Düğünde Takılan Altın, Takı ve Ziynetler Kime Aittir? Avukat Saim İncekaş 23 Ağustos 2024 Boşanma Yorum bırakın. 3,674 Görüntüleme Yargıtay, ziynet eşyalarının tamamının, erkeğe takılanlar da dahil olmak üzere, kadına ait olduğu yönündeki süregelen görüşünü 04.04.2024 tarihi itibariyle değiştirdi. Yeni uygulama(içtihat) şu şekilde olacaktır: Öncelikle, ziynet eşyalarının kime ait olduğuna karar verilirken, taraflar arasında bir anlaşma varsa bu esas alınacak; anlaşma yoksa, örf ve adetler dikkate alınacaktır. Kadın veya erkeğe takılan ziynet eşyası kime takıldıysa, o kişiye ait olacak (önceden tüm ziynet eşyaları kadına ait sayılıyordu). Eğer ziynet eşyası diğer eşe özgü bir takı ise (örneğin küpe), bu durumda o eşe ait sayılacaktır. Ziynet eşyasının belirli bir cinsiyete özgü olup olmadığı konusunda tereddüt varsa, bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda, takının her iki cinsiyet için de uygun olduğu belirlenirse, takılan veya verilen eşe ait sayılacaktır. Takı sandığına veya torbasına konulan ve ekonomik değer taşıyan eşyalar söz konusu olduğunda; eğer bu eşya kadına ya da erkeğe özgü bir nitelik taşıyorsa, o cinsiyete verilmiş sayılır. Ancak, eğer eşyanın her iki cinsiyet için de uygun olduğu belirlenirse, bu durumda eşya ortak kabul edilmelidir. Düğünler, sevinç ve mutluluğun yanı sıra birçok gelenek ve göreneği de beraberinde getirir. Bu özel günde takılan altınlar ve ziynet eşyaları, hem hediye hem de geleceğe yatırım olarak görülür. Peki, bu değerli hediyelerin hukuki statüsü nedir? “Düğünde Takılan Altınlar Kime Aittir?” sorusunu ele aldığım bu yazıda, Yargıtay kararları ve hukuki görüşler ışığında, düğünde takılan altınların evlilik süresince ve özellikle boşanma durumunda hangi eşe ait olduğunu detaylıca ele alacağım. Geleneksel düğün ritüellerinden modern hukukun bakış açısına kadar, bu konudaki her yönü sizler için araştırdım. Okuyucularımız için düğün takılarına ilişkin yasal haklar, dava süreçleri ve Yargıtay’ın son kararları hakkında kapsamlı bir rehber hazırladım.Düğünlerde altın takma geleneği, Türk kültürünün önemli bir parçası olarak günümüze kadar süregelmiş ve kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Günümüzde halen düğünlerin vazgeçilmez bir ritüeli olma özelliğini korumaktadır. Altın takmak ve hediye etmek statü, güç ve aidiyetin önemli göstergelerinden biridir. Düğünde takılan altınlar, gelinin aileye kabul edildiğinin ve artık o ailenin bir üyesi olduğunun sembolüdür. Eskiden beri düğünde kadına takılan altınlar, onun gelecekteki güvencesi olarak addedilmiştir. Bu gelenek, kadınların maddi güvence altında olmasını sağlamak gibi olumlu bir işleve sahiptir. Düğünlerde takılan altınların hangi eşe ait olduğu konusunda halk arasında farklı görüşler olsa da, hukuken önemli olan yüksek mahkeme yani Yargıtay’ın bu konuda benimsediği görüştür. Sayfa içeriği: Toggle 11 Minutes ReadDüğünde Takılan Altınların Hukuki DurumuEn Güncel Yargıtay KararıErkek Düğün Takılarını Talep Edebilir Mi?Dini PerspektifAile GeleneğiZiynet Eşyasının İadesi SüreciBilirkişi Raporları ve İspat SorumluluğuZamanaşımı ve Değer TespitiSıkça Sorulan SorularSonuçİlgili Kanun MaddeleriDüğünde Takılan Altınların Hukuki Durumu Türk Medeni Kanunu’nda düğünde takılan altınların kime ait olduğu açıkça belirtilmediğinden, bugüne dek bu altınların veya benzeri değerli eşyaların hangi eşe ait olduğu Yargıtay (Yüksek Mahkeme) tarafından belirlendi. Yargıtay’ın görevi kanunlarda boşluk olan durumlarda bu boşlukları akla, bilime, örf-adete ve hakkaniyete uygun şekilde doldurmaktır, dolayısı ile düğünde takılan altınların kime ait olduğu konusunda da son söz yüksek mahkemeye aittir. Bu nedenle altın ve ziynet eşyalarının hangi eşe ait olduğu hususunda Yargıtay’ın en güncel görüşünü takip ederek neticeye varıyoruz. Tabii bu noktada unutmamak gerekir ki Yargıtay’ın bu konuda görüşünü herhangi bir anda tekrardan değiştirmesi mümkündür. En Güncel Yargıtay Kararı Düğünde kadın veya erkeğe takılan ziynet eşyası kime takıldıysa, o eşe ait olacaktır. Yargıtay’ın bu yönde 2024 yılı Nisan ayında verdiği en güncel kararının ilgili metni şu şekildedir: “Dairemizin önceki içtihatları, “aksine bir anlaşma ya da örf âdet kuralı olmadığı takdirde, düğünde kim tarafından hangi eşe ne verilirse verilsin, ne takılırsa takılsın (ziynet eşyası, altın, döviz, TL vs.) bunların hepsi kadına ait sayılır” yönündeydi. Ancak toplumuzun gelenek ve göreneklerinin zamanla değişikliğe uğraması, ekonomik ve hukuksal ilişkilerin dinamik yapısı ve özellikle; düğünlerde kadına özgü ziynet eşyalarının dışında, ortak bir yaşam kurma aşamasında olan eşlere maddî katkı sağlamak amacıyla, ekonomik değeri olan başka şeylerin de takılması/verilmesi, dikkate alınarak, düğünde eşlere takılan/verilen ve ekonomik değeri olan eşyalarla ilgili davalarda, Dairemizin içtihatlarında değişikliğe gidilmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu konuda Dairemizin ilkesel nitelikteki yeni görüşüne göre; “Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir. Aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir. Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır. Özgü olma konusunda çekişme varsa ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse o şey takılan/verilen eşe ait olur. Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şey ise o cinse verilmiş sayılır, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edilmelidir” yönündedir. Uyuşmazlık, tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak bu ilkeler doğrultusunda çözülmelidir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/5704 E. 2024/2402 K. sayılı kararı)Erkek Düğün Takılarını Talep Edebilir Mi? Erkeğin düğün takılarını talep etmesi mümkün olmakla birlikte, bu ancak evlilik öncesi yapılan açık bir anlaşma, takıların kendi üzerine takılması, takının niteliğinin kadına özgü olmaması veya belirli örf ve adetlerin erkeğin lehine olması çerçevesinde mümkün olabilir. Bir diğer örnek olarak eğer kadının sadakatsizliği ispatlanırsa erkek ve ailesi taktıkları altınları kadından geri isteyebilir. Bu durumun hukuki karşılığı bağıştan rücudur. Bu tarz durumlar, ilgili kanuni hükümler ve varsa taraflar arasındaki anlaşmalar ışığında bireysel olarak değerlendirilmelidir. Dini Perspektif Yüksek Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere yerel örf ve adet kuralları bulunması durumunda bu hususun göz önüne alınarak altınların hangi eşe ait olduğu yeniden tartışılmalıdır. Bu nedenle ülkemizde örf ve adetin kaynağını oluşturan dini perspektife de kısaca değinmemde fayda var. Avukat olarak sonuçlandırdığım birkaç dosyada bu yönde istisnai yerel örf ve adet kurallarını ispatlayarak erkek müvekkilim lehine karar aldığım oldu. İslam hukukuna göre düğünde takılan altınların kimin hakkı olduğu konusu farklı görüşler ihtiva etmektedir. Hanefi mezhebine göre düğünde takılan altınlar kadının hakkıdır. Altınlar kadının mülkü sayılır. Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre ise düğün takıları ve altınları kadının değil, erkeğin malı kabul edilir. Bu görüşe göre boşanma durumunda kadın bu altınları alamaz. Maliki mezhebi ise düğün altınlarının mülkiyeti konusunda orta bir yol izlemiştir. Buna göre altınların yarısı kadına, diğer yarısı da erkeğe aittir. İslam hukukçularının çoğunluğu düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının mülkü olduğu görüşünü benimsemiştir. Ancak altın ve para gibi kıymetli varlıklar konusunda görüş ayrılıkları söz konusudur. Aile Geleneği Bazı bölgelerde aile geleneklerinde düğün altınlarının aidiyeti konusunda farklı uygulamalar görülmektedir. Özellikle kırsal kesimlerde gelenekler daha sıkı bir şekilde yaşatılmaktadır. Yargıtay da yerel örf ve adet varsa bu kuralların uygulanması gerekir dediğinden, farklı aile geleneklerine de kısaca değinmemde fayda var. Genel olarak Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde düğün altınları geline hediye edilir ve gelinin malı olarak kabul edilir. Başta gelinin çeyizi olmak üzere, ileride çiftin geçimini temin etmekte kullanılması için geline verilir. İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde ise düğün altınları daha çok gelinin ailesine verilen bir hediye olarak görülmektedir. Gelenekler bölgeden bölgeye değişmekle birlikte, genellikle bu altınlar gelinin ailesi tarafından muhafaza edilir. Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise altınlar hem gelin hem de damada aittir. Çiftin ortak malı olarak kabul edilir. Fakat saklanması ve korunması konusunda kadının sorumluluğu ön plandadır. Her ne kadar bölgeler arası farklılıklar olsa da, genel olarak Türk geleneğinde düğün altınlarının aileye ve evliliğe yapılan bir yatırım olarak görüldüğünü söylemem gerekir. Ziynet Eşyasının İadesi Süreci Altın ve ziynet eşyalarının iadesi genellikle boşanma sürecinde gündeme gelir. Ancak boşanma davası açılmasa dahi evlilik devam ederken kadının ziynet eşyalarının iadesini talep etme hakkı bulunur. İade talebinde bulunacak kadın, ziynet eşyalarının kocası tarafından zorla alındığı, bunlarla ev veya araba alındığı gibi iddialar öne sürerek bunları ispatlamak zorundadır. Süreç şu şekilde ilerler: İade Davası Açılması: Boşanma sırasında veya sonrasında, ziynet eşyasının iadesi talebiyle dava açabilirsiniz. Altın ve ziynet eşyalarının iadesi davası boşanma davasıyla birlikte görülebilir. Hakim gerekli görürse davaları ayırır. Dava Türü ve Yeri: Ziynet eşyasının iadesi davası aile mahkemelerinde görülür. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde, asliye hukuk mahkemeleri bu tür davaları aile mahkemesi sıfatıyla inceler. Erkeğin Sorumluluğu: Altınların erkek tarafından alınması, harcanması, araç veya alınması durumlarında erkek altınları kadının kendisine geri iade edilmemek üzere verildiğini ispatlayamadıkça söz konusu altın ve ziynetlerin tamamından sorumludur. Faiz Talebi: Ziynet eşyasının iadesi davasında faiz talep edebilirsiniz. Mahkeme, talep edilmedikçe faiz hükmetmez. Faiz, dava tarihinden itibaren işletilebilir. Burada erkeğin altın ve ziynetleri kadına iade etme yükümlülüğüne birtakım örnekler vermek istiyorum: İlk örneğimizde, erkek düğün takılarını balayı için harcıyor, Yargıtay ise takıların kadına iadesine karar veriyor: “Davalı erkek düğünde takılan paraları balayında harcadıklarını kabul etmiştir. 17.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise paraların miktarının 11.730 TL olduğu tespit edilmiştir. Hal böyle olunca, 11.730 TL nakit paranın davacı kadına ödenmesine karar verilmesi gerekir.” İkinci örnekte, araba almak amacıyla ziynet altınları kendisinden alınan eş altınları geri istemiş, Yargıtay ise bu talebi kabul etmiştir: “Düğün takılarının, düğünden sonra araba alacağından bahisle davalı tarafından davacıdan rızası hilafına alındığı ve davalının bunları iade etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının altınlarla ilgili isteğinin kabulü gerekir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/3615 E. sayılı kararı) Üçüncü örnekte, ziynet ve altınların tüp bebek tedavisinde kullanılması nedeniyle davalı koca tarafından davanın reddi talep edilmiş, ancak Yargıtay bu durumda dahi altınların kadına iade edilmesi gerektiğine karar vermiştir: “Davalı tarafından, davacının ziynetleri bozdurulup tüp bebek tedavisinde kullanıldığı beyan edilmiştir. Dava konusu altınların nitelik ve miktarına davalı koca karşı çıkmamıştır. Altınlar yönünden de davanın kabulü gerekir” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/515 E. 2007/12539 K.) Dördüncü örnekte, kadın ev alınırken kendi altınlarının da kullanıldığını, altınların iadesini talep etmiş, Yargıtay düğün takılarının kadına iadesine karar vermiştir: “Davacı kadına evlenmeleri sırasında hediye olarak takılan ziynet eşyalarının evlilik birliği sırasında bozdurulup, tarafların oturması için yapılan evin yapımında kullanıldığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bunların geri istenmemek üzere erkeğe verildiği de iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; davacı kadının ziynetlere ilişkin isteğinin kabulü gerekir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/4906 E. 2015/9511 K.)Aile Mahkemesi, bu tür davaları ele alırken, hem mevcut yasal düzenlemeleri hem de güncel Yargıtay kararlarını dikkate alır. Düğünde takılan altın ve ziynetlerin aidiyeti, tespiti, iadesi gibi uyuşmazlıklarınız hakkında danışma ve avukatlık hizmeti için Avukat Saim İncekaş ile iletişime geçin.Bilirkişi Raporları ve İspat Sorumluluğu Türk hukukunda, bir dava söz konusu olduğunda, davacının iddialarını destekleyecek deliller sunması beklenir. Özellikle, düğünde takılan takıların miktarı (adet, gram, tutar) ve cinsinin ispatı (altın, takı, para), davacının üzerine düşen bir yükümlülüktür. Bilirkişi Raporları: Düğünde takılan altın ve ziynet eşyalarının detaylarını belirlemek için düğüne ait video ve fotoğraflar bilirkişiye verilir. Bilirkişiler, düğün fotoğrafları, videolar ve diğer belgeleri inceleyerek, takılan altınların ve ziynet eşyalarının cinsini, miktarını ve dava tarihindeki değerini gösterir bir liste yaparlar. Bu raporlar, mahkemenin karar verme sürecinde önemli bir rol oynar. İspat Sorumluluğu: Davacı kadının, altınların ve ziynet eşyalarının miktarını ve cinsini kanıtlaması gerekir. Kanıt olarak genellikle düğün sırasında çekilen fotoğraflar, video kayıtlar ve tanıklar kullanılır. Kadın, altınların miktarına ve kendisinden zorla alındığına yönelik iddialarını ispata yarar yeterli delil sunamazsa davası reddedilir. Zamanaşımı ve Değer Tespiti Düğünde takılan altın ve ziynet eşyasının iadesi davalarında, eşyanın değerinin hesaplanması, davanın açıldığı tarihte geçerli olan piyasa değerleri üzerinden yapılır. Bu hesaplama, kuyumcu bilirkişiler tarafından gerçekleştirilir. Bilirkişinin raporunda belirleyeceği tutar hakim tarafından da onaylanırsa bu yönde hüküm kurulur. Ayrıca, düğünde kadına takılan altın ve ziynet eşyalarının iadesi ile ilgili davalarda on yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Bu süre zarfında dava açılmazsa, ziynet eşyalarının iadesi hakkı zamanaşımına uğrar, bu konuda dava açma hakkını kaybedersiniz. Sıkça Sorulan Sorular 1) Düğünde takılan altınlar boşanma durumunda kime ait olur? Cevap: Düğünde takılan takılar hangi eşe takıldıysa, o cinsle uyumlu olmak şartıyla ona ait olur. 2) Düğünde takılan altınlar kimin Diyanet? Diyanet’e göre, düğünde takılan altın ve takılar, kime takılmışsa o kişinin olur. Örneğin, damadın ya da ailesinin geline “mehir” olarak taktığı takılar, geri istenemez ve geline aittir. Davetlilerin getirdiği hediyeler de, onları hangi eşe vermişlerse o eşin malı sayılır. 3) Boşandıktan sonra altınlar kimde kalır? Düğün sırasında kadına verilen altınlar ve takılar, kadının kişisel malı olarak kabul edilir ve boşanma sonrası kadına ait sayılır. Kadının bu altınları karşılıksız olarak eşine bağışlamamış olması gerekir. 4) Düğünde takılan takılar boşanma davasında istenebilir mi? Düğünde takılan takılara yönelik davayı boşanma davasıyla birlikte açabilirsiniz. Her iki talep de aynı davada görülebilir. Ancak hakim bu durumun davayı uzattığına kanaat getirirse davaları ayırır. 5) Düğün Takıları Mal Paylaşımına Konu Edilebilir Mi? Düğün takıları, Türk hukukunda kadının kişisel malı olarak kabul edilir ve mal paylaşımında kadına ait sayılır. Dolayısıyla, boşanma durumunda bu takılar mal paylaşımına konu edilmez. Altınlarla ev veya araba alınmışsa, bu malın değerine altınlarla sağlanan katkı oranı hesaplanır ve oranın güncel bedel karşılığı kadına verilir. Malın geriye kalan kısmı ise yarı yarıya paylaşılır. 6) Erkek Tarafından Harcanan, Satılan Düğün Takıları Kadın Tarafından Geri İstenebilir Mi? Eğer erkek tarafı, düğünde alınan takıları harcamış veya satmışsa, kadın bu takıları geri talep etme hakkına sahiptir. Türk hukuku ve Yargıtay kararları, düğünde kadına takılan altın ve takıları, kadının kişisel malı olarak kabul eder. 7) Hangi Durumlarda Kadın Düğün Takılarını Talep Edemez? Kadının düğün takılarını talep edemeyeceği durumlar, taraflar arasındaki önceden var olan anlaşmalara veya belirli örf ve adetlere bağlıdır. Eğer evlilik öncesinde erkek ve kadın arasında takıların erkeğe ait olacağına dair bir anlaşma yapılmışsa veya yerel gelenekler bunu gerektiriyorsa, kadının takıları talep etme hakkı sınırlanabilir. Bunun dışında, kadının takıları talep edemeyeceği başka özel durumlar da vardır, örneğin kadın altınları geri verilmemek üzere eşine bağışlamış olabilir. 8) Düğünde Takı Sandığına Konulan Takılar Kime Ait Sayılır? Takı sandığı veya torbaya koyularak düğüne gelen misafirler ve ailelerden toplanan takı ve altınlar herhangi bir cinse özel değilse ortak sayılır. 9) Düğünde takılan takılar mehir yerine geçer mi? Düğünde takılan takılar, İslam hukukunda mehir olarak kabul edilmez. Mehirden farklı olarak, düğün takıları, düğüne katılan misafirler ve aile bireyleri tarafından gelin ve damada hediye olarak verilir ve genellikle kadının kişisel malı olarak kabul edilir. Bununla birlikte, mehir, evliliğin başlangıcında kadına erkek tarafından verilen ve İslam hukukunda zorunlu olan bir mali yükümlülüktür. Bu yüzden, düğün takıları mehir yerine geçmez ve bu iki kavram birbirinden belirgin şekilde farklıdır. 10) Nişanda erkeğe takılan takılar kime aittir? Nişanda erkeğe takılan takılar, takı kadına özel bir nitelikte olmadıkça (örneğin çeyrek altın, unisex kol saati gibi) erkeğe aittir. 11) Nişanda takılan takılar boşanma davasında istenebilir mi? Nişanda takılan takılar, boşanma davası sırasında talep edilebilir. Nişanda takılan takılar aynı düğünde takılan altın ve ziynetlerin iadesi davasındaki gibi talep edilir. 12) Düğünde takılan para kime aittir? Düğünde takılan para, Türk hukuku ve yargı kararlarına göre, hangi eşe takılmışsa ona ait sayılır. Sonuç Düğünde takılan altınlar, Türk toplumunda sadece geleneksel bir uygulama olmanın ötesinde aileler ve yeni evliler arasında güçlü bağlar kurmaya yardımcı psikolojik, sosyolojik ve ekonomik işlevlere sahiptir. Ancak, altınların mülkiyeti konusundaki belirsizlikler tartışmalara ve anlaşmazlıklara yol açabilmektedir. Bu nedenle taraflar arasında önceden açık bir anlaşma yapılması ve altın takma adetinin sadece sevgi ve bağlılık sembolü olarak görülmesi daha sağlıklı olacaktır. Sonuç olarak, geleneklerimize saygı duyarken onları modern hayatın gerçekleriyle uyumlu hale getirmeliyiz. Böylece düğünler sadece mutlu anılarla hatırlanır, altınlar ise aile bağlarını güçlendiren bir sembol olarak kalır. İlgili Kanun Maddeleri Türk Medeni Kanunu 6. Madde - İspat kuralları; İspat yükü Madde 6 – Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. ilgiliKaynakHaberLog Ziynet Eşyası Alacağı Dava Dilekçesi Ziynetlerin İadesi Talebine Karşılık Bağıştan Rücu Savunması Yapılabilir Mi? Ziynet Alacağı Davasında Bilirkişi Raporuna İtiraz ve Dilekçesi Ziynet Eşyası Talepli Boşanma Davası Dilekçe Örneği Bağıştan Rücu Talepli Ziynet Alacağı Davasında Asliye Hukuk Mahkemesi Görevlidir Ziynet Alacağı Davası Cevap Dilekçesi Türk Medeni Kanunu (Mevzuat.gov.tr) Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04.04.2024 tarihli kararı sonucu ortaya çıkan görüş değişikliği yönünde yazı güncellenmiştir. Paylaşın Facebook Twitter LinkedIn