Uyuşturucu madde ticareti suçu nedeniyle ilk derece(yerel) mahkemesinden hakkında aleyhine hüküm verilen tarafın bu sonuca itiraz ederek kararı temyiz etme hakkı bulunmaktadır. Bu durumu anlatır dilekçe örneğimiz aşağıdaki gibidir.
Uyuşturucu Suçu Temyiz Dilekçesi
YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA
SUNULMAK ÜZERE
ANTALYA 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
DOSYA NO :…. E.
TEMYİZ EDEN
SANIK :
MÜDAFİİ : Avukat Saim İNCEKAŞ – ADANA
SUÇ :
TALEP : Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesinin …. tarih ve… karar sayılı müvekkil sanık … hakkında verilen mahkumiyet hükmünün BOZULMASI.
TEMYİZ VE BOZMA NEDENLERİ
Muhterem yerel mahkemenin gerekçeli kararı tarafımıza 13.04.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yasal süreler içerisinde kararı temyiz ediyoruz. Müvekkil sanık ….in mahkumiyetine ilişkin kararı, usul, yasa ve yargısal uygulamalar yönünden hatalı olup, bozulması gerekmektedir.
Gerek yargısal uygulamalar, gerekse Yargıtay’ın istikrar kazanmış yerleşik karar ve içtihatlarına göre, mahkumiyet hükmünün kurulabilmesinin her türlü KUŞKU VE ŞÜPHEDEN uzak kesin ve inandırıcı delillerin elde edilmesi halinde mümkün olabileceğini, heyetin engin deneyim, bilgi, uygulama ve tecrübelerine sunmakla birlikte;
Şöyle ki;
1- Müvekkil sanık … soruşturmanın başından itibaren tüm aşamalarda istikrarlı bir şekilde olayı anlatmış, kendisinin uyuşturucu satmadığını, içici olduğunu ifade etmiştir.
Tanık … da Savcılıkta ve mahkemede alınan beyanlarında müvekkilin satış yapmadığını beyan ederek müvekkilin savunmasını doğrulamıştır.
2- Sanık….’ e isnat edilen uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçu ilgili 5237 sayılı kanunun 188/3 maddesindeki düzenlemede seçimlik hareket olarak sayılan: uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, olarak sayılan seçimlik hareketlerden hiçbirini müvekkil sanık gerçekleştirmemiştir.Müvekkil Sanığın olayla tek bağlantısı kendisine ait olmayan, herhangi bir kiracı-kirayalan ilişkisinin de olmadığı, öğrendiğimiz kadarıyla uyuşturucu içicilerinin günlük olarak kiraladıkları bir evde bulunmuş olmasıdır. Evde bulunan hassas terazi müvekkil sanığa ait değildir. Bu terazi uyuşturucu içicilerinin aşırı dozda madde alıp ölmemek için kendilerince aldıkları bir tedbirdir. Olayda herhangi bir suçüstü hali de yoktur. Bu itibarla;
Gerek müvekkilin istikrarlı savunmaları, gerek tanıkların ifadeleri, toplanan deliller ve yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı, müvekkil sanığın atılı suçu işlediğine dair sarfı nazar edilen tanık Ayşe’nin çürütülen atfı cürümden ibaret kendisini suçtan kurtarmaya yönelik beyan ve ifadeleri dışında her türlü kuşkudan arındırılmış kesin ve inandırıcı deliller olmadığından beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesi bozma nedenidir.
3- Esas hakkında savunmamızda da belirttiğimiz gibi olayın vuku bulduğu yer müvekkil sanık…’e ait bir ev değildir. Burası günlük kiraya verilen evlerden olmakla beraber, haricen öğrendiğimiz kadarıyla bu evi genellikle uyuşturucu içicileri kiralamaktadır. Hassas terazi de sanık müvekkile ait değildir. Bu içicilerin aşırı dozdan ölmemek için almış oldukları bir tedbirdir. Savcılığın mütalaasında belirtmiş olduğu gibi, bulunan maddeler …’in oturduğu koltukta değil, boş olan başka bir koltuktan çıkmıştır. Bilidiği üzere ceza muhakemesinde temel olan bazı ilkeler bulunmaktadır. Bu ilkelerden en önemlisi olarak gösterilebilecek olanı “Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi”dir. Buna göre; ceza muhakemesinde ispat konusunda bir husus aydınlatılmadığında sanık lehine sonuç çıkarılması ve karar verilmesi gerekir. Zira suçluluğu sabit oluncaya kadar sanık suçsuz sayılmalıdır. Bu hususta AY. m.38/4 “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” ve AİHS m.6/2 “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.” Denilmek suretiyle suçsuzluk karinesine yer verilmiştir. Suçun müdafisi olduğum sanık tarafından işlenip işlenmediği belli olmadığı ve kesin, somut bir delil bulunmadığı için sanık hakkında işbu ilkenin uygulanması gerekmektedir.
Hal böyleyken sanığın uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi hangi maksatla yanında bulundurduğu tespit edilemezse, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince, failin uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi içicilik maksadıyla yanında bulunduğu kabul edilmelidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ nun 2011/10482 E. 2012/1784 K. sayılı kararında ve yine uygulamada ilke karar denilen, bir çok Yargıtay kararında da belirtildiği üzere; suçun sanık tarafından işlendiği kesin, net, inandırıcı ve her türlü kuşkudan uzak bir delil yoksa ve bulunan maddelerin gramajlarına da bakıldığında bu hükmün yürütülmesi gerekmektedir.
Bu itibarla ; müvekkil sanığın kati denilebilecek her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığından, sanığın tutarlı savunmalarını ve bulunan maddelerin gramajlarını da göz önünde bulundurarak müvekkil sanığın beraatine karar verilmesi gerektirdiğini takdirlerinize sunmaktayız. Nitekim çok benzer bir olayda Yargıtay Ceza Kurulu’ nun mahkeme dosyasına da sunulan 25.09.2012 tarih 2011/10482 E. 2012/1784 K. sayılı sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Ancak yerel mahkemece tüm bu yasal ve anayasal düzenlemeler, Yargıtay’ın istikrar arz eden kararları bir kenara itilmiş, sanığın şüpheden yararlanması gerekirken, şüphenin sanığın aleyhine yorumlandığı kararda cezalandırılma cihetine gidilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM :Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve inceleme esnasında RESEN tespit edilecek nedenlerden dolayı Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11.03.2016 tarih …. sayılı müvekkil Sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün BOZULMASINA karar verilmesini vekaleten saygıyla arz ve talep ederim. 14.04.2016
SANIK MÜDAFİİ
Uyuşturucu Suçu Temyiz Dilekçesi -2-
İLGİLİ YARGITAY CEZA DAİRESİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
ADANA BAM 3. CEZA DAİRESİ’NE
DOSYA NO :
SANIK : KONU : Temyiz istemini içerir dilekçe Tc Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin X tarih ve sayılı kararının bozulması istemi ile temyiz nedenlerimizin sunulması dileğidir. AÇIKLAMALAR : İstinaf mahkemesinin verdiği karar usul , yasaya ve yerleşik içtihatlara uymamaktadır Şöyle ki; Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2009/2569E., 2012/82K., uyarınca ; Hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı TCK’nın 191. Maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış sanık hakkında, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilebileceği gibi, altıncı fıkra yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilebileceği öngörülmüştür. Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında, belirtilen iki seçenekten biri uygulanırken, yasal gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve davranışlarına bağlı olarak sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uyup uymayacağının değerlendirilmesine dayanması gerekmektedir. Öte yandan, uyuşturucu madde kullanan sanık hakkında, hangi seçenek kabul edilirse edilsin, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunması zorunlu olup, bunların uygulanıp uygulanmaması yönünden mahkemeye takdir hakkı tanınmamıştır. Hem yerel mahkeme de hemde ses kayıtlarımın mevcut olduğu ancak tutanağa geçirilmeyen İstinaf mahkemesine Tedavi olmak istediğimi defaatle bildirmeme ve samimi beyanlarıma bakıldığında, Yasal gerekçe gösterilmeden hakkımda bu şekilde hüküm tesis edilmesi Hukuka aykırıdır. Bu nedenle hükmü temyiz etmek lazım gelmiştir. |
SANIK |
Uyuşturucu Suçu Temyiz Dilekçesi -3-
YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
Gönderilmek Üzere
X BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. CEZA DAİRESİNE
TEMYİZ EDEN:
VEKİLİ :
TEMYİZ OLUNAN KARAR: X Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi’nin ….. Esas Sayılı dosyasının ….. Tarihli Kararı
TEMYİZ TARİHİ:
TEMYİZ NEDENLERİ:
X 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ……E. Ve …… Karar sayılı kararı ile müvekkilin Uyuşturucu ve Uyarıcı madde Ticareti Yapma veya Sağlama suçunu işlediğinden hakkında ceza verilmiş olup karara karşı süresi içinde istinaf edilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi ……… E. ve …….K. Sayılı kararında istinaf başvurusunu; delillerin gerekçeli kararda tartışıldığı, vicdani kanının dosya içerisindeki bilgi ve belgelerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı gerekçesiyle istinaf başvurumuzu esastan reddetmiştir.
Aşağıda açıkladığımız sebeplerle hukuka aykırı olarak verilen istinaf kararını temyiz ediyoruz. Şöyle ki;
1-) Müvekkil, olay günü üzerinden çıkan bir miktar uyuşturucu maddeyi kullanmak maksadıyla bulundurduğunu ancak ticaretini yapmadığını yargılamanın her aşamasında samimi olarak beyan etmiş ve yargılama neticesinde de ticaret yaptığını gösteren hiçbir somut bulgu ve delil elde edilmemiştir. Dosya kapsamında da hassas terazi ve poşet gibi suç unsurları da bulunmamaktadır.
2-) Dosyada müvekkil aleyhine olan tek durum, X’ın hazırlık aşamasındaki ifadesidir. Ancak bu kişi de duruşma sırasında ifadesini değiştirerek müvekkilin satıcı olmadığını ve önceki ifadelerinin de doğru olmadığını beyan etmiştir. Ancak yerel mahkeme tanık X’ın savcılıkta verdiği, sonrasında doğru olmadığını beyan ettiği soyut ifadesini hükme esas almıştır. Bu durumun tarafımızca kabulü mümkün değildir. Bu beyana itibar edilmeyeceği de açıktır. Zira X dosyadan da anlaşılacağı üzere, o dönemde tanık X’un eski kız arkadaşıyla birliktedir. Dolayısıyla taraflar arasında bu sebeple husumet vardır. X’un müvekkilim ve ağabeyi hakkında aleyhe tanıklık yapması olağan ve beklenen bir husustur. Bu sebepten bile tanık X’ın beyanlarının dikkate alınmaması gereklidir. Yerel mahkemece bu beyanlarında hükme esas alınması usul ve yasaya aykırıdır. Zira X’ın beyanları şüpheden uzak, kesin delil niteliğinde olmamakla birlikte sadece soyut ve çelişkili beyanlardan ibarettir.
Dosyadan sabit olduğu üzere sanık X’ün kız kardeşi X, hazırlık aşamasında dilekçe ile başvurarak dosya fotokopisini almış, dosya fotokopisinin alınmasından sonra ise X kendilerince düşünüp bir ifade hazırlamışlar ve savcılıkta ifade vermişlerdir. X’ın sırf sanık X’ü kurtarmak maksadıyla hareket ettiği, bu maksatla dosya fotokopisini aldığı ve bir kısım sanıklar aleyhine beyanlarda bulundukları ortadadır. Hatta X X tarihli SEGBİS sistemiyle bağlandığı duruşmada önce sanıkların uyuşturucu madde ticaretiyle uğraştıklarını bilmediğini, sanıklardan hiç uyuşturucu almadığını beyan etmiş, fakat hemen sonrasında savcılık ifadesinin doğru olduğunu söylemiştir. Açıkça görülmektedir ki; X’ın çelişkili ifadeleri vardır ve gerçek dışı beyanda bulunduğu açıktır. Bu beyanlara itibar edilmemesi gerekirken yerel mahkemece bu beyanlar üzerine hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Sırf bu sebepten dahi yerel mahkeme kararının kaldırılması gerekir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dosyada müvekkilime atılı suça dayanak, şüpheden uzak somut bir delil mevcut değildir. Hükme esas alınan tanık beyanları tamamen çelişkili olup buna dayanarak ceza verilmesi hukuka aykırıdır. Dosya kapsamında yukarıda belirtildiği üzere müvekkilin uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla belirlenen kriterler çerçevesinde maddi bir delil bulunmamaktadır. Müvekkilin bu maddeyle tek ilgisi içici olmasıdır. Bunu da yargılamanın her aşamasında samimi bir şekilde beyan etmiştir. Bu nedenle tutarsız olan beyanlara dayanak hüküm kurulması hakkaniyete aykırıdır.
Müvekkil X’nın uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı maddi bir delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece müvekkilin cezalandırılması ve istinaf başvurusunda bulunmamıza rağmen başvurunun somut bir gerekçe gösterilmeden, belirttiğimiz hususlar değerlendirilmeden esastan reddi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
SONUÇ VE İSTEM:
İzah ettiğim nedenler ve re’sen Yüksek Yargıtay’ca saptanacak sair sebeplerle usule, yasaya ve hukuka aykırı olan X Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi’nin ……. Esas ……… tarihli kararının temyizen incelenerek BOZULMASINA karar verilmesini talep ederim. tarih
Sanık
Vekili