İdari Gözetimin Kaldırılması Talebi/İtiraz

İdari Gözetimin Kaldırılması Talebi/İtiraz -1-


X ( ) CEZA HAKİMLİĞİNE

 

İTİRAZ EDEN                        :

VEKİLİ                                   :

KONU                                    :  

1-) Müvekkilim X asıllı X vatandaşı olup, X senesinde havalimanından ülkemize giriş yaparak, yasal yollarla ülkemize çalışmak için gelmiştir. Müvekkilin ülkesindeki müşkül durumu sebebi ve ülkesinde X’ın iç siyaseti sonrasında X asıllarla yaşadığı iç karışıklıklar ve müdahaleleri, ülkesindeki yetkililerin müslümanlara olan tutumu  gibi sebeplerle müvekkil ülkemize gelmiştir. Müvekkil kendisi gibi X uyruklu olan eşi ile X’da evlenip ekonomik olarak yetersizlikleri sebebiyle ülkemize yakınlarından aldığı borç paralarla gelmiştir. Ülkeye gelir gelmez bulamayan müvekkilim randevu alabilmesi için ülke dışına çıkıp tekrar giriş yapması gerekmiştir. X uyruklu olduğu için X’a, X vatandaşı olduğu için ise X’a giremeyen müvekkilim çareyi X’ya gitmekte bulmuştur. İdari para cezasını ödeyip ülkemizden çıkış yaparak X’ya giden müvekkilim X polisinin kendisinden rüşvet talep etmesi ve müvekkilimin rüşvet vermeyi kabul etmemesi neticesinde polislerle çıkan tartışma sonucunda X polisi müvekkilimin pasaportuna el koyarak kendisini X’ye geri göndermiştir. X Havalimanı’nda X tarihinde polislerce gözaltına alınan müvekkilim önce X Geri Gönderme Merkezi’ne daha sonra ise şuan bulunduğu X Geri Gönderme Merkezi’ne gönderilmiştir.

Müvekkilimin akciğerinde delik olduğu için hastaneye sevk edilmesi ve tedavi edilmesi kesinlikle şarttır. Rutubetli odalarda kalan ve geri gönderme merkezinde düzgün yeme içme şartları olmadığı için müvekkilimin hastalığı ilerlemekte ve akciğerindeki deliğin büyümesi halinde hastalığı ölümcül bir hal alacaktır.

müvekkil hakkında idari gözetim kararı verildiği sözlü olarak öğrenilmiştir. Müvekkil ile görüşmeye Kırklareli Pehlivanköy Geri Gönderme Merkezi’ne gittiğimizde tamamen keyfi bir uygulama ile müvekkilden muvafakatname almış olmamıza rağmen vekaletnamemiz olmadığı gerekçesiyle idari gözetim kararı bizlerle paylaşılmamıştır. Yetkililerden kararın müvekkile tebliğ edilmesini bu vesileyle müvekkilin ve bizlerin idari gözetim karar numarasını öğrenebileceğimizi belirttiğimizde ise burada idari gözetim kararlarının tebliğ etmedikleri gibi tamamen keyfi ve hukuk dışı bir cevap almış bulunmaktayız. Müvekkilimin ve vekili olarak bizlerin bulunduğu bir ortamda idari gözetim kararının paylaşılmaması skandal boyutunda bir uygulamadır. Bu hususta gerekli mercilere ilgili yetkilileri şikayet emiş olup bu gerekçelerle idari gözetim kararına itiraz ederken idari gözetim kararının numarasına ve tarihine dilekçemizde yer verememekteyiz. Aşağıda belirteceğimiz sebepler-mahkeme kararları uyarınca ilgili gözetim kararı yasaya 6458 sayılı Yasada sayılan şartlarına tamamen aykırı niteliktedir. Şöyle ki;

Ailede tek çalışan ve çocuklarına ihlal edilmiştir. Müvekkilin sabit ikametgah sahibi olduğu, Müvekkilin işleme durumu söz konusu olmadığı gibi, müvekkilin Türkiye’de bulunduğu bu uzun süre zarfında da  herhangi bir suça karışmamış hakkında herhangi bir şikayetten de işlem yapılmamıştır. Yine müvekkilin herhangi bir bulaşıcı hastalığı da bulunmamaktadır.

Gözetim kararını gerektirecek sartlar ise 57/2 de sayılmış olup bu şartlar, “Hakkında sınır dışı etme kararı alınanlardan; kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında valilik tarafından idari gözetim kararı alınır. Hakkında idari gözetim kararı alınan yabancılar, yakalamayı yapan kolluk birimince geri gönderme merkezlerine kırk sekiz saat içinde götürülür”. Şeklindedir. Nitekim 57/2 deki şartlar değerlendirildiğinde, müvekkil hakkındaki gözetim kararı yasaya aykırıdır. Nitekim müvekkil Nişancı Mah. Türkeli Cad. No:76 D:3 Fatih/İstanbul adresinde kalmaktadır. Müvekkilin kaçma/kaybolma durumu bulunmadığı gibi, mahkemece belirlenecek adli kontrol tedbirlerine uymaya da hazırdır.

 

6458 sy. Kanunun 55’e göre 54 üncü madde kapsamında olsalar

  • “Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar” şeklindedir. Müvekkil ülkesine geri gönderildiği takdirde acımasızca ve bütün hukuk kurallarına aykırı şekilde cezalandırılacaktır. Nitekim daha öncede tutuklu kaldığı dönemlerde müvekkile pek çok fiziksel ve ruhsal işkence uygulanmış olup, izleri halen müvekkilin vücudunda bulunmaktadır.
  • d bendinde; “Tedavileri tamamlanıncaya kadar, psikolojik, fiziksel veya cinsel şiddet mağdurları” denilerek sınır dışı kararı alınamayacak yabancıları belirtmiştir. Müvekkilin bu durumda sınır dışı edilmemesi ve gözetim altında bulunmaması gerekmektedir. Müvekkilimin, ülkesine geri gönderilmesi halinde bu durumun yukarıda açıklanan nedenler ile; Türkiye’nin de taraf olduğu Cenevre Sözleşmesi’nin 33. Maddesinde tanımlanan “zulüm tehlikesi altında olduğu yere geri göndermeme (non-rafoulment) ilkesinin ve Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşmenin 3. Maddesinin ihlali sonucunu doğuracaktır (EXCOM kararları ile sığınmacılara da uygulanmaktadır).
  • Ayrıca YUKK Madde 4 (Geri Gönderme Yasağı) Bu Kanun kapsamındaki hiç kimse, İŞKENCEYE, İNSANLIK DIŞI YA DA ONUR KIRICI CEZA VEYA MUAMELEYE TABİ TUTULACAĞI VEYA IRKI, DİNİ, TABİİYETİ, BELLİ BİR TOPLUMSAL GRUBA MENSUBİYETİ VEYA SİYASİ FİKİRLERİ DOLAYISIYLA HAYATININ VEYA HÜRRİYETİNİN TEHDİT ALTINDA BULUNACAĞI BİR YERE GÖNDERİLEMEZ.
  • 6458 Madde 68 e göre “Başvuru sahiplerinin idari gözetim altına alınması istisnai bir işlemdir. Başvuru sahibi sadece aşağıdaki hallerde idari gözetim altına alınabilir.
  • Kimlik veya vatandaşlık bilgilerinin doğruluğuyla ilgili ciddi şüphe varsa, bu bilgilerinin tespiti amacıyla
  • Sınır kapılarında usulüne aykırı surette ülkeye girmekten alıkonulması amacıyla,
  • İdari gözetim altına alınmaması durumunda başvurusuna temel oluşturan unsurların belirlenemeyecek olması halinde
  • Kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehlike oluşturması halinde”
  • Oysa ki Buna göre; müvekkilimiz haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkeye dönmek istememekte ve yine korkusu nedeniyle ülkesinin korumasından yararlanmak istememektedir. Zira Ayrıca müvekkilin  bulunduğu ortam insan onuruna yakışır nitelikte değildir. Yüzlerce insan aynı yerde sağlıksız koşullarda yaşamaya zorlanmaktadır. Bulaşıcı hastalık bulaşması Sağlık koşulları ve idari gözaltında tutulma koşulları da nazara alınarak gözaltında tutulmasını gerektirecek kamu güvenliği ve esenliği ile alakalı bir durumun söz konusu olmayışı  sabit ikameti  ve hüviyeti  belli oluşu  nazara alındığında   İdari Gözlem altına alınmasının  hiçbir hukuki boyutu  bulunmamaktadır.

    ***Anayasa Mahkemesi 2013/293 numaralı iade edilmesinin insanlık dışı muamele olarak nitelendirdiğini belirtmiş ve bu muamelenin Anayasa’nın 17. Maddesinin 3. Fıkrası bağlamında “eziyet” olarak nitelendirilebileceğini karara bağlamıştır. Danıştay uygulamasında da kişinin sınır dışı edileceği ülkede zulme maruz kalma ihtimali nedeniyle idarenin sınır dışı etme kararı, Cenevre Sözleşmesine ve Türk Mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmektedir. Danıştay ülkeye giren yabancılar aleyhinde bir karar almadan önce, bu kişilerin gerçek durumunu ortaya koyabilmek açısından gerekli araştırmayı yapmak ve bunun için DİKKAT VE ÖZEN GÖSTERMEK mecburiyeti olduğu vurgulanmaktadır (Danıştay 10. Dairesi, 20.01.2000T. 1998/1481E. 200/131; Danıştay 10. Dairesi, 25.05.2000T. 1999/154E. 2000/2576K.; Ankara 4. İdare Mahkemesi 17.7.1997T. 1997/286E. 1997/824K.; Ankara 8. İdare Mahkemesi, 9.10.1997T. 1997/276E. 1997/967K.

    Ülkemize gelen zorunlu göçmenlerin çok az bir kısmı Kuzey Kafkasya kökenli olup, önceleri Kuzey Kafkasyalı muhacirlerin çoğunluğunu Rus-Çeçen savaşında mağdur olan Çeçenler teşkil etmekteydi. Ancak son yıllarda oluşan baskılar sonucu buna diğer bölgelerden gelen göçmenler de eklenmiştir. Bu insanların içlerinde bir miktar terk etmek zorunda kalan insanlar oluşturmaktadır. Nitekim müvekkil Kırgızistan uyruklu müslüman ve tesettürlü bir bayandır. Rusya’nın bölgede ki müslüman toplumlara baskısı yüzyıllardır sürmektedir. Nitekim Rusya’nın Çarlık döneminden bu yana insan hakları karnesi sıfırlarla doludur. Uluslararası Hak İhlalleri Merkezi’nin (UHİM) yayınladığı “Rusya’nın Hak İhlalleri Karnesi” başlıklı rapor, Rusya’nın 150 yıldır sürdürdüğü savaş ve işgallerle birlikte milyonlarca insanı yerinden yurdundan sökerek nasıl göçe zorladığını anlatmaktadır ki bu süreç günümüze kadar kesintisiz devam edegelmiştir.

    Sovyetler Birliği yerine kurulan ülkelerdeki mer’i hukuki düzenleri, ağırlıklı olarak eski totaliter rejimden kalmadır. Bugün bu ülkelerin hiçbirinde temel haklar sınırlı ve tamamen kontrol altındadır. Putin idaresini eleştiren kişilerin tutuklanması ve yargılanması sıradan olaylardandır. Dini emirlere uygun hayat sürmeye çalışanlar, yani işkence ve ölümlerle tehdit edilmekte, kendilerine ülkeyi terk etmeleri için ağır baskılar uygulanmaktadır. Bu şekilde ortadan kaldırılan pek çok insan vardır. Bu ağır tehditlere dayanamayan binlerce kişi de Kafkasya’yı terk etmiş, izlerini kaybettirmek için ya Rusya’nın içlerine gitmiş veya ülke dışına çıkmışlardır. Müvekkilimiz ve ailesi bu mağdurlardan yalnızca birisidir. Müvekkilim gerek ülkesindeki müslümanlara yönelik baskılar, gerek ekonomik yetersizlikler sebebiyle ülkemize gelmiştir. Özellikle müvekkil dini hassasiyetleri olan tesettürlü inançları gereği çarşaf giyinen bir kimse olup, hakkında üstelik Türkiye’den “kamu güvenliği-düzeni, terör örgütü üyeliği” nedeniyle sınır dışı edilmesinin duyulması halinde Kırgız-Rus makamlarına yapılacak şikayetler-ihbarlar belki de kendisinin yıllarca hapiste yatmasına neden olabilecektir. Nitekim gerek Kırgıziastan-gerek Rusya’ya Türkiye’den kamu güvenliği-kamu düzeni-teör nedeniyle sınır dışı edilen müslümanların tespit edilmesi halinde bu ülkeler tarafından “bilhassa terör şüphelisi” muamelesi görmekte ve haklarında somut bir delil olmaksızın yıllarca hapiste kalabilmektedirler. Müvekkilim sınır dışı edilmesi halinde bu endişelerin hepsini yaşamaktadır. Nitekim müvekkilin tutuklanması halinde de küçük çocuğuna Devletin güvenlik maksatlı tedbirler alması ve uygulanmasına bir SOMUT HİÇBİR DELİLE, TESPİTE DAYANMAKSIZIN VEDE BU DURUMU İSPAT ETMEKSİZİN TAMAMEN KEYFİ OLARAK MÜVEKKİLİN KAMU DÜZENİ-KAMU GÜVENLİĞİ AÇISINDAN TEHDİT OLUŞTURDUĞUNA KANAAT GETİRİP, SINIR DIŞI KARARI ALINMASI HUKUK DEVLETİ İLKESİYLE DE ÇELİŞMEKTEDİR. BU NEDENLE SAYIN MAHKEMENİZDEN BEKLENTİMİZ ZATEN ZOR KOŞULLARDA ÜLKEMİZDE KALAN VE YAŞAM SAVAŞI VEREN BU ÇARESİZ İNSANLARIN HAKLARININ KORUNMASIDIR.

    Sınır dışı edilme işleminin tesisinde hukuka aykırı uygulamalarda beraber müvekkilin ihlal eden uygulamalar yapılması, dini inanışları nedeniyle insanların baskı görmeleri bilinen durumlar olduğu gibi, sınır dışı işlemi ile beraber müvekkilin yaşam ve vücut bütünlüğü yönünden geri döndürülemez ihlaller yaşanabilecektir. İnsan haklarına saygılı devletler, temel bireysel hak ve özgürlükleri derinden etkileyen sınır dışı etme kararlarını alırken ve bunları uygularken uluslararası hukuka ve uluslararası hukukun dayanağı olan evrensel standartlara uygun hareket ederler. Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90/V. maddesine 2004 yılında eklenen hükmü dikkate aldığımızda, Türkiye’de sınırdışı etme kararı uygulanırken sınır dışı etmeye ilişkin temel iç hukuk düzenlemelerinin yanı sıra başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini Ek Protokolleri ve bunların uygulayıcısı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını da dikkate almak mecburiyeti söz konusudur.

    Yabancının ülkeden sınır dışı edilmesi, AİHS’ in 2, 3, 5, 8 ve 13. maddelerine aykırı ise bu durum sınır dışı işlemini gerçekleştiren kurumun sorumluluğuna yol açacaktır. AİHS’ in 2. maddesinde yaşama hakkı güvece altına alınmıştır. Bu maddeye göre, herkesin yaşam hakkı, yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bir cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimse kasten öldürülemez. O halde AİHS’ in 2. maddesi uyarınca sınır dışı edilecek yabancının gönderileceği ülkede yaşama hakkı tehlike altında ise sınır dışı işlemi gerçekleştirilmemelidir. Aksi halde sınır dışı işlemini yapanlar, AİHS’ in 2. maddesini ihlal etmiş olur.

    AİHS’nin 3. maddesine göre, hiç kimse işkenceye, gayriinsani yahut kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz. Bu maddede, doğrudan sınır dışı işlemine yönelik bir hüküm bulunmamakla birlikte AİHM; yabacının, gönderileceği devlette işkenceye, gayriinsani yahut haysiyet kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulma riski olması halinde sınır dışı işleminin 3. maddenin ruhuna aykırı olduğu sonucuna varmıştır. AİHM’ in ilke haline gelen kararlarına göre, bir devletin yabancıyı, bu muamelelerden herhangi birine tabi tutulma riski olan ülkeye göndermesi, 3. maddeden doğan yükümlülüğün ihlali sayılır. AİHM verdiği kararlarıyla, AİHS’ in 3. maddesinin taraf devletlere, yabancıyı, işkenceyle veya hayati tehlikeyle karşılaşacağı ülkelere göndermeme yükümlülüğünü yüklediğini ifade etmiştir.

     

    11/04/2014 kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı, idari gözetim kararına karşı sulh ceza hâkimine başvurabilir. Başvuru idari gözetimi durdurmaz. Dilekçenin idareye verilmesi hâlinde, dilekçe yetkili sulh ceza hâkimine derhâl ulaştırılır. Sulh ceza hâkimi incelemeyi beş gün içinde sonuçlandırır. Sulh ceza hâkiminin kararı kesindir. İdari gözetim altına alınan kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı, idari gözetim şartlarının ortadan kalktığı veya değiştiği iddiasıyla yeniden sulh ceza hâkimine başvurabilir.’’ Demek sureti ile bu idari gözetim altına alınma işlemine itiraz edilebileceğini belirtmektedir.

    NETİCE İ TALEP :

    Yukarı da açıkladığımız nedenlerle müvekkilin  SERBEST İKAMETE TABİ TUTULMASINI İSTEMEK ZARURETİ HASIL OLMUŞTUR.

     6458 sy.  57/6 fıkrası gereğince ve  müvekkilin yukarıda sağlık koşullarının   yaşamaya uygun olmaması, en temel insan ihtiyacı olan yeme içme probleminin yeterince karşılanmaması ve ve kamu sağlığı ve güvenliği açısından sakıncalı bir durumunun olmayışı, hastane raporunda da görüleceği üzere  herhangi  bulaşıcı bir hastalığının da bulunmayışı, kesinlikle Türk yasalarına karşı kanuna aykırı bir işleme girişmeyen ve bu bilinçle de hareket etmeyen, ülkesindeki yaşanan zulümden kaçan ve bu suretle hayata tutunan müvekkil hakkındaki idari gözetim kararının kaldırılarak  YUKK 57/4 te belirtilen yükümlülüklerden biri uygulanarak ; belli bir adreste ikamet etme, belirlenecek şekil ve sürelerde bildirimde bulunma gibi idari yükümlülükler getirilerek  serbest  bırakılmasını arz ve talep ederiz.

    Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatı

    İdari Gözetimin Kaldırılması Talebi/İtiraz -2-


     

    X ( 2 ) .  CEZA HAKİMLİĞİNE   İTİRAZ EDEN                    : VEKİLİ                                 :

    KONU                                   : 8 Gündür Yabancılar Şehit Ozan Özen yerleşkesinde gözetim altında tutulan müvekkilimin idari Gözetim Altında bulundurulmasına karar verilmesine ilişkin itirazımız ile idari gözetimin sonlandırılması talebimizden ibarettir. AÇIKLAMALAR                :

    Müvekkilimiz ……………. Irak Kerkük Türkmeni olup, ……………. yılında Müvekkil ikamet izni başvurusunda bulunmuş olup, ikamet izni bitiminde de ülkeyi kendi isteğiyle terk etmiş, sonrasında tekrar ülkemize yine yasal yollarla giriş yapmıştır.

    bilhassa kendisi gibi yabancı uyruklu kimselerin ev tutma, hastaneye gitme vs. gibi ihtiyaçları için tercümanlık yapmakta, bu işlerden ve emlakçılardan komisyon almaktadır. Bunun yanı sıra müvekkilin asıl mesleği ……… olup, çalışmalarını bizzat yürütmüştür. Müvekkil aynı zamanda ……………, özel ikamet izni için bu dernekle çalışmalar yürütmekte olup, Türk soylu olduğuna dair bu dernek tarafından kendisine verilen kimliği de bulunmaktadır.

    idame ettirmiştir. Müvekkil hakkında Uluslar arası kurum ve kuruluşlar tarafından tanımlanan terör örgütleriyle ilişkilerinin olduğu ve ülkemiz için tehdit oluşturduğu gerekçesiyle …………. polis merkezi yetkilileri tarafından alınmış olup, ……………….. tarihinde yabancılar Şube müdürlüğü yetkililerine teslim edilmiştir. Müvekkil belirttiğimiz tarihten bu yana ……….. Yabancılar Şube Yerleşkesinde tutulmaktadır.

    Müvekkilimizin gözetim altında tutulmasını gerektirecek hiçbir hukuki neden bulunmamaktadır. Ayrıca dahi uygulanan gözetim  kararı hukuka aykırıdır. Gözetim kararını gerektirecek sartlar 57/2 de sayılmış olup bu nedenle de gözetim kararı yasaya aykırıdır.

    Şöyle ki;

    1-) Dilekçemizde de belirttiğimiz üzere bilhassa Yusufpasa, Aksarayda bulunan yabancıların ev tutma işlemleriyle ilgilenmekte, bunun karşılığında emlakçılardan komisyon almakta, yine yabancı uyruklu kimselere tercümanlık hizmeti vererek buradan gelir elde etmekte, …………… işi onlara yardım etmektedir. Müvekkilin yasal olmayan hiçbir bağlantısı olmayıp, zaman zaman bu belirttiğimiz işlerle ilgili kendisini tanımadığı kişiler aramaktadır. Müvekkil yapabileceği tercümanlık, ev tutma, yahut ……. işiyle ilgili işlerini bitirdikten sonra bir daha kendisini arayan kişilerle de irtibat kurmamaktadır. Müvekkil hakkında detaylı bilgi için ve faaliyetleri konusunda ………………..adresinde bulunan ……………..Derneğine mahkemenizce müzekkere yazılabilir.

    2-) Müvekkilin tarafımıza verdiği bilgiye göre yaklaşık 3 ay önce Kumkapıda bulunan göç idaresine gittiğini, buradaki memurların kendisine ……….olarak tanıdığı ………….isimli kişiyi tanıyıp tanımadığını sormuşlardır. Müvekkilde bu kişiyi tanıdığını, ……..isimli bu kişinin Türkiye ile Irak arasında mal ticareti yaptığını, yetkililerin kendisine bu şahsın Daeşle bağlantısının olup olmadığını sorduğunu, kendisinin ise hiçbir şekilde bilmediğini ve bilmesinin mümkün olmadığını bizzat belirtmiştir. Göç idaresi yetkilileri tarafından müvekkilimize sorulan ………. isimli şahsında Irak Kerküklü olması, müvekkilimizi de Irak Türkleri Derneği ile ilgili bilgi almak için birkaç kez araması dışında gerek ………. isimli şahısla, gerekse ………yahut bağlantısı olabilecek herhangi bir kimseyle münasebeti bulunmamaktadır. Nitekim müvekkil göç idaresine gittiğinde telefonunu bizzat yetkililere vermiş, her türlü konuda yardımcı olacağını da bizzat iletmiştir. Yaklaşık 3 ay önce yapılan bu görüşme sonrasında göç idaresi yetkilileri müvekkille ilgili hiçbir işlem yapılmaksızın bırakmışlardır. Müvekkilimizin hiçbir terör örgütüyle bağlantısı olmayıp, bununla ilgili somut delilde yoktur. Müvekkilimizin tek bildiği yukarıda da bahsettiğimiz ……… isimli tanıdığının kendisine sorulmasıdır. Müvekkilin telefon kayıtları incelendiğinde müvekkilin hiçbir şekilde uzun telefon konuşmaları ve kayıtları olmadığı, telefonundan sorunlu kimselerle görüşmediği, yahut bu kimselerin kendi telefonunda kayıtlı olmadığı rahatlıkla görülecektir. Kaldı ki müvekkil gerçekten terör örgütleriyle bağlantılı bir kimse olsaydı göç idaresine kendisi bizzat gitmez, bahsi geçen konuyla ilgili rahatlıkla ifade vermezdi. Bu hususta gerekirse Kumkapı Göç İdaresi yetkililerine müzekkere yazılmasını talep ediyoruz.

    3-) Müvekkilimizin terör örgütleriyle bağlantıları olduğuna ilişkin yeterli somut bir delilde bulunmamaktadır. Müvekkilimiz işi gereğince pek çok kimseyle muhattap olup, tercümanlık, komisyonculuk, ressamlık faaliyetleri dışında yasa dışı hiçbir ve işlem yapmamıştır.

    4-)Müvekkilimiz …………. oturmakta olup, sahibinden temin ettiğimiz takdirde mahkemenize sunacağız. Müvekkilimizin kaçma-kaybolma tehlikesi bulunmamaktadır.

    5-) Bugüne değin işlem yapılmamıştır. Müvekkilin bulaşıcı herhangi bir hastalığı da bulunmamaktadır.

    6-)Ayrıca müvekkilimizin bulunduğu ortam insan onuruna yakışır nitelikte değildir. Pek çok insanla aynı yerde sağlıksız koşullarda yaşamaya zorlanmaktadır. Bulaşıcı hastalık bulaşması Sağlık koşulları ve idari gözaltında tutulma koşulları da   nazara alınarak gözaltında tutulmasını gerektirecek kamu güvenliği ve esenliği ile alakalı bir durumun söz konusu olmayışı  sabit ikameti  ve hüviyeti  belli oluşu  nazara alındığında   İdari Gözlem altına alınmasının  hiçbir hukuki boyutu  bulunmamaktadır.

    7-)hukuka aykırılık teşkil etmektedir. 6458 sayılı Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 57. maddesinin 2. fıkrası uyarınca; “(2) Hakkında sınır dışı etme kararı alınanlardan; kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında valilik tarafından idari gözetim kararı alınır. Hakkında idari gözetim kararı alınan yabancılar, yakalamayı yapan kolluk birimince geri gönderme merkezlerine kırk sekiz saat içinde götürülür.” Müvekkilim sabit ikametgah sahibi olup kaçması ya da kaybolması söz konusu değildir.

    Öte yandan 6458 sayılı yasanın 57/4 ve 5 fıkraları “ İdari denetimin devamında zaruret görülmeyen yabancılar için idari gözetim derhal sonlandırılır. Bu yabancılara, belli bir adreste ikamet etme, belirlenecek şekil ve sürelerde bildirimde bulunma gibi idari yükümlülükler getirilebilir. İdari gözetim kararı, idari gözetim süresinin uzatılması ve her ay düzenli olarak yapılan değerlendirmelerin sonuçları, gerekçesiyle birlikte yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Aynı zamanda, idari gözetim altına alınan kişi bir temsil edilmiyorsa, kendisi veya yasal temsilcisi kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.” Önemle belirtmek isteri ki, müvekkilin şuan idari gözetim altında tutulduğu ………… yerleşkesine sadece Kartal 18. Noterliğinin vekaletname işlemleri için gitmesi, bu noterliğinde pasaportun aslını istemesi, dahası yerleşkeye vekalet işlemleri için noterin gelmesinde halen birçok sorun çıkaran memurların bulunması, müvekkilin pasaportunun aslının Kumkapı Geri Gönderme merkezinde oluşu, pasaportun aslının tarafımıza verilmesi, vekalet işlemlerinin ardından geri getirme taleplerimiz kabul görmemesi nedenleriyle müvekkilden vekaletname almamız bir türlü mümkün olamamıştır. Kumkapı geri gönderme merkezi nezdindeki müvekkilin dosyası hakkında da vekaletimiz olmadığı gibi tarafımıza bilgi verilmemiştir. Bu sebeple müvekkilin hakkındaki idari gözetim kararının sonlandırılması talebini içerir muvafakatnameyi sunuyoruz. 11/04/2014 tarih ve 6458 saylı Yabancılar ve Uluslar arası Koruma Kanununun 57/6 fıkrası :

    kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı, idari gözetim kararına karşı sulh ceza hâkimine başvurabilir. Başvuru idari gözetimi durdurmaz. Dilekçenin idareye verilmesi hâlinde, dilekçe yetkili sulh ceza hâkimine derhâl ulaştırılır. Sulh ceza hâkimi incelemeyi beş gün içinde sonuçlandırır. Sulh ceza hâkiminin kararı kesindir. İdari gözetim altına alınan kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı, idari gözetim şartlarının ortadan kalktığı veya değiştiği iddiasıyla yeniden sulh ceza hâkimine başvurabilir.’’ Demek sureti ile bu idari gözetim altına alınma işlemine itiraz edilebileceğini belirtmektedir. (EK-2 Muvafakatname). 😎Bu gözetim kararı kesinlikle hukuka ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. Müvekkilim yukarıda belirttiğimiz üzere;

    • TÜRKİYE’YE YASAL YOLLARDAN GİRİŞ YAPMIŞTIR.
    • Müvekkil Türkiye’de geçirdiği yıllarda Türk toplum yapısıyla kaynaşmış olup, Türkiye’de kurulu bir düzene sahiptir. SABİT İKAMETGAH SAHİBİ OLUP, ASIL MESLEĞİ OLAN ……….. FAALİYETLERİYLE YAŞAMINI İDAME ETTİRMEKTEDİR. Müvekkil ………… adresinde ikamet etmektedir.
    • Türkiye’de kaldığı sürede hiçbir suça karışmamış olup, hakkında da hiçbir yasal işlem ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı da bulunmamaktadır.
    • MÜVEKKİLİN BULAŞICI HİÇBİR HASTALIĞI YOKTUR
    • Müvekkilin kaçma veya kaybolma gibi durumu söz konusu değildir. Müvekkil Türkiye de kalmak istemekte olup ailesinin de burada yaşamasını istemektedir.
    • Müvekkilimiz hakkında terör örgütleriyle ilişkisi olduğuna dair işlem yapılmasına anlam verememekte, bu hususta hiçbir bağlantısı olmadığını, gerekirse tüm telefon kayıtlarının incelenmesini talep etmekte olup; Müvekkil hakkında bahsi geçen konudan dolayı idari gözetim altına alınmasını gerektirecek somut hiçbir delil de bulunmamaktadır.
      NETİCE İ TALEP :              Yukarıda ve itiraz dilekçemizde de belirttiğimiz üzere, müvekkil yıllardır Türkiye’de yaşamakta olup Türk kültürüne alışmış, burada kendine düzenli bir yaşam oluşturmuş, yanı sıra da bu sürede herhangi bir suça karımamış olup, müvekkil hakkındaki tarafınıza sunulmuş bulunan evrakların haricindeki evrakların celbi ile müvekkil hakkında verilen hukuka aykırı şekilde verilmiş olan idari gözetim kararının kaldırılmasını talep ederiz.  (tarih)  

             İDARİ GÖZETİM KARARINA İTİRAZ EDEN

    Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatı

    Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

    Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    İçindekiler