Sanığın Sonradan Akıl Hastası Olması

ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’ NE

DOSYA NO   :

SANIK           :

MÜDAFİİ      : Av.

KONU            : Esas hakkında savunmalarımızın sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR:

Söz konusu olayda müvekkilimin suçun  unsurlarını bilecek durumda değildir.  ATK  4.Adli Tıp İhtisas Kurulu 23.12.2020 tarihli müvekkilin “yapılan muayeneleri sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; cezai sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve harekât serbestisini azaltacak mahiyet ve derecede olan(Hafif Derecede Zeka Geriliği) denilen akıl zayıflığının saptandığı, adli dosyanın tetkikinde sanığın mezkûr suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini azaltacak derecedeki bu zeka geriliğinin etkisi altında olduğunun anlaşıldığı; bu duruma göre ………….. 07.01.2018 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olmayıp, hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 32/2. maddesinin tatbikinin uygun bulunduğu oy birliği ile mütalaa olunur“. Seklinde   raporda da  bu  durum açıkça belirtilmiştir.

 Kusur yeteneği, 5237 sayılı TCY’nın 31/2 ve 32/1. maddelerinde dolaylı bir biçimde tanımlanmıştır. Bu hükümler uyarınca; fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını buna göre yönlendirme yeteneğinin bulunması halinde kusur yeteneğinin varlığı kabul edilmiştir. Kusur yeteneğinin iki belirgin görünümü vardır. Bunlardan ilki; kişinin işlediği fiilin hukuki anlamını ve sonuçlarını anlayabilme yeteneği, diğeri ise; fiilin hukuki anlam ve sonucunu kavrayan kişinin davranışlarını bu algılaması doğrultusunda ve hukuk düzeninin gereklerine uygun olarak yönlendirme yeteneğinin bulunmasıdır. Algılama ve irade yeteneği de denilen bu iki öğenin kişide bir arada bulunmaması veya bu yeteneklerinde azalma meydana gelmesi durumunda ise kusur yeteneğinin tam olmadığı kabul edilmelidir. “( Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/1-451 E. , 2012/115 K. )

Müvekkilim olay günü yapmış olduğu eylemlerin farkında değildir ve yaptığı hareketlerin anlam ve sonucunu bilecek durumda değildir.  Zira müvekkil mahkeme huzurunda da alınan beyanında olaya ilişkin bir şey hatırlamadığını belirtmektedir. Müvekkil olay tarihinde idrak yeteneği olmadığından  işlemiş olduğu eylemlerle ilgili bilinçli olarak hareket etmemiştir.

SONUÇ ve TALEP : Yukarıda anlatmış olduğumuz hususlar ve resen tespit edilecek hususlarda göz önünde bulundurularak; iddianamede anılan suçun unsurları oluşmadığından müvekkilim hakkında beraat kararı verilmesini talep ediyoruz.

Sanık Müdafii                                                           

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir