Çekişmeli Boşanma Davası Kararı Örneği

Boşanma Kararı Örneği -1-

Yukarıda açık adresi yazılı taraflarla ilgili olarak mahkememizde görülen BOŞANMA, VELAYET VE NAFAKA davanın açık yargılaması sonunda;

KARAR

Yukarıda açık adresi yazılı taraflarla ilgili olarak mahkememizde görülen BOŞANMA, VELAYET VE NAFAKA davanın açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili özetle; tarafların 10.11.2001 tarihinde evlendikleri ve bu evlilikten 2002 doğumlu Melisa adlı çocuklarının bulunduğunu, davalının kusurlu davranışlarından dolayı evlilik birliğinin çekilmez hal aldığından bahisle tarafların boşanmalarına, çocuğun velayetin müvekkiline tevdii ile müvekkili için aylık 150.000.000-TL, çocuk için de aylık 100.000.000-TL tedbir-iştirak-yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiş, safahatta davacı asil çocuğun şahsi malının bulunmadığını kendisi için talep etmiş olduğu tedbir-yoksulluk nafakası istemlerinden vazgeçtiğini beyan etmiştir.

Davalı vekili özetle; iddiaların asılsız olduğunu, davayı kabul etmediklerini, davacının hiçbir haklı neden yokken müşterek evi terk edip gittiğini, eşine ve çocuğuna karşı sorumluluklarını yerine getirmediğinden bahisle davanın reddini savunmuş, çocuğun yurt dışına kaçırılması şüphesine binaen çocuğun yurtdışına çıkışının yasaklanmasını talep etmiş, safahatta davalının küçük çocuğun fiziksel, bedensel, zihinsel gelişimini sağlayamayacağından bahisle çocuğun velayetinin boşanmaya karar verildiği takdirde müvekkiline tevdiine karar verilmesini beyan etmiştir.

Tarafların nüfus aile akit tablosunun tetkikinde 15.11.2001 tarihinde evlendikleri ve bu evlilikten 19.11.2002 doğumlu M. adlı müşterek çocuklarının bulunduğu görülmüştür.

Dava TMK’nın 166/1. maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma talebinden ibaret olup, tarafların iddia ve savunmaları, sosyal ve ekonomik durumlarına ait araştırmalar, tanık anlatımları, sosyal inceleme raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davalının evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediği, müstakil ve bağımsız bir konut temini hususunda çaba sarf etmediği, ayrıca davacıya karşı sürekli şiddet uyguladığı bu suretle davacı bakımından evlilik birliğinin çekilmez hal aldığı ve devamında gerek davacı için gerekse toplum için hiçbir yarar kalmadığı anlaşılmış olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Davada ihtilaf konusu tarafların müşterek çocuğunun velayetinin hangi eşe verileceğidir. Çocuğun henüz anne bakım ve şefkatine muhtaç yaşta olması, davacı annenin velayetin kendisine verilmesi halinde bu velayet hakkını çocuğun maddi ve manevi yararlarını zedeleyecek şekilde kullanacağına ilişkin somut bir durumun ispatlanamaması, hatta davalı asilin safahatta 22.04.2005 tarihli oturumda barışmak istediğini ve eşini sevdiğini beyan etmesi karşısında küçük çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesi gerektiği vicdani kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır.

üzere;

HÜKÜM: Yukarıda gerekçeleri açıklandığı

1- Davanın KABULÜ ile; Bilecik ili, …ilçesi, … Köyü, Cilt no:…, Hane no:../de nüfusa kayıtlı bulunan … ve ../den olma, … doğumlu DAVACI …. ile yine aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan …ve
../den olma, … doğumlu DAVALI …in TMKinn 166/1. maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik nedeni ile BOŞANMALARINA.

2- Tarafların müşterek çocuğu 19.11.2002 doğumlu M.I/ın velayet hakkını kullanma yetkisinin çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç yaşta olması, çocuğun velayetinin anneye verilmesinin çocuğun maddi ve manevi menfaatlerini zedeleyeceğine ilişkin bir olgu tespit edilememesi, safahatta davalı asilin dahi toplanan delillere rağmen davacıyı sevdiğini ve evliliği devam ettirme arzusunda bulunduğunu beyan etmesi karşısında velayet hakkını kullanma yetkisinin davacı anneye tevdiine.

3-  Şahsi mal varlığı bulunmayan çocuğun defterinin tutulmasına yer olmadığına.

4- Vazgeçme nedeni ile davacının kendisi için talep etmiş olduğu tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine. Talep edilmediğinden davalı lehine tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına.

5- Küçüğün dava süresince ve halen davalı baba yanında bulunduğu ve onun tarafından bakım ve iaşesinin sağlandığı anlaşılmakla çocuğun fiilen anneye teslim edildiği tarihten başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar tedbir, hükmün kesinleşmesine müteakip iştirak nafakası adı altında devam edecek surette tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun ihtiyaçları da göz önünde tutularak takdiren 100,-YTL nafakanın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine.

6-  Çocuğun yurt dışına çıkışının yasaklanmasına ilişkin kararın hükmün kesinleşeceği tarihe kadar devamına. Kesinleştiği tarihten itibaren kendiliğinden kalkmasına.

7 -Alınması gereken 11,20-YTL ilam harcından peşin alınan harem mahsubu ile bakiye 1,10-YTL daha harem davalıdan alınarak hâzineye irad kaydına.

8- Yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi üzerinden hesaplanan 350,-YTL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.

9- Davacı tarafından sarf edilen 38,70-YTL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.

Dair gerekçeli kararın taraflara tebliği edildiği tarihten itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak temyiz dilekçesi ile Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar taraf vekilleri ve davacı asilin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.30.09.2005

Boşanma Kararı Örneği -2-

-KARAR-

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan BOŞANMA, VELAYET, NAFAKA VE MANEVİ TAZİMİNAT DAVASININ yapılan açık yargılaması sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesi ile,tarafların 1990 yılında evlendiklerini, bu evlilikten tarafların bir müşterek çocukları bulunduğunu, davalının evlilik birliği içindeki sorumluluklarını yerine getirmediğini, davalının alkol alışkanlığı bulunduğunu, davalının başka kadınlarla ilişkisi olduğunu, davalının müvekkiline şiddet uyguladığını, davalının müvekkiline 2004 yılında şiddet uyguladıktan sonra davacının babasının evine döndüğünü, davalının müvekkil ile ailesini ölümle tehdit ettiğini, tarafların ayrı yaşadıklarını, artık bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını, bu nedenle yapılan yargılama sonucunda; müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesine, dava tarihi süresince müvekkili için 250.000.000 TL yoksulluk, müşterek çocuk için 250.000.000 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini, davalının kusurlu davranışları nedeni ile 10.000.000.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesini, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini, bu şekilde tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davacı vekili duruşmadaki beyanlarında; tarafların evliliklerinin mümkün olmadığını, müvekkilinin babasının evinde yaşadığını, tarafların evliliklerinin temelinden sarsıldığını, davalı tarafın kusurlu olduğunu, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesini, çocuk için 250,00 YTL iştirak nafakası ödenmesini, müvekkili için 250,00 YTL yoksulluk nafakası ödenmesini, ayrıca 10.000,00 YTL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davalı vekili duruşmadaki beyanlarında; dilekçelerini tekrar ettiklerini, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu ayrıca davacı tarafın davasını ispat edemediğini, bu nedenle öncelikle boşanma davasının reddini talep ettiklerini, müvekkilinin herhangi bir akıl hastalığının söz konusu olmadığını, MY 170. madde gereği ayrılık kararı verilmesini dilekçede belirttikleri hususlardan dolayı davanın reddini talep ettiklerini talep ve beyan etmiştir.

Tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmaları yapılmış, nüfus kayıtları celp edilmiş, tüm deliller toplanmış,duruşmada dinlenen davacı tanıkları genel beyanlarında; davalı tarafın sürekli olarak alkol alıp, eşi ve çocuğu ile yakından ilgilenmediğini, eşine karşı şiddet uygulayıp sürekli tehditlerde bulunduğunu, tarafların müşterek çocuğunun babasının davranışları nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu evlilik birliği içinde davalının sürekli problem yarattığını beyan etmişlerdir.

Duruşmada dinlenen davalı tanıklarının genel beyanlarında; tarafların evlilik birliği içinde herhangi bir probleme rastlamadıklarını, davalının eşine ve evine düşkün biri olduğunu beyan etmişler, davalı tanıklarından ismet Azman abisinin daha önce bir başka kadın ile ilişkisi olduğunu ancak onu bıraktığını, birkaç kez eşini dövdüğünü bunu annesinden ve yengesinden duyduğunu davalının eşini çok sevdiğini beyan etmiştir.

Davalının kişilik durumu ile ilgili araştırma yaptırılmış, düzenlenen raporda kendisinin “karışık kişilik bozukluğu* içinde olduğu fiili ehliyetini etkileyecek bir hastalığı bulunmadığını ancak bu durumun çocuğu ile ilişkilerini olumsuz olarak etkilediği raporda belirtilmiş rapor mahkememizce uygun görülerek hükümde dayanak yapılmıştır.

Tarafların aile durumları ve çocukla ilişkileri yönünden sosyal uzman tarafından araştırma yaptırılmış, sosyal uzman tarafından verilen ayrıntılı rapor ve ek raporda davalının içinde yaşadığı durum nedeniyle çocuğun velayetinin annesine bırakılması, baba ile çocuğun bir saati geçmeyecek şekilde görüştürülmesi, çocuğun ruh sağlığı açısından korunması gerektiği beyan edilmiş, rapor mahkememizde uygun görülerek hükümde dayanak yapılmıştır.

Celp edilen nüfus aile kayıt tablosu, sosyal ekonomik durum araştırması dinlenen tanık beyanları ve tüm delillere göre dava M.Y’nm 166/1 maddesine davalı açılmış boşanma davası olup, evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her biri boşanma davası açabilir,Hakim tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının çevre koşullarının dikkate alınarak temelinden sarsılma olayını takdir edecektir.

Medeni Yasa’nın 185. maddesine göre evlenme ile eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur.Eşler birlikte yaşamak,birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar, ayrıca eşler evlilik birliği mutluluğunun el birliği ile sağlamak çocukların bakımı eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Somut olayda davalı tarafın davranış itibarı ile sağlıklı bir yapıda olmadığı, eşine karşı şiddet uygulayıp çocuğunda bu durumdan etkilediği ve psikolojik yapısının bozulduğu, tarafların evlilik birliği içinde karşılıklı saygı ve sevgi ortamının davalının süregelen hareketleri nedeniyle ortadan kalktığı bu durumda evliliğin devam etmesi hem taraflar hem çocuklar için ilerde telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabileceği kanaatine varılmış bu nedenle tarafların davalının kusuru ile boşanmalarına karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.

Yapılan sosyal ve ekonomik araştırma toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm delillere göre tarafların müşterek çocuğunun psikolojik durumu ve baba ile olan münasebetleri dikkate alındığında velayetinin davacı anneye bırakılmasına, davalının içinde bulunduğu kişilik bozukluğu dikkate alınarak ayda bir kez üç saat süre ile bir uzman yanında bulunmak sureti ile çocukla şahsi münasebet tesisine velayet anneye bırakılan çocuk için karar kesinleştikten sonra 150,00 YTL iştirak nafakasının davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerinde görülmüştür.

Medeni Yasa 175. maddesi gereğince boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir.Tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında, ortak bulunan işyerinin davalı tarafa bırakılması, davacının hali hazır herhangi bir işinin bulunmaması dikkate alındığında boşanma ile davacı taraf yoksulluğa düşeceğinden karar kesinleştikten sonra aylık 200,00 YTL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,

Medeni Yasa 174/2. maddesi gereğince boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebilir. Somut olayda; davalının eşine karşı şiddet uygulayıp, sürekli tehdit altında eşini maruz bırakması dikkate alındığında bu durum davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, hakkaniyet ilkesi gereği 7.000.00 YTL manevi tazminatın karar kesinleştikten sonra davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine fazlaya ilişkin tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.

HÜKÜM .’Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-DAVANIN KABÜLÜ ile, taraflar arasında geçimsizlik sabit olduğundan …İli, .. Merkez, Üçkonak Köyü. Cilt No:167 Hane No:7 ‘de nüfusa kayıtlı bulunan … ile …‘den olma 05.02.1967 doğumlu Davacı… ile aynı yer nüfusuna kayıtlı bulunan eşi … ile …‘den olma … doğumlu Davalı.. .‘in 166/1 maddesi gereğince BOŞANMALARINA.

2-Tarafların müşterek çocukları 1991 doğumlu ../in VELAYETİNİN DAVACI ANNEYE VERİLMESİNE.

3- Velayeti anneye verilen çocuk ile babası arasında , davalının içinde bulunduğu durum dikkate alınarak her ayın 4. Pazar günü sabah saat 10.00′ dan 13.00 arasında bir uzman hazır olmak
kaydı ile şahsi münasebet tesisine,

4- Dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı için 200,-YTL yanında kalan çocuk için aylık 150,-YTL toplam 350,00 YTL tedbir nafakasının davalıdan tahsili ile davcı tarafa ödenmesine,

5- Karar kesinleştikten sonra çocuk için 150,00 YTL iştirak nafakası, davacı için 200.00YTL yoksulluk nafakası toplam aylık 350,00 YTL nafaka her ay davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,

6-  Medeni Yasa 74/2. gereği boşanmaya neden olan olaylarda davalının hareketleri kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden 7.000,00 YTL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile ödenmesine.

7-Fazlaya ilişkin nafaka ve tazminat taleplerinin reddine.

8- Bakiye 1,10 YTL harcın davalıdan tahsiline

9- Tarafların başkaca talepleri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına.

10- Aşağıda döküm yazılı olan yargılama giderlerinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,

11- Avukatlık ücreti olan 350,00 YTL ‘nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,

Dair iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolu açık yasa yolu açık olmak üzere davacı vekili, davalı vekili ve davalının yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip  Hakim

Boşanma Kararı Örneği -3-

-KARAR-

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan BOŞANMA, VELAYET, NAFAKA, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT davasının yapılan açık yargılaması sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ile 19/03/1983 tarihinde evlendiklerini, müşterek iki çocukları bulunduğunu, taraflar arasında ruh ve karakter uyuşmazlığının bulunmasının önemli ölçüde anlaşmazlıklar doğurmuş olduğunu, bunun geçimsizliğe dönüşmüş olduğunu, davalının evliliğin ilk dönemlerinden bu yana alkol aldığını, kumar oynadığını, müvekkiline ağır hakaret ve küfür dolu ithamlarda bulunduğunu ve sürekli şiddet uygulamış olduğunu, bununla ilgili adli tıp raporlarının mevcut olduğunu, davalının eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu nedenle yapılacak yargılama sonucunda; öncelikle müşterek haneye tedbir konularak konutun müvekkili ve çocuklarına tesis edilmesine, tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin davacı anneye bırakılmasına, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere dava sonuçlanıncaya kadar her bir çocuk için 150,00 YTL olmak üzere toplam 300,00 YTL tedbir nafakasına hükmedilmesine, dava sonucunda boşanmaya hükmedilmesi halinde tedbir nafakasının iştirak nafakasına dönüştürülmesine ve müvekkili için kendisine uygulanan şiddet nedeniyle 20.000,00 YTL manevi tazminata hükmedilmesini,yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı vermiş olduğu cevap dilekçesi ile,eşi ile geçimsizliği kabul ettiğini ayrıca müşterek konutun kendisine tahsisine, yarı değeri olan 1 5.000,00 YTL’nin kendisine ödenmesine ayrıca 20.000,00 YTL alacağını ve 7000 ABD Doları alacağı tahsiline karar verilmesi ve 10.000, YTL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

Davacı duruşmadaki beyanlarında; eşi ile aralarında sürekli geçimsizlik olduğunu, davanın esasına geçilmesini ve davalı ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davacı vekili duruşmadaki beyanlarında; verdikleri dilekçedeki tüm beyanları tekrar ettiklerini, ayrıcı davalının müvekkiline karşı olan hakaretlerinin devam etmekte olduğunu, bu hususta tutanakların mevcut olduğunu, davanın esası ve tedbir hususunda karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Davalı duruşmadaki beyanlarında; eşi ile aralarında bir geçimsizlik olmadığını, kendi abisinden aldığı para yüzünden bir tartışmanın yaşandığını, tanık beyanlarındaki kızının beyanı olan gece geç geldiğinden kızma iki tokat attığını, artık eşi ile birlikte olmak istemediğini, yargılamanın bitirilmesini ve maddi taleplerin karşılanmasını talep ve beyan etmiştir.

Tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmaları yapılmış, nüfus kayıtları celp edilmiş, tüm deliller toplanmış,duruşmada dinlenen davacı tanıkları genel olarak beyanlarında;davacıya iki üç kez şiddet uygulandığını, bir keresinde işe gözü morarmış bir şekilde geldiğini, bunu eşinin yaptığını söylediğini, evin ve çocukların ihtiyaçlarını sürekli davacının karşıladığını,davalının alkole düşkün olup, sürekli eşini ve çocuklarını mağdur ettiğini beyan etmişlerdir.

Duruşmada dinlenen davalı tanıkları genel olarak beyanlarında; tarafların evlilik birliği içinde görgüye dayalı bir bilgileri bulunmadığını, davalıyı iyi biri olarak tanıdıklarını beyan etmişlerdir.

Tarafların müşterek çocuğu beyanında; davalı babanın gerek kendileri ve gerek annelerine karşıt şiddet uyguladığını, evde bir huzursuzluk ortamı olduğunu evlilik birliğinin yürümesinin mümkün olmadığını beyan etmiştir.

Celp edilen nüfus aile kayıt tablosu, sosyal ekonomik durum araştırması dinlenen tanık beyanları ve tüm delillere göre dava M.Y’mn 166/1 maddesine davalı açılmış boşanma davası olup, evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her biri boşanma davası açabilir,Hakim tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının çevre koşullarının dikkate alınarak temelinden sarsılma olayını takdir edecektir.

Medeni Yasa’nın 185. maddesine göre evlenme ile eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak,birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar, ayrıca eşler evlilik birliği mutluluğunu el birliği ile sağlamak, çocukların bakımı, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler.Somut olayda; evlilik birliği içinde davalının içki alışkanlığı problemleri yüzünden süreklilik arz eden bir şekilde eşine çocuklarına şiddet uyguladığı, evlilik birliği içinde davalının eşine karşı yeterli derecede yakınlık ve şefkat göstermeyip evlilik birliğinin devamına engel teşkil edecek şekilde şiddet uygulamasında bulunduğu, bu şekilde evlilik birliğinin davalının kusuru ile yürümesi mümkün görülmediğinden tarafların boşanmalarına karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Davacı taraf çocuklar yararına tedbir nafakası ve iştirak nafakasına hükmedilmesi talebinde bulunmuş ise de, tarafların müşterek çocuklarından Sibel dava tarihi itibari ile reşit olup, reşit olan çocuk yararına iştirak ve tedbir nafakasına hükmedilemeyeceğinden, yine diğer çocuk Suna Selçuk hüküm tarihinden önce 07.08.2005 tarihinde reşit olup, hüküm tarihi itibari ile kendisine iştirak nafakasına hükmedilemeyeceğine ancak dava tarihi ile çocuğun reşit olduğu tarihe kadar tedbir nafakası olarak aylık 1.000 YTL’ye hükmedilmesine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.

TMK 174/2 maddesine göre “boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebilir.” Davacının evlilik birliği içinde sürekli eşinin şiddet uygulamalarına maruz kalıp bu durum kişilik haklarına ve vücut bütünlüğüne saldırı teşkil ettiğinden tarafların sosyal ve ekonomik durumu, hakkaniyet gereği karar kesinleştikten sonra 6.000,00YTL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.

Davalı taraf karşılık dilekçesinde mal talebi ve alacak haklarına yönelik talepte bulunmuş ancak usulüne uygun harcı yatırmış karşılık bir dava olmadığından davalı tarafın bu talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.

Davalının manevi tazminat talebi yönünden evliliğin sona ermesinde kusur davalı tarafta olduğundan yerinde olmayan manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekli ve yerinde görül-
müştür.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- DAVANİN KABÜLÜ ile; …İli, … İlçesi, … Mah. Cilt No:36 Hane No:101’de nüfusa kayıtlı bulunan … ile .. /den olma … doğumlu Davacı… ile aynı yer nüfusuna kayıtlı bulunan eşi … ile ../den ol-
ma …doğumlu Davalı../un M.K. 166/1. maddesi gereğince BOŞANMALARINA,

2- Tarafların müşterek konutu olan … nolu konutun hüküm kesinleşinceye kadar davacı ve çocuklarına tahsisine , tarafların müşterek çocukları … için dava tarihinden 07/08/2005 tarihine kadar aylık 1 00,00YTL tedbir nafakasına hükmedilmesine, …07/08/2005 tarihinden itibaren reşit olduğundan ve yine diğer çocuk … reşit olduğundan ve de kendileri nafaka talep edebileceklerinden iştirak nafakası ve tedbir nafakasının reddine,

3- Evlilik birliği içinde davacının görmüş olduğu şiddet nedeni ile kişilik haklarına ve vücut bütünlüğüne saldırı olduğundan M.Y. mn 174/2 maddesi gereği hüküm kesinleştikten sonra 6.000,00 YTL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,

4- Usulüne uygun harcı yatırılmış karşılık bir dava olmadığından davalı tarafın maddi talepleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,

5- Davalı tarafın manevi tazminat yönünden boşanmada kusurlu olduğundan yerinde olmayan manevi tazminatın reddine,

6- Aşağıda yazılı dökümü bulunan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,

7- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden ücreti vekalet gideri olan 350,00 YTL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,

8- Alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harç alınmamasına

Dair iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalının yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07.09.2005

Katip

Hakim

Boşanma Kararı Örneği -4-

-KARAR-

Yukarıda açık kimliği yazılı davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan işbu BOŞANMA, NAFAKA, VELAYET, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT davasında yapılan yargılama sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekilinin Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği 29.04.2002 havale tarihli dilekçesi ile tarafların 1984 yılında evlendiklerini ve müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, tarafların şiddetli geçimsizlik sebebi ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından tarafların boşanmalarına ve müşterek çocukların velayetinin davacı eşe verilmesini talep ve dava etmiştir.

Yargılama sırasında, davacı Y.C. tarafından dava C.C. aleyhine açılan Nafaka davası Bakırköy 7. Asliye Hukuk mahkemesinin 06.02.2003 tarih 2002/326 esas 2003/46 karar saydı ilamı ile işbu
dosya ile birleştirilmesine karar verilmiş, davaların yargdaması birlikte yürütülmüştür.

Yargılama safahatında aile mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile Bakırköy 4. Asliye Hukuk mahkemesi 08.09.2003 tarih 2002/344 esas 2003/611 karar saydı devir karan üe dava dosyası mahkememize gönderilmiştir.

Davacı C.C. tarafından davalı eşi Y.C. aleyhine şiddetli geçimsizlik sebebine dayak açılan işbu boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında; davalı Y. tarafından davacı C. aleyhine açılan tedbir ve tedbiren iştirak nafakası davanın da işbu dava ile birleştirilmiş olduğu, anlaşılmış, her iki davanın birlikte yürütülen yargılaması sırasında ,tüm dosya kapsamı huzurda dinlenen davacı tanıklan B.T. ve N. T.’m beyanlarında davak tarafın delil olarak dayanmış olduğu, Bakırköy 1. Sulh Hukuk mahkemesi tarafından 4320 sayık yasa gereğince ailenin korunmasına ilişkin verilen karar ve müstenidi dava dosyası, Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen sanığının C.C., müştekisinin Y.C. olduğu,müessir fiile ikşkin ceza yargılaması dosya sureti ve hüküm sureti davalı tarafından dosyaya sunulan fotoğraflar ,davalıya ilişkin adli rapor hep birkkte değerlendirildiğinde her ne kadar davalı taraf süresinde tanık listesi bildirip tanıklarını dinletememiş olsa da taraflar arasında ki evlilik birliğinin davacı cemalin 2001 yılında başka bir kadınla ilişkiye girmiş olması ve ilişkisini sürdürmeye devam etmesi sebebi ile temelinden sarsıldığı, taraflar arasında geçimsizlik çıktığı, tartışmaların olduğu ,bu tartışmalar sırasında davalının davacıya hakaret içerir sözlerde söylediği .davacının davalı kadına müessir fiil ikame ettiği ,bu nedenle taraflar arasında ki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıda izah edildiği gibi davacının daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği ancak , davacının daha ağır kusurlu olmasına rağmen taraflar arasındaki evliliğin devamında tarafların müşterek çocuklarının ve kamunun herhangi bir yararının kalmadığı vicdani kanaati ile tarafların TMK 166/1 ve 2. maddesi gereğince Boşanmalarına karar vermek gerekeceği,

Birleşen dava da nazara alındığından keza işbu boşanma davasının yargılaması sırasında verilen ek ve ara kararlar gereğince nafaka davasının dava tarihinden itibaren davacı kadın ile müşterek çocuklar için nafaka davasının dava tarihinden itibaren reşit olma tarihlerine kadar tedbiren iştirak nafakasının tesisi gerekeceği,

Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı tarafın daha ağır kusurlu olması sebebiyle boşanma ile davalı kadının maddi menfaatlerinin ve beklenen maddi menfaatlerinin zedelendiği ,kocasının imkanlarından yararlanma şansının ortadan kalktığı ,yaşı itibariyle de yeniden evlenme ihtimalinin çok düşük olduğu anlaşıldığından tarafların sosyal ,ekonomik ve içtimai durumları da nazara alındığından maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş,

Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kocanın daha ağır kusurlu olduğu,boşanmaya sebep olan olayların davalı kadına müessir fiil ikame etmesi, sadakat yükümlülüğünün ihlal etmesi şeklinde tezahür ettiği ,bunun da davalı kadının kişisel haklarına saldın niteliğinde kabulü gerekeceği tarafların sosyal, ekonomik durumları,manevi tazminat talebinin bölünmezliği ilkesi, davalının bu hususta ki ilk talebi nazara alındığından davalı kadının manevi tazminata müstehak olduğu anlaşılmakla manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekeceği

Boşanma ile davalı kadının yoksulluğa düşeceği kendi geçimini temine muktedir olmadığı anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına nazaran kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekeceği,

Davalı kadın her ne kadar oturduğu konutun boşanmadan sonra da kendisine tahsisini talep etmiş ise de bu talebin yasal dayanaktan yoksun bulunduğu reddinin gerekeceği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM

1- Davanın KABULÜ ile …İli..Merkez… mahallesi c. 30, h. 11 de nüf.kayıtlı… ve … oğlu, … dlu, davacı … ile aynı yerde nüf.kayıtlı …ve …’tan olma … dlu davalı …ün TMK 166/1 ve 2 madde-si gereğince BOŞANMALARINA,

2- Yukarıda açıklanana gerekçelerle davalının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile kısmen reddine, 25.000 ytl (25 milyar lira ) maddi tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine

3- Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine, 20.000 ytl (20 milyar lira ) manevi tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine

4- Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalının yoksulluk nafakasının kısmen kabulüne kısmen reddine, kararın kesinleşme tarihinden başlamak kaydı ile aylık 500 ytl yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine

5- Tevhit davacı ve davalının bu davası nazara alındığından;

a-)Tevhit davacı kadın için nafaka davasının harç tarihi olan 19.04.2002 tarihinden başlamak kaydı ile artırım tarihi olan 01.12.2004 tarihine kadar geçecek süre için aylık 150 ytl ,01.12.2004 tarihinden karar tarihine kadar geçecek süre için aylık 400 ytl tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

b-)Nafaka davasının harç tarihi olan 19.04.2002 tarihinden başlamak kaydı ile müşterek çocukların reşit olma tarihleri olan 17.03.2005 tarihine kadar geçecek süre için müşterek çocuklar … ve
… için aylık 50 ytl den olmak üzere toplam 100 ytl tedbiren iştirak nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,

6- Davalının müşterek konutun boşanmadan sonra da kendisine tahsisi yönündeki talebinin yasal dayanaktan yoksun olması sebebiyle reddine

Boşanma davasında, 6.24 ytl. Harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hâzineye gelir kaydına,

Davacı-karşı davalının yaptığı 28 ytl yargılama giderinin davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı karşı davalıya verilmesine,

Davacı-karşı davalı vekili için 350 ytl avukatlık ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı -karşı davalıya verilmesine,

Birleşen nafaka davasında, peşin alman harem mahsubu ile bakiye 38.02 ytl nin davacı-karşı davalıdan alınarak, hâzineye gelir kaydına,

Davalı-karşı davacının yaptığı toplam 40.50 ytl nin davacı-karşı davalıdan alınarak, davalı-karşı davacıya verilmesine,

Davalı-karşı davacı vekili için nispi 710 ytl avukatlık ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine 

Masrafların davalı-karşı davacı üzerinde bırakılmasına,

Davacı-karşı davalı vekili için maktu 350 ytl avukatlık ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,

Dair gerekçeli kararın taraflara tebliği edildiği tarihten itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak temyiz dilekçesi ile Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin ve davalının yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 18.05.2005

Katip

Hakim

Boşanma Kararı Örneği -5-

-KARAR-

Yukarıda açık adresi yazılı taraflarla ilgili olarak mahkememizde görülen BOŞANMA, NAFAKA, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT davasının açık yargılaması sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili özetle; tarafların 27.09.2001 tarihinde evlendiklerini, çocuklarının olmadığını, davalının sürekli alkol alıp müvekkiline karşı hakaret ve şiddet uyguladığı bu nedenlerle taraflar arasında şiddetli geçimsizlik bulunduğundan bahisle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 250.000.000-TL tedbir-yoksulluk nafakası, 15.000.000.000-TL maddi, 15.000.000.000-TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, aralarında geçimsizlik olduğunu, kendisinin de boşanmak istediğini, ancak aralarında kavganın söz konusu olmadığını savunmuştur.

Tarafların nüfus kaydının tetkikinde 27.09.2001 tarihinde evlendiklerini ve bu evlilikten çocuklarının bulunmadığı anlaşılmıştır.

Dava; TMK’nun 166/1. maddesinde düzenlenen şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma davasından ibaret olup, tarafların iddia ve savunmaları, tanık anlatımları, sosyal ve ekonomik durum araştırmaları ve tüm dosya kapsamına binaen , davalının tanıkların yanında davacıyı sevmediğini, onu alıp götürmelerini, birlikte yaşamaya devam ederlerse davacıya karşı şiddet uygulayacağını beyan ettiği , bu surette davacı için evlilik birliğinin çekilmez hal aldığı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davacının boşanmanın ferisi olarak talep ettiği manevi tazminat talebi, boşanmaya neden olan olaylarda kişilik haklarını saldırı olmadığından reddedilmiş boşanma sonrasında yoksulluğa döneceği anlaşılan davacı lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları da nazara alınarak aşağıdaki şekilde yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.

Davacının boşanmaya neden olan olaylarda kusursuz olması, en azından boşanmakla kocasının desteğini kaybetmesi nedeniyle, boşanmadan dolayı mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelenmesinden dolayı tarafların sosyal ve ekonomik durumları da göz önünde tutularak aşağıdaki şekilde davacı lehine maddi tazminata hükmedilmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda gerekçeleri açıklandığı üzere

1-Davanm kabulü ile Zonguldak ili,… ilçesi, … mah.Cilt No…,Hane No…’de nüfusa kayıtlı bulunan … ve … kızı, … doğumlu DAVACI … ile yine aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan … ve …oğlu … doğumlu DAVALI.. An TMK’nın 166/1 maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik nedeniyle BOŞANMALARINA,

2- Dava tarihinden başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar devam etmek suretiyle tedbir,hükmün kesinleşmesine müteakip yoksulluk nafakası adı altında tarafların sosyal ve ekonomik durumları da nazara alınarak takdiren 100.000.000-TL aylık nafakanın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

3- Yasal şartlar oluşmadığından (boşanmaya neden olan olaylar yüzünden davacının kişilik hakkı saldırıya uğramadığmdan)davacının manevi tazminat talebinin reddine,

4- Boşanmaya neden olan olayın ağırlığı, davacının kusursuz olması nedeni ile davacının boşanma yüzünden uğramış olduğu menfaat kayıpları nedeni ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet hususları göz önünde tutularak takdiren 2.000.000.000-TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

5- Alınması gereken 10.100.000-TL ilam harcından peşin harem mahsubu ile bakiye 5.140.000-TL harcın davalıdan tahsiline,

6- Davacı tarafından sarf edilen toplam 17.830.000-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilme- sine,

7- Davacı vekili için taktir edilen 300.000.000-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Dair gerekçeli kararın taraflara tebliği edildiği tarihten itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak temyiz dilekçesi ile Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı asillerin yokluğunda açıkça okunup anlatıldı.09.06.2004

Katip

Hakim

Boşanma Kararı Örneği -6-

-KARAR:

Yukarıda açık adresi yazılı taraflarla ilgili olarak mahkememizde görülen BOŞANMA, NAFAKA, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT davasının açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili özetle, tarafların Ağustos 2003 tarihinde evlendiklerini ve bu evlilikten müşterek çocuklarının bulunmadığını, aralarında davalıdan kaynaklanan kusurlu hareketlerden dolayı şiddetli geçimsizlik bulunduğundan bahisle boşanmalarına, aylık 300.000.000-TL tedbir-yoksulluk nafakasına, 30.000.000.000-TL manevi tazminata, evlilik öncesi müvekkil ve ailesi tarafından ve evlilik sonrası beraber alman menkul malların yarısını kendilerine teslimine ve müvekkiline düğünde takılan ve kayın validesi tarafından tamamı alınan ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, safahatta boşanmanın ferisi olmayan eşya ve takılarla ilgili maddi tazminat alacağına ilişkin açıklattırma yaptırılarak nisbi harem ikmali yoluna gidilmiş, safahatta müvekkili için talep etmiş oldukları yoksulluk nafakası, boşanmanın ferisi olan manevi tazminat ve boşanmanın ferisi olmayan maddi tazminat taleplerinden vazgeçtiklerini beyan etmişlerdir.

Davalı vekili özetle; davanın reddi ile, davanın reddine karar verilmesi halinde ise müvekkili lehine 35.000.000.000-TL manevi tazminata hükmedilmesini savunmuş, safahatta bu taleplerinden vazgeçtiklerini ve davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.

Tarafların nüfus aile akit tablosunun tetkikinde 21.08.2003 tarihinde evlendikleri ve bu evlilikten müşterek çocuklarının bulunmadığı görülmüştür.

Dava TMK’nın 166/1 maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma talebinden ibaret olup, tarafların iddia ve savunmaları, nüfus aile akit tablosu, sosyal ve ekonomik durumlarına ait araştırmalar, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına binaen; davalının eşine karşı sürekli hakaret ve şiddet uyguladığı, her ne kadar daha sonra tarafların barışarak evlilik birlikteliklerini devam ettirdikleri anlaşılmış olmasına rağmen barışmadan sonraki olaylara ilişkin görgü tanıklarının bulunmamasına rağmen davacının yanında kendi ailesinden insanlar olduğu halde kendisine ait ev eşyalarını kamyona yükleyerek evi terk etmek zorunda kaldığı, ve bunu bilmesine rağmen davalının davacı hakkında Fatih Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğu ve bunun neticesinde Fatih Cumhuriyet Başsavcılığının 26.01.2004 tarih ve 2004/2176 sayılı kararı ile takipsizlik kararı verildiği ve böylece taraflar arasında en azından güven duygusunun sarsıldığı ve evlilik birliğinin devamında başarı elde edilemediği, böyle bir evliliğin devamında gerek taraflar ve gerekse toplum bakımından hiç bir yarar kalmadığı anlaşılmış olmakla aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçeleri açıklandığı üzere;

1-Davanın KABULÜ ile; İsparta ili, .. .ilçesi, Cilt no:.., Hane no:..’de nüfusa kayıtlı bulunan … ve …’den olma, … doğumlu DAVACI …ile yine aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan … ve …’tan olma,
… doğumlu DAVALI …’m TMK’nm 166/1 maddesi uyanınca şiddetli geçimsizlik nedeni ile BOŞANMALARINA.

2- Dava tarihinden başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar devam edecek surette safahatta hükmolunan aylık 150,-YTL tedbir nafakasının davalıdan alınıp davacıya verilmesine.

3- Karşılıklı olarak vazgeçmelere binaen; davacı yanın yoksulluk nafakası, boşanmanın ferisi olarak manevi tazminat ile ferisi olmayan takılar ve genel alacağa ilişkin maddi tazminat ile davalı yanın manevi tazminat taleplerini reddine.

4- Alınması gereken 11,20-YTL ilam harcından peşin alınan harem mahsubu ile bakiye 1,10-YTL daha harem davalıdan alınarak hâzineye irad kaydına.

5- Yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi üzerinden hesaplanan takdiren 350,-YTL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.

6- Boşanmanın ferisi olmayan alacakları yönünden vazgeçme nedeni ile red olduğundan 11,20-YTL olan harem mahsubile geriye kalan 88,05-YTL harem istek halinde davacıya iadesine.

7- Boşanmanın ferisi olmayan alacaklarla ilgili yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi üzerinden hesaplanan 1.355.- YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.

Dair gerekçeli kararın taraflara tebliği edildiği tarihten itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak temyiz dilekçesi ile Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar taraf vekilleri ve davalı asilin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 27.05.2005

Katip

Hakim

Boşanma Kararı Örneği -7-

-KARAR-

Yukarıda açık adresi yazılı taraflarla ilgili olarak mahkememizde görülen BOŞANMA, VELAYET, NAFAKA, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT davasının açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı özetle, davalı ile 4 yıldır evli olduklarını ve bu evlilikten reşit olmayan M. adlı çocuklarının bulunduğunu, aralarında davalıdan kaynaklanan kusurlu hareketlerden dolayı şiddetli geçimsizlik bulunduğundan bahisle boşanmalarına, çocuğun velayetinin kendisine tevdii ile kendisi için 750.000.000-TL tedbir-yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiş safahatta davacı vekili önceki iddialarını tekrarla çocuğun babaya alışkın olduğunu ve baba yanında kaldığından bahisle davalıya verilmesini ve şahsi ilişki kurulmasını beyan etmiştir.

Davalı vekili boşanmayı kabul ettiklerini, ancak diğer talepleri kabul etmediklerini ve çocuğun velayetini babaya bırakılmasına savunmuştur.

Tarafların nüfus aile akit tablosunun tetkikinde 29.10.1998 tarihinde evlendiklerini ve bu evlilikten 08.09.1999 doğumlu M. Y. adlı çocuklarının dünyaya geldiği anlaşılmıştır.

Dava TMK’nın 166/1 maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma talebinden ibaret olup, tarafların iddia ve savunmaları, sosyal ve ekonomik durumlarına ait araştırmalar, sanık Yusuf Yılmaz tarafından müşteki Şengül Yılmaz’a karşı müessir fiili suçunu işlediğinden bahisle Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 09.10.2000 tarih ve 2000/18009 hz.sayılı evrakı, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına binaen; davalının sürekli davacıyı dövdüğü bu suretle davacı bakımından evlilik birliğinin çekilmez hal aldığı ve devamında gerek davacı için gerekse toplum için hiçbir yarar kalmadığı anlaşılmış olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Boşanmaya neden olan olayların ağırlığı ve davalı yanın kusuru, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminatın zenginlik ve yoksulluğa sebep olmama özelliği de göz önünde tutularak davacının elem ve ıstırabının bir nebze de olsa telafisi gayesiyle aşağıdaki şekilde manevi tazminata, davacının boşanmadan dolayı mevcut ve beklenen zararlarının telafisi için de aşağıdaki şekilde maddi tazminata hükmedilmiş, tarafların mutabakatları ve aşağıdaki belirtilen gerekçe ile çocuğun velayetinin davalı babaya tevdiine karar verilmiştir. Davacı kadının boşanmadan dolayı yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmış olmakla yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçeleri açıklandığı üzere;

1- Davanın KABULÜ ile; Erzincan ili, … ilçesi, … Köyü, Cilt No:…, Hane No:…’da nüfusa kayıtlı bulunan, … ve …’dan olma, … doğumlu DAVACI … ile yine aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan … ve …’den olma, … doğumlu DAVALI …’ın TMK’nm 166/1 maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik nedeni ile BOŞANMALARINA.

2- Tarafların mutakabatları ve küçüğün uzun zamandır davalı baba yanında olması da göz önünde tutularak tarafların müşterek çocuğu 08.09.1999 doğumlu M. Y.’ın velayet hakkını kullanma yetkisinin davalı babaya tevdiine, davacı anne ile çocuk arasında her ayın 1.ve 3.Cumartesi günleri, dini bayramların 2.günü saat 10.00’da yanına alıp ertesi gün aynı saatte teslim etmek ve her yıl 01 Temmuz günü saat 10.00’da yanma alıp 15 Temmuz günü saat 10.00’da teslim etmek suretiyle şahsi ilişki tesisine ve devamına.

3-  Safahatta davacı kadın için hükmolunan tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesine kadar devamına, yasal şartlar oluşmadığından davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine.

4- TMK’nın 174. maddesi uyarınca gerekçesi ayrıntılı karar da belirtildiği surette takdiren boşanmanın ferisi olarak 4.000.000.000-TL maddi ve 8.000.000.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine.

5- Kararın kesinleşmesine müteakip Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2000/18009 Hz.sayılı evrakının mahalline iadesine.

6-  Asgari ücret tarifesi üzerinden hesaplanan 350.- YTL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.

7- Davacının yapmış olduğu, 47,92-YTL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.

8- Peşin alınan harem mahsubu ile bakiye 6,24- YTL daha harem davalıdan alınarak hâzineye irad kaydına.

Dair gerekçeli kararın taraflara tebliği edildiği tarihten itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak temyiz dilekçesi ile Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 11.02.2005

Katip

Hakim

Boşanma Kararı Örneği -8-

-KARAR-

Yukarıda açık adresi yazılı taraflarla ilgili olarak mahkememizde görülen BOŞANMA, VELAYET, NAFAKA, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT davasının açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili özetle; tarafların 1986 tarihinde evlendiklerini ve bu evliliklerinden S. ile A. isimli çocuklarının olduğunu, taraflar arasında davalıdan kaynaklanan kusurlu davranışlardan dolayı şiddetli geçimsizlik bulunduğundan bahisle boşanmalarına , müşterek çocukların velayetlerinin müvekkiline tevdii ile davacı için 300.000.000-TL, her bir çocuk için 200.000.000-TL tedbir-iştirak-yoksulluk nafakası ve müvekkili lehine 10.000.000.000-TL maddi ve 10.000.000.000-TL manevi tazminata hükmedilmesine talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili boşanmayı kabul ettiklerini ancak boşanmanın ferilerinin reddini savunmuştur.

Tarafların nüfus kaydının tetkikinde 04.12.1986 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden 08.02.1992 doğumlu S. ve 20.07.1993 doğumlu A.A. isimli çocuklarının olduğu anlaşılmıştır.

Dava TMK’nun 166/1 maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma talebinden ibaret olup, tarafların iddia ve savunmaları, sosyal ve ekonomik durumlarına ait araştırmalar, tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamına binaen; davalının eşine sadakatsiz davranıp 1995 yılında evi terk ederek başka bir kadınla birlikte yaşadığı ve bu birliktelikten 2 tane de çocuğunun olduğu, bu suretle davacı bakımından evlilik birliğinin çekilmez hal aldığı, devamında hiçbir yarar kalmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçeleri açıklandığı üzere;

1- Davanın KABULÜ ile; Bayburt ili, … ilçesi, … Köyü, Cilt No:…, Hane No:…’de nüfusa kayıtlı … ve ../den olma, … doğumlu DAVACI … ile aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan … ve …’den olma, … doğumlu DAVALI ../m TMK’nın 166/1 maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanmalarına.

2- Tarafların müşterek çocukları 08.02.1992 doğumlu S. ve 20.07.1993 doğumlu A.A.’nın davacı anne yanında olması alıştığı ortamdan koparılmasının menfaatlerine ters düşmesi nedenleri ile velayet haklarını kullanma yetkisinin davacı anneye tevdiine, davalı baba ile küçükler arasında her ayın 1. ve 3.Cumartesi günleri, dini bayramların 2.günü saat 10.00’da yanma alıp ertesi günü saat 10.00’da teslim etmek , her yıl 01 Temmuz günü saat 10.00’da yanma alıp 20 Temmuz saat 10.00’da teslim etmek suretiyle şahsi ilişki tesisine.

3- Dava tarihinden başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar tedbir nafakası, hükmün kesinleşmesine müteakip davacı için yoksulluk, tarafların müşterek çocukları için iştirak nafakası adı altında davacı için 100.000.000-TL, tarafların müşterek çocukları için ayrı ayrı 75.000.000’er TL (toplam 250.000.000-TL) aylık nafakanın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine.

4- TMK’nın 174. maddesi uyarınca boşanmaya neden olan olaylarda tüm kusurun davalıda olması, olayın vehameti ve ağırlığı da nazara alınarak davalının mevcut ve muhtemel zedelenen menfaatlerini karşılamak ve çekmiş olduğu elem ve ızdırabın bir nebzede olsa telafisi için takdiren 4.000.000.000-TL maddi ve 4.000.000.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine , fazlaya ilişkin taleplerin reddine.

5- Peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 2.220.000-TL daha harcın davalıdan tahsili ile hâzineye irad kaydına.

6- Davacının sarf ettiği 41.760.000-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.

7- Davacı vekili için takdir edilen 300.000.000-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.

Dair gerekçeli kararın taraflara tebliği edildiği tarihten itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak te: nyiz dilekçesi ile Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 27.10.2004

Katip

Hakim

Boşanma Kararı Örneği -9-

KARAR

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan KARŞILIKLI BOŞANMA DAVASININ mahkememizce yapılan açık duruşması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile 17 günlük evli olduklarını, davalı eşinin kendisiyle evlilik yapmadan önce bir başkası ile fiili livata yaptığı için ve davalı eşinin bunu kendi ikrarı ile kendisine bildirmesi üzerine evlilik birliğinin bir çatı altında yürütme imkanının kalmadığından boşanma davası açma zorunluluğu hasıl olduğunu, yargılama yapılarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili karşı dava ve cevap dilekçesinde, davacının müvekkili ile ilişkiye girdiğinde kanama meydana gelmeyince daha önce başkasıyla ilişkiye girdiğinden şüphelenerek hastane ve savcılığa başvurduklarını, davacının müvekkiline karşı asılsız ve hakaretlerde bulunarak müvekkilini istemediğini söylediğini, yargılama yapılarak karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kusurlu olan davacının 10 Milyar TL Manevi tazminata hükmedilmesini ve aylık 100 Milyon TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Celp edilen nüfus kaydından tarafların 20.09.2002 tarihinde evlendikleri ve bu evliliklerinden müşterek çocuklarının bulunmadığı, davacı Birorun 1970 d.lu , davalı Arzu’nun 1981 d.lu olduğu anlaşılmıştır.

Dava 07.10.2002 tarihinde açılmıştır. Evlilik tarihi ise 20.09.2002 olması karşısında taraflar 17 gün evli kalmışlardır.

Davacı dilekçesinde davalının başkası ile fiili liveta yaptığım belirtmiş ise de, dosyaya ibraz edilen 02.12.2002 günlü Adlı Tıp Raporunda “davalının bakire olmadığı, Anüs’ün durumunun doğal olduğu fiili livata eylemine uğrayıp uğramadığı hususunda tıbbi yorum yapılamayacağı” belirtilmiştir.

Adli Tıp Raporu karşısında davacı tanık beyanlarına itibar edilmemiştir.

Davalı-Karşı davacı tanıkları, davalı karşı davacının amca oğlu ile bir ilişkilerinin olmadığını, tarafların 7 ay nişanlı kaldıklarını, çok iyi anlaştıklarını davalı Arzu’nun büyük abdestini tutamama gibi bir durumunun olmadığını, davacının ailesinin kendilerine hakarette bulunduklarını beyan etmişlerdir.

Dosya kapsamı, Adli Tıp Raporu dinlenen tanık beyanları karşısında fiili liveta durumu ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmesi yolunda gerekli kanaat hasıl olmuştur.

Karşı dava yönünden dosyadaki deliller Adli Tıp Raporu, tarafların evlilik süresi göz önüne alınarak tarafların anlaşamadıkları sabit olmuştur. Olayların akışı karşısında karşı davacı dava açmakta haklı görülmüştür. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün olmadığı anlaşıldığından tarafların boşanmalarına karar verilmesi yolunda gerekli kanat hasıl olmuştur.

Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, karşı davacının yaşı, davacının isnadı göz önüne alınarak MK’nın 174/2 maddesi kapsamında kişilik haklarına ağır saldırı mevcuttur. Tazminata esas olan fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralı (MK’nın 4.Md.) dikkate alınarak karşı davacı lehine taktirden 1 Milyar TL manevi Tazminat ve aylık 100 Milyon TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;

Davanın reddine

Dosya kapsamı mevcut deliller göz önüne alınarak karşı davanın kabulü ile …İli, … İlçesi, …Köyü, C:54 H:1687’de nüfusa kayıtlı … ve … oğlu … d.lu Davacı …ile aynı yer nüf. Kayıtlı… ve .kızı …d.lu Davalı…7m TMKnın 166/1 maddesi uyarınca BOŞANMALARINA

MK’nın 174/2 maddesi gereğince 1 Milyar TL Manevi Tazminatın karar kesinleştiğinde yasal faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, fazla talebin reddine

Aylık 100 Milyon TL Tedbir Nafakasının dava tarihinden itibaren davacıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine

Davacı-karşı davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına

Davacı-karşı davalı vekili yararına taktiren 350 Milyon TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine

Bakiye 5.140.000 TL eksik harem davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına

Davalı-karşı davacı tarafından yapılan 12.920.000 TL yargılama giderinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya verilmesine

Davalı-karşı davacı vekilinin davadan dolayı 350 Milyon TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine

Dair gerekçeli kararın taraflara tebliği edildiği tarihten itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak temyiz dilekçesi ile Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı  açıkça okunup anlatıldı.24.12.2004

Katip

Hakim

Boşanma Kararı Örneği -10-

-KARAR-

Yukarıda açık adresi yazılı taraflarla ilgili olarak mahkememizde görülen BOŞANMA,VELAYET, NAFAKA, MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT davasının açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili özetle; tarafların 1975 yılında evlendiklerini ve bu evliliklerinden reşit olmayan 17 yaşındaki S. ve ile reşit olan K. ve H. adlı çocuklarının bulunduğunu, davalıdan kaynaklanan kusurlu hareketlerden dolayı aralarında şiddetli geçimsizlik bulunduğundan bahisle boşanmalarına, küçük S.’un velayetinin davalıya tevdiine, 750.000.000-TL tedbir-yoksulluk nafakası, 40.000.000.000-TL manevi, 30.000.  000.000-TL de maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir

Davalı vekili özetle; iddiaların gerçek dışı olduğundan bahisle davanın reddini savunmuştur.

Davanın kabulüne dair Bakırköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.2002 tarih ve 2001/410-1114 sayılı karan Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15.10.2003 tarih ve 8022-13543 sayılı ilamı ile davacı lehine tedbir-yoksulluk nafakası ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken bundan zühul edilmesi nedenleri ile bozulmuş, usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmuştur.

Dava şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma, tedbir-yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinden ibaret olup; bozma sebepleri dışında diğer hususlar kesinleştiğinden yeniden kesinleşen hususlar hakkında karar verilmesine gerek duyulmamış olup, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, adli rapor, tanık anlatımları ve bil hassa bozma ilamına binaen; boşanmaya neden olan olaylarda davacıyı dövüp başka kadınla ilişkiye giren davalının kusurlu olduğu söz konusu olayların davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve davacının manevi tazminata hak kazandığı, boşanma neticesinde davacının yoksulluğa düşeceğinin sabit olduğu bu hali ile de davacının yoksulluk nafakasına da müstahak olduğu anlaşılmış olmakla aşağıda belirtilen gerekçelerle davacı lehine tedbir-yoksulluk nafakası ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği vicdani kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçeleri açıklandığı üzere;

1- Daha önce hükmedilen ve kesinleşen hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına.

2- Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyette göz önünde tutularak dava tarihinden başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar aylık 200.-YTL tedbir nafakası, hükmün kesinleşmesinden sonra aylı 400.-YTL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine. Daha önce ara kararı ile bağlanan tedbir nafakasının göz önünde bulunulmasına.

3- 743 sayılı Medeni Kanun’un 143 maddesi uyarınca boşanmaya neden olan olaylardaki davalının kusurunun ağırlığı ve yoğunluğu, davacının boşanmaya neden olan olaylarda çekmiş olduğu elem ve ıstırabın bir nebzede olsa giderilmesi için tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ve günün ekonomik koşullan, manevi tazminatın zenginleşmeye ve yoksulluğa sebebiyet veremeyeceği ilkesi ve hakkaniyet de göz önünde bulundurularak takdiren 20.000.-YTL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine.

4- Davacı tarafından sarf edilen 47.90-YTL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.

5- Almması gereken 11,20-YTL ilam harcından peşin alman harem mahsubu ile bakiye 3,32-YTL harem davalıdan alınarak hâzineye irad kaydına.

6- Yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi üzerinden hesaplanan 350,-YTL avukatlık ücretini davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.

Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlamak sureti ile mahkememize 15 günlük süre içinde ibraz edilecek dilekçe ile Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere davacı ve vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07.10.2005

Katip

Hakim

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir