Boşanma davalarında tüm tanıklar dinlendikten sonra taraflar tanıkların beyanlarına karşı beyanda bulunmak isteyeceklerdir. Uygulamada avukatlar arasında bu duruma “esasa ilişkin beyan” da denmektedir. Esasa ilişkin beyan dilekçesinde yapılan şey davanın o aşamasına kadar toplanan delilleri iddia ve savunma çerçevesinde yerlerine oturtmaktadır. Örneğin sadakatsizlik iddiasını gördüğünü söyleyen tanığın beyanına dayanarak mahkemenin dikkatini çekmeniz faydalı olacaktır. Adana boşanma avukatlarından Saim İNCEKAŞ tarafından paylaşılan “esasa ilişkin beyan dilekçeleri” aşağıdaki gibidir.
Boşanma Davasında Esas Hakkında Beyan Dilekçesi -1-
ADANA 2. AİLE MAHKEMESİ
SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DAVALI:
VEKİLİ: Avukat Saim İNCEKAŞ- Turhan Cemal Beriker Bulvarı, Ziya Algan İş Merkezi No:9 K:5 D:41, 01010 Seyhan/ADANA
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU: Davaya beyanlarımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
AİLESİNİN KÖTÜ DAVRANIŞLARINA SESSİZ KALAN ERKEK EŞİN KUSURLU OLMASI VE BU DAVRANIŞIN KADININ KİŞİLİK HAKLARINI ZEDELEYİCİ NİTELİKTE OLMASI
2. YHD 2014/24269 E. 2015/10184 K. 14.05.2015: “Eşine yönelik olarak ‘istemiyorum, zorla mı sevdireceksiniz, yüzünde tüy var, leke var’ şeklinde sözler söyleyip, ailesinin evliliğe olumsuz müdahalelerine sessiz kalan ve son olayda müşterek haneye dönen eşini zorla geri gönderen eşini davalı-davalı erkeğin….. Kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğun ve erkeğin bu kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunun anlaşılması”
EŞİNE İLGİSİZ DAVRANAN ERKEĞİN KUSURLU OLMASI
2. YHD 2016/949 E. 2017/5576 K. 08.05.2017: “Davalı-karşı davacı erkeğin eşine karşı ilgisiz davrandığı ve birlik görevlerini yapmadığı anlaşılmaktadır. Olayların akışı karşısında davacı-karşı davalı kadın da dava açmakta haklıdır”
BİRLİKTE YAŞAMAKTAN KAÇINAN EŞ TAMAMEN KUSURLUDUR.
2. YHD 2015/10663 E., 2016/348 K., 12.01.2016 TARİH: “Birlikte yaşamaktan kaçınarak ailesinin yanına giden ve birlik görevlerini ihmal eden davacı kadın boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurludur…. Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacı kadının tutum ve davranışlarından kaynaklanmıştır”
TALEP VE SONUÇ: Davanın konusuna ilişkin Yargıtay kararlarımızın dikkate alınmasını talep ediyoruz. tarih
Boşanma Davasında Esas Hakkında Beyan Dilekçesi -2-
X 5. AİLE MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO :2018/480 E.
BEYANDA BULUNAN
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVACI :
VEKİLİ :
KONU : Dosya esasına ilişkin beyanlarımızın sunulmasına ilişkindir.
AÇIKLAMALAR :
Esasa İlişkin Beyanlar
1-) Müvekkilim X ile davacı X 23.10.2011 tarihinde evlenmiş olup 29.01.2014 doğum tarihli X ve 10.08.2015 doğum tarihli Ali Dursun isminde iki müşterek çocukları bulunmaktadır.
2-) Davacı taraf ilk dilekçesinden itibaren müvekkilimin emri vakileri ile psikolojik baskı yaptığını iddia etmiş ancak yine aynı taraf 18.07.2018 tarihli cevaba cevap dilekçesinin 3. Maddesinde X’un hem tatile hem arkadaşının düğününe gittiği belirtilmişti yine kendilerinin söylediği gibi doğuma 3 hafta kala riskli bir gebelik mevcutken samimi bir arkadaşının düğününe gitmesi eşine bu konuda ısrarda bulunmayıp onun ve bebeğinin sağlığını düşünmesi kusur olmuştur iddia edildiği üzere müvekkilim emri vaki yapan biri olsa düğüne eşiyle katılmak ve arkadaşlarının yanında yalnız kalmak istemezdi.
3-)Davacı eş müvekkilin kendi ailesini istemediğini iddia etmişlerdir. Ancak mevcut tanık beyanlarından görüleceği üzere davacının annesinin özellikle kız kardeşinin aile konutundaki tüm olaylardan ayrıntısıyla haberi vardır karşı taraf müvekkilimin annesinden rahatsız olup her şeye karıştığını iddia ederken kendi ailesinin müdahalesinden bihaber davranmıştır. Aile mahremiyetinin açık olmasından rahatsız olan müvekkilim bu yüzden zaman zaman kendi evinde rahat edememiş bu da eşine karşı hal ve tavırlarında değişikliğe sebep olmuştur. Aynı zamanda annelik içgüdüsü ile müvekkilimin annesinin yardımları yanlış anlaşılmış ve davacı taraf müvekkilimin ailesini kabullenememiştir.
4-) Karşı tarafın yine iddiaları müvekkilimin mutfak masrafları dahil hiçbir ihtiyaçlarını karşılamadığı yönündedir ancak taraf beyanlarına bakıldığında kendisi yiyecek yağ ve ekmekleri bile bulunmadığını söylemiş annesi ise mutfak masraflarının %75 inin kendileri tarafından karşılandığını beyan etmiştir bunlar dışında kız kardeş ise mutfak masraflarına Niğde’den geldikçe eşi ve kendisinin yardım ettiğini belirtmiştir mevcut tanık beyanlarındaki tutarsızlık bu durumun asılsız olduğunun ispatıdır.
5-)10.12.2018 tarihli davacının kız kardeşinin verdiği beyanda da yatak odası ve beyaz eşyayı kendilerinin aldığını salon takımını ise enişte ve balasının ödediğini söylemiştir ancak davacının annesi X tarihli beyanında oturma grubu ve bir avize dışında kalanların kendilerinin aldığını iddia etmiş ayrıca salon takımını yalnızca kızının ödediğini söylemiştir Sn. mahkemenin de takdir edeceği üzere taraf beyanlarında yine bir tutarsızlık olup iddiaların asılsızlığı belirlenmiştir.
6-)Müvekkilimin davacı tarafın ailesi ile anlaşamadığı onlarla görüşmek istemediği ve ziyaretlerine gitmediği iddialarına yine taraf beyanlarında bulunan bir tutarsızlık ile açıklık getirmek istiyoruz davacının kız kardeşi olan X 10.12.2018 tarihli beyanında ablasının yalnızca bayramın 2. Günü anne ve babasının evine geldiğini bayram ziyaretleri dışında hiç gelmediklerini söylemiş eşi X ise yine aynı tarihli duruşmada davalı ve davacı tarafın kendi evlerine birkaç kere geldiğini onlarında aynı şekilde oraya gittiğini bunun dışında çoğunlukla kayınpederinin evinde birlikte olduğunu söylemiştir. Taraf beyanlarında ki tutarsızlıktan görüleceği üzere müvekkilim iddia edildiğinin aksine eşinin ailesiyle sürekli olarak görüşmüş ve ziyaretlerde bulunmuştur.
Kaldı ki; tanık beyanlarından dikkat edilirse davacı tarafın anne, baba, kız kardeşi hatta kız kardeşinin eşi bile bir aile için mahremiyet olan her şeyi ayrıntılı şekilde birçok konu hakkında beyanda bulunmuştur ancak evliliğe karıştığı hatta birçok şeye karar verdiği iddia edilen davalı tarafın annesinin beyanına bakıldığında anlaşılacağı üzere evlilikteki birçok şeyden habersiz olup genel beyanlarda bulunmuştur.
7-) Davacı taraf ve müvekkilimin 29.01.2014 doğum tarihli X ve 10.08.2015 doğum tarihli X isminde iki müşterek çocukları bulunmaktadır. Çocukların doğum tarihlerinden de anlaşılacağı üzere eşler 2015 yılına kadar olan sorunlarını halletmiş davacı taraf müvekkilimi affedip iki çocuk dünyaya getirmiştir. Muhakkak bir kadın eşini affetmeden ve sorunlarını tamamen çözmeden müvekkilimin iki çocuğunun babası olmasına fırsat vermezdi.
😎 Müvekkilim çocuklarına karşı iş yoğunluğuna rağmen gereken özeni gösterip babalık sorumluluğunu yerine getirmiştir. Müşterek çocukların hiçbir giderine davacı taraf yardımda bulunmayıp çocukların tüm kişisel masraflarını müvekkilim eksiksiz karşılamıştır. 4 yaşında bir çocuğun hastalanması olağan bir durum olup babasının çocukla ilgilenmediğini göstermez. Ayrıca iki küçük çocuk, taraf beyanlarında da görüldüğü üzere annesi bakımındayken de birkaç kere rahatsızlanmış ve müvekkilimin desteği ile hastanede tedavi görmüştür.
9-) Müvekkilim sürekli olarak davacı tarafın iftiralarına maruz kalmaktadır çalışanı olan X ile eşinin sürekli talep edip kendisinden istediği lüks hayat şartlarını karşılamak için iş konusunda telefon görüşmeleri yapmış bu görüşmelerini uygun saatlerde gerçekleştirmiştir. Hts kayıtlarında çıkan yalnızca 3 gün gece yarısında olan ve konuşma olmayıp yalnızca çaldır kapat yapılan arama saatlerinde müvekkilim iş yorgunluğu ile uyumuş olup bu aramaları kimin yaptığını bilmemektedir. Yine karşı tarafın iddiaları üzerine aynı otelde kalıp kalmadıkları araştırılmış ancak bu durum davalı tarafın aleyhine sonuçlanmış ve otelde iki farklı oda ayırt edildiği görülmektedir.
Boşanma davasında beyan dilekçesi örneği
ADANA 2. AİLE MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
DOSYA NO :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVACI :
VEKİLİ :
YASAL TEBLİĞ
TARİHİ :
KONU : Yasal süresi içinde davaya ikinci cevaplarımızdan ibarettir.
AÇIKLAMALARIMIZ :
Davacı tarafın cevaba cevap dilekçesine karşı ikinci cevap dilekçesi verme zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki;
Müvekkilin eşine karşı sadakatsiz davrandığı iddiası doğru değildir. Karşı tarafın davranışları yüzünden müvekkil, patronundan uyarı dahi almıştır. Gerekli belgeler Sayın Mahkemenize daha önce sunulmuştur.
Davacı, evliliklerinin ilk senesinden beri evlilik birliğinin gerektirdiği şekilde davranmamıştır. Çalışmadığı dönemler de dahil olmak üzere evde yemek yapmamış, çamaşır yıkamamış, ütü yapmamış, müvekkille aynı yatakta dahi uyumamıştır. Bu durum davacı tarafından cevaba cevap dilekçesinde ikrar edilmiştir. Ancak gerekçe olarak müvekkilin patronu ile görüntülü bir şekilde rahat konuşmak istemesinin gösterilmesi gerçekçi değildir. Kaldı ki böyle bir durumda bir kadın eş tarafından bu istek normal görülüp ayrı uyumayı kabul etmesi inandırıcı da değildir. Karşı taraf dava dilekçesinde dayandıkları zina sebebine delil bulmaya çalışmaktadır.
Davacı taraf, müşterek çocuk ile müvekkilimin görüşmesine müsaade etmemektedir. Davacı tarafın sağlıklı ilişkinin kurulmasına yardımcı olması gerekirken tam aksine, müşterek çocuğun babası olan müvekkilimi hafızasından silmeye çalışmaktadır. Bu sebeple müvekkilim ile müşterek çocuk arasındaki kişisel ilişkinin Sayın Mahkemeniz marifetiyle ve ivedilikle kurulması gerekmektedir.
Davacı tarafın dilekçesinde yer alan iddiaları tamamen asılsızdır ve kabul etmek mümkün değildir.
HUKUKİ NEDENLER :TMK, HMK, Yargıtay kararları ve İlgili Mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER :Tanık beyanları (isimleri daha sonra bildirilecektir.), işyerinden verilen uyarı belgesi, 01.01.2019 tarihli ifade tutanağı, banka kredi kartı ve kredi hesap dökümleri, uzman raporu, ikrar, yemin, bilirkişi, keşif vs. her türlü deliller.
NETİCE ve TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle;
1-Açıklanan sebeplerle yetki ilk itirazımız kabul edilerek, dosyanın yetkili olan İstanbul Mahkemelerine GÖNDERİLMESİNE,
2- İstanbul 1. Aile Mahkemesi’nde 2019/560 Esas No ile tarafımızca Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması sebebiyle açılmış olan boşanma davası ile işbu davanın arasında bulunan bağlantı sebebiyle dosyaların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
3- Davacı tarafın AĞIR KUSURLU sayılarak tarafların evlilik birliğinin temelinde sarsılması nedeniyle BOŞANMALARINA,
4- Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı tarafın ağır kusurlu oluşu göz önünde tutularak TAZMİNAT TALEPLERİNİN REDDİNE,
5- Davacı tarafın sigortalı bir işte çalışması, müşterek çocuğun ihtiyaçlarının müvekkilim tarafından karşılanması, davacı tarafın ailesi ile yaşıyor olması ve boşanma ile birlikte yoksulluğa düşmeyeceğinin açık oluşu gibi sebeplerle TEDBİR NAFAKASI VE YOKSULLUK NAFAKASI TALEBİNİN REDDİNE,
6- Müvekkilimin ekonomik durumu da göz önüne alınarak müşterek çocuk lehine UYGUN BİR MİKTARDA İŞTİRAK NAFAKASINA HÜKMEDİLMESİNE,
7- Dava dilekçesinde talep edilen ziynet eşyalarının davacı tarafın ailesinde oluşu, müvekkilin söz konusu altınları hiç kullanmamış oluşu ve altınların nerede olduğu ve akıbeti konusunda bir bilgisinin olmaması sebepleriyle ZİYNET EŞYASI TALEBİNİN REDDİNE,
8- Anlatılan sebeplerle müşterek çocuk ile müvekkilim arasındaki KİŞİSEL İLİŞKİNİN İVEDİLİKLE TESİS EDİLMESİNE,
9- Uzman görüşü sonrasında alınacak çocuğun rızasıyla birlikte, MÜŞTEREK ÇOCUĞUN VELAYETİNİN MÜVEKKİLİM ÜZERİNE BIRAKILMASINA,
10- Yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini vekaleten saygılarımızla arz ve talep ederiz. tarih
Boşanma Esasa İlişkin Beyan
ADANA … AİLE MAHKEMESİ
SAYIN HAKİMLİĞİNE
DOSYA NO: .
DAVALI/KARŞI DAVACI:
VEKİLİ:
DAVACI/KARŞI DAVALI:
KONU:Tanık beyanlarına karşı beyanlarımız ve esasa yönelik beyanlarımız hakkındadır.
AÇIKLAMALAR:
A-DAVALI TANIKLARIN İFADELERİNE KARŞI BEYANLARIMIZ
1-DAVALI TANIĞI xxxxxxx’IN İFADELERİNE KARŞI:
Tanık beyanında ”Davalı gelinimin evden gitmesini istiyor. Davacı oğlumun Fatma isimli bir kadınla ilişkisi vardır, hatta bu kadın benim evime kadar geldi, bu kadın beni oğlumla görüştürmemekle tehdit ediyor. Davalı gelinimin evlilik birliğinde bir kusur yoktur. Kusur oğluma aittir ve eşine sahip çıkmamıştır. Davacı oğlum davalıyı döverdi. Davacı oğlum 1 yıldır Fatma isimli bir kadınla yaşamaktadır.” ifadelerinde bulunmuştur. Böylece karşı dava dilekçemizde de belirttiğimiz ”davacı/karşı davalının müvekkilime uygulamış olduğu FİZİKSEL VE EKONOMİK ŞİDDET, SADAKATSIZ DAVRANIŞLAR ve ALDATMA EYLEMİ” hususlarını tanık beyanıyla da desteklemiş olmaktayız.
Tanığın ifadeleri tamamıyla gerçeği yansıtmaktadır. Evlilik birliğinin bozulmasında esas sorumlunun kusurlu davranışları ve sadakat yükümlülüğünün ihlali sebebiyle davacı taraf olduğu tanığın şahitliği ile de ispatlanmıştır.
2-DAVALI TANIĞI xxxxxxx’IN İFADELERİNE KARŞI:
Tanık beyanında ”Davacı oğlum, başka bir kadınla yaşamaktadır. Davalı gelinimin evlilik birliğinde üstüne düşen sorumluluklarla ilgili hiçbir ihmali yoktur. Davalı gelinim küsüp İzmir’e gitmişti. Davacı onu ve çocukları getirtti ama kendisi eve gelmedi. Davacı oğlumun davalıya karşı küfürlü sözleri çok olur. Davacı oğlum şu an Fatma isimli kadınla birlikte yaşamaktadır. Daha önce de yaşıyordu, o evi ben boşalttırmıştım.” ifadelerinde bulunmuştur.
Tanık beyanıyla da taraflar arasında yaşanan sıkıntıların asıl sebebinin davacının evine ve ailesine olan ilgisiz davranışları, evine ve ailesine maddi-manevi hiçbir destek sağlamaması ve evlilik birliğinin en kutsat değerlerinden biri olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak ”arkadaşım diyerek tanıttığı Fatma isimli şahısla” yaşadığı ilişki olduğu ortaya konmuştur.
B-ESASA İLİŞKİN BEYANLARIMIZ
Taraflar 2012 yılında evlilik müessesesine dahil olmuşlardır. Her ne kadar birbirlerini severek evlilik birliği oluşturmuşlarsa da davacı yanın sorumsuz ve sahip çıkmaz tavırları sonucu müvekkil xxxxxx bu evliliği daha fazla yürütemeyeceğini düşünerek evden ayrılıp ailesinin yanına geri dönmüştür.
Müvekkilin ailesinin yanına dönmesinden itibaren davacı yan evlilik birliğini kurtarmaya yönelik hiçbir çabada bulunmamış, hiçbir şekilde müvekkile ulaşmaya ya da evine geri döndürmeye çalışmamıştır. Sonrasında ise davacı, kendi ailesinin ısrarı sonucu müvekkili ve müşterek çocukları İzmir’den alıp Ankara’ya getirmiş ancak kendisi hiçbir şekilde eve gelmemiş, xxxx isimli şahısla birlikte yaşamaya devam etmiştir.
Eviyle ve eşiyle hiçbir şekilde ilgilenmeyen, eşi müvekkile kötü davranan, fiziksel ve ekonomik şiddet uygulayan, sadakatsiz davranışları ve aldatma eylemiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında asıl kusurlu bulunan davacı yanın bu evliliği düzeltme ya da kurtarmanın aksine iş bu davayı açması da kötü niyetini açıkça göstermektedir.
Belli bir olgunlukla hayatı birlikte göğüsleyip, eşlerin birbirlerine karşı sevgi, saygı sadakat yükümlülüklerini yerine getirmeleri beklenirken davacının kusurlu tavırları sebebiyle evlilik kurumu zedelenmiştir.
Davacı/karşı davalının açmış olduğu boşanma davasında asli kusurlunun davacı yan olduğu açıkça görülmektedir. Tanık beyanlarıyla da davacı kocanın evlilik birliği içerisinde üzerine düşen görevleri yerine getirmediği ve evliliğin bu noktaya gelmesinde kusurlu olduğu ispatlanmıştır.
Müvekkilim de dahil olmak üzere hiç kimse boşanmak için evlenmez, sorunsuz ve güzel olan evliliğini de bozmak istemez. Taraflar arasında daha önce yaşanan olaylardan, davacı/karşı davalının müvekkilimi darp etmesinden ve davacı/karşı davalının sadakatsiz davranışlarından yola çıkan müvekkil davalının değişmediği, değişemeyeceği inancındadır. Bu şekilde yaşamak istememektedir. Müvekkilim açısından evlilik birliğinin devam ettirilmesine davacı/karşı davalı tarafın kusurlu davranışları neticesinde olanak kalmamıştır. Davacı, evlilik birliği içerisinde kendisine düşen ödev ve sorumlulukları yerine getirmediği gibi, kendisinin ve sevgilisi xxxxx isimli şahsın müvekkilime yönelik davranışları sebebiyle müvekkilimin hayatının çekilmez bir hale gelmesine sebep olmuştur.
İzah edilen tüm bu nedenlerle, toplum ve aile açısından herhangi bir hukuki ve sosyal yararı kalmayan ve fiilen biten evliliğin sona erdirilmesi her iki taraf açısından olumlu olacaktır, bu nedenle müvekkilimiz tarafından açılan karşı davanın tüm talepleri ile birlikte kabulüne karar verilmesini talep etmekteyiz.
C-MADDİ VE MANEVİ TAZMİNATA İLİŞKİN TALEBİMİZ
Müvekkil hâlihazırda ailesi ile yaşamakta olup çalışmamaktadır. Ayrıca müvekkilin ailesinin geçimi, …………………….. kirada oturmaktadırlar ve kısıtlı bir bütçeyle yaşamaktadırlar. Davacı yanın, müvekkilin ev hanımı olmasını ve çalışmamasını istemesi sebebiyle müvekkil bir işe girememiş dolayısıyla da maddi bir gücü bulunmamaktadır.
Kusurlu taraf davacı yan olduğu halde, davalı/karşı davacı yan müvekkilin hem boşanmak zorunda bırakılması hem de herhangi bir maddi tazminat almaması kabul edilemez. Bu sebeple müvekkil davalı/karşı davacının boşanma sonucu eşinden göreceği muhtemel desteği yitirecek olması sebebiyle tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında müvekkilim yararına 15.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ediyoruz.
Bununla birlikte tarafları boşanma sürecine iten tüm bu süreçte müvekkile karşı tutum ve davranışlarla (sadakatsızlık, aldatma, şiddete yönelik davranışlar, hakaret içerikli sözler vb. ) müvekkilin kişilik haklarını zarar gördüğü açıktır.
Davacı/karşı davalı eşin sadakatsizliği ve şiddet eğilimli eylemleri dolayısı ile müvekkil …’ın KADINLIK GURURU İNCİNMİŞ ve manen çok yıpranmıştır. Psikolojik desteğe muhtaç hale gelmiştir.
Davacı/karşı davalının müvekkile yaşattığı sıkıntılar nedeniyle bedenen ve ruhen uğradığı zararın telafisi mümkün olmasa da bir nebze karşılanması amacıyla müvekkil yararına 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ediyoruz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2008/9911 E. , 2008/10567 K sayılı kararında;
…Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kocanın ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ( TMK. 4 BK. 42,43,44,49 ) dikkate alınarak davacı-davalı koca yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir” demektedir.
D-VELAYET TALEBİMİZ
Müşterek çocukların hepsi ile tek başına ilgilenen müvekkil özverili ve ilgili bir annedir. Henüz ergin olmayan müşterek çocuklar …’ın annelerinden ve kardeşlerin de birbirlerinden ayrılmaması için velayetin müvekkil …’a verilmesini talep ediyoruz.
NETİCE VE TALEP :
Karşı dava dilekçemizde de açıkladığımız sebepler, tanık beyanları ve mahkemece re’sen gözetilecek hususlar ışığında;
1-) Karşı davamızın kabulü ile tarafların boşanmalarına,
2-) Müvekkil lehine hüküm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 15.000,00 TL MADDİ TAZMİNATA, 25.000,00 TL MANEVİ TAZMİNATA hükmedilmesine,
3-) Sayın mahkemece … tarihinde müşterek çocuklar XXX ve XXXX adına takdir edilen 300’er TL tedbir nafakasının hükümle birlikte attırılarak … TL iştirak nafakasına hükmedilmesine,
4-) Müvekkil lehine her ay için xxx TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine,
5-) Tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yüklenmesine,
6-) Koşulları oluşmayan ASIL DAVANIN REDDİNE karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. (TARİH)
Davalı/Karşı Davacı Vekili (e-imzalıdır)
Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi
Boşanma Esas Hakkında Beyan
ADANA … AİLE MAHKEMESİNE
Dosya No:
Beyanda Bulunan
Davalı:
Vekili:
Davacı:
Vekili:
Konu: Esas hakkındaki beyanlarımızı içeren dilekçedir.
Açıklamalar
Davacı tarafından Yerel Mahkemede açılan dava TMK 166/1-2 maddesinde ifadesi bulunan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasıdır. Aşağıda da detaylıca izah edeceğimiz üzere boşanma sebebiyle açılan davanın REDDİ gerekir. Şöyle ki :
1-) Huzurdaki dava davacı yantarafından boşanma istemli açılmış olmakla birliktedavacı taraf boşanma sebeplerini somut olay ve delillere dayandıramamıştır.Bu hususta dinlenen tanık beyanları da soyut ifadelerde kalmış ve bahsi geçen iddialar somut, nesnel ve şüpheden uzak bir şekilde ispatlanamamıştır.
2-) Müvekkil, ………..tarihinde gözaltına alınmış olup serbest bırakıldıktan sonra davacıyla barışmışlardır. Hatta taraflar AYNI EVDE YAŞAMIŞLARDIR. Davalı eş hakkındaki iddiaları hiçbir şekilde kabul etmemekle beraber, çift arasında BARIŞMA SÖZ KONUSU olup bir AFFETME durumu mevcuttur. Davacı eşin, müvekkiller barıştığı, birlikte yaşadıkları, müvekkile şans verdiği hususu dosya kapsamında sabittir. Davacı tanıkları da vermiş oldukları beyanlarında iddialarımızı şüpheye yer bırakmayacak şekilde doğrulamışlardır :
Davacı tanığı …………Mahkemeniz huzurunda …. tarihli duruşmada vermiş olduğu ifadede aynen şu sözleri söylemiştir :
”… göz altına alındıktan sonra tam emin olmamakla beraber yaklaşık iki üç hafta beraber kaldılar ne kadar kaldıklarını bilmiyorum”
Davacı tanığı ………..Mahkemeniz huzurunda 23.06.2020 tarihli duruşmada vermiş olduğu ifadede:
” Polis tarafından alındıktan sonra …..nun bulunduğu eve çocuğu bahane ederek gelmiş. Aynı evde yaşadılar…”
Her ne kadar müvekkilin farklı bahaneler öne sürerek göz altından sonra davacıyla beraber yaşadığı iddia edilmişse de bu husus ispata muhtaçtır. Dolayısıyla da davacı ve davalının birbirlerini tekrar kabul edip ortak hayat sürdürdükleri hususu tartışmasız bir gerçektir.
Yargıtay da tarafların birlikte yaşamasını bir AF olarak kabul edip bu bağlamda açılan boşanma davalarını af sebebiyle reddetmektedir :
Boşanma istemine dayanak olarak gösterilen olaylardan sonra tarafların bir araya geldikleri olgusu, bir kısım tanıklarca beyan edildiği gibi, mahkemenin ve özel dairenin de kabulündedir.
Taraflar yeniden bir araya gelmekle, geçmişteki olayları affederek, evliliklerini sürdürme iradesini ortaya koyduklarından, o zamana kadar aralarında geçen olaylar yönünden birbirlerini bağışladıklarının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, tarafların birbirilerini bağışlamalarından önceki olaylara boşanma nedeni olarak dayanılması ve yine aynı nedenle boşanma kararı verilmesi olanaklı değildir. (Yargıtay HGK2011/634 E.2011/720 K. ve 30.11.2011 tarihli kararı)
3-) Müvekkil çocuğuna oldukça düşkün bir babadır. Bir ebeveyn olarak sorumluluklarını gerek maddi gerek manevi anlamda yerine getirmektedir. Davacı eşle ayrı yaşadıkları süre boyunca da çocuğunu hiçbir şekilde ihmal etmemiş, sık sık aramıştır.
Davacının ablası ….. Mahkemeniz huzurunda ……tarihinde:
“…….çocuğuna çok düşkün bir babadır.”demiştir.
Davacı tanığı ……… Mahkemeniz huzurunda ……… tarihli duruşmada vermiş olduğu ifadede:
“… İki taraf da oğlunu çok seviyor.”
Görüldüğü üzere, davacı yanın müvekkil ve oğlu arasındaki ilişki noktasındaki ifadelerinin gerçek olmadığı tanık beyanlarıyla da sabittir. Yargılamanın en başından itibaren müvekkil hakkında ”ilgisiz baba, sevgi ve şefkattten yoksun bir eş” izlenimi oluşturulmaya çalışılmışsa da bu hususu kesinlikle kabul etmemekteyiz.
4-) Davacı taraf müvekkil hakkındaki soruşturma dosyasını gündeme taşımaya çalışmışsa da söz konusu dosyada henüz kesinleşmiş bir ceza bulunmamaktadır. İlgili tahkikat, şüphe üzerine başlatılmış olup müvekkil hakkında cezaya hükmedilmiş gibi açıklamalar yapılması tarafımızca kabul edilemez nitelikte olup ceza hukukunun temel ilkelerine de aykırı bulunmaktadır.
Müvekkilim eşinden ve ailesinden memnundur. Evlilik birlikteliğini devam ettirmek istemektedir. Yukarıda izah ettiğimiz sebeplerle anılan davanın REDDİ gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine masrafların davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini vekaleten saygılarımla arz ve talep ederim.
Davalı Vekili
EKLER :
1-) Yargıtay HGK2011/634 E.2011/720 K. ve 30.11.2011 tarihli kararı
Merhaba
Esasa ilişkin beyan ne demektir?
Esasa ilişkin beyan: davanın ilerlemesi neticesinde delillerin toplanması ardından dosyanın bütünü hakkında, genellikle karar duruşmasından önce yapılan beyan türüdür.
Slm avukat bey ben eşimle çekismeli boşan ma davasında çocuklarımın velayetini ve kendisinden hiç bisey talep etmediğine dair bir yazı yazdim bu gün imzaladım Esas beyan talep dilekçesi diye bir sey verdiler bana bu ne demek onu öğrenmek istiyorum.