Tedbir Nafakası Nedir – Şartları Nelerdir?

Tedbir Nafakası Nedir – Şartları Nelerdir?

Boşanma veya ayrılık davasında hakim tarafından tarafların talepleri dahi olmadan ihtiyacı olan eşe hükmedilen geçici nafakaya tedbir nafakası denmektedir. Tedbir nafakası uygulamada sıklıkla rastlanan bir nafaka türüdür. Adana boşanma avukatı Saim İNCEKAŞ; tedbir nafakasının hakkaniyet gereği pozitif ayrımcılık söz konusu yapılarak tespit edildiğini belirtmektedir.

Tedbir nafakası 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre iki şekilde verilmektedir;

  1. Birlikte yaşamaya ara verilmesi sebebiyle ya da eşler birlikte yaşarken eşe verilen bağımsız tedbir nafakası (TMK m. 196- 97)
  2. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince geçici önlem olarak verilen geçici tedbir nafakası (TMK. m. 169)

Tedbir nafakası TMK md 169 uyarınca verilen bir nafakadır;

Madde 169-

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.

Boşanma veya ayrılık davasında geçici tedbir nafakası verilirken tarafların kusur durumu ölçü olarak alınamaz.

Tedbir Nafakasının Özellikleri

  • Koşulları varsa verilmesi zorunludur.
  • Kusur dikkate alınamaz.
  • Evlilik dışı birliktelik varsa verilemez.
  • Tereke alacağına dahildir.
  • Pozitif ayrımcılık ilkesi uygulanamaz.
  • Kabul edilen miktarın azına hükmedilemez.
  • Kesin hüküm oluşturmaz.
  • Asıl dava tarihinden itibaren verilir.
  • Dava açılması ile hak edilir.
  • İlamsız icra takibi yoluyla icrası mümkündür.

Tedbir nafakasının koşulları varsa hakim tarafından verilmek zorundadır.

Tutuklu Eş Tedbir Nafakası Verir Mi?

Boşanma veya ayrılık davasında geçici tedbir nafakası belirlenirken kural olarak tutukluluk eşin nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Tutuklu eşin eğer başka bir geliri veya paraya çevrilebilecek malı veya serveti varsa tedbir nafakası vermekle yükümlüdür.

İşsiz Eş Tedbir Nafakası Verir Mi?

Boşanma veya ayrılık davasında geçici tedbir nafakası belirlenirken kural olarak özellikle işsizlik eşin nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İşsiz eşin eğer başka bir geliri veya paraya çevrilebilecek malı veya serveti varsa tedbir nafakası vermekle yükümlüdür.

Askerde Olan Eş Tedbir Nafakası Verir Mi?

Boşanma veya ayrılık davasında geçici tedbir nafakası belirlenirken kural olarak askerlik yapan eşin nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İşsiz eşin eğer başka bir geliri veya paraya çevrilebilecek malı veya serveti varsa tedbir nafakası vermekle yükümlüdür.

Akıl Hastası Eş Tedbir Nafakası Verir Mi?

Boşanma veya ayrılık davasında geçici tedbir nafakası belirlenirken kural olarak akıl hastalığı eşin nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Akıl hastası eşin eğer başka bir geliri veya paraya çevrilebilecek malı veya serveti varsa tedbir nafakası vermekle yükümlüdür.(Y2HD,31.5.1983,4815-4916.)

Buna karşılık akıl hastası eşin paraya çevrilebilecek malı veya serveti yoksa aleyhine geçici tedbir nafakasına hükmedilemez.(Y2HD, 10.3.1997,1617-2607.)

“..Akıl hastası olan davalı kocanın hiçbir malvarlığı bulunmadığı gibi bir geliri de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu yön gözetilmeden davacı kadın yararınna tedbir nafakasma karar verilmesi doğru bulunmamıştır.”(Y2HD, 09.10.2006, 6442-13434.)

Ekonomik Durumu Daha İyi Olan Eşe Dahi Tedbir Nafakası Verilebilir

Boşanma veya ayrılık davasında geçici tedbir nafakası isteyenin ekonomik durumunun eşinden daha iyi olması diğer eşin nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.(1)

Ekonomik Gücü Birbirine Yakın Olan Eşler Tedbir Nafakası Vermez

Boşanma veya ayrılık davasında sürekli, düzenli ve yeterli gelirinin bulunduğu anlaşılan eş yararına geçici tedbir nafakası verilemez. Boşanma veya ayrılık davasında ekonomik güçleri birbirine yakın olan eşlerin birbirine geçici tedbir nafakası verme zorunluluğu yoktur.

“Davacı ve davalı emekli olup, ekonomik güçleri birbirine yakındır. Türk Medeni Kanununun 169. maddesi koşullan gerçekleşmediği halde kadın yaranna tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” (Y2HD, 14.03.2007, 16953-4029.)

“Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklan ile katılırlar. (TMK.m.l86/son) Gelirleri ve malvarlıkları birbirine yakın olmasına karşın davalı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru değildir.”(Y2HD, 20.06.2006, 3984-9852.)

“Kamu görevlisi olan tarafların aylık gelirleri ve ekonomik durumlan birbirine yakın olup, kadın yaranna tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.”(Y2HD, 21.02.2007, 14738-2473.)

“Tarafların ikisi de memur olup, aylık gelirleri ve mal varlıklan birbirine yakındır. Türk Medeni Kanununun 169 ve 175. maddeleri koşullan gerçekleşmemiştir. Bu sebeple davalı-davacı kadın yaranna tedbir nafakasına ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” (Y2HD, 06.06.2006, 1796-8951.)

“Davacı kadının yurt dışında çalışmadığına ilişkin bir kanıt getirilmemiştir.
Tedbir nafakası isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmekte ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün de düzeltilerek onanması gerekmiştir.”(Y2HD, 08.12.2005,14385-17192.)

“Toplanan delillerden; davacının ( kadının ) Orman Bakanlığında çalıştığı, buradan düzenli olarak 550 milyon aylık gelir elde ettiği anlaşılmaktadır. Kadının geliri kocasından fazladır. Davacının tedbir nafakası isteğinin  reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 14.10.2004, 10672-11855.)  

“Davacının maaşlarının Belçika kanalı ile davalıya ödendiği anlaşılmakta olup bu yön nazara alınmadan tedbir nafakası takdiri doğru görülmemiştir.” (Y2HD, 20.02.2001,1813-2357.)

“Davalının emekli öğretmen maaşı ve arabası olduğu anlaşılmasına göre yararına tedbir nafakasına hükmolunması doğru görülmemiştir.” (Y2HD, 02.05.2005,4360-7056.)

“Davacı kadın 14.3.2007 tarihli son oturumda, kocasına ait maaş kartının dört yıldır kendisinde olduğunu ve kocasının maaşının kendisi tarafından çekilip ihtiyaçları için kullanıldığını beyan etmiştir. Oturulan konutun kira olmadığı da sabittir. O halde davacı kadın lehine tedbir nafakalarına hükmedilmesini gerektiren nedenler gösterilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” (Y2HD, 05.05.2008, 8729-6468)

“Davalı kadının çalıştığı sürekli ve düzenli gelirinin bulunduğu, ayrıca kadımn kira gelirlerinin de olduğu anlaşılmaktadır. Davalının tedbir nafakası isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” (Y2HD, 13.06.2005, 6653-8998.)

“Davacı kadın çalışmakta ve düzenli geliri bulunmaktadır. Davalı koca işsizdir. TMK md 186 karşısında tedbir nafakası isteminin, TMK md 175 koşulları gerçeklemediğinden yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.” (Y2HD, 25.11.2004, 12683-13868.)

“Davalının hiç bir gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu husus gözetilmeden, dava süresince davacı (baba) yamnda kalan ve velayetleri de babaya verilen tarafların müşterek çocukları Civan ve Canan için davalının davacıya tedbir ve iştirak nafakası ödemekle yükümlü tutulması doğru görülmemiştir.”(Y2HD, 12.02.2008,9092-1425.)

“Davacı ve davalı emekli olup, ekonomik güçleri birbirine yakındır. Bu nedenle tedbir nafakasına 1.1.2002 tarihi ile sınırlı olmak üzere karar verilmesi gerekirken, karar kesinleşinceye kadar geçecek süre için karar verilmesi isabetsizdir.” (Y2HD, 28.03.2005,3136-4794.)

“Mallar veya gelirleri eşit olan kadın yaranna Türk Medeni Kanununun
185/3,186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi şartlannın oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde tedbir nafakasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.” (Y2HD, 02.07.2002, 8085-8805. )

“Zabıta araştırmasına göre davacı ve davalının mal varlıkları ve gelirleri birbirine yakındır. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesine göre “ Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar.” Tarafların müşterek çocuğu da yoktur. Türk Medeni Kanununun 169. maddesi koşullan gerçekleşmediği halde kadın yaranna tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” (Y2HD, 07.10.2004, 10134 -11421.)

Kalıcı Bir Mesleği ve Geliri Olan Eşe Tedbir Nafakası Verilmez

Kalıcı bir mesleği olmasına rağmen iş bulamayan eş aleyhine tedbir nafakası hükmedilemez.

“Davacının kocaya ait evde oturduğu davacının öğretmen olup düzenli bir gelirinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar karşısında davacıya tedbir nafakasına hükmedilmesi isabetsizdir.” (Y2HD, 07.12.2004, 12007-14648.)

Hükmedilen Tedbir Nafakasından Sonra Durumun Değişmesi

Durumun değişmesi hâlinde hâkim geçici nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.

Boşanma veya ayrılık davası açılmakla ancak koşullan varsa verilen geçici tedbir nafakası sürdürülebilir. Başka bir anlatımla tarafların ekonomik durumunda ki değişmelere bağlı olarak gerekli değişiklikler gerçekleştirilir. Bu bağlamda gerekirse geçici tedbir nafakasının miktarında indirim de yapılabilir. Ancak bunun sebebi açıklanmalıdır.

“25.02.2003 günlü oturumda; daha önce 27.11.2002 tarihinde takdir edilen
100.000.000 TL. tedbir nafakasının, 250.000.000 TL ye çıkanldığı halde; gerekçeli kararda sebebi açıklanmadan 100.000.000 TL. takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 15.02.2005, 16044-2086.)

Tedbir Nafakasının Taksitlendirilerek Ödenmesine Karar Verilebilir

Boşanma veya aynlık davası açılmakla eş yararına verilen geçici tedbir nafakasınm ödenme biçimine yönelik olarak toptan ödenmesine karar verilebileceği gibi irat biçiminde de ödenmesine karar verilebilir.

Tedbir Nafakasının Toptan Ödenmesine Karar Verilebilir

Tarafların ekonomik ve sosyal durumları elveriyor ve gerekli kılıyorsa eş yararına geçici tedbir nafakasının toptan ödenmesine de karar verilebilir. Örneğin toplu kira ödemesi yapmak zorunda olan eşe tedbir nafakasının da toplu olarak verilmesine hükmedilebilir.

Tedbir Nafakasına Dava Tarihinden İtibaren Faiz İşletilemez

Tedbir nafakası hakim kararına kadar ödenebilir halde yani muaccel değildir. Bu nedenle dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilemez.

“Nafaka alacağı her gün doğar ve işlemeye başlar. Ancak hakimin karan ile ödenebilir hale gelir. Bu bakımdan nafakaya muaccel olmadıkça ve borçlu temerrüde düşürülmedikçe faiz takdir edilemez. Bu nedenle tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren faiz verilmesi doğru değildir.” (Y2HD, 29.01.2004,434-1082.)

Eşin Ekonomik ve Sosyal Durumu Net Olarak Araştırılmadan Nafakaya Hükmedilemez

“Tarafların mali ve sosyal durumları Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde nafakaya hükmedilmesi doğru değildir.” (Y2HD, 24.03.2005,2514-4688.)

“Davalı kocanın malulen emekli olduğu anlaşılmaktadır. Almakta olduğu aylık veya üç aylık maaşının Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde ilgili kurumdan sorulup tespit edilmeden yoksulluk nafakası takdiri isabetsizdir.” (Y2HD, 20.07.2005, 9338-11663.)

Duraksama yaratan belgeler esas alınarak geçici tedbir nafakası verilemez.
Bu nedenle gerçek gelir durumu belirlenmelidir.

“Davalı kadının çalışıp çalışmadığı araştırılmadan çelişkili belgelere dayanak olarak davalı kadın için tedbir nafakasına karar verilmesi isabetsizdir.” (Y2HD, 12.07.2005, 6050-11084.)

Tedbir Nafakasında Pozitif Ayrımcılık Uygulanmamalıdır

Anayasa md 10 ;  “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” Hükmünü içermektedir.

Tedbir Nafakası Dava Tarihinden İhtiyaç Olan Tarihe Kadar Hükmedilir

Boşanma veya ayrılık davası açılması eşlere ayrı yaşama hakkı verdiğinden diğer koşuları da varsa tedbir nafakası (TMK m. 169) hak edilir.

“Davacı dava açmakla, davalı ayrı yaşamaya hak kazanır, yeterli geliri yoksa tedbir nafakasını da hak eder. (TMK.md.l 69). Mahkemece davalı kadın yaranna dava tarihinden feragat tarihine kadar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.”(Y2HD, 01.10.2012, E. 2012/5744, K. 2012/23201)

“Mahkemece 20.06.2012 tarihli arar karan ile Türk Medeni Kanununun 169. maddesi uyannca davalı-davacı kadm lehine aylık 250,00 TL. tedbir nafakasına hükmedilmiş, nihai hükümde ise, ara kararla hükmedilen bu tedbir nafakasının, dava tarihinden itibaren kaldınlmasma karar verilmiştir. Toplanan delillerle; davalı-davacı (kadm)’ın yargılama aşamasında çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Boşanma davası açılmakla, eşlerin ayn yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar ve istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) alınması gereklidir (TMK. md. 169). Lehine tedbir nafakasına hükmedilen veya tedbir nafakası talep eden tarafın muhakeme sırasında belirlenen kuşum Türk Medeni Kanununun 169. maddesindeki nafaka tedbirinin alınmasına engel değildir. Davacı davalı (kadm)’m tedbir nafakası alma ihtiyacının ortadan kalkacağı tarihe kadar devam ettirilmesi gerekirken; mahkemece yazılı şekilde tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(Y2HD, 24.02.2014, E. 2013/21210, K. 2014/3657)

Eşin İstediği Miktardan Fazla Tedbir Nafakasına Hükmedilemez

Aile mahkemesi hâkimi tarafından istek miktarı aşılarak eş yararına geçici tedbir nafakası verilemez.

“Davacı 250.000.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakası talep etmiştir. Mahkemece istek aşılarak 600.000.000 TL. tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. Hakim tarafların istekleriyle bağlıdır. (HUMK. m. 74) Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyip, hükmün bu bölümünün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.”(Y2HD, 17.03.2005, 3066-4264)

Tedbir Nafakası Talebi Hakkında Olumlu veya Olumsuz Bir Karar Verilmelidir

Eğer tarafların tedbir nafakasına ilişkin bir istemi varsa olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekir.

“Davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası istemi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Y2HD, 16.02.2005, 317-2180)  

Tedbir Nafakası Önce İstenmeyip Sonradan İstenirse Ne Olur?

Yargıtay eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı olan bakım, barınma, koruma, gözetme yükümlülükleri sürekli yinelenen yükümlülüklerden olduğundan daha sonra istek yapılabileceğini ancak geçici tedbir nafakasının diğer koşulları da varsa dava tarihinden değil de istek tarihinden itibaren verilmesi gerektiğini söylemektedir.

“Davalı vekili 11.4.2013 tarihli duruşmada müvekkili için nafaka talebinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir. Bu feragat beyanı tedbir nafakasını (TMK.md. 169) da içerir. Feragat edüen tedbir nafakasının sonradan tekrar talep edüebümesi mümkündür. Davalı, feragatinden sonra yeniden tedbir nafakası talep etmemiştir. O halde, davalının tedbir nafakası talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde davalı yaranna tedbir nafakası takdir edilmesi de isabetli olmamıştır.” (Y2HD, 27.11.2013, E. 2013/14133, K. 2013/27808)

“Davacı 13.10.2005 tarihli oturumda boşanma ve velayetin kendisine verilmesini istemiş, başkaca nafaka tazminat ve yargılama gideri talebinin olmadığını açıklamış, beyamm imzalamıştır. Eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı olan bakım, bamıma, koruma, gözetme yükümlülükleri sürekli yinelenen yükümlülükler olup;eşler yönünden evlilik sona erinceye kadar çocuklar yönünden ise kural olarak ergin olmakla sona erer.Davacının 13.10.2005 tarihli oturum beyanı, geriye doğru etkili olup, ileriye dönük sonuç doğurmaz. Bu sebeple davacı eş ve çocuklar yönünden istek tarihi olan 15.12.2005 tarihinden itibaren tedbir nafakasına karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakası verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 05.07.2006,4734-10765.)

Tedbir Nafakası İstemeyen Eş Lehine Re’sen Nafaka Hükmedilemez

Tedbir nafaka istemeyen eş bu beyanını dava dilekçesinde, cevap dilekçesinde veya duruşmalarda açıklayabilir.

“Tedbir nafakası istemediği yönünde iradesini bildiren davacı yararına iradesinin aksine dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.” (YHGK, 17.01.2018, E. 2017/2-3102, K. 2018/46)

Tedbir Nafakasının Tarafların Ekonomik ve Sosyal Durumuna Göre Her Zaman Kaldırılması Mümkündür

Geçici tedbir nafakasına kural olarak boşanma veya ayrılık davasının açıldığı tarihten itibaren hükmedilir ve geçici tedbir nafakası boşanma ya da ret hükmünün kesinleştiği tarihe kadar verilir/devam eder. Ancak geçici tedbir nafakasının tarafların oluşan ekonomik ve sosyal durumlarına göre her zaman kaldırılması olanaklıdır. Geçici tedbir nafakasının kaldırılması ara kararıyla gerçekleştirilebileceği gibi hüküm fıkrası ile de gerçekleştirilebilir.

Geçici tedbir nafakası, geçerli bir sebep bulunmadıkça hükmün kesinleşmesinden önce kaldırılamaz.

“O halde, davalı- karşı davacı (kadm)’m tedbir nafakası alma ihtiyacı ortadan kalkmadığına göre, tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devam ettirilmesi gerekir…”(Y2HD, 13.11.2014, E. 2014/23589, K. 2014/22707)

“Tedbir nafakasının kaldırılmasını gerektiren bir durum gerçekleşmediği halde, bu konuda yazdı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” (Y2HD, 25.09.2014, E. 2014/7432, K. 2014/18436)

“Davacı kadının davanın açıldığı sıradaki ve karar tarihindeki ihtiyaç durumunda bir değişiklik mevcut değildir. O halde, davacı kadın lehine takdir edilen tedbir nafakasının boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar devam etmesi gerekirken, karar tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(Y2HD, 27.11.2013, E. 2013/15518, K. 2013/27730)

Tedbir Nafakasına İtirazın İptali Davasında Görevli Mahkeme

Boşanma davası sırasında ara karan ile eş yararına verilen geçici tedbir nafakasının tahsiline ilişkin takibe itirazın iptali davası da aile mahkemesinde görülmelidir.

Düzenli ve Yeterli Geliri Olan Kadına Tedbir Nafakası Verilemez

Boşanma veya ayrılık davası açılmakla kadın yararına ancak koşullan
varsa geçici tedbir nafakası verilebilir. Düzenli ve yeterli geliri olan kadm
yaranna geçici tedbir nafakası verilemez.

“Önceki Medeni Kanunumuzdaki kocanm birliğin reisi olduğu, kansının ve çocuklannın iaşesinin ona ait olduğuna dair hüküm (743 S. TKM.md. 152) 4721 Sayılı yeni Medeni Kanunumuza alınmamıştır. Boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına geçimine ilişkin önlemleri re’sen alacağım belirten TMK md 169’un da somut olayda uygulama yeri yoktur. Çünkü toplanan delillere göre; tarafların ikisinin de emekli olduğu, gelirlerinin birbirine yakın bulunduğu ayrıca davacımn kirada oturduğu halde davalının kira vermeden oğluna ait evde oturduğu anlaşılmaktadır. O halde; tedbir nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 08.03.2004, 2086-2805.)

“Davacı kadının çalıştığı düzenli ve yeterli geliri bulunduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 186. maddesi karşısmda tedbir nafakası isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru değilse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün de düzeltilerek onanması gerekmiştir.” (Y2HD, 20.05.2004, 5566-6479.)

“Davacı kadının emekli maaşı aldığı, düzenli ve yeterli geliri bulunduğu halde yararına tedbir nafakasına ( TMK. md. 169 ) hükmedilmesi usul ve yasaya aykındır.” (Y2HD, 24.10.2005,12100-14641.)

Erkek Eş Çalışabilir Haldeyken Çalışmıyorsa Tedbir Nafakası İsteyemez

“Davacı kadının bir mesleği olmamasına rağmen, davadan sonra konfeksiyon işin de asgari ücretle çalışmaya başladığı, aylık 130 milyon TL kira ödediği, müşterek çocuk ( Ç ) nin de yanında kaldığı, davalı kocamn ise kaynakçı olduğu halde iş bulamadığını söylediği ve annesinin yanında kaldığı anlaşılmaktadır. Kocamn çalışmasını engelleyen fiziksel bir rahatsızlığının da bulunduğu ileri sürülmemiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı koca yaranna tedbir nafakasma hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 07.06.2004,6597-7305)

“Davalı- davacı koca 1979 doğumlu olup, çalışmasını engelliyecek bir hali iddia ve ispat edilmiş değildir. Dosyada bulunan ve Almanca’dan tercüme edilen belgeye göre davacı kadın 1.1.2003 tarihinden beri işsizdir. Bu nedenle davalı-davacı koca lehine tedbir nafakası takdiri doğru görülmemiştir.” (Y2HD, 16.06.2004, 6959-7959)

Tedbir Nafakasının Miktarı

Tedbir nafakası ne kadar, tedbir nafakasının miktarı nedir? Tedbir nafakasının miktarı hesaplanırken nafaka verecek eşin ekonomik durumu ve kazancı göz önünde bulundurulur.

Hâkim geçici tedbir nafakasının miktarını belirlerken dikkatli davranmalıdır. Öncelikle tarafların nafaka miktarı konusunda bir kabulleri varsa bu anlaşma gözetilmelidir. Miktarın belirlenmesinde kuşkusuz tarafların ekonomik ve sosyal durumları belirleyici olacaktır.

Mahkemeler mali durum araştırmasıyla tarafların ekonomik durumlarını tespit eder. Mahkemeler; Cumhuriyet Savcılığı, Mal Müdürlüğü, Tapu Sicil Müdürlüğü, Belediye Başkanlıkları, Banka Müdürlükleri, Trafik Şube Müdürlüğü gibi yerlerden mali ve ekonomik duruma ilişkin bilgilere ulaşmalıdır.

Özellikle belirtmek gerekir ki bu yerlere yazılan müzekkerelere cevap gelmeden yargılama sonlandırılarak eksik inceleme ile geçici tedbir nafakası verilmemelidir.

Boşanma veya ayrılık davasında eşin gelirinin az olması onu geçici nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. Başka bir anlatımla herhangi bir işi ve geliri olmayan eş yararına aile mahkemesi hakimi tarafından az da olsa bir miktar geçici tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir.

“Kocanın gelirinin az olması tedbir nafakası vermesine engel değildir. Kadın ev kadını olup, hiçbir geliri ve malı yoktur. Gelir azlığı ancak nafaka takdirinde dikkate alınabilir.” (Y2HD, 04.04.2005, 3578-5363.)

Tedbir Nafakası Nasıl Hesaplanır?

Tedbir nafakası dava tarihinden itibaren verilir. Örneğin dava tarihi 14.06.2021 ise ilk aya dair tedbir nafakası 14.07.2021 tarihinde hukuken talep edilebilir duruma gelir. Hukukta bu duruma muaccel hale gelme denir. Yani tedbir nafakası her ne kadar 14.06.2021 tarihinde başlamış olsa da tedbir nafakasına hak kazanan şahıs bir ay geçmesiyle bunu isteyebilecektir.

Tedbir Nafakası Nasıl Sona Erer?

  1. Eşlerden birinin ölmesiyle,
  2. Ölüm benzeri durumda,
  3. Gaiplik kararı alınmasıyla,
  4. Boşanma kararının kesinleşmesiyle
  5. Evliliğin iptali kararının kesinleşmesiyle,
  6. Sınırlı sürenin tamamlanmasıyla,
  7. Başkasıyla düzenle yaşamaya başlanmasıyla,
  8. Boşanma davasından feragat edilmesiyle,
  9. Mahkeme tarafından kaldırılması kararıyla,
  10. Geçici tedbir nafakasından feragat edilmesiyle,
  11. Davanın müraacata kalması durumunda açılmamış sayılacağı tarihe kadar,
  12. İhtiyacın sona ermesi sebebiyle,

Kaynak:

  1. “Davacı vekilinin tedbir nafakasına yönelik temyizi yönünden: İlkin, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun: “Birliğin Korunması” üst başlıklı ve genel düzenleme içeren 195. maddesinde: “ Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, eşler аул ауrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarması uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.” “Birlikte Yaşamaya Ara Verilmesi” başlıklı 197.maddesinde: “Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ауrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.” “Hak ve Yükümlülükler” üst başlıklı 185.maddesinin ikinci fıkrasında: “Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler.” “Konutun Seçimi, Birliğin Yönetimi ve Giderlere Katılma” başlıklı 186.maddesinin son fıkrasında: “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar” “Hakimin Takdir Yetkisi” başlıklı 4.maddesinde ise: “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.” düzenlemeleri yer almaktadır. Tüm bu hükümler göstermektedir ki, eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir ve birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Ayrıca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ауrı ауrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, bu halde de gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Tedbir ve iştirak nafakası da hakimin alacağı bu önlemler arasındadır. Hakim, Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hukuka ve hakkaniyete göre karar verecektir. Diğer taraftan, ayrılık durumunda evlilik birliği hukuken devam ettiğine göre, eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmak durumundadır. Bu nedenle, ayrı yaşamda haklı olan eş, diğer eşten tedbir nafakası isteyebilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca), birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK md. 186/3). Davacının (kadının) gelirinin bulunması, davalının (kocanın) ortak giderlere (elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz; bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacının (kadının) gelirinin bulunması, ona tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir. Hâkim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ауrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmeli; “hakkaniyet” ilkesine uygun bir nafaka takdir etmelidir. Somut olay yönünden yapılan değerlendirme sonunda çoğunlukça; açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler ile yargısal uygulama gözetildiğinde, özellikle ауrı yaşam hakkını kazanan kadın için tedbir nafakası verilmesinin yıllardır kabul gördüğü; ayrı yaşayan eşin ekonomik durumu iyi olsa dahi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun yukarıda açıklanan hükümlerine göre az veya çok katkıda bulunacağı; kadının gelir durumunun ancak takdir edilecek nafaka miktanna etkili olabileceği görüşü benimsenerek, sonuçta davacı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Yukanda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, ауrı yaşamakta haklı olan davacı eş için de hakkaniyet uygun bir miktar tedbir nafakasına hükmolunması gerekirken, istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekir.”

  2. U.Gençcan- Nafaka Hukuku

Avukat Saim İncekaş – Adana Boşanma Avukatı

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin