Çocuk Mahkemesi Yaş Tespiti Sonrası Beyan Dilekçesi
X ÇOCUK AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE
Dosya Numarası: ….
SSÇ : ….
MÜDAFİİ : ….
TALEP KONUSU : Beyan ve savunmalarımızı içerir dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR
Müvekkil hakkında adli tıp kurulunun 6. İhtisas kurulunun 17.01.2020 tarih 212 karar sayılı raporu ile 19 yaşını bitirip 20 yaş içerisinde olduğu belirtilmiştir. Karakol aşamasında müvekkilin kimliğini teslim alan kolluk yetkililerinin kimliği kaybetmesi veya kasti olarak mahkemeye teslim etmemesi üzerine mahkemeniz yaş tespiti yaptırmış ve yaş tespiti ile bütün vaka savcılıkça suçun nevini dahi değiştirmiştir. Şöyle ki;
-2019/407 E sayılı dosyasının 17.01.2020 tarihli duruşması esnasında savcı
“…… Bunların yanında bulunan ……. isimli şahsın üzerinde 2 adet Ahmad Mansur hakkında ise 1 adet folyoya sarılı uyuşturucu maddenin ele geçtiği, …… 50 TL karşılığında …. ise 20 TL karşılığında üzerinde yakalanan uyuşturucu maddeleri SSÇ’den satın aldıklarını belirttikleri, ancak bu iki şahsın Göç idaresinden gelen cevabi yazılara göre kimlik bilgilerinin sahte olduğu ve 2019 yılı Ağustos ayı içerisinde yurt dışına gittikleri yine bu şahıslardan Ahmad, SSÇ’den 20 TL karşılığında uyuşturucu madde aldığını belirtmişsede 1 adet 1×200 + 1×100+ 3×50 olmak üzere toplam 450 para ele geçmiş 20 tl bulunmamıştır. Dolayısıyla bu iki şahsın beyanları gerçeği yansıtmamaktadır. SSÇ tüm aşamalardaki savunmalarında suçlamayı kabul etmeyip uyuşturucu maddelerin evde bulunduğu kendisinin ilgisi olmadığını belirtmişse de; tutanağı doğrulayan tanıkların bu celse ki beyanları gözetildiğinde olayın tutanakta belirtildiği şekilde ceyran ettiği, SSÇ’nin üzerinde 4 adet folyoya sarılı uyuşturucu maddenin ele geçtiği, ele geçen uyuşturucu maddelerin dizi 98 deki sentetik kannobinoit olduğu belirlenmiş olup SSÇ’nin üzerinde ele geçen uyuşturucu maddelerin miktarı gözetildiğinde 3 gram olduğu ve içme sınırları içerisinde olduğu,
Yukarıda belirtildiği üzere Ali Haydar ve Ahmad’ın atfı cürum beyanları dışında SSÇ’nin uyuşturucu sattığına dair cezalandırılmasına yetecek derecede, kesin inandırıcı ve şüpheden uzak delil elde edilemediği, dolayısıyla eyleminin içmek amacıyla uyuşturucu madde satın alma veya bulundurma suçunu oluşturduğu sabit olmakla eylemine uyan 5237 SY TCK’nın 191/1, 31/3, 191/8, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına, adli emanetin 2019/2010 sırasında kayıtlı 450 TL’nin SSÇ’ye iadesine, SSÇ’nin sübut bulan suçunun niteliği, tutuklu kaldığı süre ve suç tarihindeli çocuk konumunda bulunuşu ve halen çocuk konumunda bulunduğu gözetilerek bihakkın tahliyesine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur dedi.” mütalaasında bulunmuştur.
– Aynı dosyanın 17.01.2020 tarihli gerekçeli kararında “Suça sürüklenen çocuğun uyuşturucu madde sattığına dair beyanda bulunan Haydar Ali ve Ahmed Mensur’un alınan beyanlarında üzerinde yakalanan uyuşturucu maddeleri 20 TL karşılığında SSÇ’den satın aldıklarını belirttikleri, ancak bu iki şahsın Göç idaresinden gelen cevabi yazılara göre kimlik bilgilerinin sahte olduğu ve 2019 yılı Ağustos ayı içerisinde yurt dışına gittikleri yine bu şahısların SSÇ’den 20’şer TL karşılığında uyuşturucu madde aldığını belirtmişlerse de SSÇ’nin olayın hemen ardından yapılan kaba üst aramasında 1 adet 1×200 + 1×100+ 3×50 olmak üzere toplam 450 para ele geçirilmiş olmasına karşın beyanlardaki gibi 2 adet 20 tl bulunmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla bu iki şahsın beyanları mahkememizce itibar edilmemiştir.
SSÇ mahkememizdeki savunmalarında suçlamayı kabul etmeyip olay esnasında evde uyuyor olduğunu, diğer şahısların nerede ve nasıl yakalandıklarını bilmediğini, üzerinden uyuşturucu madde bulunmadığını belirtmişse de; mahkememizce dinlenen tutanak tanıkları Sedat Uluada, Yunus Karaman ve Mehmet Toraman’ın tutanak içeriğinin doğru olduğu, olayın nasıl gerçekleştiyse tutanağa o şekilde yazıldığı yönündeki beyanları nazara alındığında SSÇ’nin üzerindeki 4 adet folyoya sarılı uyuşturucu maddenin SSÇ’den ele geçtiğinin kabulü gerektiği; ancak dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuğun uyuşturucu madde satarken yakalanmaması, suça sürüklenen çocuğun uyuşturucu madde sattığına dair Ali Haydar ve Ahmad’ın atfı cürumleri dışında tanık beyanı, görüntü kaydı, parmak izi vs bulunmaması, SSÇ’nin üzerinde ele geçen uyuşturucu maddenin net 2 gram oluşu ve kullanma sınırları içerisinde olması gözetildiğinde, SSÇ’nin uyuşturucu sattığına dair cezalandırılmasına yetecek derecede, kesin inandırıcı ve şüpheden uzak delil elde edilemediği, dolayısıyla eyleminin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde satın alma veya bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.
SSÇ …….’nin kanıtlanan eylemine uyan, kullanmak için uyuşturucu madde temin etmek ve bulundurmak suçundan 6545 sayılı yasa ile değişik 5237 sayılı TCK’nın 191/8 maddesi delaletiyle aynı yasanın TCK 191/1 maddesi uyarınca suçun işlenmesindeki özellikler, gözetilerek takdiren 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
…….6545 sayılı yasa ile değişik 5237 sayılı TCK nın 191/8 maddesi ve CMK. 231 maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, suça sürüklenen çocuğun 3 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına, bu süre içerisinde suça sürüklenen çocuk hakkında tedbir uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş yargılama sürecindeki oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” açıklamasında bulunulmuştur.
– 29.01.2020 tarihli duruşmada savcı ” Okunan belge ve kayıtlara bir diyeceğimiz yoktur. SSÇ …..hakkında 5237 SY TCK’nın 188/3-a-b, 31/3, 55/1, 63 maddeleri uyarınca uyuşturucu madde satmak suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de; SSÇ hakkında ATK 6. İhtisas kurulunca düzenlenen 17/01/2020 tarihli 212 sayılı raporda adı geçenin suç tarihinde 19 yaşını bitirip 20 yaş içerisinde olduğu belirtilmiş olmuş başka bir değişle SSÇ’nin suç tarihinde 18 yaşından büyük olduğu, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun 26/2 maddesine göre Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinin görevinin ”Çocuklar tarafından işlenen ve Ağır Ceza Mahkemesinin görevine giren suçlarla ilgili davalara bakmak şeklinde belirlendiği, bu belirlemeye göre çocuk ağır ceza mahkemelerinin görevinin 18 yaşından küçük çocukların Ağır Cezalık davalarına bakma olduğu 18 yaşını bitiren SSÇ hakkında yargılama yapma görevinin mahkememize değil genel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerine ait olduğu, görev yetkisinin kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla SSÇ ….’nin hakkında açılan uyuşturucu madde satmak suçuyla ilgili 5237 SY TCK’nın 188/3-a-b, 53, 55/1, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılması için CMK 3 ve devamı maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderimesine karar verilmesi talep ve mütalaa olunur dedi.” mütalaasında bulunmuştur.
Mahkemenizde yargılaması devam eden dosyamızda görüleceği üzere müvekkilim kendisine isnat edilen suçu sayın hakimin ve iddia makamının açıkça beyan ettikleri sebepler de göz önünde bulundurulduğunda uyuşturucu satıcılığı suçunu işlememiş olup yargılama neticesinde suçun nevinin uyuşturucu kullanıcılığı olduğu kanaatine varılmıştır. Sayın mahkemenin şimdiye kadar süregelen yargılama neticesinde verdiği kararlar ve beyanlarını da göz önünde bulundurması gerektiğini ve davanın bundan sonraki sürecinde de ceza hukukunun temel ilkeleri gereğince çelişkiye düşülmemesi için kanaatin buna binaen tesis edilmesi gerektiğini beyan etmekteyiz.
İtiraza konu davada iddia makamının beyan ettiği esas husus, matuf fiilin niteliğine ilişkin değil, raporda yapılan değerlendirme neticesinde ‘yaş’tan kaynaklı görev yönünden usuli bir hataya ilişkin olup esas hakkında yukarıda da alıntıladığımız üzere müvekkilin mevzu bahis suç ile bir ilişkisi bulunmamaktadır. Esas yönünden ise yukarıda alıntı yapılan kısımlarda görüleceği üzere sevk maddelerinin satıcılık yönünden değil; uyuşturucu kullanıcılığı yönünden olması gerektiğini de tekrar dikkatinize sunarız.
Ayrıca bilindiği üzere uygulamada yaş tespiti yaşı büyütmek için denenen bir yoldur. Nihayetinde evlenme yaşına ulaşmak, emeklilik ve benzeri menfaatlere ulaşılması için yaş tespiti yoluna gidilmektedir. Zira uygulamada yaş tespitleri kemiklerin filmi çekilerek yapıldığından genellikle mevcut yaşın daha büyük olduğu sonucuna ulaştırmaktadır. Dolayısıyla ATK’nın raporuna itiraz etmekle birlikte yeniden rapor talebinde bulunulmasını ve müvekkilin yaşının tespiti için gerek duyulacak örneklerin vücudundan alınmasına muvafakatimiz olduğunu belirtmekteyiz.
SONUÇ VE İSTEK : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, müvekkilin atılı suçlamalardan beraatine karar verilmesini mahkeme aksi kanaate ise HAGB kararı verilmesini o da mümkün değilse adli tıp 6. İhtisas kurulunun 17.01.2020 tarih 212 karar sayılı raporuna itiraz etmekle birlikte yeniden yaş tespitinin yapılmasını talep ederiz. 05.02.2020
SSÇ Müdafii