Eser Sözleşmesine Dayalı Tazminat Davası İstinaf Dilekçesi

ADANA ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ DAİRESİNE

GÖNDERİLMEK ÜZERE

ADANA İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

DOSYA NO:

İSTİNAF EDEN DAVALI :

VEKİLİ :

DAVACI : Sosyal Güvenlik Kurumu

VEKİLİ :

KARAR TARİHİ :

KONU : 29.07.2020 tarihli yerel mahkeme kararına karşı istinaf başvurumuz konuludur.

AÇIKLAMALAR :

I.TARAFLAR ARASI AKDİ İLİŞKİ HİZMET SÖZLEŞMESİ DEĞİL; ANAHTAR TESLİM ESER SÖZLEŞMESİDİR.

Yerel Mahkeme, davalı ile iş kazası geçiren arasındaki akdi ilişkinin eser sözleşmesi değil hizmet akdi olduğuna kanı getirmiş, buna gerekçe olarak ise eser sözleşmesi olduğuna dair yazılı bir evrak yahut hukuken geçerli bir belge sunulamadığını ileri sürmüştür; ancak ekteki yargıtay kararında da görüleceği üzere; eser sözleşmesinin varlığında yazılı delil esas olsa da tanık delillerinin de bu hususta delil olabileceğinden değinilmiştir.

“Dosya kapsamına göre davalı tarafça akdi ilişki inkâr edilmiş olup alacağın miktarı itibariyle akdî ilişkinin varlığının yazılı delil ile ispatı gerekmekte ise de dosyaya sunulan ve davalının gönderdiği anlaşılan 01.08.2013 tarihli e-mail iletisi ile taraflar arasında davalı iş sahibinin evinde yapılacak tadilat işi ile ilgili eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında akdi ilişkinin varlığı halinde, kapsamının yazılı belge dışında diğer deliller ve tanık

beyanları ile de kanıtlanabileceği kabul edilmektedir. Bu durumda davacının tanıkları dinlenmek suretiyle sözleşme kapsamının belirlenip mahallinde konusunda uzman bilirkişi ile keşif yapılıp gerçekleştirilen imalâtın yapıldığı yıl piyasa fiyatlarıyla bedellerinin hesaplattırılıp kanıtlanacak ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2019/908 E. , 2019/3231 K, 08.07.2019

Emsal yargıtay kararında tanık beyanlarına ve sözlü anlatımlara yahut yazılı delil dışında diğer delillere de değinilebileceği hüküm altına alınmıştır; işbu dosyada ise gerekçeli kararda da teyit edildiği üzere ve dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere ……….. ve …………… isimli şahıslar işin anahtar teslimi yapılmak üzere anlaşılmış olduğunu açıkça ve şüpheye yer bırakmaksızın beyan etmişlerdir, bu durum da iş kazası geçiren şahıs …………..ile müvekkilim arasında herhangi bir hizmet akdi yahut iş sözleşmesi değil , anahtar teslimi inşaat teslimi yapılması taahhüdünü konu olan ESER SÖZLEŞMESİ OLDUĞUNU açıkça gösterir niteliktedir.

Yerel mahkeme tanık beyanlarına itibar etmeksizin, eksik inceleme ve hukuka aykırı değerlendirme yaparak söz konusu akdi ilişkinin eser sözleşmesi olduğunu göz ardı ederek hizmet akdi olduğuna karar vermiş ve müvekkilimi işveren gibi iş kazasından meshul tutarak ; müvekkilimin telafisi imkansız zararlara uğramasına sebebiyet vermiştir; bu süreç içerisinde hiçbir işveren sorumluluğu olmadığı dosya kapsamından ve işçinin SGK’sını dahil yapan kendi şahsı olmamasına rağmen işveren olarak sorumlu tutulup iş kazasından kaynaklı maddi tazminata mahkum edilmesi müvekkilimin bir hayli maddi ve manevi olarak yıpranmasına sebebiyet vermiştir.

Sayın mahkemenizin iş kazası geçiren işçi ile müvekkilim arasındaki akdi ilişkinin hizmet sözleşmesi değil ; her ne kadar yazılı bir sözleşme olmasa da, tanık anlatımları ve diğer delillerle de desteklendiği üzere ANAHTAR TESLİMİ ESER SÖZLEŞMESİ olduğunu nazara dikkate alarak, dava konusu elem iş kazasından kaynaklı sorumluluğunun olmadığına hükmetmesini talep suretiyle işbu istinaf başvurusunu yapma zarureti tarafımızca meydana gelmiştir.

II. İŞ SAHİBİNİN ADAM ÇALIŞTIRAN SIFATI BULUNMADIĞINDAN , İŞİN YERİNE GETİRİLMESİ SIRASINDA YÜKLENİCİNİN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE ZARAR VERMESİ HALİNDE İŞ SAHİBİ ZARARDAN SORUMLU TUTULAMAZ.

Taraflar arasında ESER SÖZLEŞMESİ olan bir ilişkide iş sahibi üçüncü kişilere gelen zararlardan meshul tutulamaz görüşü yargıtay içtihatlarınca sabittir. Bu durumun istisnai tek hali , iş sahibinin emir ve direktif verme yetkisi yahut işçiyi kontrol etme yetkisine sahip olmasıdır ki; böyle bir durum dava konusu durumda söz konusu değildir, bu husus tanık anlatımları ile de sabit olduğu üzere, müvekkilim yalnızca taşeron firma ile anahtar teslim karşılığı eser sözleşmesi yapmış, işçilerle doğrudan hiçbir şekilde bağlantı kurmamıştır. Bu da eser sözleşmesinde iş sahibinin sorumluluğuna gidilemez kuralı kapsamında kalan bir husus olup; müvekkilim iş sahibi olarak hiçbir surette söz konusu elem iş kazasından işveren yahut iş sahibi olarak sorumlu tutulamaz.

Bu hususa ilişkin emsal Yargıtay Kararlarından alıntılar aşağıdaki gibidir;

“Eser sözleşmesinde, iş sahibine emir ve talimat verme, yapılan işi denetleme yetkisi tanınmışsa, üçüncü kişilere verilen zarardan yüklenici ile birlikte iş sahibi de sorumlu olur.

Eser sözleşmelerinde kural olarak, iş sahibi ile yüklenici arasında bağımlılık ilişkisi bulunmamaktadır. Yüklenici, iş sahibinden bağımsız olarak üstlendiği işi yapıp teslim etmekle yükümlüdür. Ancak bu kesin kural değildir. Eser sözleşmesinde, iş sahibinin yükleniciye emir ve talimat verme, işi denetleme yetkisi tanınması mümkündür. Bu durumda iş sahibi ile yüklenici arasında bağımlılık ilişkisi kurulmuş olacağından iş sahibi adam çalıştıran sıfatıyla yüklenicinin üçüncü kişilere verdiği zararlardan zincirleme sorumlu olur.”

7.HD.18.01.2011, E.2010/7458 K.2011/98

“İş sahibi ile yüklenici arasında bağıtlanmış olan sözleşmede, iş sahibinin yükleniciyi denetleme ve kontrol yetkisi bulunduğunu gösteren hükümlerin bulunduğunun anlaşılması karşısında, yüklenicinin üçüncü kişilere vermiş olduğu zarardan, iş sahibinin de zincirleme sorumluluk ilkesine göre sorumlu olduğu kabul edilmelidir.”

7.HD. 04.03.2005, E. 2005/517 K. 2005/593

“İş sahibinin adam çalıştıran sıfatı bulunmadığından, işin yerine getirilmesi sırasında yüklenicinin üçüncü kişilere zarar vermesi halinde, iş sahibi zarardan sorumlu tutulamaz.

Ancak, iş sahibi ile yüklenici arasında yapılan sözleşmede iş sahibine yükleniciye emir ve talimat verme, yapılan işi kontrol ve denetleme yetkisinin tanınmış olması halinde, iş sahibi” adam çalıştıran” sıfatıyla zarardan sorumludur.”

7.HD.07.04.2009, E.2008/6736 K.2009/1124

“Kural olarak, eser sözleşmesinde iş sahibi ile yüklenici arasında bağımlılık ilişkisi yoktur. Buna göre, iş sahibinin adam çalıştıran sıfatının bulunmadığı da dikkate alındığında eser sözleşmesine konu olan işin yapımı sırasında yüklenicinin üçüncü şahıslara verdiği zarardan iş sahibi sorumlu olmayacağı kabul edilmektedir.

Ancak bu kural kesin değildir. İş sahibi ile yüklenici arasındaki sözleşmede iş sahibine yükleniciye emir ve talimat verme, yapılan işi kontrol ve denetleme yetkisinin tanınmış olması halinde, iş sahibi ile yüklenici arasında bağımlılık ilişkisi kurulmuş olacağından, iş sahibinin “adam çalıştıran” sıfatıyla zarardan sorumlu tutulması gerektiği ve sorumluluk türünün de Borçlar Kanununda belirlenen müteselsil sorumluluk olduğu sonucuna varılmalıdır.”

7.HD. 29.06.2006, E. 2006/2114 K. 2006/2135

Yukarıda detayları ile ve emsal yargıtay içtihatları ile de desteklendiği üzere, müvekkilim ile iş kazası geçiren işçi arasında hizmet ilişkisi akdi olmadığından müvekkilimin işveren sıfatı söz konusu değildir; keza müvekkilim ESER SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLI OLARAK İŞ SAHİBİ SIFATINI HAİZDİR. Bu durum da işçi ile aralarında bağımlılık ilişkisi olmadığı takdirde eser sözleşmesinden kaynaklı iş kazalarında iş

sahibinin sorumluluğu cihetine gidilemeyecektir. Bu sebeple müvekkilim hakkında açılan rücuan tazminat istemli tazminat davasının REDDİ gerekmekte iken; bilirkişi raporundaki kusur oranı dikkate alınarak davanın kabul kararı verilmesi hukuka aykırılık teşkil etmekte olup; BOZMA gerektirmektedir.

HUKUKİ DELİLLER : Tanık anlatımları, …….. ve …………isimli şahısların dosya kapsamındaki beyanları, müvekkilimin sanık olarak yargılandığı Beyşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/141 E., 2015/350K. Dosyası, sair her türlü yasal delil.

HUKUKİ NEDENLER : İlgili mevzuat

NETİCE VE TALEP : Yukarıda arz olunduğu üzere; müvekkilim ile iş kazası geçiren işçi arasında hizmet ilişkisi akdi olmadığından müvekkilimin işveren sıfatı söz konusu değildir; keza müvekkilim ESER SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLI OLARAK İŞ SAHİBİ SIFATINI HAİZDİR. Bu durum da işçi ile aralarında bağımlılık ilişkisi olmadığı takdirde eser sözleşmesinden kaynaklı iş kazalarında iş sahibinin sorumluluğu cihetine gidilemeyecektir. Bu sebeple müvekkilim hakkında açılan rücuen tazminat istemli tazminat davasının REDDİ gerekmekte iken; bilirkişi raporundaki kusur oranı dikkate alınarak davanın kabul kararı verilmesi hukuka aykırılık teşkil etmekte olup; BOZMA TALEBİMİZİN KABULÜ ile DAVANIN ESASTAN REDDİNİ bilvekale arz ve talep ederiz.

İSTİNAF EDEN DAVALI VEKİLİ

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir