Rüşvet suçlamasıyla karşı karşıya kalındığında etkili bir savunma yapmak gerekir, aksi taktirde yüksek hadli cezalarla karşı karşıya kalınabilir. Bu yazımızda Adana’da görev yapan ceza avukatlarından Av. Saim İNCEKAŞ rüşvet suçuna karşı savunma dilekçelerini paylaştı.
Rüşvet Suçu Savunma Dilekçesi
Dosya Esas No: …/…
Duruşma Günü: …/…/…
ADANA AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
ESAS HAKKINDA
SAVUNMA YAPAN SANIK:
MÜDAFİ: Av. Saim İNCEKAŞ – Adana/Seyhan
SUÇ: Rüşvet, Resmi Belgeyi Gizlemek
SUÇ TARİHİ:
TALEP KONUSU: Esas hakkında savunmalarımızın kabulü ile müvekkilim hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve tahliyesine, diğer sanıkların mahkûmiyetine karar verilmesi dileğidir.
SAVUNMALARIMIZ :
Öncelikle müvekkilimin beyanlarına iştirak eder, iddianamede aleyhe olan hususları kabul etmediğimizi mahkemenize bildirmek isterim.
X, kolluktaki ifadesinde X’in devletin bir miktar vergi karşılığında ikinci evliliğe izin verdiğini söylemiştir. Yani kendisini dolandırdığını ifade etmiştir. Ortada bir hileli hareket var ise bu hilenin kişiyi aldatacak boyutta olması gerekir. Bu tür bir cümle aklı başında bir insanın inanabileceği bir ifade değildir. Kaldı ki ceza kanunlarını bilmemek kişiler açısından mazeret sayılmadığından X’un, X böyle bir şey söylememiş olsa da bu doğrultuda hareket etmesi X’i sorumlu kılmamalıdır.
X, resmi belgeyi gizleme suçunu X’un ve X’in tehdidinin etkisi altında işlediğini beyan etmiştir. Hatta kolluktaki ifadesinde İsmail ve Memnun’dan şikayetçi olmuştur. Yani icrai hareketleri kendi hür iradesiyle değil, X ve X’un tehdidinin etkisi altında işlemiştir. Dolayısıyla bu suçla ilgili olarak X’e ceza verilmesi TCK 28 hükmüne ve kamu vicdanına aykırıdır.
Tarafımıza tebliğ edilen iddianamede bir takım telefon konuşması kayıtları ve kamera görüntüleri bulunmaktadır. Bu arama kayıtlar X tarihinde X’in başka bir suç dolayısıyla telefon dinlenmesi yapılırken tesadüfen ele geçirilmiştir. Bu şekilde tesadüfen ele geçirilen deliller CMK m.138/2 ‘ye göre derhal muhafaza altına alınır. Ve durum Cumhuriyet Savcılığına bildirilir. Bu bildirim yapılmadan elde edilen deliller hukuka aykırıdır ve hükme esas alınamaz.
Tüm bu gerekçelerin dışında; X ve nikah memuru X hakkında daha önce verilmiş bir kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vardır. CMK m.172/2 ye göre yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz bu husus kamu davasının açılmasının bir şartıdır.Bu halde kesin hukuka aykırılık vardır ve CMK m.223/8 de belirtildiği üzere kovuşturma şartının gerçekleşmemesi sebebiyle düşme kararı verilir.
X tarihinde X hakkında yakalama işlemi yapılmış olup bundan X gün sonra X tarihinde sulh ceza hakimliğine sevk edilmiştir. CMK m.91 hükmüne göre gözaltı süresi,yol için geçen süre hariç 24 saattir ve en geç bu süre sonunda kişinin yetkili mercii önüne çıkarılması zorunludur.Söz konusu olayda müvekkilim Zeynep için bu süre hukuka aykırı bir şekilde aşılmıştır.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle ve heyetinizin belirleyeceği sebeplerle;
-Kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra sulh ceza hakimliğinden karar alınmaması sebebiyle düşme kararı verilmesini aksi takdirde;
-Müvekkilim X’in beraatini, X’in tutuklanmasıyla ilgili CMK 100 deki şartları sağlanmadığı göz önünde bulundurularak tahliyesine;
-Gözaltı süresinin makul görülemeyecek derecede uzun olması ve müvekkilimin kanunda yazan süre içerisinde yetkili mercii önüne çıkarılmadığının tespitine karar verilmesini;
bu talepler uygun bulunmadığı takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.
Av. Saim İNCEKAŞ
Rüşvet Suçu Savunma Dilekçesi -2-
AÇIKLAMALAR:
1-Yargıtay Cumhuriyet Baẟsavcılığının 2020/57424 numaralı tebliğnamesinde;
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluẟa ve mahkemenin soruẟturma sonucunda oluẟan inanç ve takdirine, suçun oluẟumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre,
Sanık …’ın kararın usul ve yasaya aykırı, haksız ve yersiz olduğuna ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASI, denilmiştir.
2-Söz konusu tebliğname özensiz ve ciddiyetsiz bir şekilde hazırlanmış olup müvekkillerin dosyası ile dahi ilgili değildir. Tebliğnamede bahsedilen sanık …’ın dosya ile ilgisi yoktur. Deyim yerinde ise kopyala yapıştır usulü ile düzenlenen bu tebliğnameyi kabul etmek mümkün değildir. Dosyanın içeriğine ilişkin en ufak bir cümleye yer verilmemiş, müvekkiller açısından somut bir değerlendirme yapılmamıştır. Bilindiği üzere Tarafların temyiz istemlerinin Yargıtay Başsavcılığı tarafından değerlendirilmesi için tebliğname düzenlenmesi zorunludur. Tebliğnamede Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, tüm temyiz edenlere yönelik hukuki görüşün açıklanması gerekir. Aksi takdirde ek tebliğname düzenlenmesi gerekir.
“6” nolu hüküm fıkrasında sanık … hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükmünün de, katılanlar … ve Türkiye ẞeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edildiği ancak tebliğnamede bu hususlarda görüẟ bulunmadığı anlaşılmakla; açıklanan noksanlığın giderilip ek tebliğname düzenlendikten sonra incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi için, incelenmeyen dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığı’na TEVDİİNE, karar verildi (Y5CD-K.2018/201).
3-) Dosyaya bakıldığında iki sanık olduğu görülmektedir ancak tebliğname tek sanık hakkında düzenlenmiş ve bu sanığın da dosyada adı dahi geçmemektedir. Öncelikle yapılan bu yanlışlığın düzeltilmesi amacı ile müvekkiller hakkında yaptığımız temyiz başvurularımız hakkında ayrı ayrı görüş bildirilmesi amacı ile ek tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiini talep ederiz.
5-) Bu talebimiz kabul edilmediği takdirde ise aşağıda sunduğumuz ayrıntılı gerekçelerle temyiz talebimizin reddine ilişkin bu tebliğnameye itirazlarımızı sunarız ẟöyle ki;
İddianamede bahsi geçen olaylar tam anlamıyla kesinleştirilmemiş ve aydınlatılmamıştır. Tek taraflı bir değerlendirmeyle kurulan bu hükmü kabul etmek mümkün değildir. müvekkillerim arkadaş … ilçesine …’na hayvancılık kredisi alımı konusunda yardımcı olmak bunun için alınması düşünülen mera yerine bakmak, bu konuda çevrede almayı düşündükleri arazi hakkında güvenilir kişilerin fikirlerini öğrenmek maksatı ile gelmişlerdir. Müvekkillerim, daha önceleri duyduğu bir bilgiye dayanarak İlçe Jandarma Komutanlıklarının araziler hakkında bilgi sahibi olduğu ve mera arazilerinin hangi bölgede olduklarını ve varsa arazi hakkında Komutanlıktan öğrenebileceği bilgileri almak maksadıyla ziyaret etmişlerdir. Müvekkilim …’nun da 30 yıl boyunca TSK’da görevli olması, bölgede ki asker meslektaşını da bu sebep haricinde iyi niyetli olarak da ziyaret etmiş olacağı düşüncesi ile komutanlığa diğer müvekkil … ile bilgi almak için gitmiştir. Konuşma yapılırken odada yoğun sigara içildiği ve müvekkilim …’nda da akciğer rahatsızlığı olduğu için dışarı çıkma zaruriyeti hasıl olmuş ve bu maksatla dışarı çıkılmıştır. Dışarıda ise kesinlikle bir rüşvet konuşması geçmemiştir. Bu isnat dosyada somutlaştırılmış bile değildir. Mahkumiyet hükmünün kurulabilmesi için her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delillere dayandırılması gerekmektedir. Mahkumiyet hükmü şüphe üzerine değil, kesinlik üzerine verilmelidir
Yargıtay Ceza Genel Kurulu İlgili Kararında
Oldukça geniẟ bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkumiyeti, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır. Mahkemenin direnme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.
6-) Dosya içerisinde dinlenen tanık … beyanında ” sadece soyismi … olan asker kökenli şahıs ile karakol komutanı arka tarafa geçtiklerinde sadece ikisi vardı, … ile karakol komutanın karakolun arka tarafına niye geçtikleri hususunda bir bilgim yoktur, ben … isimli şahsı onların yanında görmedim” demiştir. Yine …’da “… Karakol komutanı ile sivil asker olan vatandaş ilçe jandarma binasının arka tarafına geçmişlerdi, hatırladığım kadarı ile yanlarında başka bir kişi yoktu” demiştir. Görüldüğü üzere tanık beyanlarında sanık müvekkil …’nun müşteki ile karakol dışında yana yana dahi gelmediği yer almaktadır. Bu hali ile nasıl bu eylemleri gerçekleştirmiş olabilir? Nitekim benzer olaylarda da rüşvet iddiası kapsamında değerlendirilen eylemelerin her türlü şüpheden uzak bir şekilde delillendirilmediği ve ispat edilmediği hallerde BERAAT kararı verileceği hüküm altına alınmıştır. Buna ilişkin bir takım emsal Yargıtay kararları savunma dilekçemiz ekinde sunulduğundan tekrar burada yer vermiyoruz.
7-) Bu emsal kararlarda da görüldüğü üzere “belki” ile kişinin mahkumiyetine karar vermek mümkün değildir. Bakıldığında müvekkillerime isnat edilen suçlama mantıksal bir temele de dayanmamaktadır. Müvekkilerimin hiç tanımadığı hem de bir kolluk görevlisine durduk yere giderek kazı yapmak istediklerini söylemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Yine müvekkillerimin ifadesi alınmış, gerekli bütün soruşturma işlemleri yapılmış ancak ne müvekkillerimin üzerinde ne iletişim araçlarında ne de başkaca bir şekilde kazı yapılacağına dair bir alet edavat mesaj konuşma içeriği gibi delile rastlanılmamıştır. İsnat edilen eylem teknik olarak da epeyi bir çaba gerektirecek olup müvekkillerim gerçekten böyle bir niyette olsa idi bu iş için bir takım hazırlıklar yapması gerekirdi . Kazı yapmak basit bir iş değildir . Müvekkillerim ise bu işlemi gerçekleştirecek ne teknik bilgiye ne de malzemeye sahip değildir. Bu hali ile müvekkillerimin üzerine atılı suçlama mantıksal ve tutarlı olmamaktadır. Müvekkillerin daha önceden sabıka kayıtları da bulunmamaktadır. Bu hali hiç kimsenin görmediği duymadığı şahit olmadığı ve yine yan delillerle de desteklenemeyen bir iddia nedeni ile müvekkiller cezalandırılamayacaktır. Dosyada müvekkillerim aleyhine yer alan tek delil müşteki beyanıdır. Bunun dışında tanık beyanlarında da müvekkillerimin söz konusu eylemi gerçekleştirdiğine yahut böyle bir eylem niyeti içerisinde olduğuna dair en ufak bir bilgi yer almamaktadır. Yine müvekkil … müşteki ile konuşmamıştır bile hal böyleyken kendisi aleyhine hüküm kurulması eksik inceleme ve araştırma olduğunun kanıtıdır. Burada sadece müşteki tarafın beyanına üstünlük tanınmıştır. Ancak bu üstünlüğün nedeni gerekçeli kararda da yer almamaktadır. Ceza muhakemesinde mağdurun beyanı ile sanığın/ẟşüphelinin beyanları arasında hukuki bir üstünlük tanınmamıştır. Bu nedenle, mağdurun beyanı ile sanığın beyanının çeliştiği durumlarda soyut varsayımlarla mağdurun beyanına üstünlük tanınamaz. Bir beyanın üstün tutulabilmesi için, kendi içinde tutarlı olması, tutarlılığın yargılama boyunca korunması ve başkaca somut delillerle desteklenmesi gerekir. Yargıtayın da bu konuda emsal kararları bulunmaktadır.
2-)Yine müvekkillerim Müştekiye Karşı Saygınlığını Rencide Edici Hiç Bir Davranışta Bulunmamışlardır. Müvekkilim … 30 yıl boyunca TSK bünyesinde görevli olması bölgede ki asker meslektaşını da bu sebep haricinde iyiniyetli olarak da ziyaret etmi. olacağı dü.üncesi ile komutanlığa arkada.ı ile bilgi almak için gitmi.tir. Kendisi gezmek için gittiği yerlerde dahi bu tür ziyaretler yapmaktadır. Sosyalleşmeyi ve arkadaş edinmeyi seven bir karakter yapısı bulunmaktadır. Burada almak istediği bilgi satın almaya niyetlendikleri arazi hakkındadır. Müvekkilimin savunmasında geçtiği üzere daha önce arsa bakmak için … ili gibi farklı illere de gitmişlerdir. Nitekim diğer müvekkilimiz … hayvan kredisi çekerek tarım alanında yatırım yapmak istemiştir. …’nun beyanları da bu yöndedir. Ancak ne soruşturma ne de kovuşturma aşamasında müvekkillerimin bu savunmalarına itibar edilmemiş bunlar araştırılmamıştır. Bunun dışında müşteki ile müvekkillerimin ne konuştuğuna kimse şahit olmamıştır. Müvekkillerim müştekiye kârşı asla ne rüşvet anlamına gelebilecek ne de hakaret suçunu oluşturacak bir söz söylememiştir. Yukarıda ifade ettiğimiz üzere yanında hiç bir alet-edavatı olmayan, ẟşüpheli bir kimse ile ileticimi tespit edilmeyen müvekkillerin böyle bir kazı yapma niyeti olduğu nasıl söylenebilir. Yine Jandarma Karakollarında sürekli nöbetler değişmekte ve bir gün nöbet tutan personel diğer gün nöbetçi olmamaktadır. Müvekkilimde asker bir kimsedir ve bu durumu bilmektedir. Elinde hiç bir teknik imkan olmayan müvekkilim gidip sadece bir kişi ile konuşarak nasıl bu işe kalkışabilir. Bu durum mantıklı değildir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebepler doğrultusunda öncelikle tebliğnamedeki eksikliklerin giderilmesi amacı ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdii ile ek tebliğname düzenlenilmesinin istenilmesine bu talebimiz kabul edilmediği takdirde yukarıda izah ettiğimiz hususlar ve dosya içerisinde yaptığımız savunmalar da göz önüne alınarak müvekkiller hakkında verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesi neticesinde bozulmasına karar verilmesini talep ederiz. Saygılarımızla
SANIKLAR MÜDAFİİ