Çocuğa Ait Malın Velayet Sahibi Eş Tarafından Satılması
- Çocukların malvarlığına ilişkin defter tutulması gerekiyor. Ancak bu işlemden sonra hakimden YETKİ alabilirsiniz.
- Çocuğa ait malların satılması için hakimden YETKİ istenmesi durumunda şu şekilde hüküm kurulur: “Tmk 353 ve velayet vesayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına ilişkin tüzüğün 4.maddesi gereğince karar tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde çocuğa ait malvarlığını gösterir defterin bu malvarlığında veya yatırımlarda gerçekleşecek önemli değişikliklerin mahkemeye bildirilmesi için süre verilmesine ve malların yönetiminde yeterince özen gösterilmemesi halinde tmk 360-361 deki önlemlerin resen alınacağına”
- Özet olarak çocuk malı için mahkemeden yetki talep edilebilir. Yetki talep etmenin amacı ileride velayet sahibi eşin herhangi bir sorumlulukla karşılaşmamasıdır. Bu çerçevede velinin çocuğa ait malı satmak için izin almasına gerek yoktur. Çocuk lehine tapuda işlem yapabilirsiniz bunun için izne gerek yoktur ama aleyhine işlem yapılamaz.
- Velayet sahibi çocuk malının işletilmesi, değerlendirilmesi ve kullanılması anlamında tam bir yetkiye sahiptir. Bunun için hesap veya güvence vermeleri gerekmez.
- Velayet sahibi yoksul bir halde olmadıkça çocuğun masraflarını kendisi karşılamalıdır. Ancak yoksulluk halinde hakimden izin alarak çocuğun mallarının belli bir kısmını sarf etme yetkisi sağlanabilir.
- Veliler çocuk mallarına verdikleri zarardan dolayı bir vekil gibi sorumludurlar.(TMK md 363) Bu nedenle her ne kadar izne tabi olmadan işlem yapabilseler de büyük sorumlulukları doğabilir.
- İnce bir nüans vardır; çocuğa ait taşınmazın satılması izne tabi değildir ancak satıştan elde edilen gelirin SARF edilmesi hakim iznine bağlıdır.
İlgili yargıtay kararı şu şekildedir:
DAVA : Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Türk Medeni Kanunun 327. maddesi; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.
Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde yada olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı halinde, hakimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarf edebilirler.
342. maddesi; ana ve baba velayetleri çerçevesinde 3. kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler. İyi niyetli 3. kişiler eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler.
Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler-velayetteki temsilde de uygulanır.
356. maddesi; olağan ihtiyaçlar gerektirdiği ölçüde sermaye biçiminde ödemeler, tazminatlar ve benzeri edimler çocuğun bakımı için kısmen kullanılabilir.
Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hakim ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir.
363. maddesi; ana ve baba çocuk mallarının geri verilmesinde vekil gibi sorumludurlar.
Dürüstlük kurallarına uygun olarak başkasına devrettikleri malların yerine sadece aldıkları karşılığı geri vermekle yükümlüdürler.
Kanuna uygun olarak çocuk ve aile için yaptıkları harcamalardan dolayı tazminatla yükümlü tutulmazlar.
462. maddesi birinci fıkrası: aşağıdaki hallerde vesayet makamının izni gereklidir.
Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak… kurulması hükümlerini gerektirmiş bulunmasına göre; Türk Medeni Kanununun 327. ve 356. maddelerine uygun çocuğun eğitimi, bakımı korunması için ana baba yoksul oldukları takdirde veya çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunlu olan hallerde hakim, çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar malın SARFEDİLMESİ konusunda ana babaya izin verecek veya onlara belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisi tanıyacaktır.
Somut olayımızda ise; küçük Havva’nın Türk Medeni Kanununun 336/son maddesi gereğince velisi olan annesi Satı, küçüğün hisseli mallarını satarak ona tamamına sahip olacağı bir taşınmaz almak için hakimden izin istemiştir. Bu olayda Türk Medeni Kanununun 327 ve 356. madde koşulları iddia edilmediği gibi koşulların oluştuğu da kanıtlanmamıştır.
Karar gerekçesinde de açıklandığı üzere davacı anne küçüğün velisi ve yasal tek temsilcisidir. Türk Medeni Kanununun 342 ve 462/1-2. Maddeleri gereğince 327. ve 356. madde hükümleri koşullarının oluşması dışında hakimden izin almaksızın taşınır olsun taşınmaz olsun çocuk mallarını satabilecek, 360. ve 361. maddelerdeki olumsuz koşullar gerçekleşmedikçe onun mallarını yönetecek ve bununla yükümlü olacaktır. ( TMK. md. 352 ) Yönetim hakkı sona erince de çocuğun mallarını hesabıyla birlikte ergin çocuğa, vasisine veya kayyımına devredecektir. ( TMK. md. 362 )
SONUÇ : Satışa izin isteğinin reddine ilişkin hüküm yerinde görülmüş olduğundan davacının temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ( ONANMASINA ), onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan temyiz harcın mahsubuna, 24.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ( T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2002/5872 K. 2002/6944 T. 24.5.2002)
Aynı yönde bir diğer yargıtay kararı şu şekildedir:
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Evlilik kocanın 13.09.2012 tarihinde ölümü ile sona ermiş, küçüklerin velayetleri annelerine kalmıştır, (TMK. md. 336/3) Velayet hakkına sahip olan anne, kocasından intikal eden taşınmazların satışı için “izin” talebinde bulunmuş, aile mahkemesince; talebin reddine karar verilmiş, kararı, veli temyiz etmiştir.
Ana ve baba veya velayet bunlardan yalnızca birinde ise, velayet hakkına sahip olan ebeveyn, velayet hakkı kapsamında kural olarak, çocuk malları üzerinde hakimden izin almaksızın tasarrufta bulunabilirler. Eş deyişle, velayet hakkına sahip olanın, bu hak çerçevesinde, çocuğun yasal temsilcisi sıfatıyla çocuk malları üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için kural olarak hakimin iznine ihtiyacı yoktur (TMK. m. 342/3).
Ancak, çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa, hakim ana ve babaya, ilerde sorumluluk davasıyla karşılaşmamaları için belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisi tanıyabilir (TMK. m. 356/2).
Mahkemece, taşınmazların satışına izin verilmesi, Türk Medeni Kanununun 462/2. maddesi çerçevesinde alınan bir karar değil, aynı Yasanın 356. maddesinin (2.) fıkrası çerçevesinde veliye tanınan yetki niteliğindedir.
Vesayette kısıtlının malvarlığında tasarruf yönünden Kanunda vasiye getirilmiş bulunan izin ve denetim usulleri ömekseme yoluyla velayette uygulanamaz.
Bu itibarla, velinin çocuk mallarının korunmasında özensiz davrandığına ve çocukların mallarının tehlikede olduğuna ilişkin bir delil ve sebep bulunmadığı halde, 20.11.2012 tarihli ve 2012/827-772 E.K sayılı karar ile, annenin, babadan kalan taşınmazlarda tasarruf yapabilmesi için 15 gün içerisinde izin almasına ve bu hususun tapuya şerh verilmesine karar verilmek suretiyle velinin çocukların malları üzerindeki tasarruf hakkının hakimin denetimine alınması, bu şekilde velinin tasarruf yetkisinin kısıtlanması da doğru olmamıştır.
Öyleyse, veliye taşınmazların satışına dair yetki verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile izin talebinin reddi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.20.11.2013 (Çar.) ( 2. Hukuk Dairesi 2013/8584 E. , 2013/26962 K. “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :Bakırköy 6.Aile Mahkemesi TARİHİ :29.03.2013 NUMARASI :Esas no:2012/827 Karar no:2013/772)
Bir başka paralel yargıtay kararı şu şekildedir:
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Kısıtlı ergin …, … Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile Türk Medeni Kanununun 405. maddesinde yer alan sebeple kısıtlanmış, annesinin velayeti altına konulmuştur.
Veli …, eldeki dosyada velayeti altında bulunan kısıtlıya babasından intikal eden taşınmazların satışını gerçekleştirmek için izin verilmesi talebi ile mahkemeye başvurmuş, mahkemece “kısıtlının menfaatine uygun düşmediği ve ispatlanamadığı” gerekçesiyle talep reddedilmiştir.
Kısıtlanan ergin çocukların “kural olarak” vesayet altına alınmayıp “velayet altında bırakılacağına” ilişkin yasal düzenlemenin (TMK m. 335/2.419/3) sonucu olarak “velayet altında bırakılan” çocuk ve mallarına yönelik yapılacak işlemlerde velayete ilişkin hükümlerin uygulanması gerekecektir.
Velayete ilişkin hükümler gereği bu hakka sahip olan ebeveyn çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler (TMK m. 352/1). Velayet hakkına sahip olan anne veya baba kusurları sebebiyle velayeti kaldırılmadıkça çocuğun mallarını da kullanabilirler (TMK m. 354).
Çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitim için; hakkaniyete uyduğu ölçüde de aile ihtiyaçlarım karşılamak üzere sarfedebilirler (TMK m.355).
Buna göre, talep edenin velayeti altındaki çocuk için intikal eden taşınmazların satılmasında mahkemeden izin almasına gerek yoktur. Davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır [HMK m. 114-(l)-(h)].
Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır [HMK m. 115-( 1)]. Dava şartının noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddi gerekir [HMK m. 115-(2)]. Bu durumda, davacı velinin bu işlem için izin almasına gerek bulunmadığından, davanın reddine dair hüküm sonucu itibarıyla doğru olup, ret gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/son).
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02.11.2017 ( 2. Hukuk Dairesi 2016/19351 E. , 2017/12079 K. “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :Asliye HukukMahkemesi DAVA TÜRÜ : Satışa İzin)
Kaynak: https://www.yargitay.gov.tr/
Benim kardesim babamdan 6 ay önce vefat etti. Kardesimin 2 cocugu vardi. Su yaslari biri 17, biri 13. Dür. Yegenlerime dedelerinden düsen bir evdeki hisselerini anneleri bana satti. Simdi yegenlerim yasimiz kurtarinca dava acacagiz senin bize verdigin paranin daha fazlasini istiyoruz diyorlar. Bana hisselerini sattiklari ev zemin kat idi 150 bin etmezken ben yetim hakki diye 300 bin saydim hisselerine dusen parayi verdim. Hisseleri aldiktan 1 yil sonra ev kentsel donusume girdi. Ve enflasyon yukselmesiyle beraber evin de zemin kattan 1 birinci kat olmasiyla sifir fiyati yukseldi. Mahkeme yoluyla geri alacagiz hakkimizi diyorlar bu konuda yorumunuz ne olur. Saygilarimla
Efendim iyi günler ben eşimden ayrıldıktan sonra bir bayanla birlikte yaşamaya başladım bu birlikten bir oğlumuz oldu çocuğa soy ismimi verdim çocuğun velayeti annesine ait çocuk şimdi okuyor 13 yaşında ben çocuğa bir daire aldım annesiyle birlikte kalıyor benden habersiz annesi daireyi satabilirmi yanıtınız için şimdiden teşekkür ederim