Boşanma Davası Sırasında Eşin Ölmesi

Evlilik birliği, ölüm ya da boşanma ile son bulabilir. Eşlerden birinin ölümü, resmi nikahın sona ermesi sonucunu doğurur. Peki, boşanma davası devam ederken eşin ölmesi halinde nasıl bir yol izlenir? Miras ve mal paylaşımı yönünden ne gibi sonuçlar ortaya çıkar?

Boşanma davası henüz açılmamışsa, eşlerden birinin vefatı ardından artık yeni bir boşanma davası açamazsınız. Ancak boşanma davası derdest olduğunda, yani mahkemede dava süreci devam ederken eşlerden birinin ölümü hâlinde durum karmaşık bir hal alır. Bu yazıda, boşanma davası sırasında eşlerden birinin vefat etmesi durumunda ortaya çıkan hukuki sonuçları ve en sık sorulan soruların cevaplarını ele alacağım.

Eşin Ölümünün Boşanmaya Etkisi

Eşlerden birinin ölümü ile artık davada boşanma yönünden karar verilmesi mümkün olmaz. Zira boşanma davasının kabulü, taraflar arasındaki evliliği sona erdirecektir. Oysa evlilik birliği zaten eşin ölümüyle kendiliğinden son bulmuştur.

Boşanma kararı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır ve eşin ölmesiyle kişinin varlığı son bulduğundan ortada boşanma kararı verilecek bir kişi kalmaz. Hukuken bu duruma kişinin taraf ehliyetinin son bulması denir. Hakim ise boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verir. Ancak bu kararı vermeden önce ölen eşin mirasçılarına tebligat gönderir ve davaya katılıp hayatta kalan eşin kusurunu ispatlayarak onu mirastan düşürme hakları olduğunu bildirir. Hakim bu işlemi kendiliğinden yapar, bu aşamada hayatta kalan eşin davadan feragat etmesi veya geri çekmesi mümkün değildir.

Yargıtay: “Kanun metninden de anlaşılacağı gibi; kusur tespitine yönelik olarak davayı devam ettirebilecek kişi; ölen eşin mirasçılarından biridir. Sağ kalan eşin davayı kusur tespiti yönünden devam ettirme yetkisi olmadığı gibi, davayı devam ettirmede mirasçılık bakımından hukuksal bir yararı da bulunmamaktadır.” (2. Hukuk Dairesi 2011/16768 E. 2012/13392 K.)

Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesinin 1. fıkrasında da kişilik kavramının ölümle son bulduğu şu şekilde ifade edilmiştir: “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.”

Eşlerden birinin ölümü ile artık davada boşanma yönünden karar verilmesinin mümkün olmadığını gördük. Peki, ölen eşin mirasçıları davaya devam ederek tazminat, nafaka, mal paylaşımı, miras ilişkisi yönünden taleplerde bulunabilir mi? Aşağıda bu hususları tek tek ele alalım.

Miras

Boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde, hayatta kalan eşin ölen eşin mirasçısı olup olmayacağı tarafıma en sık sorulan konulardan birisidir. Aslında bu husus kanunda açıkça ele alınmıştır. Şöyle ki;

Türk Medeni Kanunu’nun 181. maddesinde ölen eşin mirasçılarına boşanma davasına kusur yönünden devam ederek hayatta kalan eşin kusurunu ispatlama ve böylece hayatta kalan eşin mirasçı sıfatını düşürme hakkı tanınmıştır. Ölen eşin mirasçıları hayatta kalan eşin boşanmada kusurlu olduğunu ispatlarsa, kusur tespitine yönelik Aile Mahkemesi’nin vereceği bu kararı Sulh Hukuk Mahkemesine sunarak hayatta kalan eşin mirasçılık belgesinde yer alan mirasçılar arasından çıkarılmasını talep eder. Kanun maddesinin tam metni ise şu şekildedir:

Madde 181 – Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.

Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.”

Özetle, boşanma davası devam ederken eşin vefat etmesi, sağ kalan eşin miras hakkını direkt olarak ortadan kaldırmaz. Taraflar henüz yasal olarak boşanmamış olduğundan sağ kalan eş, ölen eşin yasal mirasçısı olur. Diğer mirasçılar, örneğin çocuklarla miras paylaşımına katılır.

Ancak önemle belirtmem gerekir ki, hayatta kalan eş mirasın paylaşılmasından önce evlilik içerisinde edinilmiş mallara katılma rejimiyle hak kazandığı %50 payın kendisine verilmesini, daha sonra ölen eşe kalan payın miras paylaşımına konu edilmesini isteyebilir. Bu oldukça önemli bir detaydır, aşağıda mal paylaşımı başlığında daha detaylı izah edeceğim.

Mal Rejiminin Tasfiyesi

Mal paylaşımı, ölen eşin mirasçıları ve hayatta kalan eş arasında, miras hukuku ve mal rejimi kurallarına göre yapılır.

Uygulamada boşanma ve mal paylaşımı (tasfiye) davaları ayrı birer dava olarak görülmektedir. Bilindiği üzere eşler arasındaki mal paylaşımı davasının sonuçlanabilmesi için evliliğin son bulması gerekir. Boşanma davası esnasında eşlerden birinin ölümüyle de evlilik son bulmuş olur ve bu şart sağlanır. Dolayısı ile mal paylaşımı davası ölen eşin hayatta olan eş dışındaki mirasçılarına karşı devam ettirilir.

Mal paylaşımı davasında, ölen eş hayatta olsaydı ona karşı öne sürülecek kişisel mal, edinilmiş mal, katma değer alacağı gibi iddialar ölen eşin mirasçıları davalı gösterilerek onlara karşı ileri sürülür.

Tazminat

Türk hukukunda, eşlerin birbirlerine karşı kusurlu davranışları sebebiyle maddi veya manevi tazminat talep edebilmeleri için evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesi gerekmektedir. Dolayısı ile eşlerden birinin ölümü durumunda, evlilik ölüm ile son bulacağından, ölen eşin mirasçıları hayatta kalan eşe karşı kusurlu davranışları sebebiyle maddi-manevi tazminat talebinde bulunamazlar.

Nafaka

Boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde, sağ kalan eşin nafaka hakkı sona erer.

Boşanma davası sırasında mahkeme tarafından nafaka ödenmesine karar verilmişse, aleyhine nafaka kararı verilen eşin vefatıyla birlikte ölüm anından sonrası için nafaka istenemez. Ancak ölüm tarihinden önceki döneme ilişkin birikmiş nafaka alacağı, mirasın açılmasından sonra terekeden talep edilebilir.

Eğer ki boşanma davası devam ediyorsa, nafaka talep edilmişse ancak henüz hakim tarafından bir karar verilmemişse, aleyhine nafaka talep edilen eşin ölümüyle birlikte artık bu konuda geçmişe yönelik dahi karar verilemez.

Ayrıca boşanma davası sırasında tedbir nafakasına yönelik karar verilmiş olsa bile, eşin ölümüyle bu karar da kendiliğinden ortadan kalkar. Sağ kalan eş geçici nafaka alacağını mirasçılardan talep edemez.

Müşterek Çocuklar

Boşanma davası sırasında eşlerden birinin ölümü, evlilik içerisinde dünyaya gelmiş müşterek çocuklar açısından velayet ve katılım nafakası gibi bazı sonuçlar doğurur. Bunlara da kısaca değinelim.

Velayet

Boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü durumunda velayet kendiliğinden sağ kalan eşe geçer. Ancak ölen eşin yakınları, sağ kalan eşin velayete uygun olmadığını iddia ederek velayetin kendilerine verilmesini isteyebilirler. Bu durumda hakim, yargılama neticesinde, çocukların yararına en uygun olan tarafı velayet sahibi olarak tayin eder.

Katılım Nafakası

Sağ kalan eş, küçük çocukların bakımı, eğitim masrafları ve geçim ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olmaya devam eder. Gerektiğinde sağ kalan eş, ölen eşin terekesinden çocukları için nafaka talep edebilir.

Sosyal Güvenlik Hakları

Eşin boşanma davası esnasında ölümü durumunda, sağ kalan eşin sosyal güvenlik haklarında birtakım değişiklikler meydana gelir:

  • Eşin ölümünden sonra, sağ kalan eş artık dul eş olarak kabul edilir. Bu, sağ kalan eşe bazı sosyal güvenlik hakları sağlar.
  • Ölen eşin emekli maaşı veya geliri varsa, belirli şartlara göre bu maaşın bir kısmı sağ kalan dul eşe bağlanabilir. SGK evliliğin ölümle mi yoksa boşanma ile mi son bulduğuna göre farklı ödemeler yapmaktadır.
  • Dul ve yetim aylığı alma hakkı doğar. Dul eş, ölen eşinden dolayı SGK’dan dul ve yetim aylığı alabilir.
  • Sağlık sigortası bakımından da dul eş statüsüyle bir takım haklar elde eder. Ölen eş üzerinden genel sağlık sigortası devam eder.
  • Dul eş, eşinden dolayı ölüm aylığı gibi bazı sosyal yardımlara da hak kazanır.

Mirasçıların Davaya Devam Konulu Talep Dilekçesi

Davaya ölen eş yerine kusur tespiti amacıyla devam etmek isteyen mirasçılar aşağıdaki gibi bir dilekçeyle ilgili mahkemeye talepte bulunmalıdır:

Adana 4. Aile Mahkemesi’ne

Dosya No: […] [İsim-Soyad] [Adres] [Telefon Numarası]

Konu: Davaya Devam Talebi

Sayın Hakim,

Ben, [ad soyad], [tarih] tarihinde vefat eden [ölen eşin adı soyadı]’nın kanuni mirasçısı olarak, devam etmekte olan boşanma davasına katılmak istiyorum. [Ölen eşin adı soyadı], hayatını kaybetmeden önce [diğer eşin adı soyadı] ile aralarında devam eden boşanma davasını başlatmıştı. TMK 181/2 maddesi uyarınca, bu davaya hayat olan eşin kusurunun tespiti amacıyla mirasçı olarak devam etmek istiyorum.

Saygılarımla, [İmza] [Ad Soyad] [Tarih]

Sonuç

Boşanma davası sırasında eşlerden birinin ölümü, davayı ve tarafların hukuki durumunu önemli ölçüde etkiler.

Öncelikle, ölen taraf bakımından dava kendiliğinden sona erer. Diğer eş içinse, boşanma davası konusuz kalır ve ölen eşin mirasçılarına tebligat gönderilerek davaya kusur yönünden katılma ve ispatlarlarsa hayatta kalan eşin mirasçılığını düşürme hakkı sağlanır.

Ölen eşin mirastaki payı, tazminat talepleri, nafaka yükümlülükleri, ortak çocuklarla ilgili konular, sosyal güvenlik hakları gibi birçok husus, ölüme bağlı olarak yazıda başlıklar halinde izah ettiğimiz şekilde etkilenir.

Sıkça Sorulan Sorular

Temyiz veya istinaf aşamasında eşin ölümü halinde davanın akıbeti ne olur?

İlk derece yargılaması bitmiş ve karar kesinleşmeden önce ölen eşin kanun yollarına başvurmuş olması halinde ise, eşin ölümü sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek ilk derece mahkemesine iade edilmesi gerekmektedir. Bu durumda da ilk derece mahkemesinin varsa boşanma kararını kaldırması gerekmektedir, fakat mirasçılardan birisi TMK m. 181/2 hükmü çerçevesinde davaya devam ederse, mahkemenin eşin kusurluluğuna ilişkin bir tespitte bulunması gerekmektedir.

Boşanma davasını hangi mirasçılar sürdürebilir?

Eğer boşanma davası sürerken eşlerden biri vefat ederse, bu durumda hem yasal mirasçılara hem de vasiyetle belirlenen mirasçılara davanın devam ettirilme hakkı tanınır.

Boşanma davasına kusur yönünden devam ederek hayatta kalan eşi mirasçılıktan düşürmek için tüm mirasçıların davaya katılması gerekir mi?

Hayır. Bu durumda mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur. Her bir mirasçı kusur belirlemesi ile hayatta kalan eşi mirastan düşürmek için davaya devam etme talebinde bulunabilir.

Ölen eşin mirasçıları davayı ıslah edebilir mi?

Hayır. Ölen eşin mirasçılarına davayı ıslah hakkı tanınmaz.

Sadece davacı eşin mirasçıları mı davaya devam edebilir?

Başlangıçta Türk Medeni Kanunu (TMK) 181 maddesinde, yalnızca davacı eşin ölümü durumunda mirasçıların boşanma davasına devam etme hakkı tanınmıştı. Ancak, Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal etti. Bu karardan sonra yapılan düzenlemeyle, boşanma davası sırasında eşlerden herhangi birinin ölmesi durumunda, ölen eşin mirasçılarının davaya devam etme imkanı sağlanmıştır. Böylece, davacı ya da davalı eş ölürse, onun mirasçıları davanın takibini üstlenebilir.

İlgili Kanun Maddeleri

Türk Medeni Kanunu'nun 28. Maddesi - Kişiliğin başlangıcı ve sonu; Doğum ve ölüm

Madde 28 – Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.

Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder. 

Türk Medeni Kanunu'nun 174. Maddesi - Boşanmada tazminat ve nafaka; Maddî ve manevî tazminat

Madde 174 – Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Türk Medeni Kanunu'nun 181. Maddesi - Miras hakları

Madde 181 – Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.

Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

Çalışma Sayfası

Boşanma davasında eşin ölümü nedeniyle ortaya çıkan sonuçlar, pratikteki uygulamalar ve daha derin teknik bilgilerin yer aldığı çalışma sayfasında aşağıdaki başlıklar yer almaktadır:

  • Vekilin izlemesi gereken yol.
  • Mirasçılara kusur yönünden tespit hakkı veren hükmün tarihsel gelişim süreci
  • Hükmün Amacı
  • Mukayeseli Hukuktaki Durum
  • Sui Generis Bir Kanunî Taraf Değişikliği Olması
  • Devam Edilmesiyle Davadaki Talebin Değişmesi
  • Ayrılık kararı verilmesi durumu
  • Mirasçının küçük olması, vasi durumu
  • Zina sebebiyle açılan boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü
  • SSK hak sahipliği
  • Davacı olup olmamanın bir önemi yoktur.. kusur belirlemesinde mirasçılar kusur belirlenmesi ile sınırlı olmak üzere davaya devam edebilirler.

İlgili Kanunlar

Yargıtay Kararları

Yargıtay kararlarının tam metni çalışma sayfasındadır.

  • Kanun metninden de anlaşılacağı gibi; kusur tespitine yönelik olarak davayı devam ettirebilecek kişi; ölen eşin mirasçılarından biridir. Sağ kalan eşin davayı kusur tespiti yönünden devam ettirme yetkisi olmadığı gibi, davayı devam ettirmede mirasçılık bakımından hukuksal bir yararı da bulunmamaktadır.
  • Ölen davacının davalı dışındaki diğer yasal mirasçılarının vekili, mahkemeye verdiği 27.10.2006 tarihli dilekçe ile Türk Medeni Kanununun 181/2. maddesi uyarınca kusurun tespiti yönünden davaya devam edeceklerini bildirmiştir.
  • Ölümle vekalet hitam bulduğundan (BK.md. 397/1) davacı vekilinin bundan sonra ki 4.10.2010 tarihindeki davadan feragat beyanı sonuç doğurmaz.
  • Boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına ve davalının kusurlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken
  • Ancak ölen eşin mirasçıları kusur belirlemesi açısından davaya devam edebilirler. O halde davacının mirasçılarının durumdan haberdar edilerek davaya devam etmek isteyen mirasçıların davaya dahil edilip, duruşma açılmak suretiyle davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığı belirlenmek
  • Mahkemece, davalının boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olup olmadığının tespitine karar verilecek yerde, evliliğin davacı erkeğin ölüm tarihinde sona erdiği gözetilmeden, yazılı şekilde tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
  • Davaya davacının mirasçıları da dahil edilip kusur belirlemesi yönünden devam edip etmeyecekleri saptanmadan
  • Mirasçı küçüğün olması halinde temsil kayyımı atanır ve 181 uyarınca devam edilip edilmeyeceğine karar verilir
  • Burada ifade etmek gerekir ki akıl hastalığı sebebi ile boşanma, kusura dayalı bir boşanma nedeni değildir. Bu sebeple ölen eşin mirasçılarının, akıl hastalığı ile açılan boşanma davasını MK181 çerçevesinde takip edebilmesi mümkün olamayacaktır.
  • Davalı mirasçılarının kusur tespiti istemesi durumunda davacının davadan feragati geçerli olmaz
  • Davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu bir davranışının olmadığının tespitine ” cümlesinin yazılarak hükmün bu bölümünün düzeltilmiş şekliyle onanmasına

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir