Erişimin Engellenmesi Red Kararına İtiraz Dilekçesi

Erişimin engellenmesi talebiniz Sulh Ceza Hakimliği tarafından ret mi edildi? Bu durumda erişimin engellenmesi kararının reddini talep etmeli, bu yönde yüksek mahkeme kararları kullanmalı ve hakimliğe itiraz etmelisiniz. Bu yazımızda ceza avukatı Saim İNCEKAŞ tarafından erişimin engellenmesi kararının reddedilmesi durumuna nasıl bir yol izleneceği paylaşılmıştır.

Erişimin Engellenmesi Red Kararına İtiraz Dilekçesi

ADANA …. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE

Gönderilmek Üzere

ADANA …. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO: 

İTİRAZ EDEN                           :                                

 

……………. (T.C Kimlik No: ………….)

VEKİLİ                                       :

…………………….

………………………..

 

KONU                                       :

İstanbul Anadolu ….. Sulh Ceza Hakimliği’nin …….. tarih ….. Değişik İş sayılı hukuka aykırı kararının incelenerek ortadan kaldırılması talepli itiraz dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR

…………. tarihinde müvekkilim …………. hakkında haber sitesi konumunda yer alan http://www………………………com/ adresli internet sitesinde yayınlanan ………… tarafından yazılmış  ‘……………………………..’’ başlıklı kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan köşe yazısının kaldırılması için tarafımızdan 5651 sayılı yasanın 9. Maddesi gereğince erişimin engellenmesi talebinde bulunulmuştur. Ancak 05.10.2017 tarihinde tebliğ alınan … Sulh Ceza Hakimliği’nin … D. İş sayılı kararından görüldüğü üzere talebimiz reddedilmiştir.

Sayın Hakimliğin red gerekçelerine bakıldığında, her ikisi de anayasal haklar çerçevesinde olan kişilik hakları (AY m.17 ve m.20 ) ve basın özgürlüğünün (AY m.26 ve m.28) çatışması neticesinde basın özgürlüğünün öncelikli olarak korunarak talebimizin reddedildiği görülmektedir. Basın özgürlüğü korunurken somut olayın niteliğine ve köşe yazısının ilgili kısmına odaklanmadan kararda yer alan ilkeler ön plana çıkarılarak hürriyetler dengesi sağlanmaya çalışılmıştır. Kararda yer alan basın özgürlüğünü koruyan ilkelerden bahsederken öncelikli olarak ilgili içerikte ‘’toplumun ilgisini çeken güncel bir konuda kamu yararının bulunduğu’’ kabul edilmiştir ve devamında ise yazının eleştiri içerikli olduğu, görünür gerçekliğe uygun olduğu, içerik biçim dengesinin korunduğu belirtilmiştir. Mevcut yazının müvekkille ilgili kısmının ise basın hürriyeti kapsamında kalarak ağır eleştiri ve kışkırtma içerdiği kabul edilmiştir.

Belirtmiş olduğumuz internet sitesinde yer alan köşe yazısının müvekkille ile ilgili kişilik haklarına saldırı teşkil eden kısmı talep dilekçemizde de yer verdiğimiz üzere aşağıdaki gibidir.

Verilen kararda yer alan red gerekçeleri ile yukarıda yer alan içerik değerlendirildiğinde müvekkilin başta kendisinin olmak üzere, ailesinin şerefi ve onurunu zedeler nitelikteki gerçek dışı matuf iddiaların kamuoyu tarafından okunmasında ve bilinmesinde nasıl bir kamu yararı olacağı hususu tarafımızdan anlaşılamamıştır. Çünkü her özgürlük gibi Basın Özgürlüğü de sınırsız değildir. Bizzat Anayasada ve Basın Yasasında basın özgürlüğünü sınırlayan bazı hükümler yer almıştır. Bu sınırlamalar arasında özel hukuk açısından en önemlisi, kişilik hakkı yönünden getirilen sınırlamadır. Basın özgürlüğü gibi, kişilik hakkı da bir temel hak olarak Anayasada birçok hükümle güvence altına alınmıştır. Esasen Anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin birçoğu, kişilik hakkının kapsamına giren değerleri koruyan düzenlemeler içermektedir. Basın, demokratik toplumun vazgeçilmez şartı, zorunlu unsuru; kişi ise, kurucu hücresi, varlık sebebidir. Basının hukuki sorumluğu, bu iki değer arasındaki hassas denge bozulmadan kurulmalıdır.

Basın özgürlüğünün ve basında kullanılan araçların kötüye kullanıldığı takdirde, kişilerin maddi ve manevi varlıklarında uğrayabilecekleri zarar, diğer faaliyet, işletme ve araçlarla kıyaslanamayacak kadar ağır ve etkili olabilmektedir. Bu kapsamda burada basın özgürlüğü çerçevesinde gerçek dışı beyanların öğrenilmesinde bir kamu yararı bulunması mümkün olmadığı gibi, müvekkile yöneltilen gerçek dışı bu beyanların eleştiri niteliğinde olmadığı görülmektedir. Kabul anlamına gelmemekle birlikte Müvekkilin sosyal konumu, unvan, makam ve bulunduğu görevi itibariyle daha geniş bir eleştiri potansiyeline sahip olması gerektiği düşünüldüğünde dahi mevcut içeriğin makul ve kabul edilebilir eleştiri sınırları dâhilinde olduğunun kabulü mümkün değildir.

Sayın Hakimliğin kararında değinilen A.İ.H.M’in  ‘’Castells v. İspanya’’ kararında bahsedilen husus hükümeti eleştirmenin hoşgörülebilir sınırlarının, şahısları ve hatta siyasetçileri eleştirmenin sınırlarından daha geniş olduğudur. Bu karar ile müvekkile dair somut olayın ilgisi bulunmamaktadır.  Belirtilen karar da olduğu gibi müvekkilin siyasetçiler gibi geniş anlamda kabul edilebilir eleştiri sınırları çizeceği bir sosyal konumu yoktur. Bu nedenle müvekkile yönetilen ithamlarda ne bir kamu yararı bulunmakta ne de makul eleştiri yer almaktadır. A.İ.H.M basın özgürlüğüne ilişkin olayları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesi kapsamında incelemekte ve sınırları da yine bu kapsamda çizmektedir. Öyle ki,  Prager ve Obershlick / Avusturya davasında A.İ.H.M, Avusturya’da bir dergide yayınlanan ve Avusturya ceza mahkemelerinde görev yapan yargıçlar hakkında ağır ithamlar içeren bir eleştirel yazıdan dolayı yargıca hakaretten dolayı bir gazetecinin ve yayıncının mahkûmiyetinin 10. maddenin ihlalini oluşturmadığına karar vermiştir. Mahkeme söz konusu kararda, basının bir hukuk devletinde oynadığı önemli işleve rağmen bazı sınırlamalara uyması gerektiğini belirterek, yayınlanan makalede yargıcın kişisel ve mesleki hayatına dair yapılan çok sert eleştirilerin iyi niyetten yoksun olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur.

Anayasa Mahkemesi’de yine kişinin şeref ve haysiyetine yönelik olarak söylenenlerin basın aracığıyla dahi söylense hukuka aykırılık teşkil edeceğini şu kararı ile dile getirmiştir.  

 “Bireyin şeref ve itibarı, Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan “manevi varlık” kapsamında yer almaktadır. Devlet, bireyin manevi varlığının bir parçası olan şeref ve itibara keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür. Üçüncü kişilerin şeref ve itibara müdahalesi, birçok ihtimalin yanında, görsel ve işitsel yayınlar yoluyla da olabilir. Bir kişi görsel ve işitsel yayın yoluyla bir kamuoyu tartışması çerçevesinde eleştirilmiş olsa dahi o kişinin şeref ve itibarı manevi bütünlüğünün bir parçası olarak değerlendirilmelidir.” (Anayasa Mahkemesi (Emin Aydın Başvurusu: 2013/2602, Karar Tarihi: 23/1/2014)

Diğer yandan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2002/14497 esas ve 16.04.2003 tarihli kararında, Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2007/4191-8563 esas ve 31.10.2007 tarihli kararında kişilik haklarına saldırı konusunda basın özgürlüğünün sınırsız olmadığı belirtilmektedir.

Yayın kuruluşları veya yazıyı yazan kişiler, yayıncılık ve özellikle gazetecilik mesleğinin bir gereği olarak olayı en ince noktasına kadar araştırmalı, incelemeli, tüm gerçekleri saptadıktan sonra yazmalıdır. Gazetecilik mesleğinin kuralları, yazılı olanlardan daha geniştir. Gazeteci hiçbir ticari, kişisel ya da toplum çıkarına aykırı olan konularda gerçekleri saptırma yoluna gitmemelidir. Ancak, internet siteleri incelendiğinde görüleceği üzere hiçbir araştırma, inceleme, sorgulama ürünü olmayan haberler yapılmaktadır. Mesnetsiz iddialar gerçekmiş gibi sunularak, müvekkili küçük düşürücü değer yargıları içerdiği ve eleştiri sınırlarını aşarak kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu gözetilmeden haksız şekilde saldırılmaktadır. Bu durum hukuka aykırılığı ortaya koymaktadır.

Mevcut kararla Anayasa’nın 17. Ve 20. Maddesi , Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 8. Maddesi ile güvence altına alınan kişinin manevi varlığına ve özel hayatına saygı hakkı ihlal edildiğinden  ve yukarıda açıklanan diğer tüm nedenlerle verilen bu karara itiraz etme zorunluluğu hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER    :    AİHS m.8, AY m.17 ve m.20, TMK m.24, 5651 sayılı kanun m.9

DELİLLER                       : http://www…………..com/ adresinde yer alan köşe yazısı

İSTEM Ve SONUÇ        :  Yukarıda arz edilen nedenlerle, İstanbul Anadolu …. Sulh Ceza Hakimliği ……. D. İş sayılı kararına itiraz eder; öncelikle kararın kaldırılmasını ve sonrasında da söz konusu içeriğe erişimin engellenmesi kararı verilmesini bilvekale arz ve talep ederiz.

İtiraz Eden Vekili

Erişimin Engellenmesinin Reddine İtiraz

T.C.

ADANA 

… SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

Gönderilmek Üzere

… SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO:

İTİRAZ EDEN:

VEKİLİ:

İTİRAZ KONUSU KARAR   : x Sulh Ceza Mahkemesinin x karar tarihli ve x sayılı “yayın içeriğinin kaldırılması” ve “tekzip  yayınlanması” talebinin reddi kararı

BU DİLEKÇENİN KONUSU : Yukarıda belirtilen “yayın içeriğinin kaldırılması” ve “tekzip  yayınlanması” kararının 5651 sayılı Kanunun 9’uncu maddesi uyarınca itirazen incelenerek talebin kabulü

TEBLİĞ TARİHİ:

İTİRAZ NEDENLERİ:

Müvekkil x ve x vekili olarak x tarihli dilekçemizde muhtelif url adreslerine müvekkil ve müvekkil şirket aleyhine yazılan içeriklerin tekzip edilmesi ile söz konusu bölümlere  5651 Sayılı Yasanın 9. maddesi gereğince kişilik haklarının ihlali nedeniyle erişimin engellenmesi talebinde bulunulmuştur.x.Sulh Ceza Hakimliği tarafınca ” URL adresine ait görseller incelendiğinde içeriklerin haber değeri taşıdığı ve başvuru sahibinin doğrudan doğruya kişiliğini hedef alan , saygınlığını rencide edici , kötüleyici ve normal bir okuyucuda talepte bulunan hakkında olumsuz ve yanlış bir algı yaratmaya yönelik ifade ve anlatımların bulunmadığı, dolayısıyla talepte bulunanın kişilik haklarını açık bir şekilde ihlal edici ifade ve anlatıma yer verilmediği görülmekle talebin reddine..” şeklinde karar verilmiştir.

Müvekkil şirket ve müvekkil aleyhine yapılmış asılsız haberlerin içeriğinin doğru olmadığı x belgede de (EK-1) geçen ifadelerle -iddiaları doğrulayacak herhangi bir somut bir bulgu ve belgeye ulaşılamadığından, x hakkında yapılacak işlem bulunmadığı şeklinde kanaat belirtilmektedir. Raporun gereğini arz ederim.-  açıklanmıştır.

x.Sulh Ceza Hakimliği’nin vermiş olduğu kararda ” haber içeriğinin okuyucuda olumsuz ve yanlış algı yaratmaya yönelik ifade olmadığına” şeklinde ifade geçmiş olsa da bunun hakkaniyetli bir karar olduğuna inanmıyoruz. Müvekkillerimin işletmekte olduğu x’nin bu minvalde haberlerle anılması kişilik haklarına saldırıdan başka bir şey değildir. Basit bir internet tarayıcısı vasıtasıyla talebe konu olmuş haberlerin erişime açık olması müvekkillerimin ticari hayatını ve vermiş oldukları hizmete zarar verdiği aşikardır. Basit bir tarayıcı vasıtasıyla ruhsatına sahip oldukları hastanenin adının aratılmasıyla bu içeriklere ulaşılabilmektedir. Yapılan haberlerin haberin yapılmış olduğu zaman esnasında her ne kadar haber niteliği taşıyor denilebilse de mevcut zamanda yapılan haberlerin asılsız olduğu kanıtlanmış olması sebebiyle kaldırılması gerekmektedir. X nin asılsız haberlerle anılmasının engellenmesi verilecek en hakkaniyetli karardır.

Mevcut zamanda herkesin arama motorlarını kullandığı ve basit bir kelime dahi aratarak tonlarca bilgiye ulaşabildiği bir zamanda x ‘nin adının arama motorlarında aratılmasıyla da haberlere erişilebilmektedir. Hastanenin vermiş olduğu hizmetlere gölge düşürmektedir. x.Sulh Ceza Hakimliği’nin vermiş olduğu kararda haber değeri taşıyor şeklinde karara gitmesi hakkaniyete uygun bir karar değildir. Faraza bir kişiyi hedef alan iftiraların sonradan asılsız olduğu anlaşılmasıyla birlikte yapılan haberlerin de artık haber değeri taşımaması gerekmektedir. Kaldı ki Türkiye’de ilk defa uygulanan x tekniğinin uygulandığı xnin adının bu tarz haberlerle anılmasına müsaade etmek de hukuktan ve adaletten uzak bir tutumdur.

 ‘x haber başlıklı bu minvalde haberlerin x.Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuru talebimizde belirtmiş olmamıza rağmen bu haberlerin kişilik haklarına zarar vermediği yönünde vermiş olduğu karar adalete uygun bir karar değildir. Kaldı ki bir hastanenin bu tarz haberlerle anılması ne kadar korkunç bir durumdur. Bir hastaneyle x virüsünün adının bile birlikte geçmesi toplumumuzda nasıl bir intiba uyandıracağı aşikardır. Bunlara rağmen haberlere konu olan iddianın gerçek olmadığı anlaşılmasıyla birlikte bu haberlerin okuyucunun önüne gelmesinin manası yoktur. İçeriğin olduğu url’lere erişimin engellemesi talebi en doğru haktır.

Yargıtay Kararı – HGK., E. 2014/56 K. 2015/1679 T. 17.6.2015

”Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir.Bu hak bir yandan kişiye “geçmişini kontrol etme”, “belirli hususların geçmişinden silinmesini ve hatırlanmamayı isteme hakkı” sağladığı gibi, diğer yandan muhataplarına kişi hakkındaki bir kısım bilgilerin üçüncü kişilerin kullanmamasını veya üçüncü kişilerin hatırlamamasına yönelik önlenmeleri alma yükümlülüğü yükler. Bu hakkın; bireylerin fotoğraf, internet günlüğü gibi kendileri hakkındaki içerikleri silmek için üçüncü şahısları zorlamayı içermesinin yanında geçmişteki cezalarına ilişkin bilgilerin veya haklarında olumsuz yorumlara neden olabilecek bilgi ve fotoğraflarının kaldırılmasını isteme hakkını tanıdığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan bu hak, bireyin geçmişindeki belirli yönlerinin mümkün olmayacak biçimde hatırlanmaması için önlemler alınmasını gerektirmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin 8. maddesinde yer alan özel yaşama saygı hakkı altında korunan “mahremiyet hakkı”nın, bireyin kendisi hakkındaki bilgileri kontrol edebilmesi şeklindeki hukuki çıkarlarını da içerdiği ifade edilmektedir. Zira bireyin kendisine ait herhangi bir bilginin, kendi rızası olmaksızın açıklanmaması, yayılmaması ve bu bilgilere başkalarının ulaşamaması kısacası kişisel verilerinin mahrem kalması konusunda hukuki menfaati bulunmaktadır. ( Gülay Arslan Öncü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde Özel Yaşamın Korunması, Beta Yayınları, İstanbul 2011, s.182)

Kişiye unutulma hakkının sağlanması ile birlikte özel hayatının gizliliği korunmuş olacaktır.”

Hakkındaki iddialar doğru olan bir kişinin bile unutulma hakkı ve kişilik haklarına saldırı olduğu gerçeği varken , hakkındaki iddiaların asılsız olduğu müvekkillerim ve müvekkillerimin sahibi olduğu x’nin bu tarz haberlerle anılması evveliyetle kişilik haklarına zarar verir.

Basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24. ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.

x.Sulh Ceza Hakimliği’nin kararında doğrudan doğruya başvuru sahibinin kişiliğini hedef almadığı şeklinde karara gidilmişse de x’yle birlikte x’in adı ve şahsının fotoğrafları ilgili içeriklerde görünmektedir. Vermiş olduğumuz talepte tüm bilgileri sunmuş bulunmakla beraber x.Sulh Ceza Hakimliği’nin vermiş olduğu kararda sunmuş olduğumuz eklere yönelik detaylı bir inceleme yapılmadığı kanaati oluşmaktadır.

x.Sulh Ceza Hakimliği’nin kararında saygınlığını rencide edici, kötüleyici bir ifade olmadığı yönünde bir karar vermesi tarafımızca şaşkınlık uyandırmıştır. Haber başlıklarını basit bir incelemeyle birlikte kişilik haklarının ihlali oluştuğu anlaşılacaktır. Bir x hastanenin ve bir doktorun x virüsüyle birlikte adının geçmesi daha ne kadar rencide edici ve kötüleyici olabilir. ”x’ haber başlıklı bir içeriğin rencide edici ve kötüleyici olmadığını söylemek ne kadar hakkaniyetli bir karardır. Bu minvalde haberlerin artık haber değeri taşımadığı ve okuyucunun bunlara basit bir şekilde arama yaparak ulaşabilmesinin engellenmesi gerektiği için haberlerin kaldırılması ve tekzip metni yayınlanması gerekmektedir. x’nin adının aratılmasıyla birlikte bu haberler kişinin önüne gelmektedir. Bu haberler gerçeği yansıtmadığı anlaşılmış olmasına rağmen artık haber değeri taşımayan bu haberlerin kaldırılması elzemdir. Anılan haberlerin okuyucuyu olumsuz düşünmeye sevk etmeyeceğini söylemek güçtür. x.Sulh Ceza Hakimliği’nin bahsetmiş olduğu kararda daha ne kadar açık bir ifadeyle kişilik haklarını ihlal edilmiş olması gerektiğini anlamış değiliz.

Yargıtay Kararı – 19. CD., E. 2016/10820 K. 2017/5577 T. 12.6.2017

”Kişilerin şeref ve haysiyetini ihlal eden deyiminden; haberde, üstü örtülü de olsa toplumun geneli tarafından açıkça anlaşılabilen bir muhatabı olan bir kişi hakkında, hakaret, sövme gibi bir ifade, habere konu olan kişiden beklenmeyen ve toplumun değerleri karşısında kınanan bir eylem isnadı veya kişinin toplum içinde sahip olduğu şöhreti sarsacak, kişiyi açıkça küçük düşürücü ifadeler kullanılması, gerçeğe aykırı yayım deyiminden ise; okunduğu anda toplumun geneli tarafından bilinen, maddi gerçeklerle ilgisi olmadığı açıkça anlaşılabilen olgu ve eylemlerin habere konu olan kişi tarafından gerçekleştirildiğine dair haberler anlaşılmalıdır. Haberin gerçekliği, sadece haberin yapıldığı anda bilinen ve görünen maddi gerçekliğe göre değil, toplumun bilgi birikimi, duyarlılık düzeyi ve ilgi alanlarına, toplum hafızasındaki yanılgılı veya yönlendirilmiş algıya göre de değişir. Toplumun genelinin hafızasında, haberin yapıldığı sırada dünya ve ülke genelinde gerçek olduğu bilinen, yaşandığı varsayılan maddi olgulara ve konjonktüre bağlı olarak haberin gerçekliği de değişebilir. Basın özgürlüğü, kişilerin zaten bildiği gerçeklerle değil, henüz öğrenmediği, öğrenilmesinde kamu yararı olan gerçekleri kişilere sunmakla eşdeğer bir görev görür. ”

x yazılan belgede de (EK-1) geçen ifadelerle -iddiaları doğrulayacak herhangi bir somut bir bulgu ve belgeye ulaşılamadığından, x hakkında yapılacak işlem bulunmadığı şeklinde kanaat belirtilmektedir. Raporun gereğini arz ederim.-  açıklanmıştır. Müvekkillerim ve Müvekkillerimin sahip olduğu x’nin anılan haberlerle ilgili iddialar Bakanlık tarafından asılsız olduğu kanıtlanmıştır.

HUKUKİ SEBEPLER: Anayasa, m.26, 27, 28, 29; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, m.10; 5651 sayılı Kanun, m.9; CMK, m.267-268 ; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu , m.24 ,25

NETİCE-İ TALEP : Yukarıda açıklanan sebeplerle İstanbul x . Sulh Ceza Hakimliği’nin  x Değişik İş sayılı ve 19.09.2020 tarihli kararın x. Sulh Ceza Hakimliği’nce incelenmek üzere, itirazlarımız neticesinde ERİŞİMİN ENGELLENMESİ TALEBİMİZİN KABULÜNÜ saygılarımla arz ve talep ederim.

                                                                                                               İtiraz Eden Vekili

Erişimin engellenmesi talebinin reddine itiraz

ADANA SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO:

TALEPTE BULUNAN:

VEKİLİ:

TALEP KONUSU: Adana … Sulh Ceza Hakimliğine yapılan Müvekkil …… hakkında kişisel haklarını zedeleyici nitelikteki gerçeğe aykırı haberleri muhteva eden internet adreslerinde ilgili içeriğin yayından çıkarılması talebinin … tarihinde reddine itirazlarımızı havi dilekçedir.

AÇIKLAMALAR

Müvekkil ….. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olup … tarihli genel seçim sandıklarında resmi memur olarak  görevlendirilmiştir. Kendisi görevi gereği bağımsız bir görev ifa ettiği sırada yönetmeliğe uygun olarak seçmenden talepte yüzünü görebilmek bulunmuş bunun üzerine seçmen ve eşi Müvekkile fiziksel saldırıda bulunmuştur. 8 Temmuzda ise aşağıda sıralanan URL’lerde de görüleceği üzere müvekkilin isminin önüne olmadığı halde “HDP’li müşahit” sıfatı getirilmiştir. Ekte sunulan haber içeriklerinde görüleceği üzere bu haksız yakıştırmanın yanı sıra Müvekkile hakaretler içerir ifadeler de yayınlanmıştır. Müvekkil mesleği itibari ile bağımsız ve tarafsız olması gerektiğinin farkında olup hiçbir zaman bu tarafsızlığa gölge düşürecek bir eylem ve söylemde bulunmamıştır. İşbu nedenlerle gerçeğe aykırı haberler muhteva eden URL’ler için içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi talebinde bulunulmuştur.

İlgili gerçeğe aykırı haberlerin kaldırılması talebi Adana … Sulh Ceza Hakimliği’nce “…verilen haberlerin haber tarihi itibariyle güncel olup kamuoyunu ilgilendirecek nitelikte olup o an için verilen haberin tamamen doğru olmasının ve doğrulanmasının gerekmediği, her ne kadar yazı içeriğinde polemik niteliğinde ifadeler bulunsa bile bu hususun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin yerleşmiş kararlarında da belirtildiği üzere basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı ve kişisel olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenlerle verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından…” gerekçeleri ile reddedilmiştir.

İTİRAZLARIMIZ

  1. Kararın reddi gerekçelerinden biri olarak haberin güncel olması gösterilmiştir. Haber tarihlerinin tamamı 08.06.2015‘tir.  Güncel olma gerekçesinin devamında ise “o an için verilen haberin tamamen doğru olmasının ve doğrulanmasının gerekmediği” hususu belirtilmiştir. İki gerekçe göz önüne alındığında yayının içeriğinin çıkarılması başvurumuz ile haberlerin tarihleri arasında hayli zaman farkı mevcut olduğu görülecektir. Zira başvuru tarihimiz 19/02/2018‘dir. İlgili haber gerçeğe aykırı olmasına rağmen seçim ertesinde kamuoyunu bilgilendirmek amacında olduğundan yayınlanması ve buna ilişkin aynı gün (08/06/2015) yapılacak bir başvuru ile talep edilecek bir erişimin engellenmesi kararının reddi basın özgürlüğüne uygun düşebilecektir. Fakat ilgili gerçeğe aykırı taşıyan içerikler halihazırda internet ortamında mevcuttur. Gerekçede belirtildiği üzere güncel bir haber değildir.
  • Ayrıca güncel olmayan haberler için gerekçede belirtilen “o an için verilen haberin tamamen doğru olmasının ve doğrulanmasının gerekmediği” hususu da başvurunun reddine dayanak edilmiştir. Yine olayın güncelliğini koruduğu bir dönemde işbu başvuru yapılsa o an için gerçekliğinin araştırılamayacağı red kararına gerekçe gösterilebilirdi. Fakat ilgili haberin üzerinden bugüne kadar nerede ise 3 yıl geçmiştir. “O an” için doğru olmasının ve doğrulanmasının gerekmediği Hakimlikçe basın özgürlüğüne uygun bir eylem olarak kabul edilse de bugün yani haberin varlığının 3. Yılında “o an” için süresi geçmesi nedeni ile doğrulanması gerektiği aşikardır. İşbu gerekçe kapsamında siyasi veya sosyal konular hakkında internet sitesinde yapılan tüm gerçeğe aykırı haberler “o an” olduğu için, 3 yıl geçtiği takdirde de “o an” devam ettiği için haberlerin gerçeğe aykırı olmasına rağmen tüm insanlarının gözünün önünde durabilecektir. İşbu kapsam ve dayanakta toplumun en küçük sosyal parçasından en büyüğüne kadar tarifi imkânsız ve telafi edilemez zorluklar çıkacağı tahmin edilebilecektir.
  • Müvekkil sandık görevlisi olarak oy kullanılması esnasında çarşaf giyen bir kadının yüzünü görüp kimlik tespiti yapmak için talepte bulunması ilgili URL’lerde görüleceği üzere “Başörtüsü Yasağı” olarak lanse edilmiştir. Müvekkil mesleği gereği toplumun tüm kısımlarına aynı yaklaşım ve yakınlıktadır. Yine mesleği gereği herhangi bir siyasi partiye üye olamamaktadır. Haber içeriğindeki çarptırma ve gerçeğe aykırı beyanlar müvekkil için olumsuzluklara yol açmaktadır. Öğretmenlik görevi nedeni ile öğrenciler ve velilerinin herkese açık olan internet ortamında ilgili gerçeğe aykırı haberleri görerek müvekkile karşı ön yargılı düşünceler beslemektedir. Bir kamu görevlisi hakkında yapılan bu gerçeğe aykırı haberlerin kaldırılması gerekmektedir.
  • Talep dilekçemizde belirtildiği üzere Müvekkil HDP üyesi değildir, hayatının tamamında HDP ve benzeri partilerin ideolojilerinin karşısında durmuştur. Müvekkil vatanını, milletini, bayrağını seven bir Türk öğretmendir. Ülkemizin geçtiği bu zorlu dönemde Müvekkilin üyesi olması yönünde iftiralar ile zan altında bırakıldığı mezkur parti toplumun da malumu olduğu üzere terör gruplarının destekçiliği ile gündeme gelmektedir. Yine ret kararının gerekçesinde ilgili haberlerin “kişisel olarak nitelendirilemeyeceği” ifade edilmiştir. Müvekkilin isminin açıkça yer aldığı, isminin önüne sıfatlar getirildiği ve gerçeğe aykırı ifade ve olaylar nazarında suçlandığı göz önündedir. Haberler kişisel ve müvekkilin kişisel haklarına saldırır niteliktedir.
  • Ayrıca Müvekkilin kişisel haklarına yönelik koruma talebi konusu URL adreslerinden biri de … Talep dilekçemiz ekinde ve ilgili URL’de görüleceği üzere sayfa sahibi haberi alıntılayarak “….. isimli mikrop” ifadelerini kullanmıştır. İlgili ifadenin kişisel hakları zedeleyen bir hakaret olduğu ilgili URL’nin müvekkilin şahsına hakaretler içerdiği sabittir. Fakat bu URL adresinin içeriğinin yayından çıkarılması ve içeriğinin engellenmesi talebi ayrıca gerekçe gösterilmeyerek reddedilmiştir.

Müvekkil sosyal ve iş hayatında talep konusu gerçeğe aykırı haberler nedeni ile mağdur edilmektedir. Talebimiz doğrultusunda Müvekkilin kişilik haklarını ihlal eden aşağıdaki URL’lerin yayından çıkarılması ve erişime engellenmesi hukuka ve usule uygun olacaktır.

İSTEM VE SONUÇ: Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, telafisi güç ve imkânsız zararlar doğmamasını teminen

  • Adana … Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedilen başvurumuzun KABULÜNÜ
  • Müvekkil …’in kişilik haklarını ihlal eden içeriği barındıran ilgili URL’ler hakkında, 5651 sayılı kanunun 9.maddesi gereğince ERİŞİMİN ENGELLENMESİ KARARI VERİLMESİNİ,
  •  5651 sayılı yasanın 9. Madde 5. Fıkrası gereği Kararın UYAP üzerinden ERİŞİM SAĞLAYICILARI BİRLİĞİ’NE GÖNDERİLMESİNİ

Saygılarımla süresi içinde bilvekale arz ve talep ederim.

İLGİLİ MEVZUAT: 5651 sayılı yasa, sair ilgili mevzuat

DELİLLER: İhlalin gerçekleştiği URL adresleri ve ekran görüntüleri

MÜŞTEKİ VEKİLİ

Erişimin engellenmesi talebinin reddine itiraz

T.C. BAKIRKÖY … SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE,

DOSYA NO               :

TALEP EDEN          :

VEKİLİ                     :

KONU                        : Yukarıda değişik iş dosya numarası yazılı, …’nden yapmış olduğumuz talebimizin reddi kararına yasal süresinde itiraz dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR    :

  1.  tarihli dilekçemizde özetle, … müvekkilim aleyhine ortaya çıkan mağduriyetin giderilmesi için söz konusu içeriklere erişimin engellenmesine karar verilmesini ilgili hâkimlikten talep etmiştik.
  2. Ancak söz konusu talebimiz, …’nin … tarihli kararında belirtilen gerekçeyle reddedilmiştir.
  3. Talebimiz, şeref ve itibarın korunması hakkı kapsamında incelenmelidir.
  4. Ret kararının gerekçesinde her ne kadar “AnayasamızIn 25. maddesinde herkesin düşünce kanaati ve hürriyetine sahip olduğu, 26. maddesinde ise herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu, bu hürriyetin resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber ya da fikir alma ya da verme serbestliğini kapsadığı, söz konusu hürriyetin kullanılmasının milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret ve haklarının, özel ve aile hayatının veya kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla sınırlanabileceğini açık ve net olarak düzenlenmiştir.” denilmekteyse de, kararın gerekçesinde altını çizdiğimiz mefhum olan, “başkalarının şöhret ve haklarının, özel ve aile hayatının korunması” kapsamında nedendir bilinmez, dahil edilmemiş olduğumuzu görmekteyiz.
  5. Hukuk kaidelerine, ulusal-üstü insan hakları hukuku temel ilkelerine aykırı bir şekilde, itiraz konusu hâkim kararında;
    a) Anayasanın yorumlanmasında hataya düşüldüğü açıktır.
    b) Uluslararası hukuk kurallarının lehimize olan hususlarının gözardı edilerek,

basın hürriyeti ve ifade özgürlüğü yoğunlaşılması, ancak basın hürriyeti ve ifade hürriyetinin pratiğinde, kişilerin şeref ve itibarının zedelenmesi sonucuna sebebiyet vermeksizin gerçekleşmesi gerekliliği karşısında; esasen itibarımızın korunması ve kişisel verilerimizin muhafaza altına alınması hakkımıza ilişkin değerlendirme yapmaktan kaçınılmıştır.

  • Her ne kadar ifade ve basın hürriyetinin korunması gerekliliği söz konusu olsa bile, “başkalarının şöhret veya haklarının korunması” da anasayasal bir kaidedir ve ifade ve basın hürriyetine üstün tutulan bir meşru amaçtır. Dolayısıyla erişimin engellenmesi talebimizin hakların telahuku kaidesine aykırı bir şekilde reddedilmesi hukuka aykırıdır. Müvekkilimin şöhret veya haklarının korunması, basın ve ifade hürriyetine üstün tutulmalıdır. 30 aydır devam eden bir mağduriyet yaratıyor olması dahi, talebimizin reddine ilişkin gerekçede belirtilen hakların ölçüsüz kullanımı sonucundan beri gelmektedir.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve sayın itiraz merciince re’sen dikkate alınacak nedenlerle itirazımızın kabulüne karar verilmesini saygıyla talep ederiz.

TALEP EDEN VEKİLİ

Erişimin engellenmesi red kararına itiraz dilekçesi

SULH CEZA SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO:-

İTİRAZ EDEN :-

VEKİLİ             :

KONU:- Sulh Ceza Hakimliği’nin ? tarih ? Değişik İş Sayılı erişimin engellenmesi yönündeki taleplerimizin reddine ilişkin kararın itirazlarımız doğrultusunda incelenerek kaldırılması talebimizdir.

İNTERNET ADRESİ :

AÇIKLAMALAR

Yukarıda esas numarası verilen hakimliğiniz dosyası ile müvekkilim – hakkında paylaşım sitesi konumunda yer alan – adlı internet adresinde yayınlanan  kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan müvekkil işaret edilerek asılsız ve mesnetsiz paylaşımların kaldırılması için tarafımızca 5651 sayılı yasanın 9. Maddesi gereğince erişimin engellenmesi talebinde bulunulmuştur. Ancak -tarihli karardan görüldüğü üzere talebimiz reddedilmiştir. -Sulh Ceza Hakimliği’nin – D.İş. sayılı kararı tarafımızca  – tarihinde mahkeme kaleminden elden tebliğ alınmış olup yasal süresi içerisinde iş bu karara itiraz etmekteyiz.

Hakimlik kararında her ne kadar hukuka aykırılığın ve kişilik haklarına müdahalenin ilk bakışta anlaşılabilecek kadar belirgin olması ve zararın süratle giderilmesini zaruri olması gerektiği ifade edilmişse de mevcut olayda şartlar sağlanmış olup ilgili url adresi için erişimin engellenmesi kararı verilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;

Müvekkile yönelik – ” ifadesi kullanılarak yapılan paylaşım gerçeğe aykırı olduğu gibi kişilik haklarına yapılmış alenen bir saldırı niteliğinde olup İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Ayrıca kişilerin suçlanması yönünde açıklamaların yayın konusu yapılabilmesi için iddiaların yargı kararıyla kesinleşmiş olması gerekir. Yargı kararıyla kesinleşmemiş ifade ve suçlamalarla kişilik hakkına saldırıldığında yayın hukuka aykırı hale gelecektir. Her ne kadar hakimlik kararında erişimin engellenmesi halinde ifade özgürlüğünün ihlaline neden olacağı ifade edilmişse de gerçeğe aykırı bir şekilde paylaşım yapılması kişilik haklarının ihlali niteliğindedir.

Müvekkil – görevini ifa etmekte olup çevresinde tanınan ve sevilen birisidir. Müvekkil hakkında yukarıda adresi verilen internet sayfasından asılsız haberler yapılarak, iftira atılmakta ve müvekkilin itibarı zedelenmeye çalışılmaktadır. Zira müvekkilin adli sicil kaydı temiz olup müvekkilin ifa ettiği görevi dolayısıyla şu ana kadar şikayet gelmemiştir. Konuyla ilgili tarafımızca -Cumhuriyet Başsavcılığı – Soruşturma numarası ile suç duyurusunda bulunulmuştur.

Müvekkil mevcut sosyal konumu düşünüldüğünde karşı tarafça yapılan bu paylaşımlar müvekkilin onurunu kırmaya yönelik olup müvekkilin kişilik hakları zedelenmiştir. Kişilik hakları hem Anayasamızın 12. ve 17. maddelerinde düzenlenmiş hem de Türk Medeni Kanunumuzun 24 ve 25. maddeleri ile işbu haklara saldırı olması durumunda çeşitli korumalar öngörmüştür.

Ayrıca 5691 Sayılı Kanunun 9. Maddesi;

İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir.” Şeklindedir.

Kişilik hakları, özel hukukta kişinin doğumuyla birlikte kazandığı ve üzerine kişisel gelişimiyle birlikte her geçen gün yeni değerler kattığı kişiliğinin, maddi ve manevi bütünlüğünün, yeri geldiğinde isminin, mesleki kariyerinin, ailesinin ve hatta sosyal çevresinin üzerinde biriktirdiği, kısacası kendini gerçekleştirme yolunda elde ettiği tüm maddi ve manevi bütünlüğü üzerinde elde ettiği beşeri kazanımlarının ve zaman içinde değişen/genişleyen menfaatlerinin hukuk düzeni tarafından koruma altına alınan yönüdür (Y19CD-K.2017/4575).

Suç teşkil etmese bile internet yayını üzerinden yapılan her türlü kişilik hakkı ihlali nedeniyle erişimin engellenmesi kararı verilebilir. Somut durumda asılsız paylaşımlarda bulunmak sureti ile  müvekkilin itibarına yönelik gerçeğe aykırı ve küçük düşürücü ithamları müvekkilin kişilik haklarına açıkça saldırı oluşturmaktadır.

Söz konusu url adresi üzerinden asılsız haber yapılması sureti ile müvekkilin şeref ve haysiyetine, kişilik haklarına alenen saldırı vardır. Zira müvekkilin ekonomik itibarının mesnetsiz iddialar ile düşürülmeye çalışıldığı görülmekte olup  müvekkilin şeref ve haysiyetine , kişilik haklarına saldırı mevcuttur. İşbu nedenle ve 5651 S.K. 9. Maddesi gereğince url adresi için erişimin engellenmesi kararı verilmesi gerekmekte iken aksi yönde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup işbu karara itiraz etmek zaruretimiz hasıl olmuştur.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz etmiş olduğumuz nedenlerle;

1.- Sulh Ceza Hakimliği’nin – tarih- D.İş. sayılı erişimin engellenmesi talebinin reddine ilişkin kararın itirazlarımız doğrultusunda incelenerek kaldırılmasına,

2- url adresine erişimin engellenmesi kararı verilmesi üzerine incelemeye gönderilmesine karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.

İTİRAZ EDEN VEKİLİ

Erişimin Engellenmesi Red Kararına İtiraz Dilekçesi

ADANA SULH CEZA HÂKİMLİĞİNE

İTİRAZDA  BULUNAN

(MAĞDUR)                           :

VEKİLİ                                  :

KONU                                    : Adana Sulh Ceza Hâkimliğinin 2021/11 D.iş ve 06.01.2021 tarihli kararına itirazlarımızın sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR :

Adana Sulh Ceza Hâkimliğine tarafımızca yapılan başvuru sonucunda 2021/11 D.iş ve 06.01.2021 tarihinde verilen TALEBİN REDDİNE KARARINI hukuken kabul etmek mümkün değildir. Şöyle ki;

Müvekkil … Fen Lisesinde resim öğretmeni olarak çalışmaktadır. Ancak günümüzde yaşanan COVİD-19 salgın hastalığı nedeniyle uzaktan eğitim modeline geçilmiş, dersler online olarak yapılmaya başlanmıştır. Online olarak yapılan ders esnasında müvekkilin izni olmaksızın görüntüsü video kaydına alınmıştır. Müvekkilin haberi olmaksızın çekilen ve yayınlanan video sebebi ile Adana Sulh Ceza Hâkimliğine başvurumuz neticesinde 2021/11 D.İş numaralı başvurumuz reddedilmiştir. Verilen gerekçeli karara itiraz etmek gereği doğmuştur. Şöyle ki;

BAHSİ GEÇEN VİDEONUN İZİNSİZ OLARAK YAYINLANMASI MÜVEKKİLİMİN KİŞİLİK HAKLARINI ZEDELER NİTELİKTEDİR. Adana Sulh Ceza Hâkimliğinin vermiş olduğu karardaki “kişilik haklarına müdahalenin belirgin olmadığı, süratle giderilmesi gereken bir zararın bulunmadığı…” ifadelerine katılmıyoruz. Mevzu bahis olaydaki video görüntüleri sadece canlı ders katılımcılarının aktif olarak katılabildiği ve kendilerine özel şifreleri ile giriş yapabildikleri bir platformdur. Bu da derslerin yapıldığı platforma her şahsın giremediğini ve derse katılanlar açısından korunması gereken özel bir alanın olduğunu göstermektedir. Ayrıca normal şartlarda sınıf ortamında dersin içeriğinin ses ve görüntü kaydının alınması yasağı söz konusudur ki; yapılan online derslerin bilgisayar ortamında yapılıyor olması bu yasaktan muafiyet sağlamamaktadır. Dolayısıyla müvekkilim ve platforma giren her katılımcı açısından kişilik haklarına müdahale söz konusu olacaktır.  Aksi halde kişilerin özel alanları topluma tamamı ile açık bir hale gelecektir ki, bu kanunun cevaz vermediği bir durumdur.

5651 Sk’un 9. Maddesi uyarınca “İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşılamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini isteyebilir.” demiştir. Kanunun lafzından da anlaşılacağı üzere kişilik hakkının ihlali sonucu bir zarar doğması gereği yoktur. Anayasa mahkemesi kararında kişilik hakları bakımından giderilmesi gereken bir zarardan bahsetmiş olsa da bunun maddi bir zarar olması gerektiğine dair herhangi bir şey de ifade etmemiştir.  Kaldı ki ortada müvekkilim açısından süratle giderilmesi gereken bir zarar da bulunmaktadır. Müvekkilim manevi olarak zarar görmüş ve mesleki anlamda düşmüş olduğu durum onu yıpratmıştır. Müvekkilim hala canlı derslere girmekte ve yayınlanan video sebebiyle öğrenciler tarafından alay konusu yapılmaktadır. Öğrencilerinin gözündeki ağırlığı ve konumu sarsılmıştır. Bu durum hem oldukça gurur kırıcı hem de toplum nezdinde kutsallık atfedilen öğretmenlik mesleği açısından mesleğin itibarını ve onurunu zedelemektedir. Zira kişinin mesleki faaliyetleri de onun kişiliğinin bir parçasını oluşturmaktadır. Ayrıca müvekkilimin eşi de … Fen Lisesi’nde müdürlük yapmakta ve saygın biri olarak anılmaktadır. Bu sebeple müvekkilin izni olmaksızın videosunun yayınlanarak alay konusu yapılmasıyla hem müvekkilin hem de ailesinin kişilik haklarının ihlal edildiği açıkça ortadadır. Ayrıca doktrindeki tartışmalar da bu yaklaşımımızı destekler niteliktedir.

Kişilik hakkı, kişinin toplum içindeki saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini temin eden varlıkların tümü üzerindeki hakkı” (Mustafa Dural ve Tufan Öğüz, Türk Özel Hukuku Cilt 2 Kişiler Hukuku, 14. Baskı, Filiz Kitabevi, s.100)

Anılan bütün bu sebepler göstermektedir ki; müvekkilimin kişilik hakkına yönelik BELİRGİN VE SÜRATLE GİDERİLMESİ GEREKEN BİR SALDIRI söz konusudur ve bu saldırının bertaraf edilmesi hâsıl olmuştur.  

HUKUKİ NEDENLER: 5651 sayılı ‘İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanun’un 9. maddesi ve İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesine dair usul ve esaslar hakkında yönetmelik ve diğer ilgili mevzuat hükümleri.

DELİLLER : İlgili internet sitesi görüntüsü, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delil

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve resen gözetilecek tüm hususlar değerlendirilerek itirazımızın kabulü ile Gazipaşa Sulh Ceza Hakimliğinin 2021/11 D.iş ve 06.01.2021 tarihli talebin reddi kararının kaldırılarak, 5651 S. İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanunun 9. maddesi uyarınca https://www.youtube.com/… bağlantı kaydı ile youtube internet sitesinde ‘…’ başlıklı videoya erişimin engellenmesine veya bu videonun kaldırılmasına karar verilmesini saygı ile talep ederiz.                                        

İtiraz Eden Vekili

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir