Atasözleri (T Harfi)
Tabağa sorarsan dünyada fena koku olmaz.
Kötü işlerle uğraşan kimse, kötü iş diye bir şey tanımaz
Tabancanın dolusu bir kişiyi korkutur, boşu kırk kişiyi.
Kişi, gücünü kullanarak istediği şeyi elde edebilir. Ama bunu yapmayıp çevreyi eyleme geçme korkusu içinde bırakırsa daha çok şeyler ele geirir. Nitekim dolu tabanca ile ancak bir kişi vurulabilir. Bunu gören kimseler artık ondan korkmazlar. Ama boş tabancadan herkes korkar. Çünkü dolu sanılır ve kime karşı kullanılacağı bilinmez.
Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır.
Kirli işler yaparak çıkar sağlayan kişi, buna elverişli olan durum sona erince sersemleşir, hiçbir iş yapamaz olur.
Taş düştüğü yerde ağırdır (kalır). (Taş yerinde ağırdır.)
Kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır. Onun için hatırı, daha çok kendi çevresinde sayılır.
Taşıma (dökme) su ile değirmen dönmez.
İşi yapacak olanda yeteri kadar güç bulunmadıkça, şunun bunun küçük yardımlarıyla sürekli ve büyük bir iş yürütülemez.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
Bkz. “Acı söz insanı dininden…”
Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış.
Önemsiz kişi, önemli kişiye küsse, önemli kişiniumurunda bile olmaz.
Tavuğun sadakası bir yumurta.
Gücü büyük işler başarmaya yetmeyen ya da zengin olmayan kişilerden ancak küçük yardımlar beklenebilir.
Tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur.
Bkz. “Araba devrilince…”
Tembele iş buyur (buyurursan) sana akıl öğretsin (öğretir). (Nasihat istersen tembele iş buyur.)
Tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için, ya onun yapılmasına gereklik bulunmadığım söyler; ya da buyurulan biçimde değil, kendisinin işine gelen biçimde yapmayı önerir.
Temel taşı temelde, köşe taşı köşede gerek.
Herkes özel durumuna ve uzmanlığına göre en yararlı olduğu alanda yer almalıdır.
Tencere (çömlek) demiş: “Dibim altın.” Kaşık (kepçe) demiş: “Ben nerdeyim?” (Girdim, çıktım) (Girdim, gördüm).
İçyüzünü iyi bilen kimseye karşı, kusurlarını gizlemeye çalışan ve yüksek nitelikleri bulunduğunu söyleyerek övünmeye kalkışan kişi, gülünç duruma düşer.
Tereciye (bostancıya) tere (tarhuncuya tarhun) satılmaz.
Bir işin ustasına o işi nasıl yapacağı öğretilmez.
Terzi kendi söküğünü (dikişini) dikemez.
Bir kimse uzmanlığını kullanarak başkalarına yararlı olur da bu uzmanlığı kendi yararına kullanmaya fırsat bulamaz. Krş. “Kürkçünün kürkü olmaz.”
Terziye “dinlen” demişler, ayağa kalkmış.
Yoruculuk, rahatlık “görece” durumlardır: İşin niteliğine ve kişinin bu işi yapma yeteneğine göre yargı değişir. Rahat görünen öyle işler vardır ki onunla uğraşanların dinlenmesi, kimileri için yorucu olan davranışlarla olur.
Terziye “göç” demişler, “iğnem başımda” (yanımda) demiş.
Kendisine gerekli olan şeyler kolay taşınır olan kimsenin bir yerden başka yere göçmesi işten değildir.
Teşbihte (temsilde) hata olmaz.
Yeri geldiği zaman çirkin, kaba bir benzetme ile anlatıma daha etkili bir hava verilmesi, saygısızca bir davranış değildir. Kimse bundan alınmamalıdır.
Tırnağın varsa başını kaşı.
Hiç kimse, başkasından yardım beklememeli; kendisinin olanakları varsa bir işe girişmeli, yoksa girişmemelidir. Krş. “Kimseden kimseye hayır yok.”
Tilki “benim için demem ama üzümsüz bağın kökü kurusun” demiş.
Kurnaz kişi, kendisinin yararlanacağı şeyi başkaları için gerekli imiş gibi göstermeye çalışır.
Tilkinin dönüp (gezip, dolaşıp) geleceği yer, kürkçü dükkânıdır.
Bir kişi, ne kadar kendi havasında yaşarsa yaşasın, istediği işi yaparsa yapsın, sonunda, bağlı bulunduğu çevreye ve işe dönmek zorunda kalır.
Tilki, tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider.
Bir kimse, üzerine atılan suçu işlememiş olduğunu anlatıncaya kadar suçun cezasını fazlasıyla çekmiş olur.
Tok, acın halinden bilmez (ne bilir). (Var ne bilsin yok halinden).
Varlıklı olanlar, yoksulların ne büyük geçim sıkıntısı içinde bulunduklarını bilmezler.
Tok ağırlaması (ağırlamak) güçtür (güç olur).
Karnı tok olanlara yemek beğendirmek kolay değildir. Bunlar, ikram edilen en lezzetli yiyeceklere karşı bile isteksizdirler.
Tutulan (eldeki) sakal yolunur.
Bir suçu birlikte işleyenlerden yakayı ele veren cezayı çeker.
0 Yorum