Babasının Oğluna Ev Alması İçin Verdiği Paralar Kişisel Mal Sayılır
KARAR: Davacı vekili, 02.09.2008 tarihli dava dilekçesinde boşanma davasıyla birlikte açtığı mal rejimi davasında; evlilik birliği sırasında 1718 ada 17 parselde bulunan meskenin birlikte edinildiğini açıklayarak tapu kaydının ½’şer oranında iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline, olmadığı takdirde değerinin yarısının faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, daha sonra boşanma davasından tefriki ile Nevşehir Aile Mahkemesinin 2008/438 Esasına kaydı yapılmıştır.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “…tanık beyanları, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, davalının babası Halil Şenel’in çektiği banka kredisi ve eski evini satmak suretiyle edindiği parayla birlikte davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazı aldığı, davacının bu nedenle edinilen taşınmaza bir katkısının olmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı TMK.nu gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan, edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK.nun 202, 218, 225, 231, 232, 235 ve 236.maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mahkemece, açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Taraflar 15.12.1994 tarihinde evlenmiş, 03.09.2008 tarihinde açılan ve 14.09.2010 tarihinde kesinleşen boşanma kararıyla boşanmışlardır. Taraflar arasında, evlendikleri 15.12.1994 tarihinde 4721 sayılı TMK nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten boşanma davasının açıldığı 03.09.2008 tarihine kadar ise, 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. ( TMK md 202 ) Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.
Uyuşmazlık konusu taşınmaz 28.03.2005 tarihinde satış yoluyla davalı tarafından alınmış ve dosya arasında bulunan tapu kaydına göre halen kayıt maliki davalı Mustafa Şenel olduğu görülmektedir. Davacı dava dilekçesinde, taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında edinildiğini açıklayarak tapu kaydının ½ oranında iptaliyle adına tescilini, olmadığı taktirde bedelinin yarısının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı ise, taşınmazın babasının çektiği kredi parası ve yine babasının kendisine ait sattığı evin satışından elde edilen parayla dava konusu meskenin edinildiğini belirterek davanın reddi isteğinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık belirtilen bu noktada toplanmaktadır.
Dosya kapsamında bulunan tüm bilgi ve belgeler, tanık beyanları, kredi çekimine ilişkin belgeler, tapu kaydı, tapu kaydına dayanak yapılan resmi akit tablosu ve diğer tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; 16.03.2005 tarihinde 10.000 TL’nin davalının babası tarafından kendisine verildiği ve babası H. Ş.’in yine 22.03.2005 tarihinde 20.000 TL kredi çektiği anlaşılmaktadır. Baba tarafından verilen para ve çekilen kredilerin tarihleri ile dava konusu 6 nolu bağımsız bölümün alındığı tarih göz önünde tutulduğunda baba tarafından verilen 30.000 TL’nin evin alınmasına bedel olarak ödendiğinin kabulü gerekmektedir. Hayatın olağan akışı, örf ve adette bunu öngörmektedir. Ancak davalının babasının kendisine ait evi satıp parasını bu eve harcadığına ilişkin bilgi; Dairenin 14.05.2012 tarih ve 2011/6691 Esas, 2012/4171 Karar sayılı geri çevirme yazılarıyla istenilmesine karşın inandırıcı bilginin gönderilmediği bu konuda gerekli aydınlatmanın yapılamadığı belirlenmiştir. Mahkemece, bu husus üzerinde durulması gerekmektedir. Aksi halde, sadece yukarıda açıklandığı biçimde babadan gelen 30.000 TL’nin hesaplamada göz önünde tutulması gerekir. Yine dosyadaki bilgi ve belgelere göre 28.03.2005 tarihinde dava konusu meskenin 70.000 TL’ye alındığı anlaşılmaktadır. Dava tarihindeki değeri ise, keşfen 85.000 TL olarak saptanmıştır. Ne var ki, TMK.nun 235. maddesinde; “ Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılır” denilmektedir. Aynı maddenin 232.maddesinde ise “mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerleri esas alınır” hükmüne yer verilmiştir. TMK.nun 222.maddesinde de, “ Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse o iddiasını ispat etmekle yükümlüdür”, aynı maddenin 3.fıkrasında ise “Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir” amir hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu taşınmaz, 28.03.2005 tarihinde edinildiğine göre edinilmiş mal olduğu konusunda duraksamamak gerekir. O halde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri değil TMK.nun 232 ve 235.maddeleri gereğince tasfiye anındaki yani karar tarihine yakın bir tarihteki sürüm değerinin belirlenmesi, davalının babası tarafından verilen toplam 30.000 TL’nin belirlenen miktardan düşürülmesi ( Baba tarafından satılan ve parası eldeki davaya konu meskene harcandığı kanıtlanamadığı taktirde satılan evin parası hesaplamada göz önünde tutulmayacaktır. ) ve kalan miktarın yarısı üzerinde TMK.nun 236/1.maddesi gereğince davacının artık değerinin ( katılma alacağının ) bulunduğu kabul edilerek hüküm altına alınması gerekmektedir.
Şu halde mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki açıklamalar da gözetilerek iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin yöntemine uygun bir biçimde toplanması, dosyada mevcut tüm delillerle birlikte değerlendirilmesi ve ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın esastan reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. ( HMK m.297/ç ) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde 17,15 TL peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 17.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (8 HD E. 2012/8871 K. 2012/12516 T. 17.12.2012)
Kaynak: https://www.yargitay.gov.tr/