Haksız Azil İddiasına Nasıl Cevap Verilir?
Davacılar bir takım icra takip dosyaları ile dava dosyalarında davalı şirketin vekilliğini üstlenmiş; vekillik görevinin gereklerini yerine getirmedikleri, dosyalarla yeteri kadar ilgilenmeyerek sürüncemede bıraktıkları ve şirketi maddi-manevi zarara uğrattıkları şirket yetkilileri tarafından yapılan detaylı incelemeler neticesinde anlaşıldığında HAKLI NEDENLE AZLEDİLMİŞLERDİR. Azil işlemi haklı nedenle yapıldığı için davacıların müvekkil şirketten vekalet ücreti talep etmeleri hukuken mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, davacıların sunduğu/sunacağı delillere karşı delil sunma hakkımızı saklı tutarak davanın reddini talep ederiz.
Haklı-haksız azil ayrımına dair aşağıda yer alan Avukat Saim İncekaş(Adana) tarafından ele alınan dilekçe yol gösterici bir nitelik arz etmektedir.
ADANA X ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’NE
Dosya No :
CEVAP VEREN
DAVALI :
VEKİLİ :
–
DAVACILAR :
DAVA : Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KONU : Cevap Dilekçemiz ile sair itirazlarımızın sunulması ve delillerimizin bildirilmesinden İbarettir.
AÇIKLAMALAR :
Davacılar dava dilekçesinde, davalı müvekkil şirket tarafından kendilerine verilen vekaletname ile azil tarihi olan X tarihine kadar avukatlık hizmeti verildiğini; bu hizmet karşılığında akdi ve karşı yan vekalet ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiştir. Bu iddiaların kabulü mümkün değildir. Müvekkil şirkete karşı açılan işbu haksız, yersiz ve mesnetsiz davanın reddi gerekmektedir. Şöyle ki:
DAVACILARI AZİL SEBEPLERİMİZ:
Davalı müvekkil şirket yetkilileri ile Davacılar arasında yıllar öncesine dayanan tanışıklık ve dostluk mevcuttur. Bu güven ilişkisine dayanarak kendilerine 2009 yılında vekalet verilmiş; azil tarihine kadar taraflar çalışmışlardır. Fakat azil tarihinden kısa bir süer önce; dosyalarına gerekli özenin gösterilmediğini düşünen şirket yetklileri dosyalarla ilgili incelemeler yapmaya başlamış ve dilekçemizin devamında izah edilmeye çalışılan durumları tespit etmişlerdir. Bu tespitler üzerine müvekkil şirket, davacıları 21/03/2016 tarihinde HAKLI NEDENLE AZLETMİŞLERDİR. İncelendiğinde görülecektir ki; dosyada birden fazla haklı azil sebebi mevcuttur.
TESPİTLER:
1- Gümrük ve Ticaret Bakanlığına Karşı Açılan İcra Takiplerinin İptaline Sebep Olunması:
Davacılar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na karşı dava açmış, bu davaları kazanmış; bu davalarda belirlenen meblağların tahsili için cebri icra yoluna başvurmuşlardır. Fakat; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na karşı cebri icra yoluna başvurulması usule ve yasaya aykırı olduğundan, müvekkil şirkete karşı 17 adet Takibin İptali Davası açılmış, bu davalar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı lehine sonuçlanmış, her dosya için müvekkil şirket aleyhine maktu vekalet ücreti hüküm altına alınmıştır. Bu davaların listesi şöyledir:
Davacıların ihmali ve hukuki hatası sonucunda ortaya çıkan bu vahim tablo müvekkil şirkete hiçbir zaman açıkça izah edilmemiş, davalarda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı lehine belirlenen vekalet ücretleri müvekkil şirkete ödetilmiştir. (Davacıların müvekkil şirkete attığı mail çıktısı ve söz konusu meblağların şirket tarafından ödendiğini gösterir dekontlar EK’te sunulmuştur.) Söz konusu davalar nedeniyle müvekkil şirket maddi olarak zarara uğradığı gibi Bakanlık karşısında zor duruma düşmüş, Ticari İtibarı zedelenmiştir. Zira şirket, yaptığı iş gereği Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile her zaman muhatap olmaktadır. Bu durum başlı başına HAKLI AZİL nedenidir.
2- Dava Dosyalarında Yapılması Gerekli İşlerin Zamanında Yapılmaması:
Davacılar, müvekkil şirketin taraf olduğu dosyalarda yapılması gerekli işlemleri zamanında yapmamış, zaman, emek ve maddi kayba neden olmuşlardır. X Asliye Hukuk Mahkemesi X E. sayılı dosyada kesin süreye rağmen ara karar gereği Davacılar tarafından yerine getirilmediği için dava reddedilmiştir. (Söz konusu dosyanın X Tarihli X. Celsesinde verilen Red Kararı EK’te sunulmuştur.)
3- Dava Dosyaları ve İcra Takiplerinin Neticeye Ulaşması İçin Emek Sarfedilmemesi:
Davacılar, davalı şirketin vekili olarak bir takım icra ve dava dosyalarını takip etmişse de, bu dosyaların neticeye ulaşması için emek sarfetmemişlerdir. Aksine Davacılar, bazı dosyalarda duruşmalara dahi girmeyerek yargılamanın uzamasına neden olmuşlardır. Dosyalar yıllarca sürüncemede bırakılmıştır. Müvekkil şirket tarafından X firmasına karşı açılan Endüstriyel Tasarıma Tecavüz Nedeniyle Tazminat davası X yılından bu yana (X Asliye Hukuk Mahkemesi X E.) devam etmiştir. Bu dosyada davacılar tarafından dosyaya defalarca Mesleki Mazeret sunulmuş, dosya gerektiği gibi takip edilmemiştir. (X yılı Temmuz ayı ile X yılı Haziran ayı arasındaki bir yıllık süreçte dosyaya 4 farklı duruşma için mazeret sunulmuştur.) Azilden sonra tarafımıza verilen vekalet ile dosyalar devralınmış, bu dosya da tarafımızca gösterilen gayret ile neticelendirilmiştir.
Aynı şekilde yargılamanın sürüncemede kalması ve bir türlü netice alınmaması nedeniyle; müvekkil şirket tarafından X Ltd. Şti.’ye karşı açılan davadan (X Asliye Hukuk Mahkemesi X E. sayılı dosya) Feragat edilmek zorunda kalınmıştır. Tüm bu yaşananlar müvekkil şirketin davalardan beklediği faydaya ulaşılmasını geciktirmiş, hatta engellemiştir.
4- Yerleşmiş Yargıtay içtihatları uyarınca; avukat, görevini yerine getirirken gerekli dikkat ve özeni göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilin vekilini azli haklıdır. Yukarıda yer alan tespitler incelendiğinde davacıların azlinin haklı nedenle yapıldığı ortadadır. Yargıtay bu konudaki emsal kararlarında şu ifadelere yer vermiştir:
‘’ (…) Davacı avukat, azlin haksız olduğunu ileri sürerken davalı ise, davacının hazırladığı vakıf senedinin eksik hazırlanması nedeniyle zarara uğradığını, senedi yeniden düzenletmek zorunda kaldığını, azlin haklı olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, senetteki eksikliklerin azli haklı hale getirecek derecede önem arzetmediği kanaati ile azlin haksız olduğu ve davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesis edilmiş ise de, davacı avukatın sözleşme ile yerine getirmesi gereken yegane görevi öncelikle vakfın kurulmasını sağlamaktır. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ nden gelen 19.07.2011 tarihli yazı ile davacı tarafından hazırlanıp … 3.Asliye Hukuk Mahkemesine ibraz edilen vakıf senedinin 4. ve 6. maddelerinde önemli eksiklikler ve yanlışlıklar yapıldığı, malvarlığı miktarının düzeltilmesi ve nakdin bankaya yatırıldığına dair dekontun tescil kararında belirtilmesi gerektiğinin net bir şekilde mahkemeye bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu yazının mahkemeye intikali üzerine yeniden noterde vakıf senedi düzenlettirilmek mecburiyetinde kalındığı hususundada uyuşmazlık yoktur. Hal böyle olunca davacı avukatın üzerine aldığı vekalet görevinin gereklerini tam ve sağlıklı olarak yerine getirmediğinin, davalının azilde haklı olduğunun kabulü gerekir. Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olduğundan bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir.’’ (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 19432 Karar: 2017 / 5011 Karar Tarihi: 26.04.2017)
‘’(…) Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu’nun 506. (Mülga Borçlar Kanununun 390.) maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir.
Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.
Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir.’’ (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 19037 Karar: 2017 / 6204 Karar Tarihi: 24.05.2017)
5- Yargıtay İçtihatlarında da yer aldığı üzere Avukatlık Kanunu’nun 174. Maddesindeki açık hükme göre, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez. Hükümde, azlin haklı sayılması ve ücretin ödenmemesi için avukatın kusur veya ihmalinden dolayı müvekkilin zarara uğramış olması şartı aranmamıştır. Kaldı ki eldeki davada, yukarıda detaylı şekilde arz edildiği üzere müvekkil şirket davacıların kusur ve ihmalinden kaynaklı maddi ve manevi zarara da uğramışlardır. Bu nedenle azil işlemi haklı nedenle yapılmıştır. Azil işleminin haklı nedene dayandığı durumlarda müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Bu nedenle davacının taleplerinin tümden reddi gerekmektedir.
6- Kaldı ki, asla davacının taleplerini ve davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla ifade etmek gerekirse, dava dilekçesinde yer alan hesap tablosundaki rakamlar hatalıdır. Listede yer alan ve davacının hak kazandığını iddia ettiği tüm alacaklar ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞTIR. Öncelikle ZAMANAŞIMI İTİRAZIMIZIN dikkate alınmasını talep ediyoruz. Listede yer alan bazı dosyalar sürüncemede kaldığı için Feragatle sonuçlanmış, icra dosyalarının tamamında ise herhangi bir tahsilat yapılamamıştır. Davacılar, azil öncesindeki süreçte şirkete gönderdikleri maillerde başlatılan icra takiplerinin çoğunun TAHSİL KABİLİYETİNİN OLMADIĞINI açıkça ikrar etmişlerdir. (Davacılar tarafından Davalı şirkete iletilen rapor EK’te yer almıştır.) Bu dosyalar için de vekalet ücreti talep edilmesi hukuka, hakkaniyete ve TMK m.2’DE yer alan Dürüstlük kuralına aykırıdır. Bu dosyalar açısından davacıların vekâlet ücretine hak kazanması mümkün değildir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2013/5358 E. 2013/15252 K. 05.06.2013 T. Sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere vekâlet ücreti, ancak müvekkil tarafından tahsil edilmesi halinde avukata ödenir.
HENÜZ KARŞI TARAFTAN VEKÂLET ÜCRETİ ALACAĞINI TAHSİL ETMEMİŞ OLAN MÜVEKKİLDEN AVUKATIN BU ALACAĞI İSTEMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Davalı müvekkil şirket, karşı vekâlet ücretini ve icra dosya masraflarını henüz tahsil edemediği gibi, davacıların azlinden sonra dosyalar tarafımızca takip edilmeye başlanmıştır. Somut olay hakkında Avukatlık kanunu 164. Maddesi dikkate alınırken, TMK 2. Maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kuralının ihlaline izin verilmemesi gerektiği Yargıtay içtihatlarında özellikle belirtilmiştir. Söz konusu icra takiplerinde açıldıkları tarihten bu yana herhangi bir tahsilat olmamıştır. Davacılar azil nedeniyle dosyadaki vekillikten çekilmiş, vekilliklerinin devam ettiği süre boyunca dosyada herhangi bir işlem yapmamış, emek ve mesai sarf etmemiştir. (Dosyalar incelendiğinde davacılar tarafından yapılan hiçbir işlemin olmadığı açıkça görülecektir.) Davacılar, haksız kazanç elde etmeye çalışmaktadır. TMK’nın 2. Maddesinde yer alan açık düzenleme gereği bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Davacının taleplerinin reddi gerekmektedir.
7- Mahkemece, dosya bilirkişiye gönderilecek ise davanın mahiyeti ve davacı asillerin X’te avukatlık yapmaya devam ettikleri dikkate alınarak Gaziantep dışında (Ankara ve İstanbul gibi) görev yapan ve Avukat olmayan Hukukçu (Akademisyen) 3lü bilirkişi heyetine tevdii edilmesini talep ediyoruz.
8- Davacıların azil nedeni hiçbir zaman dosyalarda yer alan vekalet ücretlerinin ödenmek istenmemesi olmamıştır. Bu husus 7 yıl boyunca davacılar ile vekalet ilişkisinin devam ettirilmesinden dahi anlaşılabilir. Davacılar 7 yıllık hizmetlerinin karşılığını müvekkil şirketten fazlasıyla almışlardır. Bu nedenle davacıların müvekkil şirket nezdinde herhangi bir şekilde vekalet ücreti alacakları bulunmamaktadır.
ÖZETLE, Davacılar bir takım icra takip dosyaları ile dava dosyalarında davalı şirketin vekilliğini üstlenmiş; vekillik görevinin gereklerini yerine getirmedikleri, dosyalarla yeteri kadar ilgilenmeyerek sürüncemede bıraktıkları ve şirketi maddi-manevi zarara uğrattıkları şirket yetkilileri tarafından yapılan detaylı incelemeler neticesinde anlaşıldığında HAKLI NEDENLE AZLEDİLMİŞLERDİR. Azil işlemi haklı nedenle yapıldığı için davacıların müvekkil şirketten vekalet ücreti talep etmeleri hukuken mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, davacıların sunduğu/sunacağı delillere karşı delil sunma hakkımızı saklı tutarak davanın reddini talep ederiz.
HUKUKİ NEDENLER : HMK, Avukatlık Kanunu, TMK, TBK, TTK vs. İlgili Yasal Mevzuat
HUKUKİ DELİLLER : Tanık, Keşif, Bilirkişi, Yemin, İsticvap vs. İkamesi Mümkün Tüm Hukuk Deliller
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklamış olduğumuz ve mahkemenizce res’en dikkate alınacak nedenlerden dolayı;
1- Yapmış olduğumuz açıklamalar, deliller, yapılmış olan AZLİN HAKLI OLDUĞU ve davacıların müvekkil şirketten herhangi bir hak ve alacaklarının kalmamış olması da göz önüne alınarak açılan haksız ve mesnetsiz DAVANIN REDDİNE,
2- Mahkemece eğer bilirkişiye gönderilecek ise dosyanın Gaziantep dışında (Ankara ve İstanbul gibi) görev yapan ve Avukat olmayan Hukukçu (Akademisyen) 3lü bilirkişi heyetine tevdiine,
3- Dosya bilirkişiye gönderilecek ise ZAMANAŞIMI itirazımızın ayrıca ve açıkça değerlendirilmesine,
4- Yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacılara müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini yüce mahkemenizden saygılarımla arz ve talep ederiz. tarih
Cevap Veren Davalı Vekili