Cezaevindeki Baba Nafaka Öder Mi?
- Somut olayda; her ne kadar Mahkemece, davalının geliri olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; İstanbul Anadolu 2. Aile Mahkemesi’nin 2014/482 esas sayılı dosyasında psikolog tarafından yapılan sosyal durum inceleme raporunda, davalının otomotiv ve turizm işinde çalışan bir şirketi olduğu ve aylık gelirinin 10.000 TL olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır. O halde, davalı babanın sosyal ve ekonomik durumunun ayrıntılı şekilde araştırılarak, gerektiği takdirde ticaret sicilinden şirket ortaklıkları olup olmadığı sorularak, gelir durumunun tam ve sağlıklı bir şekilde saptanması sonrasında, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı annenin katkısı da dikkate alınarak, davalı babayı ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre, çocuk lehine uygun bir iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
- Nafaka hukuku çerçevesinde Adana, Avukat Saim İNCEKAŞ tarafından ele alınan yargıtay kararı aşağıdaki gibidir:
İlgili yargıtay kararı:
DAVA : Taraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; tarafların gayri resmi birlikteliklerinden bir çocuklarının bulunduğunu, velayetin kanunen annede olduğunu, davalının küçük çocuğa bakmadığı gibi zaruri ihtiyaçlarını bile karşılamadığını belirterek davalıdan müşterek çocuk için aylık 2.500 TL iştirak nafakasının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; kızı ile şahsi ilişki kurulmasına dair dava sebebiyle bu davanın açıldığını, müşterek çocuğun ihtiyaçları için aylık 400 TL nafakanın davacıya teklif edildiğini, davacının 3 tane daha çocuğu olduğu ve hükümlü olarak cezaevinde olduğunu, talep edilen nafaka miktarının çok fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bahse konu çocuğun tarafların gayri resmi evliliği sonucu dünyaya geldiği bu çocuğun davalı tarafça tanındığı ve şu an davacı anne yanında kaldığı, fakat davalının cezaevinde hükümlü olduğu herhangi bir geliri olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava; tarafların gayrı resmi birlikteliklerinden dünyaya gelen ve davalı tarafından tanıma senedi ile tanınarak nüfusuna kaydedilen 2008 doğumlu müşterek çocuk X lehine iştirak nafakasına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın, 328. maddesi hükmü gereğince; ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. ( TMK.nun 329/1. maddesi )
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. ( TMK.nun 330/1. maddesi )
Somut olayda; her ne kadar Mahkemece, davalının geliri olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; İstanbul Anadolu 2. Aile Mahkemesi’nin 2014/482 esas sayılı dosyasında psikolog tarafından yapılan sosyal durum inceleme raporunda, davalının otomotiv ve turizm işinde çalışan bir şirketi olduğu ve aylık gelirinin 10.000 TL olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır. O halde, davalı babanın sosyal ve ekonomik durumunun ayrıntılı şekilde araştırılarak, gerektiği takdirde ticaret sicilinden şirket ortaklıkları olup olmadığı sorularak, gelir durumunun tam ve sağlıklı bir şekilde saptanması sonrasında, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı annenin katkısı da dikkate alınarak, davalı babayı ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre, çocuk lehine uygun bir iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 6100 Sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 Sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2016/17719 K. 2017/9906 T. 13.6.2017)
Bu yönde bir başka yargıtay kararı şöyle der:
DAVA : Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde, evlilik dışı doğan çocuk ile davalı baba arasında babalık hükmü ile soybağının kurulmasını ve çocuk için aylık 600,00 TL iştirak nafakası istenmiş, mahkemece dava açıldıktan sonra çocuğun davalı baba tarafından tanıma senedi ile tanınması sebebiyle babalık talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, aylık 400,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, davalı babanın yargılama devam ederken işlediği suç sebebi ile cezaevine girdiği ve verilen ceza kararının kesinleşmesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 407. maddesi kapsamında kendisine vasi atandığı, davalının sosyal ekonomik durumunun yeterince araştırılmadığı anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 330. maddesine göre: “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.” 327/1.maddesinde ise “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” hükmü düzenlenmiştir. Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti anaya ait ise de babanın da çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması zorunludur. Mahkemece ana ve babanın sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, küçüğün ihtiyaçları Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir.
SONUÇ : Buna göre, davalı babanın cezaevinde hükümlü olması da dikkate alınarak, davalının sosyal ekonomik durumu yeterince araştırılmamıştır. Bu kapsamda varsa taraf delilleri de toplanarak mahkemece, taşınmaz malvarlığı açısından tapu müdürlüğüne, vergi kaydı yönünden vergi dairesine, sosyal güvenlik kaydı açısından Sosyal Güvenlik Kurumu’na, banka mevduatı açısından banka şubelerine, ticaret kayıtları için ticaret sicil memurluğuna müzekkereler yazılarak davalının sosyal ekonomik durumunun tespiti gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi. ( T.C. YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ E. 2014/10910 K. 2014/18067 T. 11.12.2014)
Kaynak: https://www.yargitay.gov.tr/