Hırsızlık Suçu Savunma Dilekçesi
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
DOSYA NO :
DAVACI : KH
MÜŞTEKİ :
SANIK :
SANIK VEKİLİ :
SUÇ : Kilitlenmek Suretiyle Muhafaza Altına Alınan Eşya Hakkında Hırsızlık
SUÇ TARİHİ VE YERİ :
TALEP KONUSU : Yazılı savunmalarımızı içerir dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
1) X tarihinde yapılan sorgu sonrasında müvekkilimin 1.Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanmasına karar verilmiştir.(sorgu no:2012/65)
Bu tutuklamaya gerekçe olarak üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti,delillerin tam olarak toplanmamış oluşu hakkında kuvvetli suç şüphesinin olduğunu gösteren olguların bulunması gerekçe olarak gösterilmiştir.
Tutuklama kararının bir ceza olmadığı fakat tutuklamanın kişi hak ve özgürlüklerini sınırlayıcı bir muamele olduğu ve bu yüzden de ancak zorunlu görüldüğü anlarda uygulamasına başvurulması gerektiği hususu önemlidir. Müvekkilim için CMK 100 ve devamında müvekkilim hakkında adli kontrolün neden yetersiz kalacağı hususunda tatmin edici bir belirtme( CMK MD.101/1) yoktur. Bilindiği üzere tutuklama kararı bir ceza olmayıp en son başvurulması gerekilen bir olgudur.
2) Müvekkilimin hakkında kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu gösteren olguların olduğu doğru değildir.
Müvekkilimin aleyhinde kabul edilen kimlik teşhisinden ve giysilerin benzerliğinden başka elle tutulur bir delil bulunmamaktadır. Kamera kayıtlarında belirtilen eşkâle benzetilmesinden dolayı polisler tarafından gözaltına alınıp yakalanması doğru değildir.
Kamera kayıtlarından yola çıkılarak müvekkilimin suçlu olduğunun söylenmesi de masumiyet karinesi gereğince hukuka aykırıdır. Mamafih kişiyi suçlu olarak kabul etmek toplum yararlarına aykırıdır. Ayrıca cezanın koruma ve önleme işlevlerine engel olacak bir yorumdur.
Kamerada gösterilen görüntülerdeki şahsın müvekkilime benzemesi ve üzerindeki kıyafetlerin müvekkilimin kıyafetleriyle aynı olması bir tesadüf olabileceği gibi dava konusu olan suçun işlenmesinin giysilerin bezerliği ile bağlantı kurulması da hukuka uygun değildir.
3) Müvekkilimin delilleri etkilemesi ve değiştirmesi ihtimal dâhilinde bile değildir.
Delillerin tümü toplanmış olmakla beraber müvekkilimin delillere tesir etme olasılığı da bulunmamaktadır.Delilleri karartma gibi bir şüphesi de yoktur. Çünkü müvekkilim şizofren hastası olması sebebiyle dış dünyadan kopuk,içine kapanık bir kişiliğe sahiptir.
Şizofren hastalığı olan kişiler, alışagelmiş algılama ve yorumlama biçimlerine yabancılaşarak kendine özgü bir içe kapanım dünyasına çekildiği ruhsal bir bozukluğa sahiptirler.
4) Müvekkilimin hasta olduğu doktor raporlarında da sabit olduğu görülmüştür.
Müvekkilim hakkında soruşturma evresinde Adıyaman Üniversitesi ve Araştırma Hastanesi Başkâtipliğinden alınan 15.10.2012 tarihli raporunda yaklaşık 5 yıldır şizofren hastası olduğu ve alevlenme dönemlerinde gerçeği değerlendirme yetisinin bozulduğu ve cezai ehliyetine engel olan akıl hasatlığı bulunduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca 26.04.2012 tarihli X Hastanesinde verilen sağlık kurulu raporunda da ‘uygunsuz duygulanım, regresyon, sosyal izolasyon, öz akımında yetersizlik, soyut düşünce ve gerçeği değerlendirme yetisinde bozukluk olduğu saptanmıştır.
5) Müvekkilim hastalığı sebebiyle arkadaşlarını seçemeyecek durumdadır.
Müvekkilimin hastalığından haberdar olabilecek hırsız arkadaşları da olabilir. Müvekkilimin üzerindeki elbisenin benzerini giyinerek bu suçu işlemiş olabilirler. Müvekkilimin hırsızlık yapmadığı kanaatindeyim. Bu sebepten ötürü mahkemenizce bu konuda da araştırma içerisine girmesini ve asıl sanık olabilecek kişilerin araştırılmasını saygılarımla talep ederim.
6) Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/778 soruşturma sayılı dosyasında müvekkilimin X 1.Sulh Ceza Mahkemesin 27.09.2012 tarih ve 2012/65 sorgu numarası ile kendisine isnat edilen suçtan dolayı tutuklandığı ve dosyaya sunulan 26.04.2012 tarihli sağlık kurulu raporu ile Adıyaman Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 12.05.2012 tarih ve 2008/1656 esas 2009/704 karar sayılı ilamında müvekkilimin vesayet altına alındığından ötürü tahliyesine karar verilmiştir.
7) Müvekkilim şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, iddia makamı şüpheli müvekkilimin açık yargılamasının yapılarak üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olması halinde TCK’nin 32/1 md.ne istinaden TCK’nin 57 md. Uyarınca Güvenlik tedbirlerine hüküm olunması iddia edilmiştir.
Burada sayın mahkemenizce güvenlik tedbirine karar verilmesi için sanığın bu suçu işlemiş olması şarttır. Mahkeme sanığın harekete konu eylemini sabit gördüğü ve akıl hastası olduğunu anlayınca tedbire karar verecektir.( CMK Md 223/6)Ayrıca beraat kararı verecek değildir. Çünkü güvenlik tedbiri de bir cezadır. Hem beraat hem ceza olmayacağı gibi aynı eylemden hem beraat hem muhafaza ve güvenlik tedbiri gibi suça bağlı karar da verilemez. Eğer ki sanığın suçu işlediği sabit olmazsa beraat kararı verilebilecektir. Bu takdirde muhafaza ve tedavi tedbiri söz konusu olmayacaktır.
SONUÇ VE İSTEM :Yukarıda açıkladığımız nedenlerle;müvekkilime isnat edilen suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle BERAATİNE,ve müvekkilimin akıl hastası olması nedeniyle tam teşekküllü bir araştırma hastanesinde ailesi tarafından tedavi edilmesini,
Müvekkilim sanık X adına vekâleten saygılarımla arz ve talep ederim.
Müdafii
Av.