Boşanma Sürecinde Eşlerin Ev Eşyalarından Yararlanması Hakkı
“Davacı, davalı eşi tarafından evden uzaklaştırıldığını, dönmesinin engellendiğini, davalı tarafından açılan boşanma davasının da haklı görülmeyerek reddedildiğini, davanın reddinden sonra ortak hayatı kurmak istemesine rağmen, davalının buna engel olduğunu, halen kardeşlerinin yanında kaldığını ileri sürerek, mülkiyeti davalı eşine ait olan ve halen davalının oturduğu konutun, aile konutu olarak tahsis edilmesini, bu hususta tapuya şerh verilmesini ve davalının bu konut üzerindeki tasarruf yetkisinin kaldırılmasını talep etmiş; mahkemece, dava, “tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulmasına ilişkin” olarak vasıflandırılmış, dava konusu konutun aile konutu olmadığı gerekçesiyle istek reddedilmiştir.
Tarafların yaklaşık on yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, davalı tarafından davacı aleyhine açılan boşanma davasının “haklı görülmeyerek” 7.11.2012 tarihinde verilen kararla reddedildiği, kararın 7.1.2013’te kesinleştiği, eldeki davanın ise, 29.7.2013 tarihinde açıldığı görülmektedir.
Boşanma davasının reddine ilişkin gerekçede “davacının müstakil konut temin etmediği, davalının eve girmesini engellediği, kapı kilidini değiştirdiği, bu sebeple tamamen kusurlu olduğu, kadına atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı” belirtilmiştir.
Davacı, boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı kurmak istediği halde, davalının buna engel olduğunu ve konuta kendisini almadığını, halen kardeşlerinin yanında kaldığını ileri sürdüğüne, evlilik birliği devam ettiğine göre; dava, konutun tapu kütüğüne şerh konulması isteği yanında, Türk Medeni Kanununun 197’nci maddesinin (2.) ve (3.) fıkrasında yer alan konut ve ev eşyasından yararlanmaya ilişkin önlem alınması isteğini de içermektedir.
O halde delillerin bu çerçevede değerlendirilerek, hasıl olacak neticesine göre karar verilmesi gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru bulunmamıştır.” (Y2HD, 16.06.2015, E. 2015/453, K. 2015/12763)
Kaynak: https://www.yargitay.gov.tr/
0 Yorum