İmei Numarasının Değiştirilmesi Kararına İtiraz Dilekçesi

İmei Numarasının Değiştirilmesi Kararına İtiraz Dilekçesi


 Diyarbakır Tüketici Mahkemesi Sayın Hakimliği’ne

                                                                                                                      Tedbir Taleplidir

İtiraz Eden(Davacı)   :

Vekil                      : Avukat Saim İNCEKAŞ – Turhan Cemal Beriker Bulvarı, Ziya Algan İş Merkezi No:9 K:5 D:41, 01010 Seyhan/ADANA

Davalı                         :

Dava Değeri               : ……. TL

İtiraz Konusu             : … Kaymakamlığı Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti Başkanlığı’nın ……..tarih ve …….. sayılı kararının iptaline karar verilmesi istemidir.

Açıklamalar

Tüketicinin yapmış olduğu başvuru ile almış olduğu telefonun IMEI numarasının değiştirilmiş olması ve buna mukabil ilgili Tüketici Sorunları Hakem Heyetince genel uygulama çerçevesince bedel iadesine ilişkin karar verilmiştir. (Ek: ………………Kaymakamlığı Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti kararı)

Ehemmiyetle ifade edilmesinde umumi faide görülen nokta şudur ki; Tüketicinin yapmış olduğu başvuru ve buna mukabil ilgili Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararı son derece  yersiz ve dolayısı ile mesnetsizdir. Şöyle ki;

1-  Dünyada üretilen her cep telefonunun sadece kendisine ait olan ve 15 rakamdan oluşan bir elektronik kimlik numarası vardır. Bu kimlik numarası uluslararası terminolojide “ International Mobile Equipment Identity ” nin kısaltılmışı IMEI olarak adlandırılmaktadır. IMEI numarası cep telefonlarında iki ayrı yerde belirtilmiştir;

Birincisi, cep telefonunun yazılımında olup cihazda *#06# tuşlarını kullanmak sureti ile cihazın ekranında görülebilmektedir. İkincisi ise, cep telefonunun arka kasasındaki etiket üzerinde yer almaktadır. Doğal olarak her iki numaranın aynı olması gerekmektedir. Cihazın arka kasası üzerindeki etiketin sökülmüş olması ya da IMEI numarası okunmayacak şekilde tahrip edilmiş olması satış işleminden sonra yapılmış kötü niyetli bir fiili ifade eder.

12.Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren 2813 sayılı kanunla değişik 5392 sayılı kanun, ülkemizde kullanılan tüm cep telefonlarının Telekomünikasyon Kurumu tarafından denetlenmesini sağlayan ve kayıt dışı cep telefonlarının kullanımını önleyen bir elektronik sistemin kurulmasını öngörmüştür. Şu anda faaliyette olan ve Telekomünikasyon Kurumu’nun yetki ve sorumluluğunda çalışan bu elektronik kayıt ve denetim sistemi kısaca , MCKS (Mobil Cihaz Kayıt Sistemi) olarak adlandırılmaktadır. MCKS; sim kart takılarak kullanıma hazır hale gelen her cep telefonunun yazılımında kayıtlı olan IMEI numarası bilgisini, elektronik ortamda operatörler üzerinden sürekli almaktadır. MCKS’e aynı zamanda yasal yollarla ithal edilen ve ithalatçılar tarafından beyan edilen cep telefonlarının IMEI numaraları da kaydedilmektedir. Böylece MCKS operatörler üzerinden gelen IMEI numaralarını , kendisinde bulunan yasal yollarla ithal edilmiş cep telefonu IMEI numarası bilgileri ile karşılaştırmakta, resmi ithalat kayıtlarında bulunmayan IMEI numaralarının belirli sürelerde doğrulamasını yaparak operatörlere bilgi vermek sureti ile o IMEI numaralı cep telefonlarını kullanımdan men ettirmektedir.

MCKS ile kanununda öngördüğü şekilde elektronik kayıt ve denetim sistemi çalışmaya başladıktan sonra ülkemize yasal olmayan yollarla cep telefonu getiren ve vatandaşın kullanmakta olduğu cep telefonunu gasp, kapkaç, hırsızlık gibi yollarla kısaca suçla elde eden kişiler bu cep telefonlarının MCKS sisteminde tespit edilmeden kullanımını sağlamak için cep telefonunun yazılımında bulunan IMEI numarasını elektronik müdahalede bulunarak değiştirmeye başlamışlardır.

Şu anda basit bir elektronik müdahale ve cüzi fiyatlarla gayri kanuni olarak yaptırılabilen bu işlemle ülkeye kaçak yollarla getirilen ve/veya suçla elde edilen cep telefonlarına yasal yollarla ithal edilmiş cep telefonlarının IMEI numaraları kopyalanmaktadır. Bu nedenle elektronik ortamda düzenli olarak yapılan MCKS denetiminde sistemde aynı IMEI numarasına sahip birden fazla cep telefonu tespit edilebilmektedir. Cep telefonlarından hangisinin yasal yollarla ithal edilmiş, hangisinin ise IMEI numarası değiştirilmiş olduğu elektronik sistemde ayırt edilemediği için aynı IMEI numarasına sahip tüm cep telefonları Telekomünikasyon Kurumu tarafından ilgili kanun ve yönetmeliklerin öngördüğü düzenlemeler doğrultusunda operatörler aracılığı ile kullanımdan men ettirilmektedir.

İş bu tüketici şikayeti ile ilgili durumda bundan ibarettir. Söz konusu cep telefonunun *#06# tuşlarını kullanmak suretiyle ekranında belirecek ımeı numarası ile cihazın arkasındaki etiket üzerinde kayıtlı olan ımeı numaraları karşılaştırıldığında aynı olduğu görülecektir.

Aynı şekilde cep telefonuna ait fatura ve/veya garanti belgesi üzerinde de aynı IMEI numarasının kayıtlı olduğu tespit edilecektir. Hak verilecektir ki; yazılımındaki IMEI numarası değiştirilmiş olan bir cep telefonunun arka kasası üzerinde bulunan IMEI numarasının aynı olmaması gerekir. Keza satıcının satış esnasında fatura ve garanti belgesi üzerine aynı IMEI numarasını yazmasının da mümkün olmaması gerekir. Üretim esnasında verilen bu numaralar aynı ise ve bunu doğrulayan bir şekilde fatura ve garanti belgesi üzerinde de bu IMEI numarası mevcutsa klonlamadan ve “ayıplı mal” dan  bahsetmek son derece yanlış olacaktır.Eğer bu kapatmadan ötürü zuhur eden bir tüketici mağduriyeti varsa bunun satıcı ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı sarihtir. Satıcı, ilgili kanun ve düzenlemeler doğrultusunda eksiksiz bir şekilde satış işlemini gerçekleştirmiştir.

Ayıpsız bir şekilde ve ilgili düzenlemelere uygun bir şekilde satılan cep telefonunda satış sonrasında 3. kişiler tarafından elektronik kimlik bilgisinin hırsızlığından husule gelen mağduriyetin satıcı ile ilişkilendirilmesi son derece yersizdir.5392 sayılı kanun klonlama yapan, yaptıran ve bununla ilgili donanımı izinsiz şekilde bulunduranlarla ilgili ağır cezai müeyyideler öngördüğü gerçeği de yadsınamaz.

2- Üçüncü kişilerce kanundışı yollarla ülkeye sokulan ve/veya suçla elde edilen ve kayıt altına alınmasını sağlamak amacı ile IMEI numaraları klonlama ile değiştirilen cep telefonları, bu yolla işlevsel hale getirilerek satıma konu olmakta ve bu kişilerce haksız menfaat sağlanmaktadır. Telekomünikasyon Kurumu; aynı IMEI numarasına sahip cep telefonlarını kapattırmak suretiyle kullanımdan men ettirmesi sonucunda gerçek IMEI numarasına sahip olan tüketicilerin mağduriyetlerini bertaraf etmek amacı ile, 5392 kanun çerçevesinde yürürlüğe giren Elektronik Kimlik Bilgisini Haiz Cihazlara Dair Yönetmelik  15.maddesi ile söz konusu cep telefonunu sahip olduğu IMEI numarası üzerinden tüketicinin beyan ettiği sadece tek bir GSM hattı (MS ISDN numarası) ile eşleştirilmek suretiyle tekrar kullanıma açtırmakta, dolayısı ile mevzubahis cep telefonunun sadece eşleştirildiği bu hatla  kullanımına izin verilmektedir.

Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri’nin, ortaya çıkan tüketici mağduriyetinden ötürü Telekomünikasyon Kurumu’na başvurması ve sorgulama yapması lazımken, söz konusu mağduriyetin giderilmesi kisfesi altında “cep telefonunun tek hatta blokeli olarak görüşmeye açılması” gibi Telekomünikasyon Kurumu’nun gene ilgili yönetmelikler doğrultusunda yapmış olduğu işlemden ötürü başka bir tüketici mağduriyeti söz konusu olmakta, vuku bulan mağduriyetin tüketici tarafından dermeyan edilmesi ve bu bağlamda satıcıya tahmili ile Tüketici Sorunları Hakem Heyeti zuhule düşmektedir. Bu vesile satıcının uğradığı ve uğrayacağı zarar izahtan varestedir.

3- Telekomünikasyon Kurumu ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü arasında bu haksızlığı bertaraf etmek amacı ile çözüme dönük yazışmaların olduğu vakidir. Konuya ilişkin olarak, Telekomünikasyon Kurumu’nun (Ek: Telekomünikasyon Kurumu’nun Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na hitaben 18/01/2007 tarih ve 2148 sayılı yazısı) son paragrafında da izah edildiği üzere ‘IMEI numarası başka cep telefonlarına kopyalanan cep telefonlarının ayıplı mal hükmünde olmaması gerektiği’ yönündeki yazısına, Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün cevabi yazısının (Ek: Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü 4032 sayılı yazısı) 4. paragrafında da “İlgi(b) yazınıza konu olan cihazların [ayıplı mal] olarak değerlendirilmemesi gerektiği yönündeki görüşüne Bakanlığımızca iştirak edilmekle beraber…” demek suretiyle söz konusu cihazların ayıplı mal olmadığına dair durum karşılıklı teyid edilmiştir. Dolayısı ile Hakem Heyetleri’nce verilen kararlarda gerekçe olarak gösterilen Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı’ nın 04.08.2006 tarih ve 22747 sayılı kararını sarih şekilde ilga ettiği gözükmektedir.

4- Genel olarak Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin kararlarında delil ve gerekçe olarak göstermiş oldukları  Telekomünikasyon Kurumu’nun IMEI sorgulama sitesindeki (imei.tk.gov.tr) sonucun herhangi bir hukuki geçerliliği olamaz. Zira sorgulama ekranında “Bu sorgulama bilgilendirme amaçlıdır, kesinleşmiş kayıt anlamına gelmemekte olup ispat hukuku açısından geçerliliği bulunmamaktadır” ibaresi sarih bir şekilde yer almaktadır. Kaldı ki Bilgilendirme niteliğindeki bir açıklamanın hukuki çerçevede yeri ne bir bilirkişi raporuna ne de Yüksek makamınızın emsal niteliğini haiz bir hükmüne eşdeğerdir. Binnetice  mevzubahis bilgilendirmeye binaen bir karar verilmesi tarafımızca kabul edilemez.

5- Ayrıca önemle belirtilmelidir ki, Yargıtay kararlarına göre (Yargıtay HD. 9.2.1967, E.4173,K. 983) ve Yüksek Mahkemenin kararlarıyla aynı doğrultuda Hukukçulara göre malın ayıbından söz edebilmek için ayıbın sözleşme kurulduğunda ve mal tüketiciye teslim edildiğinde var olması gerekmektedir. Kanunda yer alan “kusursuz sorumluluk” ve buna mütekabil “illiyet ve nedensellik bağı” kavramları mevcut olayda uygulama yeri bulamaz. Zira (Yargıtay 4.HD. 20.5.1998 Tarih; 1998/421 E.; 1998/3622 K.)  gereğince kusursuz sorumluluğu ortadan kaldıran husus; olay ile zarar arasındaki illiyet bağının mücbir sebep dolayısı ile kalkmış olmasıdır. Kullanılan mala üçüncü kişilerce cismani zarar verilmesi durumunda malın ayıbından bahsedilemiyor ve bu bağlamda satıcının kusursuz sorumluluğuna gidilemiyor ise; bilişim niteliği arz eden halihazırdaki hususta malın zarar görmesinin de satıcıya tahmil edilmemesi gerekir. Zira bu fiil Borçlar Kanunu’na ve hakkaniyete aykırılık teşkil etmektedir.

Bilmukabele kanun hükmü uyarınca malın ayıbı olduğu takdirde 30 günlük süre her ne kadar gizli ayıplar için mevzubahis olmasa da, açıklamaya konu olan klonlanma işlemi telefonda halihazırda bir gizli ayıbın olduğuna delalet edecek nitelik ihtiva etmez. Zira gizli ayıp ancak mevcut olup özel bir inceleme, tahlil veyahut o konuda ihtisas sahibi kişilerce denetim sonucu ortaya çıkan ya da “eserin tesliminden sonra ve genellikle kullanımı sonucu kendini gösteren, eserde sözleşme ve dürüstlük kurallarına göre olması gereken vasıfla fiilen mevcut olan arasındaki iş sahibi aleyhine meydana gelmiş farklılıklardır”. (Yargıtay  15.Hukuk Dairesi,  Esas Karar  2004/1212 2004/5231)  Satılan cep telefonları ise kat’i suretle bir ayıp ihtiva etmediği, hukuka aykırı eylemler ile işlevsiz hale getirildiği gibi hakem heyetlerince verilen kararlar ise bu noktada satıcıların haklarını zedelemeye matuf olan uygulamalardan öteye gitmemekte, satıcıların muzdarip oldukları bu hususta istemlerine cevaz vermemektedir.

6- Ayrıca Ayıplı Malın Neden Olduğu Zararlardan Sorumluluk Hakkında Yönetmelik’in Sorumluluktan Kurtulma başlıklı 7. maddesine göre;

“ Tüm hal ve şartlar göz önünde bulundurulduğunda, zarara sebep olan ayıbın, mal piyasaya sürüldüğünde mevcut olmaması,” , “Mal piyasaya sürüldüğünde mevcut bulunan bilimsel ve teknolojik bilgilerin, ayıbın varlığının bilinmesine imkan vermemesi” durumlarında kıyas yoluyla bu vurgulamanın satıcıya da uygulanması lazım gelmelidir. Zira mevzubahis malın satımı sırasında mevcut olan bir “ayıp” veyahut “gizli ayıp” bulunmamakla beraber, İlgili Kanun Ve Yönetmeliğin sadece üretici veyahut tüketici açısından koruyucu tedbir ve hükümler ihtiva ettiğini, bunların kıyasen dahi müteselsil sorumluluk da adı zikredilen sair kurum veya kuruluşlara uygulanamayacağı düşünülemez.

Ezcümle Hukuk ilkelerince mağdur durumda olabilmek adına mevcut şartlar oluşmamış olmakla beraber, riayet durumunda karşı taraf adına hukukla bağdaşmayan bir karar verilmiş olacak, hiçbir bedele bağlı kalmaksızın bir tüketim malı kullanılmış, ayrıca da bunca zaman sonunda ücreti geri alınmış olacaktır. Tüm ekonomik müeyyide satıcıya tahmil edilmiş olacaktır. Kanaatimiz odur ki; bu nev’i bir haksızlığa mahal verilmemesi lazım gelmelidir.

Hukuki Deliller:

4822 sayılı Kanunla Değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun,

2813 Sayılı Telsiz Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 5392 Sayılı Kanun,

Elektronik Kimlik Bilgisini Haiz Cihazlara Dair Yönetmelik,

Ayıplı Malın Neden Olduğu Zararlardan Sorumluluk Hakkında Yönetmelik,

Borçlar Kanunu, bilhassa kusursuz sorumluluğa ilişkin maddeler.(54,55,56,57,61,96,117)

Ekler:

1- Vekaletname örneği.

2- Elektronik Kimlik Bilgisini Haiz Cihazlara Dair Yönetmelik,

3– Telekomünikasyon Kurumu’nun Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na hitaben 18/01/2007 tarih ve 2148 sayılı yazısı,

4- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü 4032 sayılı yazısı,

5- Ayıplı Malın Neden Olduğu Zararlardan Sorumluluk Hakkında Yönetmelik

6- Tüketicinin Korunması Hukuku (PROF. Aydın ZEVKLİLER S. 114-115).

7- … Kaymakamlığı Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti Kararı.

Netice-i Talep: Yukarıda arz ve izaha çalışılan ve resen nazara alınacak nedenlerle;

  • Öncelikle tedbir kararı verilerek kararın icrasının dava sonuna kadar teminatsız olarak tedbiren DURDURULMASINA,
  • İtirazımızın KABULÜ ile; … Kaymakamlığı Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti Başkanlığının … tarih ve … sayılı kararının kaldırılmasına, (yok sayılmasına),
  • Yargılama giderinin ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

Davacı Vekili  

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir