Değer artış payında değer kaymasının karşılığı ayni hak olarak değil bir alacak hakkı olarak verilmektedir.
Belki de biraz teknik olacak ancak aşağıdaki formül değer artış payının mal rejiminin tasfiyesi davalarında nasıl hesaplanacağını aklınızda somutlaştıracaktır:
Formül: Değer Artış Payı = Katkı Yapılan Eşin Kişisel/Edinilmiş Malının Tasfiye Zamanındaki Değeri x Katkı Oranı (=Yapılan Katkı Değeri / Katkı Yapılan Malın Katkı Tarihindeki Değeri)
Katkı payı alacağı/değer artış payı alacağı boşanmanın eki niteliğinde değildir.
Değer artış payı (TMK. m. 227) alacağı için aşağıdaki koşullar gerçekleşmiş olmalıdır;
Değer artış payı alacağının alınabilmesi için istek bulunmalıdır, Mal rejimi sona ermiş olmalıdır, Diğer eşin malvarlığına katkı yapılmalıdır, Katkı hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın yapılmalıdır, Katkı yapılan malda tasfiye sırasında değer artışı ortaya çıkmalıdır, Değer artış payı alacağından vazgeçilmemiş olunmalıdır.
Bilindiği üzere eşler evlilikleri sonlandığında yaptıkları katkıların karşılığını 1.1.2002 öncesinde de isteyebilmekte idiler. Eşlerin katkıya yönelik istemleri iki şekilde adlandırılmaktadır;
2002 öncesi katkılarına yönelik istem katkı payı alacağı, 2002 sonrası katkılarına yönelik istem değer artış payı alacağı olarak adlandırılmaktadır. Örneğin o taşınmazın değer artışı karşılığı belirlenen payı verilmemektedir, bu karşılık para alacağı olarak hükmedilmektedir.
Değer Artış Payı Hesabında Eşin Yaptığı Katkının İspatı
TMK nun 6. maddesinde: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” kuralıyla genel bir ispatlama ilkesi konulmuştur. Aynı husus Eşler Arasındaki Mal Rejimi konusunda da TMK nun 222/1 maddesiyle: “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür” kuralıyla yinelenmiştir. Bu bakımdan; eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışını da kapsamak üzere katkısı oranında alacak hakkı iddia ediyorsa; bu katkısını ispat etmek zorundadır. Bu ispat etme zorunluluğunu yerine getirmesinde ise; HUMK nun düzenlediği ispat araçlarını kullanmak durumda kalacağı doğaldır.
Söylenmesi gerekir ki; TMK’nun bu konuda koyduğu genel ilke; mezkur 227. maddede betimlenen bir hakka sahip olduğunu ileri süren eşin bu hakkını ispat etmek zorunda olduğudur. İddia sahibi eş eğer böyle bir hakkının varlığını ispat edemezse kuşkusuz ki onun bu konudaki talebi ret olunacaktır.
Nitekim TMK nun yürürlüğe girmesinden önce TKM nin yürürlüğü sırasında verilen yargı kararlarında da yukarıda açıklanan hususlara yakın sonuçlara varılmıştır.
Örneğin; evlilik birliği içinde, davacının da katkısıyla alınan ve fakat davalı adına tescil edilen taşınmazla ilgili olarak açılan tapu iptali ve tazminat davası kabul edilmiştir. Keza; davacının el işi yaparak elde ettiği kazancı ve ayrıca bileziklerini satarak temin ettiği parayla alınan ev yönünden katkı payı hakkı bulunduğu onaylanmıştır. Ancak TKM’nin yürürlüğü sırasında vuku bulan bu olaylarda, katkı payının miktarının tespiti bakımından, TKM nin 152. maddesinde öngörülen, kocanın eş ve çocukların münasip veçhiyle iaşesinin sağlanması yükümlülüğüne ilişkin giderlerin katkı payından düşülmesi gereği vurgulanmıştır.
Keza yine TMK nin uygulanması dönemine ilişkin yargı kararlarında da; TKM nin kendine özgü olup şimdi yürürlükten kaldırılmış hükümleri dışında kalan ve yeni kanunda yenilenmiş hükümlerine göre; benzer hususların tekrarlandığı görülmektedir.
Örneğin; Davacının eşine ait dükkanda dondurma ve pasta imalatında çalıştığı ve eşine alınacak mallar için maddi katkıda bulunduğu ancak alınan taşınmazın kocasının üzerine tescil edildiği anlaşılmakla katkının kabulüne karar verildiği gibi;” Eşlerin kendilerine daha iyi bir gelecek hazırlamak için aralarında akdi bir ilişki sağlayıp dava konusu malı bu sebeple edindiklerinde, kadının katkısının bir bağışlama sayılamayacağı ve bu sebeple kocanın, bu katkıyı karısına iade borcu bulunduğu kabul edilmiştir.
Buna karşılık, yine yargı karalarında örneğin; Evlenmeden önce yapılan ve diğer eşin katılmadığı hukuki muamelelerin katkı payı alacağına kaynak gösterilemeyeceği; Kadının ev işleri yani yemek pişirmek ya da temizlik işlerini yapmış olmasının TMK nun 227. maddesi anlamında katkı sayılamayacağı Kadının ziynetlerini evin ihtiyaçlarında kullanmak üzere kendi izniyle kocasına vermiş olmasının katkı bedeli oluşturmayacağı; Davacının zaman zaman davalının dükkanında çalışmış ise de aralarında bir ortaklık bulunmadığından bu çalışmaların aileye yardım niteliğinde olup 227. madde anlamında bir katkı oluşturmadığı; Keza çalışmayan ve geliri olmayan eşin, malların edinilmesinde katkısının bulunduğunun somut delilerle ispat etmesi gerektiği içtihat olunmuştur.
Binaenaleyh TMK nun düzenlemelerine göre; yalnızca eşlerin bir aile yaşamı içinde bulunmuş olmaları yani salt bu ilişki onların, edindikleri mallarda birbirlerinin katkısının bulunduğunun kabulüne yeterli olmamaktadır. İşte bu sebepledir ki; bir malda katkı hakkı bulunduğunu ileri süren eşin, bu iddiasını ispat etmesi gerekli görülmüştür. Kaldı ki eşlerin, diğer eşin herhangi bir malının edinilmesi, iyileştirilmesi yada korunmasında bir miktar katkısının bulunmuş olmasının da o mal üzerinde DAP elde etmesi için her zaman yeterli bir neden oluşturamayacağı kabul edilmektedir.
Bir katkının, DAP yaratabilmesi ya da böyle bir hak yarattığı ileri sürülen katkının kanunun aradığı ölçü ve nitelikte olup olmadığının tespiti; katkı olgusunun gerçekleşmesinde sahip bulunması gereken özgün bir “Katkı Oranı” sorununu oluşmaktadır.
Değer Artış Payında Katkı Oranı Belirlemesi
Eşlerden herhangi birinin, evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmek için yapmış olduğu çalışmalar DAP’a kaynak olan bir katkı sayılamazlar. Nitekim; Eşlerin birbirlerine evlilik yükümlülüklerini yerine getirmekten ibaret olan yardım ve destekleri EMKR de Artık Değer’de pay sahibi olma hakkıyla değerlendirilmiştir. İşte bu bakımdandır ki örneğin; bir kadının ev işlerinde çalışması yani yemek pişirmesi ya da temizlik işleri yapması veya çocuklara bakması gibi uğraşları TMK nun 227. maddesi anlamında bir katkı sayılmamaktadır. Bu nedenledir ki; DAP’a malik olacak oranda bir katkı sahibi olduğu iddiasında bulunan bir eşin, bu durumunu ayrıca ispat etmesi gerekmektedir.
İşte bu nedenlerledir ki; DAP’a yol açacak “Katkının” olağan katkıları aşan maddi ve işgücü katkılar olması aranır. Daha da açıkçası katkı iddia- sında bulunan eş, diğer eşin iddia konusu mallarının elde edilmesi, iyileştirilmesi ve ya korunması konusunda ortaya koyduğu maddi varlık ya da işgücünü, ona bağış veya ahlaki bir görevi yerine getirmesi amacıyla meccanen yapılan
bir yardım şeklinde değil fakat, bir borç verme ya da ileride geri alma veya bu sebeple ileride o mal üzerinde bir hak iddia etme amaç ve iradesiyle kullanmış olduğunu ispat etmek zorundadır. Böyle bir istençle gerçekleşmemiş katkıların DAP’a kaynaklık etmesi olanaksızdır.
Yine belirtmek gerekir ki; DAP hesaplamaları için, iddia sahibinin bu maldaki katkı oranının tespiti büyük önem taşır.
Bir eşin her hani bir malda ki katkı oranı; o malın katkının yapıldığı tarihteki değerine yani “Başlangıç Değeri”ne göre belirlenir. İddiada bulunan eşin başlangıç tarihinde yaptığı maddi katkının o malın Başlangıç Tarihindeki değerine oranı ne ise; DAP’m hesabında da o oran kullanılır. Ve eğer bir eş diğer eşin muhtelif mallarına katkılarda bulunmuş ise; katkı oranı her mal için ayrı ayrı hesap edilmek gerekir.
Nitekim yargı kararlarında da; davacının yaptığı ödemelerin tüm ödemelere göre oranı belirlenip, evin dava tarihindeki rayiç değeri üzerinden katkı oranı belirleneceği; Kadının on adet bileziğini bozdurarak kocası adına kayıtlı araç ve dairenin alınmasına katkıda bulunduğu anlaşıldığından katılım oranının bu miktara göre hesap edilmesi gerektiği ; Kalkının hesabında, davacının alım bedeli içindeki katkısının bulunması ve bundan sonra da taşııımasızın dava tarihindeki değeri tespit edilip; bu değer bulunan oranla çarpılmak suretiyle davacının DAP’ının tespit edilmesi lazım geldiği içtihat olunmuştur.
Bu arada vurgulanması gereken diğer bir kural da; kalkışını ispat eden eşin, katkı oranını kanıtlayamaması halinde bu hususun mahkemece tespit edilmesi gerektiğidir. Yargı içtihatları bu durumda; sözü edilen katkının, tarafların tüm gelirlerinin göz önünde tutularak mahkemece hakkaniyet ölçülerine göre tespit edileceği doğrultusundadır. Nitekim bu konuda Yargıtay’ca verilen muhtelif kararlarda: Davacı katkıyı ispat etmiş ise, katkı oranının mahkemece belirleneceği; Katkı belirlenip, bunun BK nun 42. 43 ve TMK nun 4. maddesiyle öngörülen hakkaniyet kurallarına göre uygun bir miktarda tespiti gerektiği251 ve başka türlü bir belirleme yapılamıyorsa TMK nun 688. maddesi gereğince payların eşit sayılacağı kararlaştırılmış bulunmaktadır.
Son olarak şunu da belirtmek gerekir: Eşler, “yazılı” bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler. Tasfiye sırasındaki değer ele alınır.
Değer Artış Payında Katkının Değer Karşılığı
EMKR nin tasfiyesi sürecinde söz konusu olan DAP’ın hesabında; katkı ve katkı oranlarının belirlenmesinden sonra kuşkusuz ki; DAP’a konu olan malların değerlendirilmesi gerekecektir. Çünkü DAP miktarının tespiti ancak bu alacağa mesnet olan malvarlıklarının değerlerinin tespitiyle belli olabilir.
TMK nun 232. maddesinde konulan genel kurala göre: “Mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerleri esas alınır.” DAP da tasfiye tarihi, bu konuda açılan davanın karar tarihidir. Yani malların değerlendirilmesi Karar Tarihi olacaktır. Örneğin; 28.05.2002 tarihinde satın alınan tarlanın sürüm değeri, tasfiye yani bu konuda açılan davanın Karar Tarihi’ne göre belirlenir.
Ancak eğer evlenme tarihi 1992 gibi TMK nun yürürlük tarihi olan 01.01.20012 tarihinden önceki bir tarihe rastlayan, bir mal rejiminin tasfiyesi söz kokusuysa; o zaman EMKR ve DAP sorunlarının çözümü mevzuu bahis olmayacağından, malların değerlendirilmelerinin de genel kurallara göre ve dava tarihine göre yapılması gerekecektir.
Değer Artış Payının Parasal Karşılığının Belirlenmesi
Katkı Payının ispatı ile oranı ve hesaba katılan malvarlıklarının değerlendirilmesinin tamamlanmasından sonra yapılacak son hesaplama işlemiyle DAP’ın parasal miktarının tespitinin yapılacağı ortadadır.
Buna göre: öncelikle katkı iddiasında bulunan eşin bu katkısının katkı ta- rihindeki değeri belirlenmeli ve bu belirlenen değerin söz konusu malvarlığının alım tarihindeki değeri içindeki oranı tespit edilmelidir.
Örneğin; 1.000.000 TL alım değeri bulunan arsaya; edinilme tarihinde 100.000 TL katkıda bulunmuş olan eşin; bu arsa üzerindeki katkı oranının 1/10 olduğu açıktır.
Katkı oranının böylece belirlenmesinden sonra; dava konusu malvarlığının karar ya da tasfiye tarihindeki koşullara göre tespit edilecek sürüm değerinin; katkı oranıyla çarpımı DAP miktarını verecektir.
Örneğin; dava konusu arsanın tasfiye tarihindeki sürüm değeri l(X).(XX).(XX).- Tl olarak bulunmuş ise;: DAP ın bu miktar ve oranlara göre: (100.000.000. x 1/10, 10.000.000. Tl) bulunacağı ortadadır.
Belirtmek gerekir ki; EMKR nin sona ermesiyle muaccel olan DAP alacak hakkı; “Artık Değer’e katılma alacağından bağımsız bir alacak olarak var olduğundan: Artık Değer Hesabında dikkate alınsın veya alınmasın borçlu eşe karşı ileri sürülebilir” bir alacak niteliğindedir.
Mal rejimi sona ermeden değer artış payı alacağı davası açılamaz.
Değer artış payı alacağının, davaya konu olması için katkı; bizzat para koyarak yapılabileceği gibi, ev işleri dışında yapılan çalışma (evin inşaatında çalışma, kitabın çevirisini yapmak vs) şeklinde de olabilir.
Bu tür davalarda, öncelikle dava konusu mal varlığının alınma tarihi belirlenmelidir. Mal varlığı 01.01.2002 tarihinden sonra alınmışsa dava değer artış payı alacağı veya duruma göre katılma alacağı olarak değerlendirilir ve buna göre delil toplanır. HMK’ nın 26,27, 30, 31 ve 32. maddeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Değer artış payı alacağı davasının katılma alacağının kapsamında kaldığı hatırlanmalıdır. Katılma alacağı, değer artış payı alacağından daha geniş kapsamlıdır.
Değer Artış Payının Yargıtay Yorumu
Değer artış payı alacağı ise; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK 227 m). Denkleştirme (TMK 230 m) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK 227/1 m). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK 227/2 m). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır.
Değer Artış Payı Dava Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?
NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE
DAVACI:
DAVALI:
KONU: Değer artış payı alacağı
Ankara 1. Aile Mahkemesinin 2009/1 esas ve 2012/1 karar sayılı kararı ile (Ekli belge: 2) evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle (TMK. m. 166 f. I-II) boşandık. Aramızdaki edinilmiş mallara katılma rejimi boşanma davasının açıldığı tarih olan 1.1.2009 tarihinden itibaren sona ermiş bulunmaktadır. (TMK m. 225 f. II)
Boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 1.10.2012 tarihinden itibaren TMK m. 178 hükmünde öngörülen 1 yıllık süre içinde değer artış payı alacağına (TMK m. 227) ilişkin bu davamızı açmış bulunuyoruz.
Edinilmiş mallara katılma rejimin devamı sırasında davacıya ait 12 burma bilezik bozdurularak bedeli Ankara İli, Çankaya İlçesi, Dikmen Mahallesi, 50 ada, 40 parselde tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın 1 numaralı bağımsız bölümünün satın alınması sırasında (Ekli belge: 3) davalıya verilmiştir.(Ekli belge: 4) Bu sebeple davacı eş tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan
değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olmuştur. (TMK m. 227)
Davacının değer artış payı alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesi için dava açma gereği doğmuş bulunmaktadır.
DELİLLER: Nüfus aile kayıt tablosu, tanık anlatımı, tapu kayıtları
HUKUKİ SEBEPLER: 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun m. 4, TMK m. 227.
TALEP SONUCU: Yukarıda açıkladığımız sebeplerle davanın kabulü ile bilirkişi incelemesi sonucu belirlenecek olan değer artış payı alacağımızın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim.
Davacı Vekili
EKLİ BELGELER (HMK m. 121)
Nüfus aile kayıt tablosu
Boşanma kararı
Tapu kayıt örneği.
Tanık listesi
(Vekil varsa) Noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslı veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneği (HMK m. 76 f. I)