle.) SOMUT OLAYDA OLUŞMUŞ İNDİRİM SEBEPLERİNİN ALTI ÇİZİLECEK OLUR İSE;
Müvekkil herhangi bir cezai sorumluluğu bulunmasa da işlediği fiilden dolayı hiçbir baskı ve zorlama olmadan pişmanlık duyarak ve ortaya çıkan haksızlığı telafi edecek şekilde olaya konu TELEFONU DİĞER ŞÜPHELİ İLE BİRLİKTE AYNEN İADE ETMİŞTİR. (Bkz; Dava açılmadan önce etkin pişmanlık vuku bulmuştur.)
Yine TCK m:150 gereğince; malın değerinin azlığı ve Yargıtay tarafından belirlenen kritere göre suçu işleyen kişinin daha fazlasını alma imkanı varken daha azını alması halinde (şüpheliler müştekinin cüzdanına dahi yönelmemişlerdir.) ceza indirimi uygulanması gerektiği açıkça ortadadır.
TUTUKLAMA VE DEVAMINA İLİŞKİN SOMUT OLGULAR, TUTUKLAMA DIŞINDA BAŞKACA KORUMA TEDBİRİ İMKANININ OLUP OLMADIĞI HUSUSLARI DA YİNE TARTIŞILMAKSIZIN, KALIPLAŞMIŞ İFADELERLE VERİLMİŞ OLAN KARARIN BU HALİ İLE KABULÜ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
14 Haziran 2007; 8610/02 sayılı, ÖZDEN BİLGİN/TÜRKİYE DAVASI AİHM KARARI;
“…Sanığın tutuklu kalmasının makul olup olmadığı her davanın özel niteliklerine göre değerlendirilmelidir. Devam eden tutukluluk durumu ancak; davada masumiyet karinesine rağmen, kişisel özgürlüğe saygı kuralından daha önemli olarak ortaya çıkan gerçek bir kamu yararı gereğinin belirli göstergelerinin bulunması halinde haklı çıkarılabilir.”
ŞÜPHELİNİN SABİT BİR İKAMETGÂHI MEVCUTTUR VE ÇAĞRILDIĞI VAKİT ADLİ MERCİLERİN ÇAĞRISINA UYACAKTIR. KALDI Kİ MÜVEKKİL LİSEYE GİTMEKTEDİR VE HÂLİHAZIRDA GÖRMEKLE MÜKELLEF OLDUĞU DERSLER BULUNMAKTADIR.
Şüphelinin ikametgâh adresi mevcut olup gerek kollukta alınan ifadesinde gerekse Sulh Ceza Hakimliğince yapılan sorguda işbu adresini gizlememiş, bildirmiştir. Şüpheli ailesi ile yaşamaktadır. Görüldüğü üzere, şüpheli zaten adresi meçhul bir insan olmayıp kolayca bulunabilecektir. Bu nedenle de 5271 sayılı CMK md. 100/2-a’da yer alan şüphelinin kaçma şüphesini oluşturan somut olguların varlığı şartı da olayda gerçekleşmemiştir.
ŞÜPHELİNİN ÜZERİNE ATILI SUÇUN CEZASININ ALT SINIRININ FAZLA OLMASI DURUMUNDA DAHİ; HUKUKEN TUTUKLAMA MECBURİYETİ YOKTUR, AKSİNE TUTUKSUZ YARGILAMA ESASTIR.
Şayet şüphelinin üzerine atılı suçun katalog suçlardan olması; kaçma şüphesi yönünde kanaat oluşturuyorsa KANUNDA YER ALAN ADLİ KONTROL TEDBİRLERİNİN UYGULANMASI SURETİYLE BU ŞÜPHE GİDERİLEBİLİR.
Şüpheli, ev hapsi/ her gün imza atma, gerekirse elektronik kelepçe uygulaması dâhil her türlü adli kontrol tedbirine razıdır.
Sonuç olarak yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle;
- Tutuklunun sabit bir ikametgâhı ve adresi olması, kaçma girişimde bulunmamış olması ve kaçma şüphesinin olmaması,
- Karartabileceği ve etki edebileceği bir delilin bulunmayışı,
- Olayda ismi geçen müşteki, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunmasının söz konusu dahi olmaması ve,
- Tutuklunun HÂLİHAZIRDA AİLESİ İLE YAŞAYIP LİSEYE GİTMESİ VE EĞİTİMİNE DEVAM EDİYOR OLMASI NEDENİYLE HER TÜRLÜ ADLİ KONTROL TEDBİRİ UYGULANMAK kaydı ile; tahliyesine karar verilmesini talep etme zorunluluğu hâsıl olmuştur.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklamış olduğumuz hususlar doğrultusunda öncelikle şüphelinin BİHAKKIN, aksi kanaatte olunacaksa ADLİ KONTROL ALTINA ALINARAK TAHLİYESİNE, itirazımızın reddedildiği takdirde CMK md. 268/3 gereği dosyanın, itirazı incelemeye yetkili merciye gönderilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 08.03.2021
ŞÜPHELİ MÜDAFİ