Avukatlık sözleşmesi kimler arasında yapılır?
İş sahibi, Türk Medeni Kanunun hukuki işlem ehliyetine sahip kabul ettiği kişilerden olması yeterlidir. Hukuki işlem ehliyetine sahip olan kişiler, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir (TMK md 9).
Hukuki işlem ehliyetinin gerçek kişiler yönünden temel şartı, irade beyanında bulunanın ayırt etme gücüne (temyiz kudretine) sahip olmasıdır. Ayırt etme gücü, makul surette hareket edebilme yeteneğidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bu konuda benimsediği ölçüt “Hayatın olağan akışı içinde her kesimden kimselerin belirleyebileceği haller tasarruf ehliyetinin olmadığını açıkça ortaya koyuyorsa” şeklindedir.
Bu bağlamda tam ehliyetsizler yani ayırt etme gücünden yoksun olanlar avukatla, sınırlı durumlar hariç (TMK md 15) avukatlık sözleşmesi yapamazlar. Bu durumda olan kişiler için avukat ile sözleşme yapma yetkisi özel yetkisinin olması halinde vasisine aittir. Vasinin yaptığı bu sözleşmesinin de vesayet makamı tarafından denetlenmesi gerekmektedir.
Ayırt etme gücüne sahip olan kimsenin ergin olmaması veya kısıtlı bulunması halinde, kendisini borç altına sokacak sözleşmenin geçerli ve bağlayıcı olabilmesi kanuni temsilcisinin (veli veya vasisinin) bu sözleşmeye önceden izin vermesine veya yapılan sözleşmeyi sonradan onamasına (icazet vermesine) bağlıdır (TMK md 16/1).
Tüzel kişilerin hukuki işlem yapma ehliyetleri yapılarına özgü kurallara göre belirlenir. İşlem konusunun tüzel kişinin amacı ile uyumlu olması, işlemi yapanın o tüzel kişi adına hareket edebilme yetkisinin olması gibi.