Ceza Mahkemesinde Duruşma Nasıl Yapılır?

Ceza Mahkemesinde Duruşma Nasıl Yapılır?

Duruşmayı mahkeme başkanı veya hâkim yönetir (CMK m.189/1). Hâkim, ilk önce duruşmaya çağrılmış kişilerin gelip gelmediğini kontrol eder. Hâkim öncelikle duruşmada mutlaka bulunması gereken kişileri tespit eder. Bazı kimseler bulunmadan duruşmaya başlanmaz, başlanmışsa devam edilemez.

Duruşmada bazı kimselerin bulunması şarttır. Duruşmada mutlaka bulunması gereken kişilerden birisi ol­madan duruşma yapılamaz (CMK m. 188, 289/1-e). Bunlardan birisi eksilirse duruşmaya devam edilemez.

Duruşmada Mutlaka Hazır Bulunması Gereken Kimseler

Duruşmada hükme katılacak hâkimler bulunur.

Tek üyeli mahkemelerde hâkim, toplu mahkemelerde hâkimler bulunmadan duruşma yapılamaz. Bir oturumda bitmeyecek davada, herhangi bir nedenle bulunamayacak üyenin yerine geçmek ve oya katılmak üzere yedek üye bulundurulabilir (CMK m.188/3). Örneğin ağır ceza mahkeme­sinde üç hakim bulunmadan duruşmaya başlanmaz.

Cumhuriyet savcısı bulunur.C. savcısı birden fazla olabilir (CMK m.189).

Zabıt kâtibi bulunur.

Kanunun zorunlu müdafiliği öngördüğü hallerde müdafiin hazır bulunması şarttır.

Müdafiin mazeretsiz olarak duruşmayı terk etmesi durumunda duruşmaya müdafisiz devam edilebilir.

Müdafii bulunmadan duruşma yapılabilir. Zorunlu müdafi bulunmadan duruşma yapılmaz. Örneğin fail çocuğun mü­dafii olmadan duruşmaya başlanmaz. Fakat hakaretten yargılanan bir failin müdafisi olmadan duruşma yapılabilir.

Ağır ceza mahkemesinde F’nin fail olduğu kasten öldürme davası görülmektedir. Duruşma es­nasında bir başkan ve en az iki üyeden oluşan hâkimler, zabıt katibi, C.savcısı ve müdafii (C.savcısı ve müdafii birden fazla olabilir)bulunmalıdır. Müdafii bulunması zorunludur. Çünkü kasten öldürme alt sınırı beş yıldan fazla cezayı gerektiren bir suçtur. F’nin hazır bulunması için gereken tedbirler mahkeme tarafından alınır. Kural olarak failin yokluğunda duruşma yapılmaz. Fakat F’nin yokluğunda duruşma yapılabilmesinin mümkün olduğu haller vardır. 

Kasten öldürme davasında yukarıda ki dört grup kişi bulunmadan duruşma başlamaz. Başlamış­sa devam etmez.

Duruşmada mutlaka olması gereken kişilerden birisinin olmaması mutlak hukuka aykırılık hallerindendir. İstinaf ve temyiz kanun yolu evresinde son kararın bozulmasını gerektirir (CMK m.289/1 -e).

Birden çok avukat aynı zamanda duruşmaya katılabilir. Bunlar aralarında işbölümü yapabilirler (CMK m. 189).

Alt sınırı beş yıldan daha fazla cezayı gerektiren suçlarda devlet sırrı açıklayacak tanık, özel bir yöntemle dinlenir. Tanık dinlenirken duruşma salonunda zabıt kâtibi dahi bulunmaz (CMK m.47).

Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda hâkim, hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir. Tanığın dinlenmesi sırasında sesli ve görüntülü aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır. Bu iki durumda hakim/hakimler dışında yukarıda belirtilen hiç kimse duruşma salonunda hazır bulunmaz (CMK m. 58/3).

Zabıt kâtibinin bile bulanamadığı haller kanunumuzda istisnadır. Ama bu istisnai durumlar dışın­da mutlaka var olması gereken kimseler bulunmadan duruşma yapılmaz.

Duruşmaya Başlanması ve Delillerin İncelenmesi

Hâkim ilk önce duruşmaya çağrılmış kişilerin gelip gelmediğini kontrol eder. Gelmiş olan tanıkları dışarı çı­karır. Daha sonra tanıkları içeri tek tek alarak dinler. Hâkim, duruşmanın başladığını iddianamenin kabulü ka­rarını okuyarak açıklar (CMK m.191/1).

Duruşmada öncelikle hazır bulunan sanığın kimliği saptanır. Sanığın kişisel ve ekonomik durumu hakkın­da bilgi alınır. Bundan sonra iddianame veya iddianame yerine geçen belgede yer alan suçlamanın dayanağı­nı oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirmesi anlatılır” (CMK m. 191/3).

Hazır bulunan sanığa hakları bildirilir. Sanık açıklamada bulunmaya hazır olduğunu bildirdiğinde sorgusu­na geçilir (CMK m.191/4).

Sorgu, sanığın mahkeme tarafından iddia edilen fiil hakkında dinlenmesidir.

Engelli olan sanığa veya mağdura, duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar, an­layabilecekleri biçimde anlatılır (CMK m. 202/2).

Sanığın sorgusuna geçilmeden varsa yetkisizlik iddiası ile tarafsızlığını şüpheye düşüren neden­den dolayı hâkimin reddi karara bağlanır (CMK m.18, 25).

Sanığın sorgusu tamamlandıktan sonra diğer delillerin ikamesine geçilir.

Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir (CMK m. 217).

Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilecektir. Hâkim, yukarıda da belirtildiği gibi ileri sürülen şeylerin delil olma niteliğini serbestçe takdir eder. Burada ifade edilen vicdani delil sözünden anlaşılması gereken hem delil serbestîsi hem de delillerin serbestçe değerlendirilme­sidir.

Hukuka aykırı delilleri hakim reddeder (CMK m.206/2-a). Hukuka aykırı yöntemle ele geçirilmiş deliller mu­hakemede delil olma vasfına haiz değildir. Hakim, hukuka aykırı delilleri vicdani kanaatini oluştururken dikka­te almaz (Anayasa m.38/6, CMK m.217/2). Hukuka aykırı delille ispat mümkün değildir. Hukuka aykırı deliller mevcutsa, mahkeme hükmünü kurarken hukuka aykırı ele geçirilen delilleri açıkça göstermelidir.

Hakim kararını verirken, hukuka uygun yöntemlerle ele geçirilmiş delilleri gerekçelendirmek suretiyle mah­kumiyet hükmünü kurar. Hukuka aykırı deliller gerekçeye mesnet olamayacağına göre başkaca delil yoksa, ha­kimin beraat kararı vermesi gerekir (CMK m. 34, 223/2-e, 230/2). Son kararın hukuka aykırı delile dayandırıl­ması “mutlak hukuka aykırılık” olacağı için, son kararın kanun yolu merci tarafından bozulmasını gerektirir.

Örnek: H, hırsızlık davasında sanık olarak yargılanmaktadır. H, soruşturma evresinde kollukça yapılan işkence sonucu suçu işlediğini itiraf etmiştir. Soruşturmada kolluk, arama kararı olmaksızın H’nin evinde arama yapmış, çalıntı eşyaları ele geçirmiştir. Mağdur M, H’nin evinde bulunan eşyala­rın kendisine ait olduğunu teşhis etmiştir. Başkaca delil yoktur. Hakim, H hakkında beraat kararı vermelidir. Hukuka aykırı ele geçirilmiş delilleri mahkumiyet hükmünün gerekçesinde kullanama­yan hâkim, delil yokluğundan beraat kararı vermelidir. Hakimin H hakkında mahkumiyet kararı kurması halinde, kanun yolu evresinde “mutlak hukuka aykırı” bu son karar bozulacaktır.

Delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniy­le reddedilemez (CMK m. 207). Ceza yargılamasında hüküm kesinleşene kadar her aşamada delil ileri sürü­lebilir.

Hüküm kesinleşene kadar her aşamada delil ileri sürülebilir.

Duruşmada İleri Sürülebilecek Deliller

Duruşmada kullanılacak delilleri, Çoğunlukla C.savcısı soruşturma evresinde ele geçirmiştir. Katılan ve vekilinin veya sanık ya da müdafiinin de delil gös­terme hakları vardır. Hakimin re’sen delil toplaması mümkündür.

Mevcut delillerin ikame edilmesi yani ileri sürülmesini hakim yapar (CMK m.192/1). Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir (CMK 217/2).

Duruşmada suç ortağı, tanık ve bilirkişi beyanları ile belgeler ve diğer deliller ileri sürülür.

Tanık duruşma sırasında bir hususu hatırlayamadığını söylerse önceki ifadesini içeren tutana­ğın ilgili kısmı okunarak hatırlamasına yardım edilir. Eğer tanığın duruşmadaki ifadesiyle önceki ifadesi arasında çelişki bulunuyorsa, tanığın evvelce alınmış ifadesi okunarak çelişkinin gideril­mesine çalışılır (CMK m. 212/1).

Duruşmada delil olarak belgelerden de faydalanılır. Duruşmada bazı belgelerin okunması mümkün değil­dir. Bazı belgeler okunabilir. Bazılarının ise okunması zorunludur. 

Duruşmada Okunamayacak Belgeler

Bazı belgelerin duruşmada okunması mümkün değildir. Hâkim hükmünü ancak huzuruna getirilmiş tartı­şılmış delillere dayandırabildiği için bir belge duruşmada okunmaz ve tartışılamaz ise hükme esas alınamaz.

  • Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Tanığın önceki beyanları duruşmada okunamaz. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçmez (CMK m. 210/1).
  • Tanıklıktan çekinebilecek olan kişi, duruşmada tanıklıktan çekindiğinde, önceki ifadesine ilişkin tutanak duruşmada okunamaz (CMK m. 210/2). Ayrıca eski beyan ve ifadeyi alan kimse de tanık olarak dinlenemez.
  • Önceki ifade ile çelişki varsa müdafiinin hazır bulunmadığı kolluk ifadesine ilişkin tutanaklar fail tarafından mahkemede doğrulanmadıkça duruşmada okunamaz (CMK m.148/4, 213/1). Bu ifadeler mahkemede ancak sanık tarafından doğrulanırsa okunabilir.

Duruşmada Okunması Zorunlu Belge ve Tutanaklar

Bazı belgelerin duruşmada okunması zorunludur.

Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinle­nen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları “gibi” delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adlî sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler, duruş­mada okunur (CMK m. 209).

Maddede “gibi” belge ve yazılar denmiştir. Kanun koyucu okunması zorunlu belge ve tutanakla­rı sınırlamamıştır. Bunların çoğaltılması mümkündür.

Duruşmada Okunmasıyla Yetinilebilecek Belgeler

Bazı belgelerin duruşmada okunmasıyla yetinilebilir.

  • Tanık veya sanığın suç ortağı ölmüş veya akıl hastalığına tutulmuş olur veya bulunduğu yer öğrenilemezse,
  • Tanık veya sanığın suç ortağının duruşmada hazır bulunması, hastalık, malûllük veya giderilmesi olana­ğı bulunmayan başka bir nedenle belli olmayan bir süre için olanaklı değilse,

Aralarında çelişki bulunması halinde ancak sanığın, hâkim veya mahkeme huzurunda yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan ifadeler ile müdafiinin hazır bulunduğu kol­luk ifadesine ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir (CMK m. 213).

Kolluk, zorunlu müdafilik halinde, müdafii yokluğunda ifade alırsa, ifade sanık doğrulasa bile mah­kemede okunamaz. Zorunlu müdafilik hallerinden birisi mevcutsa alınan ifade hukuka aykırıdır. Sanığın ifadeyi kabul etmesi, ifadeyi hukuka uygun hale getirmez. Örneğin sağır ve dilsizin kolluk­ta müdafii yokluğunda alınan ifadesi mahkemede delil değerine sahip olmaz (CMK m. 150/2, 206/2-a, 217/2, 230/1 -b).

Kanunda açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte “hukuka aykırı yöntemle ele geçirilmiş bir belgenin” de duruşmada okunmaması gerekir. Örneğin sanığın babasının evinde yapılan ara­mada bulunan sanığa ait mektuplar duruşmada okunmamalıdır. Bu delil hukuka aykırı yöntemle ele geçirilmiştir (CMK m.126).

İfadesinin önem derecesi itibarıyla tanığın duruşmada hazır bulunması gerekli sayılmıyorsa bu kişilerin dinlenmesi yerine, daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanaklar ile kendilerinin yazmış oldu­ğu belgeler duruşmada okunabilir (CMK m.211)

Duruşmada Rapor, Belge ve Diğer Yazıların Okunması

Bir açıklamayı ve görüşü içeren resmî belge ve diğer yazılar ve fennî muayene ve doktor raporlarının okun­masından sonra gerekli görülürse belge ve diğer yazılar veya raporda imzası bulunanlar, açıklamada bulun­mak üzere duruşmaya çağrılabilir. Açıklama ve görüş veya rapor, bir kurul tarafından verilmişse mahkeme, ku­rulun görüşünü açıklamak üzere görevi, üyelerden birine vermeyi kurula önerebilir (CMK m. 214).

İkame Edilen Delillerin Tartışılması

Duruşmada ilk ortaya konan delil hazır bulunan sanığın sorgusudur. Bundan sonra hakim tartışılması için kendisinin belirlediği sıraya uygun olarak delillerin ikame edilmesini sağlar. Hakim tarafından deliller duruş­mada bulunan tarafların önüne konur. Bu şekilde delillerin müşterekliği sağlanır. Hakim tarafından ileri sürülen deliller, duruşmada yer alan taraflarca tartışılır. Delillerin tartışılmasındaki amaç delillerin değerinin ortaya ko­nulmasıdır. Bu şekilde çelişme ilkesi sağlanmış olur.

Sanık tebligata rağmen mazeretsiz gelmediğinde sanığın sorgusunun yapılamamış olması delil­lerin ortaya konulmasına engel olmaz. Sorgu yapılamasa bile deliller ortaya konabilir. Yalnız or­taya konan deliller sonradan gelen sanığa bildirilir (CMK m.206/1).

Hakim delilleri takdir etmek ve değerlendirme konusunda serbesttir. Ceza muhakemesinde ispat külfeti yoktur. Bir husus ispat edilemezse, ispatlanmamış sayılır. Şüpheden sanık faydalanır.

Duruşmada suç ortağı, tanık, bilirkişi dinlenir. Okunması yasak belgelerden değilse belgeler okunur. Baş­kan bir delili ileri sürdükten sonra sırasıyla taraflara söz hakkı verir. Bir delilin ortaya konmasından sonra söz sırasıyla;

  • Katılana veya vekiline,
  • Cumhuriyet savcısına,
  • Sanığa ve müdafiine verilir (CMK m. 215).

Duruşma sırasında sanık, katılan, tanık, bilirkişi ve duruşmaya çağrılmış diğer kişiler dinlenir. Bunların din­lenmesi suretiyle beyan deliline başvurulursa söz hakkı olan bazı kişilerin bunlara doğrudan soru sorma hak­kı vardır (CMK m.201). Muhakemede herkesin doğrudan soru sormaya hakkı yoktur. Doğrudan soru sormaya:

  • Hâkim/Hâkimler,
  • C. savcısı,
  • Müdafii,
  • Vekil yetkilidir.

Hâkim izin verirse bilirkişiler doğrudan soru sorabilir (CMK m. 66/6). Bilirkişilerin doğrudan soru sorma hakkı yoktur. Ancak hâkim izin verirse sorabilir.

Deliller tartışılırken söz alma hakkına sahip olan “katılan” ve “sanık” ancak başkan/hâkim aracı­lığı ile soru sorabilir. Bunların doğrudan doğruya soru sormaya hakkı yoktur (CMK m.201/1).

Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine, mahkeme başkanı ka­rar verir. Gerektiğinde ilgililer yeniden soru sorabilir (CMK m. 201/2).

Doğrudan soru sormada amaç, beyan eden kişinin yalan söyleyip söylemediğini denetlemek, ka­ranlık noktaların aydınlatılmasını sağlamaktır.

Bütün deliller tartışıldıktan sonra hüküm verilmeden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir (CMK m.216).

Son sözün sanığa verilmemiş olması “savunma hakkını daraltmak” anlamına gelir. Savunma hakkını kısıtlamak “mutlak hukuka aykırılık” halidir. Son kararın bozulması gerektirir (CMK m.289/1-h).

Duruşmada Ortaya Konan Delilin Reddedilmesi

Duruşmada ortaya konan bazı deliller reddedilir.

  • Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse,
  • Delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa,
  • İstem, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa deliller reddedilir.
  • Cumhuriyet savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirlerse, tanığın dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ortaya konulmasından vazgeçilmesi mümkündür (CMK m. 206).

Duruşmada Tercüman Bulundurulacak Hâller

Meramını anlatamayacak kadar Türkçe bilmeyen sanığa kendisini savunması için tercüman atanır. Tercü­man iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktaları tercüme eder. Aynı şekilde Türkçe bilmeyen mağdura da ter­cüman atanır.

İl adli yargı adalet komisyonları her yıl tercüman olarak görevlendirilecek kişiler hakkında listeler oluşturur. C.savcıları ve hakimler tercümanları bu listelerden seçer. Fakat hakim veya savcılar sadece bulundukları ilde bulunan listeden değil, diğer illerde oluşturan listelerden de tercüman görevlendirebilirler.

Soruşturma evresinde dinlenen şüpheli, mağdur ve tanığa tercüman atanır. Soruşturma evresinde tercü­man hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından atanır (CMK m. 202).

Sanık, iddianamenin anlatılmasından veya C.savcısı tarafından esas hakkında mütalaanın verilmesinden sonra sözlü savunmasını kendisini daha iyi ifade edebileceği başka bir dilde yapabilir. Bu durumda sanığa bir tercüman atanır. Sanık bu tercümanı il adli yargı adalet komisyonlarınca belirlenen listelerden kendisi seçer. Bu tercümanın gederleri devlet tarafından karşılanmaz. Sanık kendisi öder. Sanığa verilen bu hak davayı uzat­mak amacıyla kötüye kullanılamaz (CMK m. 202/4).

Sanığın Yokluğunda Duruşma Yapılacak Haller Genel Olarak

Savunma hakkını kısıtlamamak adına mahkemeye gelmemiş sanık hakkında duruşma yapılmaz. Sanığın duruşmada hazır bulunması kuraldır. Duruşmada sanığın hazır bulundurulması için gereken tedbirler mahke­me tarafından alınır.

Mahkeme; tutuklu sanığın hazır bulunmasına, tutuksuz sanığın hazır bulunması için zorla getir­me kararı veya yakalama emriyle getirilmesine her zaman karar verebilir (CMK m. 199/1).

Kanunumuz ayrık durumlar dışında hazır olmayan sanık hakkında duruşma yapılamayacağını düzenlemiş­tir. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir (CMK m. 193/1).

Kanunda sanık hazır bulunmaksızın duruşmanın yapılabileceği birçok ayrık durum düzenlenmiş­tir. Bu nedenle sanık duruşmada mutlaka hazır bulunması gereken kişilerden birisi değildir. Bu yüzden sanık yukarıda belirtilen mutlaka duruşmada bulunması gereken dört grup kişi arasında gösterilmemiştir (CMK m. 188/1).

Sanık hazır bulunmasa bile müdafii bütün oturumlarda hazır bulunma yetkisine sahiptir.

Mahkûmiyet Dışında Bir Karar Verilecek Olması: Sanık hakkında, toplanan delillerden mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa bile davanın sanığın yoklu­ğunda bitirilebilmesi mümkündür (CMK m. 193). Mahkûmiyet dışı karar sanığın yokluğunda verilebilir.

Sanığın yokluğunda; ret, düşme, beraat gibi mahkûmiyet dışı bir karar verilebilir. Bunun için sa­nığın hazır bulunmasına gerek yoktur. Sanığın sorgusu olmasa bile bu kararlar sanığın yoklu­ğunda verilebilir.

Sanığın Duruşmadan Savuşması: Mahkemeye gelen sanığın duruşmanın devamı süresince hazır bu­lunması sağlanır. Savuşmasının önüne geçmek için mahkeme gereken tedbirleri alır. Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava sanığın yokluğunda bitirilebilir (CMK m.194).

Sanığın Yokluğunda Duruşma: Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektir­mekte ise, sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır (CMK m.195).

Sanığın hazır bulunmadığı bir oturumda mahkûmiyet olarak adli para cezasına hükmedilebilir. Ancak mahkûmiyetin hapis olmaması gerekir.

Sanığın Duruşmadan Bağışık Tutulması: Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan ba­ğışık tutabilir (CMK m.196/1). Bağışık tutulan sanığın yokluğunda duruşma yapılabilir.

Sanığın İstinabe Suretiyle Sorguya Çekilmesi: Sanığın istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir. Bunun için suçun cezasının alt sınırı beş yıldan daha az hapis cezasını gerektirmelidir (CMK m.196/2). İstinabe ile sorgusu yapılan sanığın yokluğunda duruşma yapılabilir.

İstinabe suretiyle yapılacak sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sor­gusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur. Sanık sorgusunu esas mahkemesi huzurunda vermek istediğini söylerse sorgusu yapılmaz. İs­tinabe ile alınan sorgu tutanağı duruşmada okunur. Bu belge duruşmada okunması zorunlu bel­gelerdendir (CMK m. 196/2-3).

Sanığın istinabe ile sorgusunun görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yapılabilmesi olanaklı ise mahkeme bu yöntemi uygulayarak sorguyu yapar (CMK m.196/4). Görüntü aktarımı yöntemi ile sorgu yapıldığı esnada sanığa soru sorulabilir. Hâkim bu şekilde hüküm kurmadan önce, sanığı görme şansı­na sahip olur. Bu nedenle olanaklar elveriyorsa mahkemelerde görüntü ve ses aktarımı yöntemi ile sorgu zo­runlu tutulmuştur.

Mahkeme yurt dışında bulunan sanığın istinabe suretiyle sorgusunu yaptırabilir (CMK m.196/6). Kanun ko­yucu bu durumda yurt içi istinabede olduğu gibi ceza için süre sınırı getirmemiştir.

Zorunlu Sebeplerle Sanığın Yokluğunda Duruşma: Hastalık, disiplin önlemi ya da zorunlu diğer ne­denlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir (CMK m.196/5).

Yurt dışında bulunan sanığın, duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, duruşma tarihinden önce duruşma açılarak sorgusunun yapılması mümkündür. Yurt dışında bulunan sanığın istinabe suretiyle sorgusu da yapılabilir (CMK m.196/6).

Sanığın Mahkeme Salonundan Çıkarılması: Suç ortaklarından birinin veya tanığın sanığın yüzüne karşı gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir. Sanık tekrar duruşma salonuna getirildiğinde, tutanaklar okunur ve gerektiğinde içeriği kendisine anlatılır (CMK m. 200).

Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosya­nın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Oturu­ma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır (CMK m. 204).

Sanık duruşmanın disiplinini bozduğu için duruşma salonundan atıldığında sanığın müdafii yoksa mahke­me barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Sanığın duruşma salonundan atılması zorunlu müdafilik hali­dir. Sanığın yokluğunda duruşma yapılabilmesi için o ana kadar sanığa bir müdafii görevlendirilmemişse mü­dafi görevlendirilmesi gerekir (CMK m.204).

Duruşma salonundan disiplin nedeni ile çıkarılan sanığın yokluğunda duruşmaya devam edilme­si “zorunlu müdafilik” halidir. Müdafii olmadan duruşmaya devam edilemez.

Yapılan tebligata rağmen sanığın mazeretsiz gelmemesi: Tebligata rağmen sanık mazeretsiz gel­mezse, sanığın sorgusunun yapılamamış olması delillerin ortaya konmasına engel olmaz. Fakat ortaya konan deliller sonradan gelen sanığa bildirilir (CMK m.206/1).

Mazeretsiz olarak duruşmaya gelmeyen sanığın yokluğunda duruşma yapılabilir.

Kaçak sanığın gıyabında yargılama yapılması: Gaip kişilerin gıyabında duruşma yapılmaz. Fakat kaçak kişinin gıyabında duruşma yapılabilir. Daha önce sorgusu yapılmamış ise kaçak sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilemez (CMK m.247,248). Sorgusu yapılmışsa hakkında mahkûmiyet kararı bile kurulabilir.

Kaçak sanık gıyabında yargılanacak ise bu kişiye bir müdafi atanması zorunludur (CMK m.247/4).

Sanığın Yokluğunda Yapılan Duruşmalar İçin Eski Hale Getirme İsteminde Bulunma

Yokluğunda duruşma yapılan sanık, sürenin geçmesinden doğan sonuçları gidermek için eski hale ge­tirme isteminde bulunabilir. Öncelikle eski hale getirme için sanığın yokluğunda duruşma yapılmış olmalıdır. Sanık, mahkemenin karar ve işlemlerinin kendisine tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde kanunî neden­leri bildirerek, eski hale getirme isteminde bulunabilir. Fakat sanık, kendi istemi üzerine duruşmadan bağışık tutulmuş veya müdafii aracılığıyla temsil edilmek yetkisini kullanmış ise eski hale getirme isteyemez. Belirtilen şartlar mevcutsa sanığın eski hale getirme isteminde bulunması mümkündür (CMK md 198).

Duruşmanın Düzen ve Disiplini

Duruşmayı mahkeme başkanı veya hâkim yönetir (CMK md 192/1).

Duruşma başladıktan sonra mahkeme başkanı/hâkim duruşmanın düzenini bozan kişinin, savunma hak­kının kullanılmasını engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emreder. Kişi dışarı çıkarılması sırasın­da direnç gösterir veya karışıklıklara neden olursa yakalanır. Hâkim veya mahkeme tarafından, verilecek bir kararla dört güne kadar disiplin hapsine konulabilir. Disiplin hapsi Adana’da yer alan ceza avukatları ve çocuklar hakkında uygulan­maz (CMK md 203).

Hâkim düzeni bozan herkesi duruşma salonunun dışına atabilir. Fakat herkesi disiplin hapsine atamaz. Çocuklar ve avukatların disiplin hapsine atılması mümkün değildir.

Tutuklu sanık duruşmaya bağsız olarak alınır. Duruşma salonunda bulunan tutuklu sanığa kelepçe takıl­maz.

Duruşma devam ederken mahkemede bulunanlardan birisi suç işlerse, mahkeme olayı tespit eder. Bu hu­susta düzenleyeceği tutanağı yetkili makama gönderir. Gerek görürse mahkeme failin tutuklanmasına karar verebilir (CMK md 205). Hâkim duruşma sırasında bir suçla bile karşılaşsa bunu yargılama yetkisine sahip de­ğildir. Ancak C.savcısının iddiası üzerine mahkeme yargılama yapabilir.

Henüz işlenen bu suç için tutuklama kararını, C.savcısının talebi ile sulh ceza hâkimi vermelidir.Fakatşmada suç işlediği için fail hakkında verilen tutuklama kararı, yetkili ve görevli mahke­menin dışında suçun işlendiği duruşmaya ilişkin mahkeme tarafından verilmektedir.

Duruşmanın düzenine ilişkin kararlar mahkeme başkanı tarafından alınır. Duruşma devam eder­ken duruşmada ilgili olanlardan biri, duruşmanın yönetimine ilişkin olarak mahkeme başkanı ta­rafından emrolunan bir tedbirin hukuken kabul edilemeyeceğini öne sürerse bu hususta kararı mahkeme verir.

Tanıklar duruşma salonuna tek tek alınarak dinlenir. Tanıklar, dinlendikten sonra ancak mahkeme başka­nı veya hâkimin izniyle duruşma salonundan ayrılabilir (CMK md 208/1).

Duruşma Tutanağı Tutulması

Duruşma için tutanak tutulması zorunludur.

Duruşma tutanağı mahkeme başkanı/hâkim ve zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Başkanın mazereti varsa tutanak en kıdemli üye tarafından imzalanır (CMK md 221,222).

Duruşma tutanağında nelerin bulunması gerektiği kanunda gösterilmiştir. Duruşma tutanağında:

  • Tutanağın başlık kısmına mahkemenin adı, oturum tarihleri, hâkim, C.savcısı ve zabıt kâtibinin adı soya­dı,
  • Tutanağın içeriğinde ise sanık, müdafii, katılan, vekil, kanuni temsilci, bilirkişi, tercüman ve teknik danış­manın adı,
  • Duruşmanın seyri ve sonuçlarına ait unsurlar,
  • Sanık açıklamaları,
  • Tanık ifadeleri,
  • Okunan ve okunmasından vazgeçilen belge ve yazılar,
  • Tarafların istemleri ve ret halinde bu kararın gerekçesi,
  • Mahkemede verilen diğer kararlar bulunur. Son alarak duruşma tutanağına hüküm fıkrası eklenir.

Duruşma tutanağı, sahteliği sabit olana kadar geçerli belgelerdendir. Duruşmanın nasıl yapıldı­ğı, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığı, ancak tutanakla ispat olunabilir. Tutanağa karşı yalnız sahtecilik iddiası yöneltilebilir (CMK md 222/1).

Avukat Saim İNCEKAŞ Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin