Vasinin Anlaşmalı Boşanmayı Onaylama Yetkisi Yoktur
Dava dilekçesinde, anlaşmalı boşanma protokolünün onaylanması ve anlaşmalı boşanmaya izin verilmesi talep edilmiş, mahkemece talebin reddine karar verilmiş, vasi ve fer’i müdahiller tarafından vesayet makamının kararına itiraz edilerek iptali istenilmiştir. Denetim makamı olan Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce red kararının onaylanmasına karar verilmiş, hüküm itiraz eden ve fer’i müdahiller vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Akli Dengesi Yerinde Olmayan Kişi Anlaşmalı Boşanamaz
Davacı kadının TMK’nun 166/1. maddesi uyarınca açtığı boşanma davasında tarafların ön inceleme duruşması sırasında TMK’nun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarını talep etmişler ve mahkemece tarafların TMK’nun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir. TMK’nun 166/3. maddesi gereğince tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verebilmek için hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi gerekir. Oysa, davalının “Akıl hastalığı” sebebiyle Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi gereğince kısıtlandığı, kendisine kızının “Vasi” olarak atandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığından dolayı kısıtlanan kişi ayırt etme gücünden yoksun olup, tam ehliyetsizdir. Ayırt etme gücü bulunmayanların serbest iradesiyle beyanda bulunduklarından söz edilemez. Bu sebeple beyanları hukuki sonuç doğurmaz. Hal böyleyken tarafların TMK’nun 166/3. maddesi gereğince anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesi de doğru olmayıp, açıklanan sebeplerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Vasi Boşanma Davası Açmak İçin İzin Almalıdır
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur. Davacı kadının, Hüyük Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.05.2009 tarih ve 2009/74-154 esas karar sayılı kararıyla kısıtlandığı, kendisine Dursun Demir’in vasi olarak atandığı anlaşılmıştır. Boşanma davası ise 10.12.2009 tarihinde bizzat kadın tarafından açılmış ve davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiştir. Davacı kadın, dava tarihinden önce Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereğince kısıtlandığına göre, dava ehliyeti yoktur. Bizzat dava açması ise mümkün değildir. Kısıtlı adına, vasinin, vesayet makamından izin almak suretiyle dava açması (TMK. md. 462/8) gerektiğinden; usulünce taraf teşkili sağlanmadan, davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Hükümlü Kişinin Vasisi Anlaşmalı Boşanmayı Onaylayamaz
Mahkemece tarafların Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için tarafların boşanma ve fer’ilerine ilişkin bütün konularda anlaşmaları bu anlaşmayı serbest iradelerinin sonucu olarak mahkeme huzurunda bizzat birlikte dinlenmeleri şarttır. Davalı erkek cezaevinde olup, davayı davalı adına vasisi takip etmiş olmakla anlaşmalı boşanma(TMK.md.1663/) koşulları gerçekleşmemiştir. Bu haliyle davanın çekişmeli boşanma davası olarak Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi çerçevesinde değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Burada bu ve benzeri değerli bilgileri paylaştığınız için teşekkür ediyorum. Başarılarınız daim olsun. Selamlar sayın meslektaşım.