Kasten Yaralama Suçunda KYOK’a İtiraz Dilekçesi

ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

Gönderilmek Üzere

ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

Soruşturma Numarası:

Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Karara İtiraz Eden Şikayetçi :

Vekili :

Şüpheli :

Suç : Kamu Görevlisinin Sahip Bulunduğu Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle Kasten Yaralama

Konu : Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/……. Sor. ve 2019/…… Karar numaralı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararına karşı itirazlarımızın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

1-) Yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı müvekkil müştekinin 18.05….. tarihinde …… Park’ta maruz kaldığı elim olayla ilgili, kendisine şiddet uygulayan polis memuru ve hakkında sahte rapor düzenleyen hastane görevlileri hakkında şikayette bulunmuştuk. Polis memuru ile alakalı olan şikayetimiz Adana CBS’nin 2019/…….. soruşturma numaralı dosyası üzerinden değerlendirilmiş ve neticesinde de 2019/…….. Karar numaralı takipsizlik kararı verilmiştir. SAyın Savcılığın verdiği iş bu karar, eksik soruşturma neticesinde alınmış, vicdanları yaralayan, hukukilik denetiminden uzak haksız bir karardır. Şöyle ki;

2-) Sayın Savcılığın müştekinin soyut iddiası dışında delil bulunamadığı gerekçesiyle KYOK kararı vermesi hukuki bir hatadır. Sayın Savcılık, olayı gören bir tanığın olmadığından bahsetmiş, kimi tanıkların da müvekkilin şüpheli tarafından darp edildiklerini görmedikleri tespitinde bulunmuştur. Tanıkların güvenilirlikleri tartışmalıdır. Zira tanıklarla müvekkil müşteki arasında Adana Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/….. Esas sayılı dosyası nezdinde dava vardır. Bu dosyada müvekkil sanık konumundadır. Müvekkille aralarında husumet bulunan tanıkların beyanları şaibelidir. Zaten olayın başlangıcında, müvekkille güvenlik görevlisi olan tanıklar x ve y arasında da tartışma olmuştur. Hele ki bu olayın sıcaklığıyla ve heyecanıyla ifadesi alınan ve kendileri de müvekkile müdahalede bulunmuş olan tanıkların, polislerin müvekkili darp ettiğini görseler bile doğruyu söylemeyecekleri çok muhtemeldir. BU NEDENLE, GÜVENİLMEZ VE TARAFLI TANIK BEYANLARINA DAYANARAK KARAR VERİLEMEZ. Kaldı ki, tanıklar da, “kesinlikle darp cebir olmadı” dememişler, görmediklerini beyan etmişlerdir. ISRARLA BELİRTİYORUZ, MÜVEKKİL, ŞÜPHELİDEN EKİP OTOSU İÇİNDE DAYAK YEMİŞTİR. Bunu kimsenin görmesi zaten beklenemez. Müvekkil müştekinin soruşturma aşamasında, olayın hemen akabinde alınan ifadeleri incelendiği vakit görüleceği üzere, müştekinin beyanları gayet tutarlı ve hayatın olağan akışına uygundur. Müvekkil müşteki, ifadesinde, olay sonlandıktan yani elindeki döner bıçağını bıraktıktan sonra ekip otosunun içine alındığını, otonun içinde şüpheli tarafından darp edildiğini, şüphelinin burnuna yumruk atıp boğazını sıktığını beyan etmiştir. Bütün bu olaylar Sayın Savcılık tarafından ciddiye alınıp değerlendirmeye dahi alınmamıştır. Müvekkil müşteki olaydan sonra verdiği ifadelerde, asıl tartışmayı yaşadığı güvenlik görevlilerinden şikayetçi olmadığını, ancak sadece kendisini döven polis memuru şüpheliden şikayetçi olduğunu beyan etmiştir. Eğer müvekkil yalan söyleyip insanlara iftira atma niyetinde olsaydı, orada bulunan herkesten şikayetçi olurdu. Hem güvenlik görevlilerinin hem diğer polislerin kendisini darp ettiğini söyler, yuvarlak ifadelerle herkesi zan altında bırakırdı. Ancak müvekkil, bunun yerine gerçeği yalnızca gerçeği anlatmış ve sadece kendisini döven şüpheliden şikayetçi olduğunu beyan ederek olayı detaylı şekilde anlatmıştır. Olayla ilgili başkaca delil olmadığı, sadece müşteki beyanı olduğu gerekçesiyle alınan ve müvekkilin iftira attığı anlamına gelen Sayın Savcılık kararını kabul etmiyoruz. Ayrıca ekip otosu içinde yumruklanması ve boğazının sıkılmasıyla alakalı herhangi bir araştırma yapılmamış olması nedeniyle KYOK kararının EKSİK SORUŞTURMA YAPILDIĞI gerekçesiyle hatalı olduğu ve kaldırılması gerektiği kanaatindeyiz.

3-) Sayın Savcılık, KYOK kararında dosya içinde yer alan, müvekkilin kolunun kırık olduğuna dair doktor raporunun olaydan bir gün sonra alınan tedavi evraklarına dayalı olarak hazırlandığını, müvekkilin kolunun kırılmasının başka bir olay nedeniyle olabileceğini iddia ederek KYOK kararına gerekçe oluşturmuştur. Şunu belirtmek gerekir ki, şüpheli tarafından müvekkile karşı uygulanan şiddet sadece kol kırmayla sınırlı değildir. Yukarıda zikrettiğimiz gibi ekip otosunun içinde de dövülmüştür. Esasen işini yapmakta olan şüpheli, duygularının tesirinde kalmış ve öfkesini kontrol edemeyerek müvekkili hunharca darp etmiştir. Müvekkilin kolunun kırılmasına neden olan olayın 18.05.2021günü şüpheli polis tarafından darp edilmesi olduğu konusunda şüphe yoktur. Bir gün sonra başka bir olayla alakalı kolunun kırıldığı iddiası bir varsayım ve hayalden başka bir şey değildir. Müvekkil her gün gidip bir yerlerini kıran biri değildir. Müvekkilin kolunun kırık olmasının ve şüpheliyle yaşanan olayın en azından davayı açmak için yeterli şüphe oluşturduğu konusunda tereddüt yoktur. MÜVEKKİLİN KOLU KIRIKTIR, RAPORLA SABİTTİR, ŞÜPHELİNİN MÜVEKKİLİ DARP ETTİĞİ İDDİASI VARDIR. BUNLAR EN AZINDAN YETERLİ ŞÜPHE OLUŞTURAN OLGULARDIR. “Şüpheden sanık yararlanır.” ilkesi soruşturma safhası için geçerli değildir. (Ki zaten “sanık” sıfatı şüpheliye kovuşturmanın başlangıcıyla verilir.) Bunu değerlendirme yetki ve görevi mahkemelerindir. Savcılık bu hususu göz ardı etmiş, kendisini karar merci yerine koyarak delilleri yanlış değerlendirmiş ve hatalı bir KYOK kararı vermiştir.

4-) Sayın Savcılık, müvekkilin kolunun kırılma sebebinin başka bir olay olabileceği VARSAYIMIYLA takipsizlik kararı vermiştir. Oysaki, bu hususun aydınlatılması gerekirdi. Söz gelimi, tedavi evraklarının tarafsız bir bilirkişiye tevdii ile kırığın nasıl olduğu, nasıl meydana geldiği konusu açıklığa kavuşturulmalıdır. Adana Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden alınan 18.05….. ve 19.05…… tarihli raporlar arasında ÇELİŞKİ vardır. Olaydan hemen sonra alınan ilk raporda BTM ile giderilebilecek ekimoz ve erezyonlardan bahsedilmesine rağmen, 19.05…… tarihli raporda hiç bir darp cebir izi yoktur denmektedir. EN AZINDAN BU İKİ RAPOR ARASINDAKİ ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİ GEREKMEKTE iken buna dahi tenezzül edilmemiştir. Madem ki 19.05.2021 tarihli raporda darp cebir izi yok dendi, o güne dair evraklarla kolunun kırık olduğu raporu nasıl alınabilmiştir ki? Açık bir hukuka aykırılık ve vicdani rahatsızlık vardır. Bütün bu hususların aydınlatılmaması EKSİK SORUŞTURMA yapıldığı anlamına gelir. Ayrıca 18.05…… tarihinde düzenlenen doktor raporlarında da yanlışlık olduğu ve çelişkinin bulunduğu su götürmez bir gerçektir. Bununla alakalı, Adana CBS’ye raporu düzenleyenler hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk. Ancak CBS’nin 2019/………… Soruşturma numaralı dosyası üzerinden yürütülen soruşturmada da, bu dosyanın gerekçeleriyle KYOK kararı verilmiştir. İki soruşturmanın birleştirilmesi veyahut da kamu görevlileriyle alakalı soruşturmanın bu dosya açısından bekletici mesele yapılması gerekirken alelacele, aynı gerekçelerle iki dosyanın da birbirine bağlı olarak kapatılması büyük hatadır. Zira İKİ YANLIŞ BİR DOĞRU ETMEZ. Müvekkilin darp edilmesi ve yaralanmasının göz ardı edilerek sahte rapor düzenlenmesiyle alakalı şikayetimiz aynı ama yanlış gerekçelerle reddedilmiş. Tabir-i caizse müvekkil yediği dayakla kalmıştır. Bu hususların da Sayın Sulh Ceza Hakimliğince göz önünde bulundurulmasını talep ediyoruz.

5-) Sayın Savcılığın KYOK kararında polisin zor kullanma yetkisinden bahsedilmiş, müvekkilde meydana gelen yaralanmanın bundan kaynaklı olduğu varsayımıyla karar verilmiştir. Kolluk güçlerinin zor kullanma yetkisi olduğunda herhangi bir tereddüt yoktur. Toplumda huzuru sağlamak onların görevidir, evlerimizde rahatça oturabilmemizi sağladıkları için milletçe hepsine minnettarız. Ama hiç bir yetki de sınırsız değildir. Müvekkil olay günü, alkolün ve öncesinde yaşadığı hadisenin etkisiyle taşkınlık yapmış olabilir. Elbette ki bu hoş bir durum değildir. Ama hayatta her şey de insanlar içindir. Polislerin o durumda iken müvekkile müdahale etmesi haklı görülebilir. Ama kelepçe takma bahanesiyle kolunu kıracak kadar bükmenin, araç içinde yumruklayıp boğazını sıkmanın hangi kitapta yeri vardır? Devletimiz kolluk kuvvetleri aracılığıyla vatandaşların huzurunu sağlama ödevini üstlenmiştir. Ancak bunu yaparken de özgürlük-güvenlik dengesini gözetmelidir. Polise verilecek sınırsız yetki vatandaşın ezilmesi demektir. Üstüne üstlük bu olayların eksik soruşturma ile üstünün kapatılması, hem kamu vicdanını yaralayacak hem de adalete ve devlete olan güveni zedeleyecektir. Bu durumu özellikle Sayın Hakimliğinizin dikkatlerine arz ediyoruz.

SONUÇ : Yukarıda izah olunan tüm nedenlerle, itirazımızın kabulüyle, eksik soruşturma neticesinde ve kamu görevlilerini koruma iç güdüsüyle alınan Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/……… Sor. ve 2019/……… Karar numaralı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararının KALDIRILMASINA ve şüpheli hakkında TCK’nın ilgili maddeleri gereğince kamu davası açılmasına karar verilmesini müvekkil adına Sayın Hakimliğinizden arz ve talep ederiz. 11.10……

Şikayetçi Vekili

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir