Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat
Boşanma davalarında davacının maddi ve manevi tazminat talep etmesi mümkündür. Boşanma davalarında talep edilen tazminat türlerini öncelikle “maddi tazminat” sonrasında “manevi tazminat” başlıkları altında ele alacağız.
Boşanma Davasında Maddi Tazminat
Medeni Kanunumuz boşanmada kusuru bulunmayan eşe, boşanma yüzünden uğramış olduğu zararların kısmen giderilmesi amacıyla maddi tazminat talep etme hakkını tanımaktadır. Gerçekten, MK. m. 143/1 uyarınca, «mevcut ve hatta muntazar bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kabahatsiz karı veya kocanın, kabahatli olan taraftan münasip maddi bir tazminat talebine hakkı vardır».
Yukarıda anılan madde uyarınca boşanan eşlerden birinin diğerinden maddi tazminat talep edebilmesi için, bazı şartların gerçekleşmiş olması lazımdır:
1) Tazminat isteyen eş kusursuz olmalıdır:
Maddi tazminat talep edebilmek için, talepte bulunan eşin kusursuz olması gerekir. Burada «kusursuz olma» deyimine verilecek anlam son derece önemlidir. Gerçekten, kusursuz olmadan maksat acaba tazminat talebinde bulunacak eşin mutlak kusursuzluğu mudur?
Maddi tazminat isteyecek tarafın mutlak olarak kusursuz olması gerekmez. Zira bir boşanma davasında eşlerden birinin mutlak olarak kusursuz olması pek nadirdir. Çoğunlukla iki eşin de kusurlu olması mümkündür. Eğer tazminat talep edecek eşin mutlak surette kusursuz olması aranacak olursa bu durum maddi tazminat talebinin sınırlarını çok daraltır. Böyle bir durumda maddi tazminat sadece istisnai hallerde söz konusu olur. Böylece maddi tazminat uygulaması önemini yitirmiş hale gelir.
Bu nedenle, kusursuzluk konusunda Yüksek Mahkemenin bir kararında getirdiği şu ölçüye uyulmakta yarar vardır: Acaba tazminat talebinde bulunan eşin herhangi bir kusuru ile evlilik birliğinin ortadan kalkması arasında sebep ve netice ilişkisi var mıdır? Eğer hakim böyle bir illiyet ilişkisini tespit ederse, tazminat talep eden eşin kusursuzluğunu kabul etmeyecektir. Tazminat talep eden eşin kusurları bulunmakla beraber, bunlar evlilik birliğinin ortadan kalkmasına sebep olan diğer olaylara nispetle ikinci derecede kalıyor veya bir takım kışkırtmaların, tahriklerin basit birer reaksiyonu olmaktan ileri gitmiyorsa, onu yine kusursuz saymak gerekir, fakat bu son durumda hakim müterafık(zarar görenin kusuru) kusur dolayısıyla B.K. m. 44 hükmünü uygulayarak tazminat miktarında indirme yapabilir.
2) Davalı eş kusurlu olmalıdır:
Maddi tazminata hükmedilebilmesi için, davalı eşin kusurlu olması gerekir. Eğer davalı eş bir kusuru ile boşanmaya sebebiyet vermiş bulunmuyorsa, onun aleyhinde tazminata hükmedilemez. Örneğin akıl hastalığı sebebiyle boşanmada davalı eşin kusurlu olduğundan söz edilemeyeceği gibi, şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmada da bazen her iki eşin de kusursuz olması mümkündür. İşte bu gibi hallerde davalı eş kusurlu olmadığından tazminata karar vermek imkanı yoktur.
3) Tazminat isteyen eşin mevcut veya muntazar(beklenen) bir menfaati boşanma yüzünden ihlal edilmiş olmalıdır :
Mevcut menfaat: evlilik birliği boşanmayla ortadan kalkmamış olsaydı, kusursuz eşin sağlamaya devam edecek olduğu yararlardır. Bunlara örnek olarak, karı veya kocanın nafaka haklarının ortadan kalkmasını, evlenme sözleşmesinden doğan istifade haklarının kaybedilmesini, kusursuz olan eşin boşanma neticesinde diğerine ait malları, sermayeyi iadeye, ticarethaneyi tasfiyeye mecbur olmasını örnek verebiliriz. Buna karşılık, evlenme sırasında yapılan masraflar ile evlenme münasebetiyle verilen hediyeler, maddi tazminat olarak istenemez.
Beklenen (muntazar) menfaat ise, sağlanmış veya sağlanmakta olan bir menfaat olmayıp, kusursuz eşin evlilik devam etmiş olsaydı ileride sağlayacak olduğu bir takım yararlar demektir. Bunlara örnek olarak nafaka, eşler arasındaki ölüme bağlı tasarruflardan veya sigortadan mütevellit bir alacak, karının kocasının iş yerinde çalışmasından elde ettiği gelir gibi menfaatler zikredilebilir.
Boşanmada Maddi Tazminatın Miktarı
Maddi tazminatın miktarını hakim takdir hakkına dayanarak tespit eder. Ancak hakim bunu yaparken;
- Her iki tarafın ekonomik ve sosyal durumlarını,
- Evliliğin devam müddetini,
- Eşlerin boşanmadaki kusur derecelerini de göz önünde bulundurmalıdır.
Nitekim Medeni Kanun m. 143/1’de de «münasip maddi bir tazminat» denilmekte olmasından da, kusursuz eşin boşanma yüzünden uğramış olduğu bütün zararların ödetilmesinin zaruri olmadığı anlaşılmaktadır.
Tazminatın şeklini de hakim takdir eder. Tazminat belirli bir meblağın ödenmesi şeklinde olabileceği gibi, bazı malların davacıya verilmesi biçiminde de olabilir.
Nihayet belirtilmesi gereken son bir nokta da, maddi tazminata ancak talep üzerine hükmedilebileceğidir; yani bir talep olmaksızın hakim kendiliğinden maddi tazminata hükmedemez. Hakimin hükmedeceği maddi tazminat miktarı kesin olup, sonradan azaltılıp çoğaltılamaz.
Maddi tazminat, boşanma davası görülürken istenebileceği gibi, boşanma hükmü kesinleştikten sonra ayrı bir dava ile de talep edilebilir. Adana ilinde boşanma avukatı olan Saim İncekaş; maddi ve manevi tazminatın boşanma davası ile birlikte talep edilmesinin daha sağlıklı olacağını söylemektedir.
Boşanma Davasında Manevi Tazminat
Kanunumuz boşanmada kusursuz olan eşe sadece maddi değil, manevi tazminat talep etme hakkını da bahşetmiştir. Gerçekten m. 143/11 ye göre, «boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler kabahatsiz karı veya kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir surette haleldar etmiş ise, hakim manevi tazminat nameli muayyen bir meblağ dahi hükmedebilir».
Boşanan eşlerden birinin diğerinden manevi tazminat talep edebilmesi için, aşağıdaki şartların gerçekleşmiş olması gerekir:
1) Tazminat isteyen eş kusursuz olmalıdır :
Maddi tazminatla ilgili açıklamalar aynen manevi tazminat bakımından da geçerlidir.
2) Davalı eş kusurlu olmalıdır:
Manevi tazminat talep edebilmek için, davalı eşin kusurlu olması şarttır. Ancak kanun koyucu burada B.K. m. 49’dakinin aksine, davalının kusurunun ağır olmasını aramamıştır. Önemli olan, kusurun ağır olup olmaması değil, fakat kusursuz eşin şahsiyet haklarının ağır derecede ihlal edilmiş bulunmasıdır.
3) Tazminat isteyen eşin şahsiyet hakları ağır şekilde ihlal edilmiş olmalıdır:
Manevi tazminat istenebilmesi için, her şeyden önce boşanmaya sebep olan hadiseler kusursuz eşin «şahsiyet(kişilik) haklarını ihlal etmiş» olmalıdır. Ancak ihlalin ağır olması da gerekir.
Kusursuz eşin şahsiyet haklarının hangi hallerde ağır derecede ihlal edilmiş olduğu, boşanmaya sebep olmuş bulunan hadiselerin mahiyetine ve kusursuz eşin duyduğu elem ve üzüntünün derecesine göre tayin edilir. Örneğin «eşlerden birinin kusuru sonucu vaki olan(meydana gelen) bir boşanmada diğer eş çok büyük bir manevi ıstıraba maruz kalmış, bu yüzden sıhhati ve sinirleri bozulmuşsa, yahut bu boşanma kabahatsiz eşin aleyhine birtakım dedikodulara yol açmış olduğu için onu çok büyük bir kedere düşürmüşse, onun lehine bir manevi tazminat talebi hakkı doğacağını kabul etmek lazımdır».
Diğer eşin şahsiyet haklarının ağır derecede ihlali ekseriya zina sebebiyle boşanmalarda söz konusudur. Ekseriya diyoruz, zira «eşinin zina işlemesine hiç aldırmayan, duyguları bundan rencide olmayan taraf —boşanma davasını açsa bile— manevi tazminat isteyemez» .
Kusursuz eşin, kendi eşiyle zina yapmış olan üçüncü şahıstan manevi tazminat talep edip edemeyeceği konusunda Prof. Velidedeoğlu şöyle diyor : «Bu suale cevap verebilmek için üçüncü şahsın, bu işte kötü niyetli olup olmadığına bakmak lazımdır. Eğer bu işi, karşısındakinin kiminle evli olduğunu bile bile, yani kasden yapmış ise, o zaman BK. m. 41/11 ve 49 hükümlerine göre, bu üçüncü şahıstan diğer eşin manevi tazminat talep edebileceğini kabul etmek lazımdır, zira ortada bir haksız fiil mevcuttur» .
Manevi Tazminatın Miktarı
Manevi tazminatın miktarını da, maddi tazminatta olduğu gibi hakim tayin eder. Burada hakimin, davacı eşin boşanma yüzünden şahsiyet haklarının ne surette haleldar olduğunu tespit etmesi gerekir. Hakim boşanmaya sebep olan hadisenin ağırlığına göre manevi tazminatın miktarını tayin edecektir. Diğer taraftan manevi tazminatın miktarının, davalının mali gücüyle mütenasip olması da gerekir. Örneğin Adana’da bir boşanma davasında hakim mali gücü bulunmayan kusurlu eş aleyhine manevi tazminat olarak sembolik bir tutar hükmetmiştir.
Hakimin manevi tazminat olarak mutlaka belli bir miktar paraya hükmetmesi lazımdır; BK. m. 49/11 de olduğu gibi paradan başka bir şeye hükmedemez. Zira MK. m. 143/11 de açıkça «muayyen bir meblağ» dan söz edilmektedir. Federal Mahkemenin içtihadı da bu istikamettedir .
Manevi tazminata da, aynen maddi tazminatta olduğu gibi talep üzerine hükmedilebilir. Aynı şekilde manevi tazminat da boşanma davası görülürken istenebileceği gibi, daha sonra ayrı bir davayla da istenebilir.
Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminata İlişkin Yüksek Mahkeme Kararları
Aldatan Eşin Sevgilisine Karşı Tazminat İstenebilir Mi?
Yüksek Mahkeme, aldatan eşin sevgilisinden tazminat talep edilemeyeceğine hükmetmiştir. Söz konusu tazminatın talep edilebilmesi için kişinin evliliği bozarak ona zarar vermesi özel kastına sahip olması gerekmektedir.
Davacının, eşiyle birlikte olduğu gerekçesiyle davalıdan tazminat isteminde bulunmasının yasal dayanağı ise Türk Borçlar Kanunu 49 ve 58. maddeleridir. Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Davalının, davacının eşiyle birliktelik kurarak eşin sadakat yükümlülüğünü ihlal eyleminin tarafı olması davacıya yönelik olarak emredici bir hukuk kuralını ihlal niteliğinde değildir. Diğer bir anlatımla davalının eylemini yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmamaktadır. Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca “ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür” Ne var ki bu durumda tazminat borcunun doğabilmesi için ahlaka aykırı eylemde bulunanın kasten hareket etmesi gereklidir.
Davacı ile davalının önceye dayalı bir husumeti bulunmayıp, davalının davacının evlilik birliğini bozarak ona zarar verme özel kastıyla hareket ettiği iddia ve ispat edilmemiştir. Bu durumda söz konusu ilişkinin kişi hürriyeti ve irade serbestisi kapsamında kurulduğu, davacıya karşı sorumlu olanın evlilik birliğinin tarafı olmayı seçen dava dışı eşi olduğu, davalının eyleminin haksız bir fiil olarak kabul edilemeyecek olmasından dolayı müteselsil sorumluluğunun da bulunmadığının kabulü gerekir.
Islah Dilekçesi ile Sonradan Maddi ve Manevi Tazminat İstenemeyeceği
Davacı kadın 26.06.2014 havale tarihli dava dilekçesinde davalıdan hiçbir nafaka ve maddi/manevi tazminat talebi olmadığını belirtmiş fakat davacı kadın vekili 19.09.2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi/manevi tazminat ve tedbir/yoksulluk nafakası taleplerinde bulunmuştur. Mahkemece davacının boşanmanın fer’i niteliğindeki tazminat ve nafaka talepleri kısmen kabul edilmiş ve kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. Davacı kadının dava dilekçesindeki beyanı tazminatlardan ve kendisi için nafaka taleplerinden feragat açıklaması niteliğindedir. Bu taleplerin, sonradan ıslah dilekçesi ile tekrar istenmiş olması, feragat beyanı karşısında sonuç doğurmaz. Feragatle ilgili taraf işleminin ıslahla geri alınması, yasal olarak mümkün değildir. Bu husus gözetilerek, davacının maddi tazminat (TMK m.174/1) ile manevi tazminat (TMK m.174/2) taleplerinin ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Erkeğin Davranışları Kadının Kişiliğini Zedeler Nitelikte Değildir, Manevi Tazminat Doğmaz
Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için boşanmaya sebep olan olayların tazminat talep eden tarafın kişilik haklarım zedelemiş olması zorunludur (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Dosya kapsamından ve Tanık ifadelerinden davalı erkeğin, eşi ve çocukları ile ilgilenmediği gibi onların ihtiyaçlarını karşılamadığı, kendisine ait marketini yüklü bir miktara devrettiği, bu parayı ailesi için harcamadığı, evin ihtiyaçlarına katkıda bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı erkeğin başkaca kusurlu davranışı kanıtlanamamıştır. Erkeğe kusur olarak yüklenen bu eylemleri kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. (1)
Maddi ve Manevi Tazminata Faiz Boşanma Kararının Kesinleşmesi ile İşletilir
Boşanma kararıyla birlikte hüküm altına alınan boşanmanın fer’isi niteliğindeki maddi ve manevi tazminat, ancak Boşanma hükmünün kesinleşmesiyle muaccel hale gelir. Muaccel hale gelmeden de tazminatlara faiz yürütülemez. (2016/8722 E. , 2017/14309 K)
Boşanma Davasında Davalı Maddi Manevi Tazminat İsteyemez
Usulüne uygun olarak bir karşı dava açılmamış ise davalı taraf boşanma davasında tazminat talep edemez. Davacı taraf ise dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat talep etmemiş olsa dahi davanın her aşamasında tazminat talebinde bulunabilir.
Tazminat Yönünden Kesinleşen Dosyada İhtiyati Haciz İstenebilir
Tekirdağ Aile Mahkemesinin 25.02.2014 tarihli 2013/614 esas, 2014/123 karar sayılı ilamıyla tarafların boşanmalarına karar verildiği, aynı kararla kadın lehine ilamda yazılı miktarlarda maddi ve manevi tazminata hükmedildiği, ilamın boşanmaya ilişkin bölümünün temyiz edilmediği tazminata ilişkin kısmının taraflarca temyiz edildiği; Yargıtayca 18.06.2014 tarihinde onandığı, karar düzeltme talebinde bulunulduğu bu talebin henüz incelenmediği görülmektedir.
Kural olarak para alacaklarına ilişkin bir ilamın icrası için kesinleşmesi gerekmez. Boşanma kararında yer alan boşanma sebebiyle hüküm altına alınmış olan bir para alacağı, hükmün boşanmaya ilişkin bölümü kesinleşmemişse icra edilemez. Boşanma kısmı kesinleşmiş ise, para alacağına ilişkin bölümün icra olabilmesi için bu bölümün kesinleşmiş olmasına lüzum yoktur. Bu açıklamalar para alacağına ilişkin ilamların icrası içindir. Talep, ilamın icrasıyla ilgili olmayıp, ihtiyati hacze ilişkindir. Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü bir şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir (İc.İf.K.m.257/1). Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ise borçlunun muayyen bir yerleşim yeri yoksa ya da taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklarının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı istenebilir. İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 84’ncü maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz (İc.İfl.K.m.259/1-2). Davacının ihtiyati haciz talebinin yukarıdaki esaslar çerçevesinde değerlendirilerek hasıl olacak neticesine göre karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.(Esas : 2014/25110, Karar : 2015/7519, Tarih : 14.04.2015)
Kaynaklar: