Türk Kadınının Toplum İçin Önemi

Tarih ve bugünün dünya gerçekleri bize gösteriyor ki, kadını ve kadınlığı ileri olmayan, kadını erkekten aşağı bir yaratık sayan, kadını erkekten ayrı tutan ve ayrı yaşatan hiç bir ulus, sürekli bir uygarlık kuramamıştır. Kadın toplum içinde, erkeğin yanı başında toplumun tabiî bir üyesi olarak yaşarsa, o toplumun erkeğinde de, kadınında da incelik, sanat ruhu, çalışma aşkı, kısacası, bir ulusun uygar ulus olması için gerekli bütün koşullar ve nitelikler doğal kesinleşir ve güçlenir.

Kadının yanındayken kibar, nazik, terbiyeli ve temiz olan erkeklerden çoğu, kadınsız bir ortamda çoğu kez hoyrat, asabî, derbeder, hatta tembel ve konuşmalarında ise bazen lâubali ve açık saçıktır.

Erkeğin yanında daha derli toplu, ince ve dikkatli olan kadınlardan çoğu da, erkeksiz bir ortamda, bezgin dağınık, kendini bırakmış, meraklı, hatta, kimi zaman, dedikoducudur. Bu gerçekler en son bilimsel metotlarla, psikologların varmış, oldukları sonuçlardır. Bu nedenledir ki Avrupa’daki bütün bürolarda ve iş yerlerinde çalışma verimini artırmak için, her büroya, erkeklerin yanına
mutlaka bir veya birkaç kadın memur konmaktadır.

Çünkü oralarda herkes küçük yaştan başlayarak öyle yetiştirmiş, sekiz yaşındaki erkek çocuğu, anasının veya ablasının başını örtmesine veya eteğini uzatmasına nezaret etmek hak ve yetkisini kendisinde görme bilinciyle büyütülmüştür. Bu durum, eski tarihinde, kocasının yanında savaşa katılan cengâver kadınlar, bilgin ve şair hanımlar yetiştirmiş olan Türk ulusu için gerçekten büyük bir talihsizliktir.

Kadının Toplumdaki Önemi İçin Anayasa Güvencesi

İş ve çalışma alanında Anayasamız kadınları özellikle korumuştur. 43. maddenin birinci fıkrasında: «Kimse, yaşına, gücüne ve cinsiyetine uygun olmayan bir işte çalıştırılamaz.» denildikten sonra ikinci fıkrada aynen: «Çocuklar, gençler ve kadınlar, çalışma şartları bakımından özel olarak korunur» kuralı konulmuştur. Bunun nedeni, doğa. tarafından,çocuk doğurup büyütmekle görevlendirilmiş ve bu görevin çok ağır yükünü, yaratılışından beri seve seve yüklenmiş olan, bunun için sağlığını, hatta kimi zaman hayatını feda eden kadının, iş hayatında bu göreviyle bağdaşmayacak biçimde ezilmesini önlemektir.

Bir toplumun kadını, maddece, bedence, ruhça ve fikirce sağlam olmadıkça o toplumun ileri toplum niteliğine sahip olamayacağını, anlamak için, eski düşünürlerin, filozofların, ozanların özdeyişlerini, burada tekrarlamanın gereği yoktur. Bizim çocukluğumuzda engin okyanusları ve kutuplarıyla, henüz birçok yeri bilinmeyen Afrika ve Avustralya’sıyla uçsuz bucaksız bir âlem iken
bugün her yerinden her an haber alınabilen küçücük bir uzay toplumu durumuna gelmiş bulunan dünyamızın az gelişmiş uluslarına şöyle bir göz gezdirilince, hep aynı görünümle karşılaşılır: Hangi toplumda kadınların çoğunluğu geriyse o toplum az gelişmiştir, geridir, yoksuldur ve başka ulusların sömürgesi, ya da yarı sömürgesi durumundadır. İşte bu bir tek gözlem bile, Cumhuriyet Türkiyesi’nde kadının büyük sosyal önemini açıkça ortaya koymaya yeter.

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir