Ssç(Suça Sürüklenen Çocuk) Hagb Kararına İtiraz -1-
ADANA NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Dosya No :
Karar No :
İtiraz Eden SSÇ :
Müdafii :
Müsnet Suç : Herkesin Girebileceği Bir Yerde Bırakılmakla Birlikte Kilitlenmek Suretiyle Hırsızlık
Talep Konusu : … Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. Tarihli … Esas ve …. Sayılı Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararına itirazlarımızdan ibarettir.
İtiraz Sebepleri :
SSÇ hakkında verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki;
SSÇ 12-15 Yaş aralığındadır. Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20. maddesine göre bu yaş grubundaki çocukların cezai sorumluluğunun tam olarak belirlenebilmesi için şu iki raporun alınması hukuki bir zorunluluktur.
Kusur Yeteneğine İlişkin Adli Rapor: 12-15 yaş grubundaki çocuklarda; suç teşkil eden fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını “algılama” ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını “yönlendirme” yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğinin tespiti bakımından “adli rapor” alınması hukuki zorunluluktur. Algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneği yönünden Adli Tıp uzmanından, ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden ya da tam teşekküllü bir devlet hastanesinin çocuk psikiyatrisi bölümündeki uzman hekimden “adli rapor” alınmalıdır. Adli raporda çocuğun suçlandığı her bir suç için ayrı ayrı “algılama” ve “yönlendirme” yeteneklerinin olup olmadığı açıklanmalıdır.
Sosyal İnceleme Raporu : Çocuk hakimi veya çocuk mahkemesi tarafından çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren bir inceleme yaptırtılarak uzmanından “sosyal inceleme raporu” alınmalıdır. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hakim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri gözönünde bulundurur. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde önemli bir ölçüttür (Çocuk Koruma Kanunu md. 35/1). Sosyal inceleme raporu alınmadan karar verildiği takdirde, sosyal inceleme raporu alınmamasının gerekçesi kararda ayrıntılı bir şekilde açıklanmalıdır.
Çocuk hakkında alınan adli rapor ile sosyal inceleme raporu birbiriyle uyumlu olmalıdır. Raporlar arasında çelişki olması halinde, mahkemenin üçüncü bir rapor alarak çelişkiyi giderdikten sonra karar vermesi gerekir.
Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluğu, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin varlığına bağlıdır. Bu yaş grubundaki çocukların ceza sorumluluklarının bulunup bulunmadığı açılacak kamu davası sonucunda çocuğun sosyal inceleme raporundaki ailevi, sosyal, ekonomik, psikolojik koşulları ile eğitim durumuna dair tespitler ve adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimin görüşü dikkate alınarak bizzat çocuk mahkemesi tarafından belirlenir. Bu değerlendirme sonucunda mahkemece çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediği kabul edilirse, ceza sorumluluğunun olmayacağı böyle bir durumda çocuk hakkında 5271 Sayılı CMK’nın 223/3-a. maddesi uyarınca “kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilecek ve çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır (YCGK-K:2013/101).
SSÇ hakkında raporlar alınmadan hüküm kurulması usul ve yasalara aykırılık teşkil etmektedir.
Açıklanan nedenlerle itiraz yoluna başvurma zarureti hasıl olmuştur.
Hukuki Nedenler : TCK , ÇÇK ve ilgili sair mevzuatlar
Sonuç ve İstem :
Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle;
1-Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle hakkımda verilen mahkûmiyet Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararına itirazlarımızın kabulü ile SSÇ’nin BERAATİNE karar verilmesini arz ve talep ederiz.
İtiraz Eden SSÇ Müdafii
Ssç(Suça Sürüklenen Çocuk) Hagb Kararına İtiraz -2-
ADANA NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
Sunulmak Üzere
X ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO :
–
HÜKMÜN AÇIKLANMASININ
GERİ BIRAKILMASINA
İTİRAZ EDEN SANIK :
–
MÜDAFİİ : Av.
SUÇ : Bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık (TCK md 142/2.h.2)
TALEP KONUSU : X 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/… E. sayılı dosyası üzerinden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin itirazlarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR
- X Asliye Ceza Mahkemesi tarafından X tarihinde verilmiş olan hüküm usul ve yasaya aykırı olmakla beraber yasal süresi içinde itirazlarımızı sunmaktayız.
- SSÇ müvekkil ……….. hakkında yürütülen soruşturma neticesinde düzenlenen iddianame ve açılan Kamu Davasında müvekkil SSÇ’ ye bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık (TCK md 142/2.h.2) suçu isnat edilmiştir.
- Müvekkil SSÇ suça konu motorun satılması sırasında SSÇ X’ın yanında değildir. Müvekkil SSÇ’nin suçun gerçekleştiği sırada suça bulaştığına dair her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle ortaya koyabilen herhangi bir delil bulunmamaktadır. İsnat edilen suç müvekkil SSÇ yönünden oluşmamıştır. Müvekkil SSÇ’nin suç işlemek gibi bir kastı da yoktur. Mahkeme önünde vermiş olduğu ifadedeki gibi suçsuzdur. Hırsızlık suçu kast olmaksızın işlenebilecek bir suç değildir. Suçun manevi unsurunun tamamlanmasında ise, yalnızca suç işleme kastına değil, failin kendisine veya başkasına yarar sağlama maksadına, yani özel kastın varlığına işaret edilmiştir. Failde, hırsızlık suçunu işleme kastının ötesinde, başkasına ait taşınır bir malı izinsiz olarak kendisine veya üçüncü kişiye yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma kastının varlığı da tespit edilmelidir. Bu özel kast tipi somut olayda tespit edilemediği takdirde, fail tarafından zilyedinin rızası olmadan taşınır bir malın, sırf bulunduğu yerden alınmış olması suç teşkil etmeyecektir. Kanun koyucu hırsızlık suçunu tanımlarken “kendisine veya başkasına yarar sağlamak” ifadelerini kullanmıştır. Madde metninde yer alan “yarar sağlamak” ifadesi ile kast edilen maddi bir yarar olabileceği gibi manevi bir yarar da olabilir. Burada önemli olan failin mal üzerinde adeta bir malik gibi tasarrufta bulunma isteğidir. Ancak müdafii olduğumuz SSÇ X’ ın böyle bir tasarrufta bulunma isteğini kanıtlar bir fiili bulunmamaktadır. Dolayısıyla suç müvekkil açısından vücut bulmadığı için, cezalandırılması için de herhangi bir hukuki neden ve kamu yararı yoktur.
- Yukarıda belirtilen suçu işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilmesi usule, yasalara ve kamu yararına aykırı olup, itirazen kaldırılması gerekmekte ve beraati talep edilmektedir.
TALEP VE SONUÇ : Yukarıda belirtmiş olduğumuz nedenler ile müvekkil SSÇ ………………… hakkında verilmiş olan hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararına karşı yapmış olduğumuz itirazların kabulü ile beraatine karar verilmesini saygı ile arz ederiz. tarih
İTİRAZ EDEN SSÇ MÜDAFİİ
AV.
Avukat Saim İNCEKAŞ – Seyhan/Adana 01010 – Ziya Algan İş Merkezi
av-saimincekas.com